Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Jill vs. Steve

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Jill Violet Temple
Artemis Avcısı
Artemis Avcısı
Jill Violet Temple


Mesaj Sayısı : 121
Kayıt tarihi : 26/05/11

Jill vs. Steve Empty
MesajKonu: Jill vs. Steve   Jill vs. Steve Icon_minitimeÇarş. Haz. 08, 2011 5:26 am

'Steve ile arenaya çıkmak, o kadar da zor olmayacak' dedim içimden. Tedirgindim ama bunu belli etmemek için her şeyi yapıyordum. En sevdiğim dostumla arenaya çıkmak bana biraz garip geliyordu. Üstelik, ilk düellom olacaktı. Düşüncelerimden sıyrıldım ve yanımda yürüyen Steve'e gülümseyerek baktım. "Çok acıtmayacaksın değil mi?" diye sordu hafif bir alayla. Gülümsemem yüzüme iyice yayıldı ve "Steve!" diye sızlandım. Bu sefer daha çok gülmeye başladı. Arenanın kapısına yaklaşınca durdu, kapıyı açtı ve içeri buyur etti. "Son nezaketin sanırım bu" dedim duygusuzca. "Tabii ki hayır Jill" dedi, biraz alınmış görünüyordu. Gözlerimi ondan ayırdım ve arenaya adımımı attım. Adımımı attığım anda da kuma battım. "Lanet olsun!" diye mırıldandım, babetlerimle kum alana girme salaklığında bulunmuştum. Steve beni o halde görünce kahkaha atmaya başladı. "Ayakkabılarını çıkarırsan daha iyi olacak sanırım, batık" dedi, pis bakışlarımı görmezden geldi ve gülerek arenanın bir köşesine doğru yürümeye başladı. Ben de babetlerimi çıkardım ve içine dolmuş olan kumları boşalttım. Ayaklarım şimdiden yanmaya başlamıştı. Eh, güneşin tam da tepede olduğu bir zamanda arenaya girersek olacağı buydu elbette. "Neden akşam girmedik ki?" diye söylenerek - belki biraz da sekerek - yerime doğru ilerledim.
Arena olduğum yerden kalabalık ve korkutucu görünüyordu. Aslında, diğer önemli düellolarda olduğu gibi kalabalık değildi. Sadece arkadaşlarımız vardı. Kalabalığa şöyle bir göz gezdirdim. Steve için gelen Hephaistos Kulübesi, oturmuş bir şey tartışıyorlardı. Zell de oradaydı elbette, Steve'i izliyordu. Tanımadığım bir kaç insandan sonra ailemi gördüm. Gelmeleri beni sevindirmişti. Şimdiden güvenim yerime gelmişti. Onlar burada olduğu için rezil olmamalıydım. Gaby ve Lilith bana endişeli gözlerle bakıyordu. Onları görmemezlikten geldim çünkü biraz moralim bozulmuştu. Aslında haklılardı. Steve Hephaistos oğluydu, çok iyi kılıç kullanıyordu. Ona karşı ne kadar şansım olabilirdi ki? Bunu bile bile buraya çıkmıştım. Hele onun silahını gördükçe arkama bakmadan kaçasım geliyordu. Dehşet saçıyordu resmen silah, hayran bırakıyordu. Küçük bir avantajım vardı, çok büyük olması. Yine de bunun bana bir faydası olacağını hiç sanmıyordum. Aklımdan bunları uzaklaştırmaya çalışırken Ju'nun bana göz kırptığını gördüm. Canım kuzenim bana kılıcını vermişti, onu nasıl kullanacağımı da göstermişti. İsmi 'Teror Blade' olan silah, oldukça kullanışlıydı. Jule kadar iyi kullanamasam da, idare ederdim. Silahım iki taneydi, ikiz kılıç. Onları kılıçtan ayıran özellikleri ise yeşil olmaları, kabzasının arkasından birer tane daha kılıç çıkması ve uçlarının eğimli olmasıydı. Öğrendiğim kadarıyla kullanacaktım işte. Derin bir nefes alıp göz gezdirmeye devam ettim. Tüm ailem oradaydı, onun dışında avcılar da bana destek için gelmişti. Altı yedi tane de arkadaş gördüm. Hepsine gülümsedikten sonra arenaya baktım. Tribünler ne kadar heyecan verse de, arena biraz korkutucuydu. Kendimi Gladyatör gibi hissediyordum. Tüm kampı kapsayacak kadar genişti, boştu. Bu benim için dezavantajdı çünkü benim en önemli silahım çevikliğimdi. Artistik hareketler yapabileceğim engeller olmadan bir hiç sayılabilirdim. Burada sadece kaçabilirdim. Düşüncelerimin moralimi bozmaktan başka bir işe yaramadığını anlayınca Steve'in ne yaptığına baktım. Çoktan hazırlanmaya başlamıştı ama silahı henüz ortalarda yoktu. Ben de saçlarımı topuz yapıp üstüme başıma çeki düzen verdim. Şans bilekliğimi çıkarma zamanı geldiğinde uzun süre ona baktım. Çıkarmak istemiyorum ama düello sırasında düşmesinden korkuyordum. Onun bana şans getireceğinden o kadar emindim ki, düşmesini göze alarak çıkarmadım. Ayaklarımın acısı geçmişti, artık alışmıştım. Jule'un silahlarını elime alıp yerime geçtim, kendimi hazır hissediyordum. Ta ki Steve'in silahının varlığını fark edene kadar. İşte, orada bütün ihtişamıyla duruyordu. Nefesim kesildi, gözlerimi alamadım. Steve'in sorusuyla kendime geldim. "Hazır mısın Jill?" Gözlerimi ona çevirdim. Duygusuzca "Sanırım" dedim ve Katherine'in işaretini beklemeye başladım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://scythee.tumblr.com
Steve J. Christensén
Hephaistos'un Çocuğu
Hephaistos'un Çocuğu
Steve J. Christensén


Mesaj Sayısı : 432
Kayıt tarihi : 07/05/11

Jill vs. Steve Empty
MesajKonu: Geri: Jill vs. Steve   Jill vs. Steve Icon_minitimeÇarş. Haz. 08, 2011 9:21 am

Tahta taburenin üstünde oturmuş öfkesini nasıl kontrol altına alacağını düşünüyordu. Şu ana kadar sayısız düelloya çıkmıştı ama belkide en zor olana bu olacaktı. Bir dosta karşı savaşmak Steve'in doğasına tamamen aykırıydı. '' Ona bir zarar gelirse ? '' düşüncesi Steve'ı kahrediyordu. Daha önceki savaşlarını hatırladı. Karşılaştığı en zor rakibi düşündü ve kafasını sallayarak '' Bunların hiç biri bu düello kadar zor değil '' dedi. O zamana kadar akla gelebilecek her türlü düşmanla savaşmıştı. Hatta bir Titan karşısında ölümle burun buruna bile gelmişti. 1 saniye sonra param parça olabileceğini bildiği halde gözlerinde hiç şu anda korkutuğu gibi bir korku belirmemişti. Kate içeri gelip '' 5 dakika sonra arenada ol '' dedi. Stresli bir şekilde ayağa kalktı Steve. Kendi kendine '' Düelloyu hemen bitirirsem kendimi kaybetmem. Nasıl olsa Jill benim kadar güçlü değil ''dedi. Aslında böyle bir şey yoktu. Jill düelloyu ağır yaralar almadan bırakmazdı. Bunu Steve de çok iyi biliyordu. Kendisi için yaptığı özel kulaklığı eline aldı. Bu kulaklık bir çip kadar küçüktü. Kablosuz bir biçimde odada bulanan müzik çalara bağlıydı. Sadece düşünceleri ile şarkıyı değiştirebilir ya da sesini alçaltıp yükselte bilirdi. Bunu yapmak için gerçekten çok uğraşmıştı Steve. Artık işe yarayıp yaramadığını öğrenme zamanıydı. Kulaklığı kulağına yerleştirdi ve şarkı listesinin başladığını düşündü. Önce biraz cızırtı geldi. Daha sonra ses gidiyor gibi oldu ama şarkı başladı. İster istemez yüzünde bir gülümseme belirdi. Biraz geç kaldığını fark etti Steve. Gerçi onun için anormal bir şey sayılmazdı. Genelde her yere olması gerekenden geç gelirdi. Odadan dışarı adımını attı. Arenaya çıkan merdivenlere doğru yürümeye başladı. Her adımda arenayı dolduranların bağırışları daha da belirginleşiyordu. Her adımda içine daha fazla öldürme isteği doğuyordu Steve'in . Arenaya ulaşmasına bir iki adım kala durdu. Derin bir nefes aldı ve '' Jill'in başına bir şey gelmeyecek'' dedi bir kez daha . Bunu olabildiğince kendinden emin söylemeye çalışmıştı. Ama söylediği şeye kendi inanıyor muydu ? O bile bunu bilmiyordu. Arenaya adımını attı. Steve'in arenaya girmesi ile bütün dikkatler bir anda ona yönelmişti. Etrafa şöyle bir göz gezdirdi Steve. Önce tam tepelerindeki kızgın güneşe daha sonra da ayaklarının altındaki kuma baktı Steve.'' Oldukça sıcak olmalı'' diye sesli bir biçimde düşündü. Babası sayesinde ateşe ve sıcağa karşı dayanıklılığı vardı Steve'in.Bu yüzden yerdeki kumların sıcaklığı ona normal gibi geliyordu. Seyircilere göz gezdirmeye başladı. Neredeyse tüm Hephaistos kulübesi oradaydı. Hepsi '' Vur,kır,acıma'' tarzı tezahüratlar yapıyorlardı. Steve bunlara aldırış etmeden seyirciler arasında Zell'i aradı. Oda Amphitrite kulübesi ile yerini almıştı. Zell'in gözlerinde ''Acaba başına bir şey gelicek mi ?'' korkusu benim gözlerimde ise '' Acaba arkadaşıma istemeden zarar verecek miyim ? '' korkusu vardı. Seyircilere bakarken Jill'i fark etti. Elinde oldukça ilginç bir silahla kuklaları parçalıyordu. Son derece hırslı görünüyordu. İçinden '' Yapma Jill. Bu kadar hırslı olma. Lütfen.'' diye geçirdi Steve. Normalde kolayına kimseye merhamet göstermezdi Steve. Hele de arenada. Ama Jill'in başına bir şey gelmesini istemiyordu. Steve dalgın dalgın düşünürken Jill'in sesi ile irkildi.'' Hazır mısın ? '' İçinden bu düelloyu hiç yapmayalım demek geliyordu. Ama artık böyle bir şansı yoktu. Oldukça sert bir ses tonu ile '' Hazırım!'' dedi Steve. Jill bile irkilmişti ses tonundan. Katt zırhını ve silahını hazırlaması gerektiğini hatırlattı Steve'e . '' Biraz show yapmanın kimseye bir zararı olmaz '' diye düşündü. Cebinden 4 santimetreye 4 santimetrelik bir küp çıkardı. Küpe bakıp '' Açıl! '' diye kükredi. Küpten beyaz ışıklar çıkmaya başladı. Hemen ardından şekil değiştirmeye başladı. Bir kaç saniye sonra Steve'in vücuduna tam oturan zırhı oluşmuştu. Zırhı üstüne geçirdi. Bu bir Roma zırhıydı. Yunan zırhından kat kat daha hafifti. Ama saldırılara karşı da bir o kadar dayanıksızdı. En azından rakibinden kat kat hızlı olacaktı Steve. Küpün bir zırha dönüşmesi seyirci mutlu etmişe benziyordu. Bir küp daha çıkardı. Ona da açılmasını emretti. Bu küp ise Steve'in boynundan üstünü koruyacak bir zırha dönüştü. Steve önce Jill'e sonra seyircilere baktı ve zırhı seyircilere fırlattı. Ardından bir kahkaha kopardı. Delice bir kahkahaydı bu. '' Show yeni başlıyor! '' diyerek sol elini havaya kaldırdı ve '' Uyan Prygian Mantis! '' diye kükredi. Steve'in sesi bütün uğultuyu bastırmıştı. Herkes Steve'e odaklanmıştı. Sol elinde bir ışık demeti oluştu ve gürültü ile şekil aldı. Tamamen şekillendiğinde uzaktan görenin arkasına bakmayacağı cinsten bir silaha dönüştü. Steve silah ile temas eder etmez bir güç yayılması oldu. Başını önüne eğdi Steve. Saçlarını gözlerinin önüne geliyor ve yüzünü kapatıyordu. Herkes Steve'in ne yapacağını beklerken ani bir hareketle başını havaya kaldırıp psikopatça bir kahkaha attı Steve. Seyirciler iyice deliye döndü. Herkes deli gibi tezahürat yapmaya başladı. Steve birden duraksadı. Sağ avucunun içine baktı. Derin bir nefes alıp verdi. İşte yine kendini kaybetmişti. Bunun düelloda olmaması için elinden geleni yapacaktı Steve. Dostane bir şekilde Jill'e baktı Steve. Neredeyse tanınmaz hale gelmişti. Jill'in gözleri fal taşı gibi açılmış Steve'e bakıyordu ama bu gülüş Jill'in de içini rahatlattı. Stave de Jill de pozisyonlarını aldılar. Düello Katt'in işareti ile başlayacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Katherine M. von Dorff
Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Katherine M. von Dorff


Mesaj Sayısı : 4525
Kayıt tarihi : 05/03/11

Jill vs. Steve Empty
MesajKonu: Geri: Jill vs. Steve   Jill vs. Steve Icon_minitimeC.tesi Haz. 11, 2011 12:57 am

İlk tur sonuçları;

Jill, renklendirme güzeldi. Noktalamadan biraz puan kırdım. Daha uzun olabilirdi, kurgu da normaldi. Betimlemeye daha fazla yer verebilirdin. Puanın; 6.

Steve, öncelikle yazı türünden puan kırdım. Oldukça göz yorucuydu. Noktalama hataların vardı. Betimlemeler rakibine göre biraz daha fazlaydı. Puanın; 6.

İkinci tura geçebilirsiniz!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://camelot.hareketforum.org/
 
Jill vs. Steve
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Jill ile güneşleniyoruz
» Jill Violet Temple
» Jill'e Süpriz Ziyaret

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Arena :: Düello Alanı-
Buraya geçin: