Duvardan düşerek kafamı yarmıştım ve şu anda acıdan ölmek üzereydim. Kafamdan on litre kan boşalıyordu... Hemen revire doğru koşmaya başladım. Fakat bu normal bir koşuştan daha yavaştı. Normalde çok hızlı olduğum halde şimdi iki metreyi bile zor gidiyordum. Sağlıklı düşünemiyordum. Tek amacım büyük eve kadar ulaşabilmekti. Yolda sürekli bir şeylere takılıyor ve yere düşüyordum. Her yanım çizik içinde kalmıştı. Fakat en sonunda kapıya kadar varabildim. Kapı açıldı ve iki satir beni omuzlayarak içeri götürdü. Bayılmışım.
Gözlerimi açtığımda bir koltukta oturuyordum. Doğrulmaya çalıştım. Fakat yanımdaki atir beni engelleyerek :
''Lütfen, hareket etme. Biraz nektar ye lütfen.'' , diyerek bana bir miktar nektar uzattı. Yedim. Tadı her zamanki gibi annemin bana on üçüncü yaş günümde yaptığı pastanın ki gibiydi. Satire teşekkür ettim. Biraz dinlenmem gerekliydi.