Melez kampına gelişimin ilk gününde Hermes kulübesine geçici olarak yerleştirilmiştim. Yemek yerken başımın üstünde Hermes’in simgesi belirdiğinde yeni evim olmuştu Hermes kulübesi. Yanımda oturan Seth hemen “Vay! Yeni kardeşime merhaba deyin!” diye bağırdı gülerek. “Otur yerine Seth, kardeşini utandırıyorsun” dedim. "İki dakika da hemen utanacaksan sen git utangaçlık tanrısının oğlu ol” dedi alaylı bir tavırla. “Neyse, hadi kulübeye gidelim de yerleştirmediğim eşyalarımı yerleştireyim” “Tamam, yeni kardeş” dedi ve kulübeye doğru yürümeye başladık. “Yarışa var mısın?” diye sordum. “Her zaman” dedi. “Üç deyince” Kafa salladı. “Bir,iki,üç!” ikimizde depara çıktık. Bazen o öne geçiyor bazen ben öne geçiyordum. Kelübe gözükmeye başladığı anda son enerjilerimizi de harcayarak, bütün gücümüzle koşmaya başladık. Salon kapısından aynı anda girip ortadaki kanepeye uçtuk. Seth hemen kalktı ve “Beyler bayanlar, işte size yeni kardeş” dedi. Herkes hoş geldin, bu harika bir haber gibi şeyler söylediler. Bununla beraber babam Hermes’ti ve bu harika bir haberdi. Hermes benim mitolojinin gerçek olduğunu bilmediğim zamanlarda bile en sevdiğim tanrıydı . Şimdiyse onun oğlu olduğumu öğrenmiştim. En yakın zamanda onunla tanışmaya gidecektim. Bunları düşünerek odama doğru yürüdüm.
Etrafıma şöyle bir baktım. Bir yatak,bir dolap ve komidin. Odayı düzeltmek için bayağa çalışmam gerekecekti. Ama bunu yarın yapacaktım. İlk günümü çalışarak geçirecek değildim ya!
Akşam olunca salona geçip kardeşlerimle sohbet ettim. Bana Hermes'ten bahsettiler, Hermes'le olan anılarını anlattılar. Bunları duyunca babamı daha çok merak etmeye başlamıştım.
Herkes içeri geçince bende odama gittim. Kapıyı kapattım ve günün özetini çıkardım. Önce bir kaç canavar haklamış ve uzun uğraşlar sonucu melez kampına gelmiştim. Melez kampında önce geçici olarak yerleştiğim Hermes kulübesine, Hermes'in oğlu olduğumu öğrendikten sonra temelli yerleşmiştim. Bir sürü kardeşim olmuştu. Yeni bir evim olmuştu artık. Şimdi önümüzde ki maceralara bakma zamanıydı...