Okçu ve Kahin :D

37- Kampın marketinde alışveriş rp'si yazacaksın.
Mekan: Kamp Marketi
Katılacaklar: Lucy & Ange.

Kulübemi temizlemeye kalkıştığımda, hiç temizlik malzememin kalmamış olduğunu fark edip, sıkıntılı bir nefes alarak, kamp marketinin yolunu tuttum. İnanmayacaksınız ama, yanıma drahmi de almıştım. Bugün hiç adrenalin yaşayacak havamda değildim.

Temizlik malzemelerinin olduğu reyonda ilerlerken, alışveriş arabam bir başkasınınkiyle çarpıştı.

"Ne yaptığını san- ah, Ange! Sen miydin?!" gelen kişi dostum Ange'ydi! Hemen yanına gidip ona sarıldım. Görüşmeyeli epey olmuştu. Kışın gideceğim okulun kayıt işlemleriyle ilgilenmekten, kampa az uğrar olmuştum.

"Görüşmeyeli nasılsın?" diye sorarak gülümsedim ve cevap vermesini beklemeye başladım...

Belki ilginç birşeye rastlarım diye kulubemden çıktım ve markete girdim.Aslında alacak fazla birşeyim yoktu.Ama eğlencesine dolaşıyordum.Tam temizlik malzemerinin olduğu reyano girdiğimde birisinin alışveriş arabasına çarptım.

"Ne yaptığını san- ah, Ange! Sen miydin?!"

Evet karşımda gördüğüm kişi en yakın arkadaşlarımdan Lucy'di!Hemen sarıldık aslında bu kadar şiddetli bir karşılama beklemediğimden şaşırmıştım.

"Görüşmeyeli nasılsın?"

diye sorunca ağzımı kapattım ve kendime gelerek gülümsedim.

''Gerçekten çok iyiyim Lucy!''

dedim ve alışveriş aravamı onunkisinin yanına çektim şansıma reyonlar genişti.En azından temizlik reyonu...

''Sen nasılsın?.''

Lucy çok yakın arkadaşlarımdandı ama kış okulu için herkesin işi bşından aşkındı.O yüzden pek fazla görüşemiyorduk.Reyonu incelerken Lucy'den cevap bekliyordum.

''Sen nasılsın?.''

Arkadaşımın sorusuna gülümseyerek cevap verdim:

"Ben de iyi sayılırım Ann. Geçen gün tırmanma duvarından düştüm, birkaç gün içinde de kamptan ayrılacağım ama henüz eşyalarımı toparlayabilmiş değilim."

Yaşlı kadınlar gibi dert yandığımı fark ettim, az kansın romatizmalardan bahsetmeye başlayacaktım!

"Hey, boşver bunları! Duyduğuma göre sen de San Francisco'ya geliyormuşsun! Hangi okula gideceksin?" diye sordum hem meraklı hem de heyecanlı bir şekilde.

Ayrılacaktık...Kim bilir ne zaman karşılaşırdık bir dahaki sefere...Göz yaşlarıma hakim olmak için birşaç kez gözlerimi kırpıştırdım.Ahh,hangi ara bu kadar duygusallaşmıştım ben?

Hey, boşver bunları! Duyduğuma göre sen de San Francisco'ya geliyormuşsun! Hangi okula gideceksin?"

Kendimi biraz toplama çalıştım ve gülümsedim.Derin bir nefes aldım ve cevap vermek için Lucy'e döndüm.

-Sat'la karar vermedik ama State University olabilir yada St Giles University'e...Yani daha kara vermedik.''

dedim ve birden aklıma Lucy ve Stell'in de San Francisco'ya gittiklerini hatırladım ve hemen sordum.

''Siz Stell'le hangisine gidirsunuz?''

"Süper!!" diye sevinçle atladım hemen.

"Tahmin et nereye gidiyoruz!" dedim Ange'ye, bana 'söyle hadi, çatlatma adamı' bakışı atması üzerine de, "San Francisco State University!" dedim coşkuyla.

Ange ve Sat, bizim üniversiteye de gelseler, başka birine de gitseler önemi yoktu, sonuçta hepimiz San Francisco'da olacaktık ve bu da sık sık görüşebileceğimiz anlamına geliyordu!

Sevinç içinde tuvalet kağıtları, duvar kağıtları ve birkaç temizlik malzemesini alışveriş arabama doldurmaya geçtim. Sonra, karşıdaki kozmetik reyonu dikkatimi çekti.

"Vaktin var mı Ange? Biraz da güzellik malzemelerinin orada mı takılsak?" diye sorup sinsice sırıttım.

Yerimden fırlamıştım.Gülümeyerek bir kahkaha atıverdim.O kadar çok sevinmişyim ki yerimde duramıyordum.Canım gezmek koşmak istiyordu.Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım.Sat'la konuşup o okula gitmeliydik.O anda Lucy'in üstüne atlayıp onu sarmaktan boğa bilirdim ki bunu istemezdim.Zaten zihnime girip o beni delirterek öldürürdü.Kendi kendime güldüm ve Lucy'in alışveriş arabasını doldurması seyrettim.


"Vaktin var mı Ange? Biraz da güzellik malzemelerinin orada mı takılsak?''
Lucy'in sesiyle kendime geldim ve karşıma baktım.Kozmatik ürünleri vardı.Hemen Lucy'e döndüm.


''Her zaman Lucy''

dedim ve kendimizi bir anda kozmatik reyonunda bulduk.Güldüm ve hemen farlara saldırdım.Maviler özel seçimimdi.Bir kaç tane mavi farı çıkarıp renklerine baktım.Lucy'ede birşeyler almak istiyordum ama hangi rengi sevdiği konusunda hiç bir fikrim yoktu.Ne yaptığına bakmak için Lucy'e döndüm.

Önce deli gibi rujlara saldırdım! Pembe olan güzel bir tanesini almaya karar verdikten sonra, kırmızı ve simli olan birini de Ange için aldım. Sonra onun gibi farlara yöneldim.

"Athena yeşili far görebiliyor musun Ange?" diye sordum.

Annemin Athena olduğunu öğrendiğimden beri en sevdiğim renk yeşildi ama güzel bir tonunu bulmak hep zor oluyordu!

Lucy'in sorusu üzerine hemen farlara daldım ve hepsini teker teker kontrol ettim.3 tane yeşil buldum.Birisi açık birisi koyu birisi de simli yeşildi.Koyu ve açık yeşilleri Lucy'e uzattım.

''Buldum!''

dedim gülerek ve Lucy elimden aldı farları...Elimde simliyi tutuyordum.Onu ben hediye edecektim.Sonunda Lucy'e alcak birşey bulmuştum.Sevinçle arkamda sakladığım yeşil simli farı sıktım.

Kozmetik bölümündeki işimizin bittiğinden emin olunca -ki bu çok uzun sürmüştü- aldıklarımızı ödemek için kasanın yolunu tuttuk. Kızların alışveriş manyağı olduğunu kim söylemiş, aldıklarım yalnızca 250 drahmi tutmuştu (!) Bir daha buraya bir Hermes çocuğuyla gelmem gerektiğini aklıma not ederek, temizlik ve makyaj malzemelerini poşetlere yerleştirdim.

O sırada Ange de aldıklarını ödemişti. Marketten çıkmak bizim için çok zor olmuştu ama en nihayetinde bunu başarabildik. Birlikte kulübelere doğru yürüdük, ayrılma vaktimiz geldiğinde de, ona hediyesi olan kırmızı ruju verdim. Ange de beni şaşırtarak, muhteşem güzel, simli, yeşil bir far verdi bana.

Birbirimize sarılıp hediyeler için karşılıklı teşekkür ettikten sonra, Athena kulübesinin yolunu tuttum. Tüm günümü alışverişte geçirmiştim ama kesinlikle çok eğlenmiştim! Ange ile en kısa zamanda bunu tekrar yapmamız gerekiyordu!


Rp bitmiştir! (Ann senin ekleyeceğin birşey yoksa yani )

yok