Sevgilisi Pers ile el ele plajda dolaşıyordu. O kadar mutluydu ki gözü hiçbir şeyi görmüyordu. Fakat bu mutluluğu sevgilisinin “Aşkım benim artık gitmem gerek.” demesiyle sonra erdi. Her ne kadar sevgilisinin gitmesini istemese de gitmesi gerektiğini biliyordu. Bu yüzden “Peki aşkım konuşuruz.” diyerek onu öptü. Vedalaştıktan sonra sevgilisi onu bırakıp babasının yanına gitti. Şimdi tek başına kalmıştı. “Ne yapsam acaba?” diye düşündü. Yapacak hiçbir şeyi yoktu. Canı ise şimdiden sıkılmaya başlamıştı. Birden aklına bugünkü yapılacak olan eğlence geldi. Apollon kulübesi kamp meydanında bir konser verecekti. Onu izlemeye gidebilirdi. Evet, neden olmasın? Neşeli bir şekilde plajdan çıkarak kamp meydanında doğru yürümeye başladı.
Kamp meydanına yaklaştıkça kalabalık büyüyordu. O kalabalıkta bir kız ona tosladı. Tam kıza bağırıyordu ki bu kızın Sere olduğunu gördü. ‘‘Ah Angel çok özür dilerim tatlım! Bir olay oldu sandım ancak galiba ateş başında küçük bir eğlence var.’’ Dedi Sere. Sere’yi görmesine çok sevindi ve daha da güzeli o da eğlenceye gidiyordu. Hemen yüzüşüne o sıcak, içten gülümsemesini yerleştirerek “Önemli değil canım. Bende oraya gidiyordum. Birlikte gidelim.” Dedi. Sere’nin koluna girerek yürümeye başladılar. Sohbet ede ede yürüyorlardı. Kalabalığın içinden yürümeleri biraz zor oluyordu. Fakat ikisi de kimseyi dinlemeden ittirerek kendilerine yol açtıkları için o kadar da zor olmuyordu. Kalabalığı açtıkça müzik sesleri artıyordu. Kalabalığı tamamen açıp en öne geldiklerinde ise müzik son sesti. Apollon kulübesi konserlerini vermeye başlamış, hareketli bir müzik çalıyordu. Sere’ye bakıp gülümsedi. Sonra kendini müziğin ritmine bıraktı. Aynı Sere gibi…