Bir Nyks çoçuğu olduğum için sabahları pek antrenman yapmayı sevmiyorum. Bu yüzden akşamları herkez uyurken yada antrenmanını bitirmişken ben arenaya geliyorum. Genellikle antrenmanlarımı kumsalda yaparım ama bu sefer üşengeçlik edip arenada kaldım. Fazla yıpranmamış bir manken buldum ve katanamı çıkardım. Evet katana, bildiğiniz samuray kılıçı. Neden herkes buna bu kadar şaşırıyor? Tamam pek katana kullanan melez görmedim ama o kadarda garip bir olay değil. Son günlerde katanamla pek çalışmadım. Sevgili kılıç eğitmenim hermia roma kılıçları kullanmamda ısrar ettiği için antrenmanlarımı aksattım. Neyse şimdi antrenman zamanı, mankenin önünde en kolay ve en basit duruşlardan birisine geçerek bekledim ve bu şekilde tek adımlık saldırılar yapmaya başladım. Bunu ikiyüzkez tekrar ettikten sonra ''Tamam! Isınma bitti.'' dedim kendi kendime. Daha sonra daha zor olan duruşlara geçtim ve mankene bakıp ''Ha? Sen bana mı bakıyosun lan?'' diyip saldırıya geçtim. Biraz terledikten sonra bana katana kullanmayı öğreten o yaşlı adamı hatırladım. Onun antrenmanında döktüğüm terle burda döktüğüm ter arasında dağlar kadar fark vardı. O yaşlı adam her zaman ne derdi? ''Akıcılık,hız ve yıkım. Bunlar kılıç kullanmanın en önemli kurallarından bir kaçı.'' yaşlı adamın söylediklerini düşününce yüzümü muzip bir gülümseme kapladı. ''Beni birde şimdi gör! Yaşlı adam!'' diyip. Mankeni parçalamaya başladım.