Ormanda sabaha gözlerini açtı Galenar. Etrafına bakındı bir süre tedirgin gözlerle. Melez Kampı ormanlarındaydı. Rahatlamıştı. İçindeki korku hala geçmemişti " Acaba melez kampına alışabilecek miydi? " Ormanda yerini çok rahat bulduğundan ormanın tam ortasına geldiğini anladı. Çevresine göz gezdirdiğinde büyük bir taş gördü. Bu taş adeta efendisi Zeus'u yumruğuna benziyordu. İçinden " Hizmetinizden ayrıldığım için umarım bana kızmamıştır. " diye geçirdi.
Aniden şimşek çaktı. Yağmur yağmaya başladı. Bu bir işaret miydi? Taşa tekrar baktığında ona bakan efendisini gördü. Efendisi Zeus'un masmavi gözleri , siyah saçları ve uzunca bir sakalı vardı. Galenar bir şey unutmuştu Zeus tanrıların tanrısıydı her şeyi duyar ve bilirdi. " Sana asla kızmadım Galenar! Hatta geçmişte bana hizmetlerinden dolayı sana bir hediye getirdim. " dedi Zeus. Galenar duygulanmıştı. Tanrıların tanrısının birden elinde bir ok-yay takımı belirdi. " Bu hizmetlerinden dolayı sana şimşeğimden yaptığım bir ok yay takımı. " dedi sanki bir babanın oğluna gösterdiği şevkat ile. Galenar eşyayı aldı eline yakışmıştı yay. Ok torbasını da sırtına geçirdiğinde içine elini attı ve çok farklı bir şey ile karşılaştı. Torbada ok yerine normal bir ok boyutunda şimşekler vardı. Bu takım ok değil şimşek fırlatıyordu. Galenar saygıyla efendisinin önünde eğildi. " Size minnettarım efendim. " dedi. Bir ayrıntıyı kaçırmışı normal insan görünümünü kaybetmişti. Takımı eline aldığı anda normal bendeni bunu kaldıramıyor sentor bedenine dönmesi gerekiyordu. Zeus tatminkar bir tebessüm ile yok oldu. Galenar bu duruma sevinmişti.
Efendisi ilk defa ona bir hediye vermişti. Şimdi ise kara kara düşünmeye koyuldu bu takımı nasıl saklayacaktı nasıl normal olacaktı. Bu düşünceler aklında yankılanırken takım birden üzerinde İmr Quaril yazan masmavi bir şimşek görünümünde bir kolyeye dönüştü. Bu sırada Galenar insan biçimine geri dönmüştü. Artık rahatça kamptaki melezlerin arasına karışabilecekti...