Zor bela uykusundan uyanmıştı, üstü başı o kadarda kötü gözükmüyordu bu yüzden hem hava almak için hem de etrafa alışmak için dışarı çıktı.o sarı koridor ve ahşap kapıdan sonra onu koskocaman kamp meydanı bekliyordu.Kamp meydanına çıktı hiç bir şey değişmemişti sadece Havanın rengi biraz sararıyordu o kadar.Elini cebine koydu ve Long Island'a doğru yürüdü.Oraya vardığında oranın kalabalık olmadığını hatta kimsenin olmadığını gördü.Bir kayaya oturdu ve hafifçe kıyıyı okşayan dalgaları izledi.Gözlerini kırpmasına ise sağ taraftan gelen ışık sebep oldu.Yoğun ışık azaldığında sağ tarafına baktı -ışığın geldiği tarafa- orada dört tane ince yarı şeffaf kumaştan olan kalın koyu mavili çizgisi olan beyaz elbiseli, kahverengi saçlı ve mavi gözlü bir kız duruyordu.Kızın etkileyici bir gülümsemesi vardı kolsuz olan elbisesinin en alt kısmında ki dört kumaş parçası hafifçe havalanıyordu.Kız ağır ve asil adımlarıyla Heres'e yaklaştı ve gülümseyerek konuştu "Kendini tanıtmayacak mısın küçük melez?" Heres ayağa kalkıp üstünü silkeledikten sonra cevap verdi "Ben Verfilius Heres Subduce, Persephone melezi, Grenadin dükü. Heres sözlerini bitirince kızarır gibi oldu çünkü birisi bu soru sorduğunda hep sonuna "Grenadin dükü." derdi ve bunu tanımadığı birine söylediği için utanmıştı.Kadın güven verici bir gülümseme attıktan sonra söze başladı "Ben Aether, uzayın ve cennetin tanrıçası, Erebus ile Nyks'in kızı. Heres karşısında bir tanrıça gördüğüne inanamıyordu daha annesini bile görmemişti.Tanrıçanın karşısında güçlükle cevap verdi "Tanıştığımıza memnun oldum, siz sık sık kampa gelir misiniz?" Tanrıça yutkundu ve cevap verdi "Aslında hayır, buraya daha önce hiç gelmemiştim amacım annemin melezlerini görmekti ama şans sana imiş." Ardından tanrıçanın yüzünde tekrar bir gülümseme oluştu.Heres yavaş yavaş Aether'i hatırlamaya başlıyordu, kendisi hakkında hiç mit olmadığı için hatırlamakta zorlanmamıştır.Sonra Heres gözünü kızıllaşan gök yüzüne dikti ve tanrıçaya dönerek konuştu "Tanrıçam özür dilerim ama benim gitmem lazım daha kardeşlerimin hiç biriyle tanışmadım." Tanrıça konuşmadan başını salladı bunun ardından Heres ve tanrıça birbirlerine el salladıktan sonra Heres koşmaya başladı.