| Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) | |
|
+8Claire Angel Deeply Darth Vader Cintia B. von Dorff Annie Odair Marcus L. Stanislaus Adyali Beckett Katherine M. von Dorff Clara Thompson 12 posters |
|
Yazar | Mesaj |
---|
Clara Thompson Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4592 Kayıt tarihi : 12/10/10
| Konu: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Ptsi Mayıs 02, 2011 3:53 am | |
| - Yazarın Notu:
Öhöm evet, hikayeme ad bulamadım tamam mı? En kötü olduğum konulardan biridir bu. Öhöm neyse, bu aralar yazasım var, ben de hikaye yazayım dedim, Kitty'ye sözüm var Özel karakter alımı var, ama kurgum karışmasın diye uygun olanları alabileceğim sadece. Eviiit, başlıyalım artık, eğer hikayemi sıkılmadan okuyabilirseniz, ne mutlu bana. Ayrıca hikayemi, Ceren'e, İlayda'ya ve benim Maria'm Tifa'ya ithaf ediyorum. Ayrıca benim Earwen'ime de, kafamda bir kurgu tomurcuğu oluşturduğu için teşekkür ediyorum.
- Alın size bonus:
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]İşte benim Maria'm, aynı zamanda Final Fantasy VIII'deki Tifa olur kendileri. Adam elleriyle masada trampet çalmaya devam etti. Bu arada kısık gözlerle karşısındakine bakıyor ve cevabını bekliyordu. Ferah bir odadaydılar. Her mobilya ve duvar buz mavisiydi. Pencereler açıktı, buna rağmen dışarıdan hiçbir ses duyulmuyordu. Sessizliği bozan tek şey, minik kızın oradan oraya koşuşturması ve kırılacak hemen her şeyi kırıp dökmesiydi. Adamın gözleri sadece bir an, şu anda kristal bir perde tokasını minik ağzına sokmaya çalışan minik kızda takılı kaldı. ''Tamam, pes. Ne yaparsan yap kardeşim, umrumda değil.'' Adam gözlerini kardeşine çevirdi. Ona hiçbir zaman benzememişti küçük kardeşi. Onun gri uzun saçları yerine ancak omzuna gelen, simsiyah saçları vardı. Onun gri gözlerini hiç andırmayan altın renkli gözleri vardı. Kulakları da kardeşine benzemiyordu. Ki bu en önemli farktı. ''Aldırmıyor gibi yapma kardeşim. Senin ifadelerini çok iyi bilirim. Kızın için biraz olsun da endişelenmeyecek misin?'' Meydan okurcasına gülümsedi. Kardeşinin yüzündeki korku, onun daha ciddi olmasını sağlayabilirdi belki. ''Bu yüzden onunla ne yaparsan yap diyorum. Emilie için yeterince zorluk yaşadım. Onun korunması için yapacağım şeylerin aynısını onun için yapamam,'' Başıyla kızını gösterdi. ''Buna gücüm yok!'' Kardeşinin perişanlığı karşısında adam yumuşadı. ''O güvende olacak Nathed, inan bana. Onu koruyacağım.'' Ona güven verici gözlerle bakmaya çalıştı ama soğuk gri gözleriyle hiçbir zaman bunu becerememişti. Nathed derin bir nefes aldı. ''O zaman-'' Sözünü tamamlayamadan kızı gelip ellerini onun kucağına atmıştı. Anlaşılmayan kelimeler sarfedip kıkırdadı. Nathed donup kalmıştı. Hem şaşkın hem de üzgün gözlerle kızının dümdüz siyah saçlarını okşadı. Kızı başını kaldırıp ona baktığında, bir yetişkin gibi ciddi görünüyordu. Kızın gözleri hafifçe çekikti. Açık teni kahverengi gözlerini daha da belirginleştiriyordu. Babasına iyice yaklaştı ve ellerini havaya uzattı. Nathed zorlukla ağabeyine baktı. Ama onun hiçbir şey demeye hakkı yoktu. Kardeşi zorlukla kendini kızından uzaklaştırdı ve ona döndü. Onun ne hissettiğini anlıyordu. Elaine'i da kaybetmişti. Kızını da kaybetmeyi göze alamazdı. ''Anlaştık. Onu alabilirsin. Ama...'' Sözünü tamamlamadı ama kardeşinin bakışlarından, ona iyi bakmazsa çok kötü şeyler olabileceğini anlamıştı.Bölüm 1 Okul bugün sanki ışık hızında geçmişti. Bir terslik var, diye düşündüm dağ yolunda. Bir farklılık var. Önemli bir şey olacak. ''Saçmalama Faith, senin için her zaman bir terslik var zaten.'' diye mırıldandım kendi kendime. Yokuşu çıkarken, neden hep uzun yoldan dolaşıyorum ki, Carter bir ormandaki patikayı kullanmama izin verse, diye düşündüm. Onun bu saplantılı kararını hiç anlayamamıştım. Carter otuz yaşında, minik kasabamızın en saygın kütüphanecisiydi. Minik bir dükkanı vardı ama daha çok okullarda konferanslar verirdi. Çok bilgiliydi, bir bilim adamı bile olabilirdi. Ayrıca o benim ustamdı, belki bana bilim öğretmiyordu ama onun öğrettikleri çok daha fazla işime yarıyordu. Ormanın öbür kıyısına geldim. Evimiz tam ters yöndeydi, orman da Carter'ın yanlız yaşadığı dağ evine ulaşmanın en kestirme yoluydu. Ama o bana hiçbir zaman ormandan geçiş izni vermemişti. Evin arka kapısını tıklattım hafifçe. Carter hemen açtı. Hafifçe yamulmuş gözlükleri ve dağnık kirli sarı saçlarıyla, her zamanki Carter'ı görmek benim içimde bir güven hissi uyandırdı. Ustam bana gülümsedi ve yana çekildi. ''Gel bakalım! Bugün nasılsın?'' Kısaca başımla selam verdim ona. O da bize kahve doldurmaya koyuldu. Normalde hemen dışarı çıkardık. Bana öğrettiği teknikleri minik kulübede yapamazdık çünkü. Onun yumuşacık yastıklarına gömülürken ona sordum. ''Niye buradayız?'' Carter iki tatlı kupadaki kahvelerimizi önümdeki masaya koydu ve benim tam karşıma oturdu. Fazla düşündüğünde yaptığı gibi ellerini şakaklarına koydu. ''Bugün çalışmayacağız. Sana bir görev verildi.'' Kollarımı kavuşturup ona baktım. ''Yine mi görev?'' Carter gözlerini kıstı. ' 'Bir görev almak her Soldier üyesi için bir onurdur Faith ve...'' Geri kalanını dinlemedim. Hep aynı nutuğun verirdi, artık ezberlemiştim. ''Maria! Aldırmıyormuş gibi yapma! Bu çok önemli bir şey!'' Kızgınca ayağı kalktım. Masa titredi. Bana Maria dememeliydi, bunu biliyordu. Kimse bana böyle demezdi. Sanki özel birinin söylemesi için saklıyordum birinci adımı. Bu duyguyu kimseye açıklayamıyordum. Carter yanlış bir şey söylediğini anlayarak sustu. Yine ciddi haline büründü. ''Görevin yeni bir üyeyi getirmek.'' Şaşkınlıkla ona baktım. ''Aman Tanrım! Bu harika! İnanamıyorum, inanamıyorum!'' Havaya yumruklar atarak zıpladım. Bu nasıl olabilirdi? Böyle özel bir şey için beni seçmişlerdi. Tabii, ben üç yaşımdan beri Soldier için çalışıyordum, o ayrıydı. Böyle görevleri normalde bana vermezlerdi. ''Nasıl yani? Üyenin kimliğini bilebilecek miyim?'' Carter gülümsedi. ''Aynen öyle.'' ''Yani, herkes bilmezken, ben mi bileceğim?'' ''Bir de ustası tabii. Ve Başkan ile Lider de bilecek.'' Soldier'ın çok değişik bir sistemi vardı. Çeşitli bölümler vardı ve onların başı Lider'di. Ama bütün Soldier'ın lideri Başkan'dı. Bizim Lider'imiz, hayatımda sadece bir kere gördüğüm, siyah saçlı ve gözleri sürekli renk değiştiren, benden birkaç yaş büyük bir çocuktu. Niye bu kadar küçük birinin Lider olduğunu sorunca Carter bana kızgın gözlerle bakmış ve 'O bizden çok daha akıllı bir canlı.' demişti. Açıkçası O'na hep bir hayranlık duymuştum. Onu gördüğüm günü hatırlayarak gülümsedim. Benim Soldier'a kabul günümdü. ''Peki... Göreve ne zaman çıkıyorum?'' diye sordum. ''Yarın. Hem okulun da yok. '' Başımla onayladım. O zaman görevle ilgili bilgileri bu akşam alırdım. Özlemle dumanı tüten kahveme baktım. Eve gitmem daha iyi olacaktı. Göreve hazırlanamam için. Bütün günümü göreve harcayacaktım anlaşılan, iyi bir uyku çeksem iyi olurdu. Hoşçakal anlamında elimi kaldırdım. Pek sıcak biri değildim. Carter beni herkesten iyi tanırdı zaten. O da hafifçe gülümseyerek başını salladı. Sıcacık evden soğuğa adım atınca titredim. Hızlı hızlı artık ezberlediğim yoldan giderken özlemle ormana baktım. Bugün çok soğuk, bir kerecik de ormandan gitsem bir şey olmaz. Yoksa bu kadar uzun yolda donacağım, diye düşündüm. Daha ormana doğru bir adım atmıştım ki her tarafımın buz kestiğini hissettim. Soğuktan değildi bu. Daha çok içten bir şeydi. Sanki içimdeki bir alarm tehlike sinyali veriyordu. Korkudan tüylerim diken diken oldu ve ayağımı hemen çektim. Hızlı adımlarla eve yürürken yaşadığım şeyin ne kadar garip olduğunu düşünüyordum. Biri beni uyarmıştı. Kimdi peki bu? Özel bir güçtü sanki. Özel güçler Soldier'da olağanüstü bir şey değildi gerçi. Her üyenin bir özel gücü vardı, Soldier üyesi olabilekleri de böyle bulurduk zaten. Sonra onlara yıllar boyunca savaş tahtikleri öğretilirdi, zorlu görevler verilirdi ve hazır oldukları düşünülünce, üyelerin bilmediği son bir sınavla onları ustalığa seçerlerdi. Ben on üç yıldır bu işin içindeydim. Çoğu kişiden daha fazla vermiştim kendimi Soldier'a. Ama hiç, hiçbir zaman, bana usta olabileceğimle ilgili bir ipucu vermediler. Her zaman Carter'ın gözetimideki minik bir kız olarak kalacaktım sanki. Bu düşüncelerle kaşlarımı çattım. Eve girmeden önce köpeğini gezdiren komşumuz Brandon'ı gördüm. Ona elimle selam verdim. Aynı sınıfa gidiyorduk ama onunla pek tanışmazdım. Bunları düşürken salondan bir ses duydum. Annem telefonuyla konuşuyordu. Yanındaki koltukta da sevgilisi Ashton oturuyordu. Onunla konuşmuşluğumuz yoktu, zaten onu sevmem beklenmiyordu. Sadece gözlerimi kısıp onlara baktım ve yukarı çıktım. Evimiz o kadar da büyük değildi ama iki katlıydı. Yukarı kadar minik minik üç oda vardı. Alt katta da salon ve mutfak. Ne olursa olsun evimi çok seviyordum. Hemen yatmaya niyetliydim ama odama girdiğimde daha saatin çok erken olduğunu hatırladım. Görevimi ancak gece öğrenebilirdim. Bunun üzerine hemen giysilerimi çıkardım ve banyoya girdim. Sıcak suyun altında kaslarım gevşerken, bugün yaptığım en akıllıca hareket bu herhalde, diye düşündüm. Sandığımdan çok daha fazla üşümüştüm. Banyodan çıktım ve bornozuma sarındım. Soldier'a getireceğim kişiyi düşünüyordum. Acaba nasıl biriydi? Kız mıydı erkek mi? Onu nasıl ikna ederdim, nasıl getirirdim? Yutkundum. Bu görevin zorluğunu hiç düşünmemiştim. Ama bu işten anlımın akıyla çıkmak zorundaydım. Banyoda oldukça fazla kalmış olmalıydım ki, odamın penceresinden baktığımda havanın kararmaya başladığını gördüm. Artık bekleyemezdim. Hızla pijamalarımı giydim. Yattığımı anneme haber versem mi diye düşündüm ama, benimle ilgilenmiyordu bile. İç çektim ve gözlerimi kapadım. Bölüm 2 Normalde direk görevim verilirdi. Ama bu sefer öyle olmadı, bir rüya gördüm. Göreve çıkmadan önce normalde çok az rüya görürdüm. İyice konsantre olurdum çünkü. Ama bu gün şansım yaver gitmedi ve kendimi gördüğüm en tuhaf rüyanın içinde buldum. Tanımadığım bir yer değildi burası, Carter'ın evinin yakınındaki ormanın kenarındaydım. Aşırı derecede rüzgar esiyordu, saçları sürekli yüzüme geliyor, beni rahatsız ediyordu. Karşımda ağaçlarının yemyeşil yaprakları rüzgardan sallanan, gizemli orman duruyordu. Uzun süre gözlerimi kısıp ormana baktım. Sonunda içimden, ne de olsa bu bir rüya değil mi, dedim. İçeri girebilirsin, sana hiçbir şey olmaz. Bare rüyalarında görürsün ormanın içini. Bu fikir beni cezbetti. İstemeden de olsa sırıtarak hızlı adımlarla ormana daldım. Güneş dallarına arasından giriyor ve çok değişik yansımalara sebep oluyordu. Uzaktan bir kuş cikliyor, başımın üstündeki bir ağaçta delik açan ağaçkakanın ritmik sesleri bütün ormana yayılıyordu. Çok huzurlu bir ortamdı, her an gözlerim kapanabilirdi bile. Derken kendimi bir açıklıkta buldum. Ağaçların bloke edemediği güneş ışığı doğrudan aydınlatmıştı burasını. Sanki özel olarak yapılmış gibiydi, etrafında hiç ağaç yoktu. Tam bir şeylerden şüphelenmeye başlarken bana yöneltilmiş olan oku gördüm. Gerisindeki kişiyi görmek için biraz uğraşmam gerekliydi, ormana müthiş bir şekilde komufile olmuştu. Ufak tefek -ki bu haliyle bile benim boyum civarlarında olduğunu tahmin etmiştim-, bembeyaz tenli biriydi bu. Benim yaşlarımda olduğu belliydi, belki benden bir iki yaş büyük. Kısa kesilmiş açık kahverengi saçları vardı. Oldukça yakışıklı olduğunu farketmiştim. Ama o derin siyah gözlerinde öyle bir kararlılık vardı ki, beni kaskatı kesmişti. Elimde olmadan ellerimi havaya kaldırdım. ''Kıpırdama,'' dedi çocuk. Zaten kıpırdayacak halim yoktu. Beni resmen olduğum yere çivilemişti. ''Seni Kraliçe'ye götürmeliyim.'' Kraliçe derken neyi kastettiğini anlayamamıştım. Ama anladığım bir şey varsa, bunun iyi bir şey olmadığıydı. Tam kaçmaya niyetlenmiştim ki etrafımın sarıldığını farkettim. Bunlar ışık hızında mı hareket ediyorlardı ne? Bana uzun zamandır saklanıyorlarmış gibi gelmişlerdi. Üzerlerinde ilk geleninkiyle aynı giysiler vardı. Toplam üç kumaştan oluşan ve birbirlerine kalın ipliklerle bağlanmış üç kumaş parçası. Bunlar elbise gibi şeylerdi. Bir tane yeşil kumaş gövdeyi sarıyordu. İki tane de etek bölümü için ayrılmıştı. Erkeklerde komik bile durmuyordu. Onlara gladyatör havası veriyordu. Kızlarla erkeklerin bir sürü ortak yanı vardı. Hepsi mavi veya yeşil gözlü ve açık renkli saçlıydı. Birisi bile ilk çocuğa benzemiyordu bu konuda. Bu da benim onların liderinin o olduğu tezimi biraz daha güçlendirdi. Bir de hiç unutmamak lazımdı, hepsinin okları bana çevriliydi. Hepsi aynı ifadeyle bana bakıyordu, onlara baktıkça içimi bir korku kaplamıştı. Geriye bir adım attım. Ortam daha da gerilmişti. Bu rüya neden bu kadar gerçekçiydi? Benim tek isteğim buradan gitmekti. Tam o sırada kolumun bir vakuma kapılmış gibi çekildiğini hissettim. Korkuyla ilk gelen çocuğa baktım. O da en az benim kadar şok olmuş gibiydi. Bana doğru bir adım attığında ise birden her yer karardı. Bir yere düştüğümde ise, gözlerimi sımsıkı yumduğumu farketmiştim. Yumruklarımı öyle bir sıkmıştım ki, tırnaklarım avcuma batıyordu. Sakinleşmeye çalıştım ve ellerimi açtım. Sabit bir yerde olduğuma emin olduktan sonra yavaşça gözlerimi araladım. İlk farkettiğim şey bana bakan bir çift altın rengi göz oldu. Birden bir karıncalanma hissi duydum ama sonra gözler yavaşça eflatuna döndü. Sonra gümüş rengi oldu. Bir süre onun gözlerine hipnotize olmuş gibi baktığımı farkettim. Kendimi toparlayarak onun gümüş rengi pelerinin altında kalan yüzüne bakmaya çalıştım. Ama kim olduğunu tabii ki de anlamıştım.''Sen,'' dedim ona. Onu en son küçükken görsem bile, onu tanımak öyle kolaydı ki. Pelerininin kapşonunu arkaya attı. Kesinlikle çok büyümüştü. Bana odaklandı ve biraz yaklaştı. Eğilip benim hizzama geldi. Reflekssel olarak nefesimi tuttum. Bir süre gözlerimin içine baktı. Sonra kayıtsızca ''Bir şeyin yok.'' dedi. o biraz uzaklaşınca düşüncelerimi toparlayabildim. ''O-o neydi? Gerçekten tehlikede miydim?'' Bana baktı ve iç çekti. ''Sayılır.'' Bana doğru dürüst bir şeyler açıklasa! Hiçbir şeyin farkında olmamaktan nefret ederdim. Baş dönmemi ve yorgunluğumu düşünmeyerek ayağa kalktım ve onun karşısında dikildim. ''Bana bir açıklama yap. Rüyamın gerçek olup olmadığını söyle. Oradakiler gerçek miydi?'' Birden ciddileşti. ''Sanırım tahmin ettiğimden de inatçısın. Ama burada fazla kalmamalısın.'' Etrafa bakınca, minik, tamamı tahtadan bir odada olduğumuzu farkettim. Daha neresi olduğunu soramadan ''Burası rüyalarla gerçek hayat arası bir yer. Burada fazla kalmak insanlara göre bir şey değil. Seni görevine yönlendireceğim. Sorularını sonraya saklayabilirsin.'' dedi. Ciddi olunca onunla daha kolay iletişim kurabiliyordum. ''Tamam. Lider'lerin bizim gibi küçük üyeleri ziyarete gelmesi normal değildir ama.'' dedim hafifçe gülerek. Kabul törenimde onu görmüştüm, lider koltuğundaydı. O bizim liderimiz olmalıydı. Bunu daha şimdi hatırlamıştım, ama ona bağırmış olmam umrumda değildi. Derken hiç beklemediğim bir şey yaptı. Çenemi tutup ''İnan bana sen benden bile daha önemlisin.'' dedi. Şaşkınlıkla ona baktım. Çenemi de ondan kurtardım ve her birisi bana iltifat edişinde yaptığım gibi onu tersledim. 'Yok canım, o zaman neden bunca yıl ve görevden sonra aynı yerdeyim?'' Başını salladı. Bu bir pes etme işaretiydi. ''Anlatamam. Üzgünüm.'' Tam cevap verecekken silikleştiğimi hissettim. Bu garip bir duyguydu, eskisi kadar hissetmiyordum kendimi sanki. Korkuyla O'na baktım.''Tanrım! Neler oluyor?'' ''Sakin ol, Faith. Silikleşiyorsun. Kendi dünyana dönmen gerek. Seni yolluyorum. Büyük ihtimalle uyanacaksın. Tekrar uyumaya çalış ki görevin verilebilsin. Rüyalardan etkilenmemeni sağlayacağım.'' Hızla başımı salladım. Sesindeki telaş anlışılıyordu. ''Tekrar görüşmek üzere Faith, memnun oldum.'' Birden aklıma bir şey geldi. ''Ama, ben senin adını bilmiyorum!'' Ama başım çoktan tuhaf bir fızıltıyla donmuştu. Her yer beyazlaştı ve sonunda derin bir nefes eşliğinde odamda uyandım.
En son M. Aredhel von Dorff tarafından Çarş. Mayıs 04, 2011 8:20 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
| |
Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| |
| |
Adyali Beckett Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1657 Kayıt tarihi : 21/10/10
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Ptsi Mayıs 02, 2011 4:19 am | |
| İkinci bölümü niye sabırsızlıkla bekliyorsun acaba Güzel değil ya, valla çok moralim bozuldu şimdi :S Sonraları güzelleşecek de ilk bölüm berbat oldu :S Kimse yorum yapmazsa ikinci bölümü de yazmam gerçi. | |
|
| |
Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| |
| |
Adyali Beckett Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1657 Kayıt tarihi : 21/10/10
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Ptsi Mayıs 02, 2011 4:23 am | |
| İkinci bölümü yazıp bırakıyım o zaman, baksana, hiç yorum yok, ühühhh | |
|
| |
Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| |
| |
Adyali Beckett Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1657 Kayıt tarihi : 21/10/10
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Ptsi Mayıs 02, 2011 4:25 am | |
| Tımam o zaman, yine beni ikna ettin Devam ettiririm o zaman *-* | |
|
| |
Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| |
| |
Adyali Beckett Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1657 Kayıt tarihi : 21/10/10
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Ptsi Mayıs 02, 2011 4:32 am | |
| Yaaa Evit *-* Hala yorum yok :S | |
|
| |
Katherine M. von Dorff Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4525 Kayıt tarihi : 05/03/11
| |
| |
Adyali Beckett Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1657 Kayıt tarihi : 21/10/10
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Ptsi Mayıs 02, 2011 4:40 am | |
| Ben de yapayım Ahah, geyiğe de yazayım *-* | |
|
| |
Marcus L. Stanislaus Zeus'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Canavarlara Karşı Korunma Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2117 Kayıt tarihi : 07/02/11
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Ptsi Mayıs 02, 2011 4:55 am | |
| İlk bölüme göre çok çok iyi olmasa da ortalamanın üstünde bir bölüm olmuş. Sonuçta ilk bölümler her zaman sıkıcı gelir değil mi? Neyse, diğer bölümleri ben de bekliyorum. Güzel olacağına eminim. | |
|
| |
Adyali Beckett Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1657 Kayıt tarihi : 21/10/10
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Ptsi Mayıs 02, 2011 4:58 am | |
| Eleştirmen kesildi maşallah ^^ Olsun, bu da ortalamanın üzerinde bir yorumdu, hem de yorum yaptı en azından biri *-* Hihih | |
|
| |
Annie Odair Artemis Avcısı
Mesaj Sayısı : 189 Kayıt tarihi : 19/04/11
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Ptsi Mayıs 02, 2011 5:06 am | |
| Çok güzel gerçekten ikinci bölüm için sabırsızlanıyorum ^^ ^^ | |
|
| |
Adyali Beckett Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1657 Kayıt tarihi : 21/10/10
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Ptsi Mayıs 02, 2011 5:10 am | |
| Teşekkürleerrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr *-* Çok mutlu olduuuummm [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] | |
|
| |
Cintia B. von Dorff Nemesis'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 664 Kayıt tarihi : 15/04/11
| |
| |
Darth Vader Demeter'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 819 Kayıt tarihi : 05/02/11
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Ptsi Mayıs 02, 2011 7:47 am | |
| Ben beğenmedim Benim hikayemden daha iyi olmuş Hıh.AtarLee Leon. | |
|
| |
Clara Thompson Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4592 Kayıt tarihi : 12/10/10
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Ptsi Mayıs 02, 2011 7:57 am | |
| Cintia, seni Emilie yapmıştım ben ya Senin işin çok önemli, sen benim ikizimsin, ayrı yerlerdeyiz falan O AtarLee Leon'u yerim benn *-* | |
|
| |
Claire Angel Deeply Afrodit'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 3332 Kayıt tarihi : 31/10/10
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Salı Mayıs 03, 2011 2:47 pm | |
| güzel olmuş bence 2. bölümüde bekleriz ama fazla merakta bbırakma bizi | |
|
| |
Zellana L. Tyler Demeter'in Çocuğu/Şifa Sanatı Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 2331 Kayıt tarihi : 16/12/10
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Salı Mayıs 03, 2011 9:19 pm | |
| Öhhööm. Ne kadar küs bile olsak. Güzel olmuş. Diğer bölümü sabırsızlık ile bekliyorum.. | |
|
| |
Clara Thompson Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4592 Kayıt tarihi : 12/10/10
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Çarş. Mayıs 04, 2011 4:36 am | |
| Cloş Zeloş yerim sizii *-* Seni de yerim Zell ona göre Öhöm, birazdan ikinci bölüme başlayacağım ^^ | |
|
| |
Clara Thompson Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4592 Kayıt tarihi : 12/10/10
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Perş. Mayıs 05, 2011 3:48 am | |
| *flood* Öhöm, öhöm yani, seni bölüm koydum şurada ^^ Ama Kitty, sen yine bir dahaki bölüme kaldın, bu bölüm okulda aklıma geldi, egzantrik diye koydum. Tabii bağlantısı da var benimle Özellikle Emilie ile. Ama o bu bölümlerde çıkamayacak gibi, ilk önce Mermaid'i falan eğitmem lazım | |
|
| |
Phoebe Titan
Mesaj Sayısı : 99 Kayıt tarihi : 03/05/11
| |
| |
Clara Thompson Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4592 Kayıt tarihi : 12/10/10
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Perş. Mayıs 05, 2011 4:02 am | |
| Lidere dalmaa Maria onu sevecek sonra Sana birini ayarladım bile | |
|
| |
Phoebe Titan
Mesaj Sayısı : 99 Kayıt tarihi : 03/05/11
| |
| |
Clara Thompson Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4592 Kayıt tarihi : 12/10/10
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Perş. Mayıs 05, 2011 4:15 am | |
| Sorma yaa *-* Maria şu anda pek farketmiyor ama çocuk çok yakışıklı Bir de süper bir gücü var falan ^^ Mermaid güç olarak ne ister? | |
|
| |
Phoebe Titan
Mesaj Sayısı : 99 Kayıt tarihi : 03/05/11
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Perş. Mayıs 05, 2011 4:18 am | |
| | |
|
| |
Clara Thompson Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4592 Kayıt tarihi : 12/10/10
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Perş. Mayıs 05, 2011 4:23 am | |
| Ahah, özel güç işte, milyonlarca var Maria'nınki de bende kalsın Sen seç bakalım işte ^^ Görmüşsündür en kötü ihitmal filmlerde falan. | |
|
| |
Phoebe Titan
Mesaj Sayısı : 99 Kayıt tarihi : 03/05/11
| Konu: Geri: Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) Perş. Mayıs 05, 2011 4:26 am | |
| Düşünür özelden söylerim sana. ^^ | |
|
| |
Chloe Howard Hermes'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 77 Kayıt tarihi : 05/03/11
| |
| |
| Mana'nın Hikayesi (Yorum isterim :P) | |
|