Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Roma Kampı'na Kaçmak.

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Cintia B. von Dorff
Nemesis'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Nemesis'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Cintia B. von Dorff


Mesaj Sayısı : 664
Kayıt tarihi : 15/04/11

Roma Kampı'na Kaçmak. Empty
MesajKonu: Roma Kampı'na Kaçmak.   Roma Kampı'na Kaçmak. Icon_minitimePtsi Nis. 25, 2011 2:44 am

Sabah uyandığında Demeter kulübesindeydi Cintia. Dün gece yarısı kampa gelmiş, onu buraya getiren satirin canavarlara yem olduğunu söyleyip, Demeter çocuğu olduğuna dair bir yalan uydurmuştu. Kheiron da onun yalanına inanıp onu Demeter kulübesine yerleştirmişti. Gece yarısı apar topar birkaç kardeşiyle tanışmıştı Cindy, ona gayet sıcakkanlı davranmışlardı ama burada fazla kalmayacağından kimseye bağlanmaya niyeti yoktu. Ama yinede tatlı Demeter kızı rolünü devam ettirip kimsenin onun Romalı olduğunu anlamamasını sağlamalıydı, bu onun göreviydi. Usulca yatağından kalktı, üzerine bir kot pantolon ve turuncu melez kampı tişörtünü giydi. Bu tişörtten nefret etmesine rağmen ne kadar Yunanlı görünürse o kadar iyiydi. Odasından çıktı ve bir süre etrafı kolaçan etti. Kimse daha uyanmamıştı. İçinden onları ayıpladı, ne kadar tembellerdi. Kendi kardeşleri gün doğmadan ayakta olur ve günlük işlerini düzen içinde yaparlardı. Burası ise çok...farklıydı. Öncelikle çok düzensizdi; çiçekler bir yanda, silahlar bir yandaydı."Her şey düzen içinde olmalı." diye düşündü Cintia. Kimsenin uyanık olup olmadığını tekrar kontrol ederek kulübeden dışarı çıktı. Kapıdan çıkınca birkaç saniye duraksadı ve kaybolan melezleri düşündü. Şimdi hepsini tekrar kampa götürebilecekti. Ama öncelikle biricik kuzeni Katherine'i bulmalıydı. Onunla her zaman kardeş gibi olmuşlardı, maceralara birlikte çıkar, her şeylerini paylaşırlardı. Uzaktan kulübelere göz attı. İleride deniz kabuklarıyla bezenmiş, mavi tonlarının hakim olduğu şaşalı kulübeye baktı. İlk önce Amphitrite kulübesi olduğunu düşünse de kapının başındaki üçlü yaba sembolünü görünce bunun Neptün kulübesi olduğunu anladı. Biraz daha bakınınca Neptün, yani Poseidon kulübesine benzeyen ama daha küçük ve daha az dikkat çekici olan kulübeyi, yani Amphitrite kulübesini gördü. Oraya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Kulübeye yaklaştığında aslında çekip gidebileceklerini düşündü. Hemen gidebilirlerdi. "Kate beni gördüğüne çok şaşıracak." diye düşündü Cintia. Ama kader tanrıçalarının hafızasını silme ihtimali de vardı. Ama nasıl olsa kampa geri dönünce her şeyi hatırlatacaktı ona, bir çaresini bulurlardı. İlk önce kampa dönmeliydiler. Cintia kulübenin kapısına geldiğinde derin bir nefes aldı ve Amphitrite kulübesinin kapısını yumruklamaya başladı.

Rp Out: K. bakmayın çok hızlı yazmak zorundaydım, düşük cümleler veya zaman farklılıkları olabilir. Embarassed


En son Cintia B. von Dorff tarafından Ptsi Nis. 25, 2011 9:46 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Katherine M. von Dorff
Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Katherine M. von Dorff


Mesaj Sayısı : 4525
Kayıt tarihi : 05/03/11

Roma Kampı'na Kaçmak. Empty
MesajKonu: Geri: Roma Kampı'na Kaçmak.   Roma Kampı'na Kaçmak. Icon_minitimePtsi Nis. 25, 2011 7:06 am

Güneşin yeni doğduğu saatlerinde yatağından yavaşça kalkarak, deterjan kokan perdelerini çekti ve odasının aydınlanmasına izin verdi. Kalktığından beri içinde hissettiği hafiflik hissinden kurtulamıyordu. Bir şeyler olacağını anlamıştı ama iyi bir şey olmasını umuyordu. Penceresinden bir süre dışarıyı izledikten sonra, elbiselerini yığın halinde bıraktığı dolabına yöneldi. Bugün kulübesinden dışarı çıkmayacağını düşünecek olması, pijamaları ile dolaştırmasını gerektirmiyordu. Roma Kampı'nda edindiği düzenli olma alışkanlığını, burada bozmaya niyeti yoktu. Uzun zamandır giymediği tişörtlerinin durduğu yere bakarken, gözüne mavi, sportif ama mini olan elbisesi takıldı. Diğer elbiselerinin arasından hızlı bir şekilde çekip, aynanın karşısında geçti ve elbisenin üzerinde olup olmayacağına baktı. Bir süre düşündükten sonra, giymeye karar verdi. Uzun zaman sonra unuttuğu bu elbisesinin üzerine olup olmayacağını merak ediyordu. Pijamalarını, çoğu giysilerini yaptığı gibi fırlatmak yerine önce sandalyesine bıraktı. Dağınık yatağını topladıktan sonra ise katlayarak, yumuşak yorganının üzerine koydu. Daha sonra elbisesini üzerine geçirerek, nasıl göründüğüne bakmak için boy aynasının karşısında kendisini inceledi. Eline aldığı tarak ile saçının, uykudan çıkma korkunç görüntüsünü atlattıktan sonra, hafif mavi ışıltılar saçan kolyesini taktı. Dışarıdan ona bakan biri, bir kumsal partisine gideceğini düşünebilirdi. Ama o sadece hoş görünmek istiyordu. Kulübede rahat dolaşmak için topuklu yerine giyeceği küçük, mavi babetlerine ayaklarını sokmaya çalıştığı sırada kapısını yumruklayarak, kıracakmış gibi çalan kişi yüzünden başını kaldırıp merdivene doğru baktı. Neredeyse tüm kamp uyurken, bu terbiyesiz de kimdi? Katherine'ni bilen herkes, onun bu tür şeylerden nefret ettiğini bilirdi. Kulübedeki herkesi ayaklandırmadan önce hızlı bir şekilde odasından çıktı ve merdivenlerden inerken, öfkesini yüzüne yansıtmaya çalıştı. Bu saatte gelen her kimse, ona güzel bir fırça atacaktı. Derin bir nefes alıp, kapıyı sertçe açtı. "Sen!..." Ama birden sözü yarım kalmıştı. Karşısındaki kızın bir hayal olduğundan emindi. Onun bu kampta olması imkansızdı! Onun gibi Romalı bir melez olan kuzeni Cintia, şu anda karşısında duruyor olamazdı! Sanki vücudu donmuş gibiydi. Ama bu şaşkınlığı çabuk geçmişti. Uyuyan kampı unutarak bir sevinç çığlığı attı ve kuzenine sarıldı. Roma Kampı'ndan gelen tanıdık bir yüz görmek onu sevindirmişti. Özellikle de bu yüz Cintia olduğu için. Cintia onun kardeşi gibiydi. Birlikte büyüdükleri bile söylenebilirdi. Sarılmayı bıraktığında, yüzüne yerleşen gülümsemeyi bozmadı. "Jüpiter aşkına! Senin burada ne işin var?" Sonra onu dışarıda tuttuğunu fark etti. Kendisini duyan birinin olup olmadığına bakmak için gözlerini kısıp, çevreyi taradıktan sonra, hala kamptaki herkesin sıcak yataklarında olduğunu anladı. Gözlerini devirirken, Cintia'yı elinden çekip kulübesine girmesini sağladı. "İçeride konuşmak daha güvenli. Güvenden bashetmişken, yeniden soruyorum, senin burada ne işin var?" Sevinci yerini meraka bırakmıştı. Bakışlarını Cintia'ya dikti ve kuzeninden gelecek cevabı dinledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://camelot.hareketforum.org/
Cintia B. von Dorff
Nemesis'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Nemesis'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Cintia B. von Dorff


Mesaj Sayısı : 664
Kayıt tarihi : 15/04/11

Roma Kampı'na Kaçmak. Empty
MesajKonu: Geri: Roma Kampı'na Kaçmak.   Roma Kampı'na Kaçmak. Icon_minitimePtsi Nis. 25, 2011 9:46 pm

Uzun zaman sonra kuzenini tekrar görmek çok duygulandırmıştı Cintia'yı. Tabii ağlamayacaktı, duygularını belli etmemeyi öğrenmişti. Birbirlerine sımsıkı sarıldılar ve hasret giderdikten sonra Katherine "Jüpiter aşkına! Senin burada ne işin var ?" dedi. Cintia Kate'in hafızasının yerinde olduğunu anlayınca çok rahatlamıştı. İçinden tanrılara dua etti. O sırada Kate huzursuzca etrafa bakıyordu ve Cindy'i içeri davet ederek "İçeride konuşmak daha güvenli. Güvenden bashetmişken, yeniden soruyorum, senin burada ne işin var?" diye sordu. Cindy içeri girdiğinde sessizce "Sizin için geldim. Kaybolan melezleri tekrar kampa götüreceğim." dedi. Cintia Kate'in huzursuz yüzünden anlam çıkarmaya çalışarak sözlerine devam etti, "Merak etme, kamptan kaçmadım. Aslında bu bir nevi görev. Lupa neler döndüğünü öğrenmem için gönderdi." dedi. Kate telaşlı ama kısık bir sesle "Casus musun yani ?" diye sordu. Cintia kimsenin duymadığına emin olmak için etrafına baktı ve "Şşş, tabii ki hayır. Lupa sadece bizim kampımıza gelen Yunan melezlerinin casus olduğunu düşündüğünden, beni buraya gönderdi." dedi. Sonra elini 'boşversene' dercesine sallayıp "Bunları boşver, yolda hikayeyi daha ayrıntılı bir biçimde anlatırım. Şimdi hazırlan da çıkalım." dedi. Kate kaşlarını çatmış, sanki neler olduğunu anlamıyormuş gibi kuzenine bakıyordu. Aralarındaki birkaç saniyelik sessizlikten sonra Cintia kuzeninin yanına yaklaştı ve kısık bir sesle Katherine'e "Neler oluyor Kate'im?" diye sordu. Kate yavaşça başını kaldırdı ve sesi titreyerek "B-ben gelmiyorum Cindy." dedi. Cintia'nın şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı ve olanları idrak etmeye çalıştı. Galiba Kate'in hafızası hala yerine gelmemişti, yoksa nasıl böyle bir şey söylerdi ? Cintia şaşkınlıktan kocaman açılmış gözleriyle kuzenine bakarak "A-anlamıyorum. Ne demek gelmiyorsun kuzen?" diye sordu ve inkar edercesine başını iki yana salladı. O yokken Amphitrite kulübesinin nasıl başı boş kaldığını, arkadaşlarının nasıl üzüldüğünü biliyor muydu? Cintia bunların hepsini söyleyecekti ama burada olmazdı. Birinin uyanması gitmelerini daha da zorlaştırırdı. Kate'in kolundan tuttu ve onu kulübeden dışarı çıkardı. Kate tam itiraz edip konuşmaya başlayacaktı ki Cintia bir anne edasıyla onu susturup çekiştirmeye devam etti. İşte bazen annesinden gelen bu yönü ağır basıyor ve çevresindeki herkese ablalık, annelik taslıyordu. Bu huyundan o da hoşnut değildi ama annesi Ceres'in en çok bu özelliğini almıştı. Bir de Romalı olduğunu düşünürsek tam katı, kuralcı bir anneydi Cintia. En sonunda kulübeden uzaklaşmışlardı ki Kate artık dayanamayarak "Beni çekiştirmeyi bırak Cindy! Hiçbir yere gitmiyorum" diye bağırdı. Cindy ise kolundan daha sıkı tutarak "Gidiyorsun küçük hanım, kampa geri dönüyoruz!" dedi. "Küçük hanım mı ? Bu da neydi şimdi ? " diye düşündü Cindy ve annesinin bu yönünden bir kez daha nefret etti. Kate'e bunu yapmak istemiyordu ama eğer onu tanıyorsa, onu istemediği bir şeyi yapmaya zorlamak için tatlı dilden veya kaba güçten daha fazlasını yapması gerektiğini biliyordu. Kate artık sinirlenmişti ve Cindy'den kurtularak "Bırak beni, neden böyle yapıyorsun ?" diye sordu. Cintia derin bir nefes aldı ve "Asıl sen neden böyle yapıyorsun? Burası seni değiştirdi mi yoksa ?" diye sordu ve ekledi, "Gerçekten gelmek istememenin nedeni ne ?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Drake Tyrell Stanislaus
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Drake Tyrell Stanislaus


Mesaj Sayısı : 1178
Kayıt tarihi : 15/04/11

Roma Kampı'na Kaçmak. Empty
MesajKonu: Geri: Roma Kampı'na Kaçmak.   Roma Kampı'na Kaçmak. Icon_minitimeSalı Nis. 26, 2011 10:41 am

Saatlerce çabaladıktan sonra, yine uykusuz bir gece geçireceği gerçeğine teslim olmuş ve uyumaya çalışmaktan vazgeçmişti. Getirildiği Melez Kampı, hayatındaki birçok şey gibi uyku düzenini de mahvetmişti. Yine de, ertesi gün ortalıkta biraz bitkin dolanacağı için tadını kaçırmasına gerek olduğunu düşünmüyordu. Sonuçta, kamp ona hayat ve ölüm arasındaki o ince çizgiyi de net bir şekilde göstermişti; Drake için artık her anı çok değerliydi. Elbette fazlasıyla sinirlendiği zamanlarda hala kendine engel olamıyordu fakat bunun için de bir çözüm bulmuş sayılırdı. Ne zaman öfkeyle karşısındakine zarar vereceğini hissetse, kendini zorlayarak kartala dönüşüyor ve oradan uzaklaşıyordu. Bu onun için zordu ama ona kırıcı olmaktan çok daha yakındı. Odasındaki küçük lambayı yaktıktan sonra bir süre ne yapacağını düşündü. Aklına kamptan kaçmak geldiğinde, "Klasik ve banel." diye mırıldandı. Artık aykırılıklar bile ona sıradan geldiği için suratına yerleşen yan gülümseme eşliğinde, kitap rafından okumakta olduğu romanı aldı ve yatağına uzanıp bir süre kitap okudu. Melez olduğunu öğrendiğinden beri bunu yapmaya pek vakit bulamadığı için, iyi gelmişti. Yine de işe yaramıyordu. Kulübede daha fazla durursa sıkıntıdan patlayacağı hissine kapıldı ve kitabı hışımla kapatıp yatağından kalktı. Üzerine siyah bir kot pantolon ile koyu mavi renk bir tişört geçirdi, aynanın karşısında hızla saçına şekil verdi. Sonra, gözlerini devirerek boşuna hazırlandığını hatırladı. Ne de olsa onun özel gücü, bir kartala dönüşmekti ve Drake dışarı tek başına çıkacağı zamanlarda, genellikle kartal olarak takılırdı. Bazen kendine büyük bir kuş kafesi almayı bile düşünüyordu. Kardeşlerini uyandırmamak için fazla yüksek sesli olmayan bir kahkaha attıktan sonra, penceresini açtı ve dönüşümün bilindik ılıklığını hissetti. Uçmaya başladı, esintili havanın kanat tüylerini sıyırıp geçmesini çok sevdiği için, kampın üzerinde birkaç tur attı. Aklına bekçi kılıklı harpyaların da uçabildiği geldiğinde, temkinli olması gerektiğini düşündü ve hızını azaltarak, kampta her şeyin yolunda olup olmadığına bakmaya, harpyaların yerlerini tespit etmeye karar verdi. Bir süre yalnızca ıssız mekanları izledi, yarın yarı-tanrılardan geçilmeyecek yemek gazinosunun boşluğuna, biraz hayret etti. Orayı şimdiye kadar yalnızca yemek vakitleri görme gereği duymuştu ve boş bir yemek gazinosu fikri onun için çok... Tuhaftı. Düşündüğü saçmalıklardan kurtulmak için kulübelerin olduğu açıklık alana doğru uçmaya başladı. Kartalken beyni, insan olduğu zamankine göre biraz daha farklı çalışıyordu. Normalde Drake her zaman çok yönlü yaşardı, aynı anda birden fazla işi bir arada yürütürdü. Kartal halindeyken ise, uçmanın yanı sıra bir de düşünmek, ona fazlasıyla yetiyordu. Aynı anda birden fazla şey düşünemiyor, bir şeyi düşünmeye başladığında o fikre takılıp sonuna kadar gidiyordu. Kendini çok daha rahat ve özgür, biraz da kolay hedef olarak görüyordu. Buradaki antik çocukların genellikle kılıç kullanmaları iyiydi, etrafta bulunan birkaç fazladan tüfek, burada en çok onu rahatsız ederdi. Uçarken gözüne bir ağacın kenarında konuşmakta olan iki kız takıldı ve kızlardan birini hemen tanıdı. Burada, hatta dünyada, en fazla değer verdiği kişi, Katherine orada durmuş, birine sinirle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Bir anda olaya merak kesilen Drake kendini göstermemeye çalışarak arkalarında duran ağaya konup, karanlıkta onun dalları arasına saklandı. Seslerini duyuyordu şimdi, "Gidiyorsun küçük hanım, kampa geri dönüyoruz!" diyordu tanımadığı kız. Kamp mı? Kate zaten şu anda kamptaydı. Tabii, burası Yunanların kampıydı ve bir de Drake'in ait olduğu ama hiç gitmediği Romalı melezlerin kampı vardı. Kartalken bunu yapma imkanı olsa, şimdiye çoktan kaşlarını çatmış ve ölümcül bakışlarını tanımadığı kıza yönlendirmiş olurdu. "Bırak beni, neden böyle yapıyorsun?" diye sordu Katherine. Yine her zamanki gibi çok güzel görünüyordu, üzerindeki mavi elbise de ona çok yakışmıştı. Dış görünüşünü bir tarafa bırakacak olursa Drake, Katherine'in o kızla gitmek istemediğini öğrenmiş olduğunu fark etti. Pekala... Kate Roma'ya ve Roma Kampı'na kelimenin tam anlamıyla aşıktı ve ağzında her daim bir gitme lafı olurdu. Şimdi Drake'in anladığı kadarıyla karşısına bunu yapabilmesi için bir fırsat çıkmıştı ve Katherine, 'hayır' diyerek bu fırsatı elinin tersiyle itmişti. Drake onun bunu neden yaptığını anlayamamıştı ama mutluluktan her an havalara uçabilirdi. Aslında, bunu yapabilirdi de, çünkü o bir kartaldı fakat kızların konuşması henüz sona ermemişe benziyordu ve fark edilmek istemediğinden emindi. Yeni kız büyük ihtimalle onu sıradan, büyük bir kuş sanırdı ama Katherine'in bir bakışı, onu tanıması için yeterli olurdu. "Asıl sen neden böyle yapıyorsun? Burası seni değiştirdi mi yoksa?" diye sordu Roma Kampı'ndan gelmiş olan kız. Sonra da "Gerçekten gelmek istememenin nedeni ne?" diye ekledi. Evet, Drake de sabırsızlıkla bu soruya verilecek olan cevabı bekliyordu. Benim sebebim sen olurdun, diye aklından geçirdi ve sessiz bir şekilde kızları izlemeye devam etti. Biraz sinirlenmiş olduğunu hissediyordu, Romalı kızın Katherine'e karşı sert tutumunu hiç beğenmemişti.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Katherine M. von Dorff
Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Katherine M. von Dorff


Mesaj Sayısı : 4525
Kayıt tarihi : 05/03/11

Roma Kampı'na Kaçmak. Empty
MesajKonu: Geri: Roma Kampı'na Kaçmak.   Roma Kampı'na Kaçmak. Icon_minitimeSalı Nis. 26, 2011 6:25 pm

Cintia'nın onu zorla kaçırmak istemesi, öfkelenmesine yol açmıştı. Kuzenini gördüğü zaman oluşan sevinci yok olmuştu birden. "Beni çekiştirmeyi bırak Cindy! Hiçbir yere gitmiyorum" Dedi bir kez daha bağırarak. Ama Cintia inatçıydı. "Gidiyorsun küçük hanım, kampa geri dönüyoruz!" Çığlık atmak ve kamptaki herkesi oraya toplamak istiyordu. Böylece kurtulabilirdi kuzeninin elinden. Ama kendini savunmasız bir kız gibi göstermek istemediği için vazgeçti. Üstelik kuzeninin ona küçük hanım demesi sinirlerini bozmuştu. Ondan sadece bir yaş küçüktü! En sonunda onu çekiştiren kollardan kurtuldu. "Bırak beni, neden böyle yapıyorsun?" Öfkesini ona göstermeye çalışıyordu. Gitmek istemediğini anlatmaya çalışıyordu. Belki kuzeni biraz düşünür ve sakinleşirdi. "Asıl sen neden böyle yapıyorsun? Burası seni değiştirdi mi yoksa?" Katherine bunu inkar etmek için konuşacağı sırada, Cintia yeni bir şeyler söylemeye başlamıştı bile. "Gerçekten gelmek istememenin nedeni ne?" Bu soru duraksamasına sebep olmuştu. Gerçekten neden gitmek istemiyordu ki? Bulduğu ilk fırsatta evine dönmeyi düşünen o değil miydi? Yanaklarının kızarmaya başladığını hissetti. Nedenini biliyordu. Drake ile tanıştığından beri Roma Kampı'nı daha az düşünür olmuştu. En azından öncekine göre daha az. "B-bunun özel bir nedeni yok." Diye bu soruyu geçiştirmeye çalıştı. Ama Cintia inatçıydı. Neden kuvvetli bir rüzgar çıkıp şu yüzündeki aptal kızarıklığı geçirip, onu kurtarmıyordu ki? "Söyle hadi Katherine. Neden evimize dönmek istemiyorsun?" Yeniden yükseliyordu sesleri. Daha fazla dayanamayacak gibiydi. "Aşığım tamam mı? Aşık oldum! İşte bu yüzden dönemem!" Cintia'nın yüzünde beliren şaşkınlığı sonra da bunu yerini öfkenin alışını izledi. Aslında, hala şaşkın olduğunu biliyordu ama Cintia tıpkı Katherine gibi duygularını gizlemek konusunda uzmandı. Bir ara ağaçtaki hareketlenme dikkatini çekse de çok ilgilenmedi. Büyük ihtimalle sıradan bir kuştu. "Yunanlı bir meleze aşık mı oldun?" Sesindeki az da olsa kendini belli eden iğrenme tonunu fark edebilmişti. Katherine bu kampa alışıyor olabilirdi ama onlardan biri ile asla sevgili olmazdı. Yine de Venüs'ün kimi kime aşık edeceği belli olmazdı. Kuzeninin bu tavrı bir kez daha sinirlenmesine yol açmıştı. "Hayır. Elbette değil! Ama olsa ne olacak ki? Aşık olmak suç değil ya?" Cintia birden omuzlarından tutup sarstı onu. Katherine, onu itmeden önce ikisi de öfkelerini belli edercesine gözlerini kısmış birbirlerine bakıyorlardı. O an Drake'in yanında olmasını diledi. Nedenini bilmiyordu ama istemişti işte. Aaron bile onun burada olmasının nedenini anlamış, kabullenmiş durumdayken, öz kuzeninin böyle davranışlarda bulunması hoşuna gitmemişti. "Bak. Cintia, kuzenim olabilirsin, sana her zaman kardeşim de derim ama biraz mantıklı ol! Gelmeyeceğim diyorum! Onu bırakamam!" Ağlamak üzereydi. Ama kendini tutmaya çalışıyordu. Yunanlılar ile yaşamanın onu güçsüz düşürdüğü düşüncesini Cintia'nın aklına getirmemesi gerekiyordu. Cintia şu inatçılığı bıraksa ne olacaktı sanki. Yine de kuzeninin duraksamasını sağladığı için rahatlamıştı. Anlaşılan sözleri, biraz olsun onu etkileyebilmişti. Ama ona baktığında gözlerindeki kararlılığı görebiliyordu. Katherine ne derse desin Cintia onu götürmek istiyordu. Bunun karşısında iç çekti ve ağacın altına oturdu. Oraya gitmiyordu. Henü gitmek gibi bir niyeti yoktu. Cintia'yı ne kadar gıcık ederse etsin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://camelot.hareketforum.org/
Cintia B. von Dorff
Nemesis'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Nemesis'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Cintia B. von Dorff


Mesaj Sayısı : 664
Kayıt tarihi : 15/04/11

Roma Kampı'na Kaçmak. Empty
MesajKonu: Geri: Roma Kampı'na Kaçmak.   Roma Kampı'na Kaçmak. Icon_minitimeC.tesi Nis. 30, 2011 9:53 am

Katherine ikna olmuyordu. İlk başta Cintia kuzeninin değiştiğini düşünse de çok değişmemişti kuzeni, hala aynı inatçı Kate'di. Tabii Cintia'nın da aşağı kalır yanı yoktu. Sonuçta kuzendiler ve hayatlarının büyük bir bölümünü beraber geçirmişlerdi, yani ikisi de sonuna kadar pes etmeyeceklerdi. "Bak. Cintia, kuzenim olabilirsin, sana her zaman kardeşim de derim ama biraz mantıklı ol! Gelmeyeceğim diyorum! Onu bırakamam!" Cintia derin bir nefes aldı. Ağlamak üzereydi, büyük ihtimalle kuzeni de bunu fark etmişti ama Cintia dayanacaktı. Katherine iç çekti ve ağacın altına oturdu. Cintia da derin bir nefes aldı ve kendini kontrol etmeye çalışarak Kate'in yanına oturdu. Bir süre ağacın altında öylece oturdular hiç konuşmadan. Cintia en sonunda kuzenine yaklaştı ve "Kate, sen benim her zaman en yakın arkadaşım, biricik sırdaşım ve şu dünyada beni anlayan tek insan oldun." diye sözlerine başladı. Sonra devam etti, "Bak seni ne kadar çok sevdiğimi ve hiçbir zaman senin kötülüğünü istemeyeceğimi biliyorsun. Seni götürmek için ettiğim ısrarı bil ki senin iyiliğin için istiyorum, bu gerekli." dedi. Kate sakin ama kaşları çatık bir biçimde kafasını iki yana salladı. Cintia "Ve ayrıca bu sadece benim isteğim değil, bir nevi görev. Lupa senin ve diğer melezlerin kampa dönmesini istiyor." dedi. Katherine şaşırmış gibiydi. Her melez gibi Lupa'ya değer verirdi ve onun isteğinin aslında emir niteliği taşıdığının farkındaydı. İlk baş biraz kararsız görünse de Kate kararından vazgeçmezdi Cindy bunu biliyordu. Kuzeni aşıktı. Bunun nasıl bir duygu olduğunu düşünmeye çalıştı Cintia. Roma Kampı'nda çıktığı çocuklar olmuştu ama daha önce hiç aşık olmamıştı. Kafasını iki yana salladı ve bu aşk düşüncesini kafasından atmaya çalıştı. "Kampın sana ihtiyacı var kuzenim. Gelmelisin" dedi Cintia tüm ikna ediciliğini kullanarak. Kate suratını astı ve "Çok üzgünüm Cindy, ama gelemem." dedi. Derin bir iç çekişten sonra Cintia "Seni ikna edemeyeceğimi biliyordum. Üzgünüm." dedi. Katherine "Ne için üzgünsün, anlayamadım Cindy?" dedi. Cintia altında oturdukları ağacın yapraklarından birini kopardı ve yaprağa büyülü kelimeler fısıldamaya başladı. Kate "N-napıyorsun Cindy?" diye sordu telaşlı ve soran gözlerle. Cindy büyülü yaprağı kuzeninin burnuna doğru yaklaştırırken "Çok üzgünüm Kate'im, ama bunu yapmak zorundayım." dedi ve yaprağı Kate'e temas edecek şekilde yaklaştırdı. Büyü kendini hemen göstermişti, Kate yavaş yavaş gözlerini yumuyordu. Cintia şimdiye kadar hiç şu an kendinden nefret ettiği kadar nefret etmemişti. Ağlamak üzereydi ki ağacın üstünde bir kıpırdanma fark etti. Bir kartal doğrudan ona bakıyordu. Kartalın dik bakışları ağlamak üzere olan Cindy'i iyice ürpertmişti ama tekrar Kate'e döndü ve ıslık çaldı. Pegasus ahırlarından aşırdığı bir pegasusu çağırıyordu. Pegasusun gelmesini beklerken Kate'in yanına oturdu ve onun baygın yüzünü incelerken gözlerinden düşen birkaç damla gözyaşına engel olamadı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Drake Tyrell Stanislaus
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Drake Tyrell Stanislaus


Mesaj Sayısı : 1178
Kayıt tarihi : 15/04/11

Roma Kampı'na Kaçmak. Empty
MesajKonu: Geri: Roma Kampı'na Kaçmak.   Roma Kampı'na Kaçmak. Icon_minitimePaz Mayıs 01, 2011 12:22 am

Drake için insana dönüşmeyi bu kadar isterken kartal olarak kalmak zorunda olduğu o anlar, belki de şu ana kadar yaşadığı en kötü anlardı. Çok kötü bir durumdaydı ama kendini tutması gerektiğini biliyordu. Romalı kız Katherine'e burada kalmasının sebebini sorduğunda, "Aşığım tamam mı? Aşık oldum! İşte bu yüzden dönemem!" demişti. O an, mutluluktan içi içine sığmamıştı Drake'in. Katherine'e kör kütük aşıktı ve ondan başka bir şey düşünemiyor, ondan uzak kalmaya bile dayanamıyordu ama duygularının bu denli karşılıklı olduğunu düşünmüyordu. Tüm kalbiyle buna inanıyor olsa da, Katherine'in onun için Roma Kampı'na gitme fırsatını geri çevirdiğini duymak onun hayallerinin bile çok ötesindeydi. O an, dünya üzerinde Drake'ten mutlu kimsenin olmadığını biliyordu. Hemen insan formuna dönüşmek, sonra sevgilisinin yanına gitmek istiyordu. Tabii bunu yapmasının ortaya çıkaracağı sonuçların da farkındaydı. Katherine ile kuzeni olduğunu öğrendiği kızın arasına girmek istemiyordu. Sonuçta, Drake daha ortamdaki yeni çocuktu. Roma Kampı'yla ilgili Kate'in anlattıkları dışında hiçbir şey bilmeyen bir Romalıydı ve bu Yunan kampındaki melezlerin yarısından daha kötü savaşıyordu. Eh, bu da bazı ortamlarda sessiz kalmasını gerektiriyordu. Şu anda ismi Cintia olan kızla bir düello yapma fikri onu biraz endişelendiriyordu. Elbette havayla ilgili güçlerini kullanarak onu bir şekilde yenebilirdi ama bunu yaparken kızı büyük ihtimalle öldürürdü. Öldürmek ve etkisiz hale getirmek, bambaşka iki şeydi. Drake zorda kalırsa öldürürdü ama birine hayati önem taşıyan bir zarar vermeden onu saf dışı bırakamazdı, henüz o kadar iyi bir savaşçı olmamıştı. Şu anda ona kızgınlıkla bakıyor olsa da Katherine'in kuzenini öldüren kişiyi tebrik etmeyeceğini biliyordu. Tüm bu nedenlerle, sahneyi kızlara bırakmaya devam etmeye ve olacakları sessizce izlemeye karar verdi. Onun hesabına göre kızın yakında Kate'i ikna etmeye çalışmaktan vazgeçmesi ve kendi kampına geri dönmesi gerekiyordu. Katherine Drake'i bırakamayacağını söyledikten sonra onun tepesine tünemiş olduğu ağacın altına oturdu. Şimdi sık dallar yüzünden Katherine'i tam olarak göremiyordu. Cintia da gidip onun yanına oturmuştu. Artık iki kızın da yalnızca seslerini duyarak olayı takip edebilirdi. "Seni ikna edemeyeceğimi biliyordum. Üzgünüm." dedi Cintia. Drake'in düşüncesini seslice dile getiren Katherine "Ne için üzgünsün, anlayamadım Cindy?" diye sordu. Drake merakla bu soruya verilecek cevabı beklerken tekrar Katherine'in sesi duyuldu. "N-napıyorsun Cindy?" diye sorarken Katherine'in sesi çaresizdi ve Drake, bu duruma gerçekten sinirlenmişti. Onun güçlü sevgilisini böyle bir duruma düşürdüğü için Cintia'ya korkunç bir nefret duymaya başlamıştı. Bir süre sadece Romalı kızın tuhaf bir dildeki fısıltılarını işittiler. Sonra Cintia "Çok üzgünüm Kate'im, ama bunu yapmak zorundayım." dedi. Sesi gerçekten de üzgün çıkmıştı ama bu Drake'in öfkesini dindirecek değildi. O kız bir şekilde Katherine'e zarar veriyordu. Birkaç dakika önceki gözlerden sakınma politikasına son vererek ağacın üzerinde kıpırdandı ve iki kızı net olarak görebileceği bir açıya yerleşti. Gözleri hemen Katherine'in yüzüne odaklandı, kız arkadaşının bayılmış olduğunu fark edince de ölüm saçan bakışlarını onun kuzenine odakladı. Cintia ile göz göze geldiler. Kartal formundaki Drake'in öfkesi kızı ürpertmişti. Cintia tekrar Kate'e döndüğünde bir ıslık çaldı. Kısa bir süre düşündükten sonra Drake bunun anlamını kavradı. Cintia Katherine'i kamptan kaçırmak için onu bayıltmış ve buradan uzaklaşmalarını sağlayacak pegasusu çağırmıştı. İlk önce ne yapacağını bilemedi. Şimdi bu kaçırma olayını engellerse, Cintia ya ölecek ya da kamptakiler tarafından esir alınacaktı. Drake, Yunan melezleriyle Romalı melezler arasındaki durumu az çok biliyordu. Bu, iki kamp arasında yeni bir savaşın patlak vermesine dahi yol açabilirdi. Olacaklar, başroldeki kişilerden biri Katherine olmasaydı Drake'i ilgilendirmezdi ama bu durumda çok daha detaylı düşünmesi gerektiğini biliyordu. Çaresiz durumuna lanet edercesine etrafta güçlü bir esintinin oluşmasını sağladı. Rüzgarla birlikte havalanarak, şimdi kızlara doğru uçmakta olan pegasusu dikkatlice gözledi. Drake onları kartal şeklinde takip edecek ve Katherine'i Cintia'nın elinden kurtarmak için doğru zamanı gözleyecekti. Bu olayın duyulmamasını sağlamak, Cintia'yı öldürmemek, Katherine'i en kısa zamanda kurtarmak ve bunları tek başına yapmak, onun için birkaç beden büyük bir operasyondu. Ona ne yararı olacağını bilmiyordu ama belki de tüm zorluklara tek başına göğüs germenin gerektirdiği stresten, kartallara has bir çığlık atarak pegasusu Procella'yı çağırdı. Onu bir kartal olarak konuştuğunda yalnızca Procella anlardı. Belki onun sadık pegasusu, gecenin ilerleyen saatlerinde kız arkadaşını kurtarmasına bile yardımcı olurdu. Cintia'nın etrafını dikkatle kolaçan ettikten sonra Katherine'i pegasusun sırtına oturtmasını ve sonra kendinin de pegasusun üzerine binmesini nefretle izledi. Nereye gittiklerini, Roma kampının nerede olduğunu bilmiyordu ama kızın böyle bir durumda hiç mola vermeden oraya kadar gidemeyeceğinden emindi. Elbette bir yerde pegasusun dinlenmesi veya Katherine'in yeniden bayıltılması için mola verecekti. Drake, o zaman kendi kartlarını oynamak için hazır bekliyor olacaktı. O zamana kadar pegasusuyla birlikte onları yalnızca takip edecekti.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cintia B. von Dorff
Nemesis'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Nemesis'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Cintia B. von Dorff


Mesaj Sayısı : 664
Kayıt tarihi : 15/04/11

Roma Kampı'na Kaçmak. Empty
MesajKonu: Geri: Roma Kampı'na Kaçmak.   Roma Kampı'na Kaçmak. Icon_minitimeSalı Mayıs 03, 2011 8:02 pm

Cintia pegasus gelince yavaşça Kate'i kaldırdı ve pegasusun üzerine oturttu. Yüzü asık bir şekilde kendi de pegasusun üzerine bindi ve son kez etrafı kolaçan ettikten sonra yavaşça pegasusu uçurdu. Bir süre öylece uçan Cintia sonunda Roma Kampı'na gitmesi gerektiğini hatırladı ve pegasusu tam ters yöne döndürerek hızlı bir şekilde uçmaya başladı. Ama aynı zamanda Kate'i kontrol ediyor ve düşmemesi için hızını azaltıyordu. San Francisco'ya daha çok yolları vardı, bu yüzden hızlı uçmaları gerekiyordu. O sırada Cintia'nın aklında milyonlarca şey vardı. Acaba Kate ne zaman uyanacaktı, uyandığında kaçmaya çalışacak mıydı, kampa sağ salim dönebilecekler miydi, eğer dönebilirlerse Kate onu affedecek miydi?.. Bütün bu soruları kafasından atmaya çalıştı ve kampa gitmeye odaklandı. Kate'i kontrol etmek için arkasına döndüğünde garip bir şekilde izlendiği hissine kapıldı. Birkaç kez etrafına baktı ama görünürlerde hiçbir şey yoktu. İçini garip bir ürperme hissi kapladı ve sanki hızlanırsa bu histen kurtulacakmış gibi pegasusu hızlandırdı. Kate'i kontrol etmek için tekrar arkasına döndüğünde kuzeninin güzel, sert ama bir o kadar da masum olan yüzünü görünce içini pişmanlık kapladı ve bir kez daha kendinden nefret etti Cintia. Kuzeninin söyledikleri aklına geldi birden; "Aşığım tamam mı? Aşık oldum! İşte bu yüzden dönemem!" "Aşk.." diye düşündü Cintia. Acaba aşık olmak insanı gerçekten bu kadar değiştiriyor muydu, kendisi hiç aşık olacak mıydı, eğer olursa o da kuzeni gibi değişecek miydi? Bunların hiç birinin yanıtını bilmiyordu Cintia, bilmek istediğinden de emin değildi. Zaten o birine aşık olsa bile kim ona aşık olurdu ki? Yaşamı boyunca sert, aşırı kollayıcı ve bilmiş tavırları ve herkesin hayatlarına karışma isteği çevresindeki çoğu kişiyi kaçırmıştı. Hatta bazen Kate'in ona nasıl dayandığını merak ediyordu. Cintia bunları düşünürken kendisine hızlıca gelen soğuk hava akımını hissetti ve elinde olmadan irkildi. Bir süre daha uçtuktan sonra bile etraflarındaki soğuk rüzgar dinmemişti. “Burası ne kadar soğuk böyle.” Diye düşündü ve soğukluğun yükseklikten kaynaklanabileceğini düşünerek biraz alçalmaya karar verdi. Pegasus alçalmaya çalıştı ama bir şey onları çekiyormuşçasına yer değiştirmelerine izin vermiyordu. Cintia kaşlarını çattı ve etrafı bir kez daha kolaçan etti. "Bir şey yok gibi görünüyor." Diye düşündü Cintia, ta ki pegasusun önünde toplanan ve girdap haline dönüşen küçük hava akımlarını fark edene kadar. Bunların ne olduğunu hemen fark etmişti Cintia. İçinden Latince bir küfür savurdu ve pegasusu elinden geldiğince ters yöne uçurmaya çalıştı. Ama hava akımı onları sarmış gibiydi, pegasus hareket edemiyordu. "Ventuslar!" diye bağırdı. Ama ventuslar onu duymuş gibi görünmüyordu. "Sizi çok kolay alt edebileceğimi biliyorsunuz!" dedi Cintia ventuslara. Evet, edebilirdi ama tek başınayken. Şimdi hareket edemeyen koca bir pegasusun üzerinde bayılttığı kuzeni vardı ve böyle bir durumda savaşamazdı. Tek çaresi kaçmaktı ama böyle bir durumda da kaçması pek mümkün görünmüyordu. Cintia her şeyin böyle biteceğini hiç tahmin etmemişti. Büyük bir savaşta ölebilirdi, hastalıktan da ölebilirdi ama çelimsiz ventusların elinde ölmek çok...zavallıcaydı. Ama şimdi sadece kendi ölmüyor, kuzenini de yanında götürüyordu. Onu gelmeye zorladığı için içinde hiç dinmeyecek bir pişmanlık hissetti ve karar verdi; kendi ölme pahasına bile olsa Katherine'i koruyacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Drake Tyrell Stanislaus
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Drake Tyrell Stanislaus


Mesaj Sayısı : 1178
Kayıt tarihi : 15/04/11

Roma Kampı'na Kaçmak. Empty
MesajKonu: Geri: Roma Kampı'na Kaçmak.   Roma Kampı'na Kaçmak. Icon_minitimeC.tesi Haz. 18, 2011 11:34 am

Cintia'nın daha ne kadar yükseleceğini bilmiyordu. Şu anda ülkeler arası uçan uçaklardan metrelerce yüksekte olduklarından emindi. Neredeyse bulutların üzerine çıkmışlardı ki bu kendini ve pegasusunu gizlemeye çalışan Drake'in sonu sayılabilirdi. Neyse ki tekrar insan formuna döner dönmez ilk yaptığı şey etrafında bir sis bulutu oluşturmak olmuştu. Şimdi kendisi de Procella da yeterince görünmezdi. Cintia şahin bakışlarına bile sahip olsa onları fark edemezdi çünkü gerçek sis ve Zeus çocuklarının rahatlıkla yönetebildiği sihirli sis, Drake ve pegasusunu sarmalamıştı. Elbette bu onun gönül rahatlığıyla takibe devam etmesine olanak vermek için yeterli değildi. Yakın bir arkadaşını Roma kampına geri götürmek için bayıltmış olan bir kızın uçuşuna güvenmiyordu. Her an baygın olan Katherine'i pegasusundan düşüreceğinden korkuyordu. Bu nedenle pegasusunu onunkinden biraz alçaltmıştı Drake, sürekli onları takip etmekten boynu feci derecede ağırmaya başlamıştı. Aslında birkaç kez ciddi bir şekilde kılıcını çekip üzerlerine doğru uçmayı düşünmüştü. Cintia'nın onun karşısında havadayken hiç şansı olmayacağını düşünüyordu. Ne de olsa şu anda Drake'in kulvarındaydılar. İşin içinde Katherine olmasa şimdiye kadar Romalı kız çoktan kötü sonuyla karşılaşmış olurdu fakat risk çok azken bile bunu yapmay cesaret edemiyordu Drake... Onu kurtarmaya çalışırken Katherine'e zarar verecek olursa kendini sonsuza dek affedemeyeceğini iyi biliyordu. "Kaç bakalım Romalı kız. Sanki onu benden kaçırabilecekmişsin gibi..." diye mırıldandı dişlerini sıkarak. Bu durum onu fazlasıyla sinirlendirmişti, kamptayken yaşadığı çaresizlik hissi hala Drake'i deli ediyordu. İçten içe çok iyi olduğunu, Katherine'e zarar vermeye çalışan herkesten daha güçlü olduğunu kanıtlamak için büyük bir arzu duyuyordu. Cintia'nın amacının ona zarar vermek olmadığını da biliyordu, belki de Romalı kızın hala hayatta olmasının tek sebebi de buydu.

Bu eziyetin daha ne kadar süreceğini merak ederek bir süre daha öndeki pegasusu takip etmeye devam etti. Kendini basit Amerikan polisiye filmlerinden birindeymiş gibi hissediyordu. Neyse ki Romalı kız ne kadar yüksekte olduklarını fark edip biraz alçalmıştı, Drake de kendi pegasusunu onlarla eşit oranda alçaltmıştı. Aniden önünden geçip yukarı doğru seyir eden sis bulutuna şaşkınlıkla baktı. Burada bir başka kardeşinin veya bir tanrının olması imkansızdı. Havadaki iblisleri bir süre düşündükten sonra, Cintia'nın kullandığı pegasusun çevresini saranların, Fırtına Ruhları yani Ventuslar olduklarını fark etti. Telaşla tüm fark edilmeme çabasını bir kenara bırakarak Cintia ve Katherine'e elinden geldiğince yaklaştı. O arkalarına geçtiği sırada Cintia "Sizi çok kolay alt edebileceğimi biliyorsunuz!" diye bağırdı. Pekala, Drake'in kendisine onun fazlasıyla cesur biri olduğunu itiraf etmesi gerekiyordu. Zaten bir Romalı olarak Yunan kampına arkadaşını kaçırmaya gelmiş olması da bunun kanıtıydı. Katherine'in boynunun açısından anladığı kadarıyla kız arkadaşı hala baygındı. İçinde korkunç bir öfke kabardı. Şu anda isterse Ventuslarla uğraşmakta olan Cintia'yı kaderine terk edip Katherine'i alır ve kampa geri götürebilirdi. Ne yazık ki ayıldığında Kate'in ona ilk olarak kuzenini soracağını çok iyi biliyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra çevresini sarmış olan sislerin yok olması için bir şeyler mırıldandı ve ardından, "Savulun Ventuslar!" diye bağırarak pegasusuyla birlikte öne atıldı. Uğraşması gereken Fırtına Ruhu sayısının en az dört olduğunu fark etti. Cintia'nın şu anda şaşkınlıktan yerinden uğramış gözlerle ona bakmakta olduğunu hissedebiliyordu. Sırf onu sinir etmek için "Katherine'i öylece bayıltıp kaçırabileceğini mi sanıyordun? Sen... Çok zekisin." dedi ve sözlerinin sonlarına doğru arkasına dönüp kıza sert bir bakış attı. Şimdi, Katherine'i korumak için Ventuslardan kurtulma vaktiydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Katherine M. von Dorff
Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Katherine M. von Dorff


Mesaj Sayısı : 4525
Kayıt tarihi : 05/03/11

Roma Kampı'na Kaçmak. Empty
MesajKonu: Geri: Roma Kampı'na Kaçmak.   Roma Kampı'na Kaçmak. Icon_minitimeCuma Haz. 24, 2011 1:59 pm

Bilinci kendine gelirken, hala kuzeninin ona koklattığı bitkinin sersemliği etkisindeydi. Ayılmaya çalışırken, bir anda düşmemek için yumuşak ve sıcak bir şeye tutunmuştu. Şaşkın bir şekilde başını eğerken, bir pegasusun üzerinde oturduğunu fark etti. Çevresinde olan her şey netleşirken, öfkesini içinde tutmak zorunda kalmıştı. Barbara onu bayılttıktan sonra pegasusa bindirmiş, kaçırmaya çalışmıştı, sonra ventuslar karşısına çıkmış ve savaşmaya başlamıştı. Dengesini sağlamaya çalışırken, arkasındaki hareketlenmeyi fark etmiş olan Barbara arkasına döndü. "Merhaba, şaşırdın mı? Evet uyandım. Şimdi, hemen pegasusu çatılardan birine..." konuşurken çevresine bakınmaya başlamıştı. Gördüğü şey bir anda susmasını sağlarken, "Drake mi?" diye bağırdı kuzenine. Ama o, ventuslarla dövüştüğü için Katherine'e cevap vermemişti. Bu da kızın öfkesinin artmasına yetmişti. Katherine, her zaman kendini güçlü göstermiş, küçük düşürücü şeylerden kaçan bir kız olmuştu. Fakat Drake'in onu baygın görmesi, yaşadığı en berbat şey olmalıydı. Başının üzerinden geçen bir ventustan kurtulmak için başını eğerken, yanına sadece kolyesini aldığı için kendini oldukça savunmasız hissetmeye başlamıştı. Eğer Barbara, pegasusu hemen çatıya indirmezse, kendisini pegasustan atmak zorunda kalacaktı. "Sana hemen şu lanet pegasusu indir diyorum!" diye bağırdı bu sefer. Barbara ona kötü bakışlarla karşılık vermesine rağmen Katherine'in buna aldıracak zamanı yoktu. Kuzeni onu isteği dışında evine götürmeye çalışıyordu, bu kadarı yetmezmiş gibi, Drake'in onu baygın halde gördüğünü fark ediyordu. Bunlar bile öfkelenmesi için yeterli sebeplerken, onu kaçırma işini bile düzgün bir şekilde yapamayan kuzenine ventuslar saldırıyordu. Barbara'nın pegasusu indirmek gibi bir niyeti olmadığını görünce öfkeli bir şekilde pegasusun kendisi ile konuşmaya başladı. Hafif ikna girişimleri ve babasının getirdiği özellikler sayesinde hayvanı ikna etmeyi başardı. Kuzeni ventusları pegasustan uzak tutmaya çalışırken Katherine pegasusu kontrol etmeye çalışıyordu. Arka tarafta otururken, bunu yapmak her ne kadar zor olsa da, bulduğu ilk düz çatıya sahip ve kolay kolay fark edilmeyecekleri bir binanın çatısına indirmeyi başarmıştı onu. Kendini pegasustan atarken, ventusların da peşlerinden geldiğini gördü. "Bu şeyler hiç vazgeçmez mi?" pegasusdan inen kardeşine gözlerinden neredeyse ateşler saçarcasına bakarken kendisini sakin tutmak için ek bir çaba harcıyordu. "Seninle sonra görüşeceğiz. Bunun hesabını... Beni bayıltmanın hesabını soracağım sana Cindy!" ventuslardan önce onları görüp çatıya gelmiş olan Drake'i gördüğünde aklındaki şeyi yapıp yapmamak konusunda kararsız kalmıştı. Ama kendisini güvende hissedeceği birinin yanında olmaya ihtiyacı vardı. Kuzeninin ona cevap vermesine fırsat vermeden Drake'in yanına koşup ona sarıldı. Bu kesinlikle Katherine'den hiç beklenmeyecek bir şeydi. Ama o an bunu umursamıyordu. Ona her türlü işkenceyi yapsalar bile kabul etmeyeceği şeyler hissediyordu o an. Korku, endişe... "Her şeyi duydun değil mi?" diye fısıldadı sarılmayı bırakırken. Küçük bir tahmin yürütmüştü sadece. Drake'in o anda yanında olmasının tek bir açıklaması olabilirdi. Ağaçtaki hareketlenmeyi hissettiğinde anlamalıydı bunu. Yüzünün kızarmasını engellemeye çalıştı. Neredeyse ilk defa bir ventus gördüğüne sevinecekti. Drake cevap vermek üzereyken çatıya ulaşmış, yüzlerinde kendini beğenmiş bir gülümseme ile onlara doğru yaklaşıyorlardı. Onlarla dövüşmek için herhangi bir silah bulmaya çalışırken Barbara'nın kendi silahını tutmadığı elinde bir hançerle geldiğini gördü. Hançer, tüm Romalı melezlerin kullandığı gibi altından yapılmıştı. "Bilirsin, her ihtimale karşı yanımda bulundururum." dedi sadece. Katherine, yüzünde çekingen bir gülümseme ile karşılık verdi. Elinde bir silah bulunduğunda, kendini çok daha iyi hissediyordu. Bu bir hançer olsa da.

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://camelot.hareketforum.org/
 
Roma Kampı'na Kaçmak.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Titan Kampına Saldırı
» Roma Tanrıları ve Tanrıçaları
» New York'a Kaçmak
» Kaçmak bazen tehlikeli
» Eldoris(melez kampına geliş, külübe belirlenişi, uzun oldu biraz)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Kamp Dışı :: New York :: Manhattan-
Buraya geçin: