Babam, yani beni 22 yıl büyüten adam. Beni kampın girişine kadar getirmişti. Kampa girdim yanımda kimse yoktu, ben hypnos'un oğluymuşum. Umarım bir gün onunla tanışabilirdim. İlk önce kampı biraz gezdim, gördüklerim eski yaşamımda görebileceklerimden çok farklıydı, ve ben farkları çok seven birisiyimdir. Burasısna kısa zamanda alışacağımı biliyordum. Havada uçuşan pegasuslar birbirlerine büyülü şaka yapan melezleri görünce kendi kendime ''Vay be ğeo fena bi ortama düştün be olum.!'' diye düşündüm. Ve suratımda kocaman ve aptalca bi sırıtma beliriverdi. Beni görenler tanımadıkları için inceler gözle bakıyolardı. Bazıları çok ufaktı bazılarıysa olgun, bazılarıysa gelişiminin en hızlı dönemindeydi. Bi çoğu daha ergenlik döneminde buraya getirilmişti. Ama hepsinin gözleri parlıyor hepsi burda olmaktan memnun gözüküyordu. Kulübelere giderken derslikleri gördüm bi yandan yürürken bi yandan camlardan dersleri izliyordum. Hevesim artmıştı. Artık kulübelere ulaşmıştım. Hypnos'un kulübesini bulmam pek uzun sürmedi. Kulübemize girdim ve gözler üstüme diklendi. ''Sende kimsin be.'' bakışlarıydı bunlar. Söze başlamam gerektiğini biliyordum ve kelimeler ağzımdan dökülmeye başladı. ''Meğhaba çocuklağ ben yeniyim, adım Ğeo yani ğ ile yazılıyor fakat ben ğ leri söyleyemiyorum bakın gördünüz işte hala ğ'lere ğ diyorum'' gibi saçma bi cümle kurdum. Hepsi kahkalara boğuldu. David ''Hoş geldin ğ ile söylenen ğeo'' dedi. Ortamın sıcaklığını o an algıladım ve ''Bana odamı gösteğiğmisin ?'' dedim, ''tabiki bu arada ben David Hypnos'un kulübe lideriyim'' dedi. ''memnun oldum david'' derken odamın kapısını açmıştı ''Hadi eşyalarını yerleştir'' dedi ve beni izlemeye başladı. Bavullarımı rastgele yerlere koydum. Odanın mistik kokusu uykumu getirmişti bile ''Biğaz dinlemsem iyi olur David'' dedim ve ''Ohh Pek tabi sonra görüşmek üzere'' diyerek kapıyı çekti ve gitti. O arada sanırım bende rüyalarımı görmeye başlamıştım..