Kampta sıradan bir gün. Fakat bugün gerçekten sıkıcı. İyice sıkılınca Long Island Kıyısı'na gitmeye karar verdim ve yola koyuldum. Denizi gerçekten seviyorum. Batmakta olan güneş, moralimi bozsa da oluşan manzara mükemmeldi. Sonsuza uzanan deniz, yarısı dışarıda kalmış, turuncuya çalan rengiyle güneş adeta ahenk içinde dans ediyordu. Uzanarak izlediğim bu manzarada dalgaların sesi ninni gibi geliyordu. Çok geçmeden gözlerim ağırlaşmaya ve kapamaya başladı. Sonra da derin bir uyku...
Rüyamda bir kadının "Fenix, haydi uyan artık." dediğini duydum. Kadının bir vücudu yoktu. Sadece sesti. Fakat bu bile uyanmama neden oldu. Uyandığımda etrafta kimse yoktu. Hava da iyice kararmıştı. Suyun kenarına gidip yüzüme su vurup ve biraz esnedikten sonra tam kapa doğru yürüyecekken arkamda bir ses duydum. Karanlığı delip geçen bir grilik vardı. Bunun bir tanrı olduğunu düşündüm. Ama bir kadın geldi. Saçları örgü yapılmıştı. Şık giyimli, güzel bir kadındı. "Merhaba Fenix. Tanışmamızın zamanı gelmişti." dedi. Şaşırıp, kekeleyerek "Si-siz de kimsiniz?" diye sordum. "Ben Artemis. Yani senin halanım." dedi gülerek. "Ha-hala mı? Yani babamın kardeşi misiniz?" "Evet. Sana bir hediye getirdim. Bakalım beğenecek misin." Çok şaşırmıştım. Daha yeni tanıştığım halam yani Tanrıça Artemis bana hediye mi getirmişti. Kolundaki saati çıkarıp "Al bunu." dedi saati uzatırken. "Te-teşekkürler." diyebildim sadece. Sonra "Peki bu ne işe yarayacak?" diye sordum. "Üstündeki yuvarlak kısmı çevir de gör bakalım." dedi alaycı tavırla. Ben de dediğini yapmak için çevirdim tabii. Kolumda uzayan, bir kanatı andıran muhteşem bir yaya dönüştü saat. Sadece "Voov!" dedim. "Okları ise istediğin zaman yayda belirir. Bir dene bakalım." Bir ok düşündüm ve anında ortaya ok çıktı. Hemen yayı gerdim ve oku fırlattım. Bu işte iyiydim. "Gerçekten iyisin. Bu oklar ilahi bronzdandır ve sınırsızdır. Saate dönüşmesi için sadece düşünmelisin. Ben şimdi gitmeliyim. Sonra görüşürüz yeğenim." dedi ve gözden kayboldu. "Teşekkürler hala." dedim ve yayı saate dönüştüğünü düşündüm. Kolumda saat ile Melez Kampı'na döndüm...