Dört gözle beklediğim ilahi varlık, Bilgelik Tanrıçası Yüce Athena sonunda melezlerin huzuruna teşrif ettiğinde hepimizi büyük bir heyecan sarmıştı. Kampta tanıdığım sayılı melezlerden olan Teo'nun yanında duruyordum, doğrusu bu maceraya çıkmak gerçekten çok istiyordum ama kamptaki altı yüz melezden seçilecek iki kişiden biri olma ihtimalim de çok düşüktü. Kısacık boyumla ayaklarımın üzerine basarak Athena'yı görmeye çalışıyordum. Elini kaldırdı, birden bütün kamp sustu. Onun bu otoritesine hayran kalmıştım doğrusu, tanrıça bile olsa bu melezleri susturmanın zor olabileceğini düşünüyordum, bir el hareketinden daha zor en azından. "Siz gürültücü melezler, iki dakika bekleseniz olmuyor değil mi?" dedi elini tereddütlü bir şekilde indirirken. Kıvırcık kahverengi saçları, her zamanki gibi zekasına paralel olarak ışıldıyordu. Dimdik bir duruşu vardı, burnu havadaydı ama bence bunu hakkeden tek kişiydi. Boğazını temizledikten sonra insanı dinleten sesiyle konuşmaya başladı. "Çoxuklar iki meleze ihtiyacım var ve bunun için seçme yapmam gerekiyor. Birkaç bölümden oluşan yarış sonucunda görevi alacak melezlere şimdiden başarılar. Şimdi görevi isteyen melezler, cirit sahasına, orada size gerekli açıklamayı yapacaklar." dedi Büyük Ev'e başını iki yana sallayarak girerken. Teo'yla beraber cirit sahasına doğru ilerlemeye başladık. Ne yapmam gerektiğini gerçekten merak ediyordum.