Herşeyden biraz uzaklaşmak için kamp içinde gezinip etrafa bakınıyordum. Herkezin bakışları üzerimdeydi millet birbirinin kulağına eğilip 'Hey duydun mu? Bu tanrıça Artemis'in oğlu' diyormuş gibi bana bakıyordu. Meraklı bakışları görmezden gelerek altın sarısı saçlarımı geriye doğru attım ve bana bakan kızlara sıcak ama yapmacık bir gülümseme ile baktım. Kızların çoğu bu bakışın karşısında erirdi ve bu seferde öyle oldu. Küçümser bir ifadeyle güldüm ve yürümeye devam ettim. Gezecek başka bir yer kalmadığında long island kıyısına doğru yürüdüm ve kıyıya vardığımda kumların üstüne oturup düşünceli bakışlarla ileri doğru bakmaya başladım. Elime bir taş alıp fırlattım ve suların üstünden kaymasını bekledim. Bir süre daha aynı şeyi tekrarladıktan sonra gözlerimden istemsizce bir göz yaşı aktı. Elimile göz yaşlarımı temizlerken neden ağladığımı düşünmeye çalışıyordum. Sanırım yine gerçek annemin yüzü gözlerimin önüne gelmişti. O derin mavi gözleri yine gözümün önüne gelmişti... Düşüncelerim içinde boğulurken bir anda bir el hissettim omuzumda. Arkamı dönüp bunu kimin yaptığına baktım. Bunu yapan tanrı Apollon-yani büyükbabam-'du. O altın sarısı gözleriyle bana anlayışlı bir şekilde bakıp gülümsedi ve ''N'aber Matt?'' dedi ışık dolu sesiyle. Ağlamaktan şişen gözlerimi görmezden gelerek ''İyiyim'' dedim mızıkçı bir ses tonuyla. Apollon bir kez daha gülümseyip çenemden tuttu ve kafamı yukarı kaldırarak ''Gözlerin öyle söylemiyor ama... Vay be gözlerin anneninkinden bile güzel'' dedi. Çenemi elinden kurtarıp ''Evet artık var olmayan gözler.'' dedim.Tanrı Apollon'un yüzü acılı bir ifade aldı ''Anneni var eden kalbindir evlat. Eğer onu unutursan var olamaz. Herşey senin elinde.''. Benim elimdemi?! Annemi o canavar saldırısında kurtarabilirdi ama yapmadı. Birde şimdi her şeyin elimde olduğunumu söylüyordu. Apollon sanki düşüncelerimi duymuş gibi konuşmaya başladı ve ''Bana haksızlık etme Matt. Annen en sevdiğim çoçuğumdu... Onu kurtarmak istemiştim ama kadim yasalar izin vermedi. Seni kurtarmak için bile kadim yasaları çiğnedik.'' dedi kırgın bir sesle. Dediklerini duduktan sonra gözlerimi bom boş karanlığa çevirdim ve kimsenin görmeyeceği bir şekilde göz yaşlarının akmasına izin verdim. Apollon yine çenemden tutup kafamı kaldırdı ve ''Bir daha o lacivert rengi gözlerini ağlatırsan bozuşuruz. Unutmasen benim torunumsun. Her ne kadar genç ve yakışıklı olsamda'' dedi ve kıkırdadı. Bende gözü yaşlı bir şekilde ona katıldım.