| Erosu arayış.... | |
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
Cristina Black Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 830 Kayıt tarihi : 26/08/10
| Konu: Erosu arayış.... Salı Eyl. 14, 2010 11:48 pm | |
| Sabah erkenden kalktım giyindim ve hazırlandım.Kev i uyandırdım gidip Mia ve Stev i almasını söyledim.Söylenerek gitti.Bende babamın verdiği yüzüğü taktım.Saçlarımı düzelttim.Ve kapı çaldı.Herkes hazırlanmış bekliyorlardı.Gülümseyip Mia yı öptüm.Stev beni de öp dercesine yanağını uzattı öptüm ve "Hadi bakalım Eros bizi bekler"dedim.Pegasuslarımızı alıp yola çıktık labirentlerden gidecektik.Tanrım sen bizi koru.Labirentlere girdik ve neresinden çıkacağımızı bilmeden ilerledik.Kev: "Ayrılmalıyız"dedi. "Delirme hep birlikkteyiz birimizi bile kaybetmek fena olur"dedi Mia İlerledik.Yerer nemli gibiydi.Nemli yumuşak ve yapışkan... ne yapışkan mı?Çığlık atıp uzaklaştım.Kev beni tuttu ve Stev önüme geçerek kılıcını savurdu. "Kev ışık gerek babam isterse çok kızsın şuan ona ihtiyacımız var ve bende daha bunu kullanamıyorum" | |
|
| |
Edward Kevin Hawke Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 2581 Kayıt tarihi : 05/09/10
| Konu: Geri: Erosu arayış.... Çarş. Eyl. 15, 2010 12:47 am | |
| Yerdeki şey yapışkandı ve havadaki gaz kokusunu alabiliyordunuz
-Hayır ateş topu yollayam koklasana havaya uçarız
Düşünmeye başladım bir yol bulmalıydık şu anda zaman kaybediyorduk.
-Tamam ben ilerdeyim Mia , Crist siz ortada kalın ve etrafı anlamaya çalışın Stev sende arkayı kolla.Hadi ilerleyelim
Birkaç dakika böyle ilerledik ama nedense gaz kokusu gittikçe yoğunlaşıyordu.
-Gaz maskelerine ihtiyacımız var yoksa burda zehirlenip ölürüz. | |
|
| |
Steward Thurstan Ares'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 326 Kayıt tarihi : 05/09/10
| Konu: Geri: Erosu arayış.... Çarş. Eyl. 15, 2010 5:14 am | |
| Eros kayıp! Aşklar tehlikede mi? Mia beni bu görev için ikna etmeye çalışırken biraz zorlanmıştı. Bana göre aşk için Eros'a ihtiyaç yoktu. Ben Crist'i gerçekten seviyordum. Fakat bu göreve gitmemin asıl sebebi Crist'i öylece göndermemkti. Onu korumak ve kollamak için gidiyordum.
O gün gelip çatmıştı. Kevin sabahın köründe bizi çağırmaya gelmişti. Mia ve ben zaten hazırdık. Apollon kulübesine gittik. Geldiğimizde Crist'te hazırdı. Gülümseyip Mia'yla öpüştüler. Güzel sevgilime bakış attım. Gelip benide öptü. Benimde onu öpmeme fırsat bırakmayarak; -"Hadi bakalım Eros bizi bekler." dedi. Az sonra pegasus ahırlarımızdan pegasuslarımızı almıştık. Gün uyandığı karanlık rüyasından sonra yeni yeni kendine geliyordu. Gözlerimiz artık tam anlamıyla açıktı ve dikkatle süzüyordu dünyayı. Korku yoktu, sadece kana karışan biraz adrenalin o kadar. Labirentlerden gidecektik. Daha önce orada bulunmuş olmanın düşüncesiyle nelerle karşılacağımı kestirebiliyordum. Bunun için mızrak bile almıştım. Belimde kemerime takılıydı. Bir hançer kadar küçüktü. Bu Osiris'in mızrağı gibiydi, iki yana açılıyordu. Ayrıca yanıma aldığım tek silah o değildi. Adeta bir cephanelik gibiydim. Belimdeki kemerde sağ ve solda olmak üzere iki tanede hançer vardı. Pegasuslardan inip karanlık bir mağaraya girdik. Burasını biliyordum, hatırlıyordum. Crist öndeydi. -Ayrılmalıyız. -Delirme hep birlikkteyiz birimizi bile kaybetmek fena olur. Arkada Kev ve Mia konuşurken önümde yürüyen Crsit birden çığlık attı. Hemen önüne geçtim. Elimdeki bileklik çoktan kılıç olmuştu. Birden parlayan gümüş ışıkla birlikte kılıcı boşluğa salladım fakat birşey yoktu. Crist; -Kev ışık gerek babam isterse çok kızsın şuan ona ihtiyacımız var ve bende daha bunu kullanamıyorum. -Hayır ateş topu yollayam koklasana havaya uçarız. Evet Kevin'in dediği doğruydu. Havada metan kokusu vardı. Bir kıvılcımla uçabilirdik. -Tamam ben ilerdeyim Mia , Crist siz ortada kalın ve etrafı anlamaya çalışın Stev sende arkayı kolla.Hadi ilerleyelim. Gaz maskelerine ihtiyacımız var yoksa burda zehirlenip ölürüz. Bana emir vermesi hoşuma gitmemişti. Önüme geçmişti. Mia'da onu takip etmişti. Kevin'ın ardından sinirli bakıyordum, elimdeki kaslar kasılmıştı. Kılıç elimde tehtitkâr bir şekilde duruyordu. İçimden gidip tam belinde boydan boya bir iz bırakmak istedim. Crist önüme geçerken sinirli olduğumu farketmiş olacaktı. Pamuksu elleriyle kılıç tutan elimin bileyinden nasince kavradı. kılıcı yere indirdim. Elim yere inerken kılıç dar çaplı gümüş bir ışıkla bileklik oldu. Deniz gibi derin ve engin gözleriyle bana bakan Crist'in benden biraz daha kısa olmasından dolayı onu anlından yavaşça öptüm. Crist önüme geçti. Sakin olmalı ve burda neyin önemli olduğunu unutmamalıydım. Yoğunlaşan gaz kokusu ciğerlerimizde hüküm sürerken onun yerini daha temiz hava aldı. Gzölerim önüme kulaklarımda arkamı kolluyordu. | |
|
| |
A. Anna Bianca Sentius Persephone'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 2668 Kayıt tarihi : 25/08/10
| Konu: Geri: Erosu arayış.... Cuma Eyl. 17, 2010 1:20 am | |
| Hemen koşa koşa labirente gittim.Annem son anda benim bu göreve katılmamı istediğini söylediği için geç kalmıştım.Ama daha önce labirente girdiğim için onları kolaylıkla buldum.Sanırım tartışıyorlardı.Yanlarına gittim.
"Selam millet"dedim.Hepsi birden "Ne işin var burda?"dermiş gibi bana baktı.Sanırım bir açıklama yapmam gerekiyordu.
"Tamam biliyorum bu görevde yokum ama,annem son anda katılmamı istedi.Sonuçta Eros üvey kardeşim sayılır."dedim.Sonrada;
"Eee ne yapıyoruz?"diye sordum ve cevap beklemeye başladım. | |
|
| |
Steward Thurstan Ares'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 326 Kayıt tarihi : 05/09/10
| Konu: Geri: Erosu arayış.... Cuma Eyl. 17, 2010 2:20 am | |
| Sıraya girmiştik. Ortamdaki metan gittikçe azalıyordu. Havanın değişmsi sanki bizi kandırma amaçlı birşeydi. Gözlerim karanlığa alışmıştı. Yavaşça ilerlerken arkamda kulaklarım sesler işitti. Hemen normal kılıcmı çektim ve gardımı aldım. Fakat gelen bir yartıktan çok bir insandı hatta bir kız. -Selam millet. Tamam biliyorum bu görevde yokum ama,annem son anda katılmamı istedi.Sonuçta Eros üvey kardeşim sayılır. Eee ne yapıyoruz?
Ona merhaba dedikten sonra Kev'in kattığı sıraya girdi. Kızlar ortadaydı. Ben aynı yerimdeydim aynı şekilde Kev'de. | |
|
| |
Cristina Black Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 830 Kayıt tarihi : 26/08/10
| Konu: Geri: Erosu arayış.... Cuma Eyl. 17, 2010 10:35 pm | |
| Anna nın gelmesiyle dahada iyi olmuştuk önümüze bakıp hızlı olmalıydık.Oklarımı kontrol ettim ve birini yaya yerleştirdim.Hazırlandım.Koku garip bir şekilde yok oluyordu birdenbir kamçı sesi geldi.Anna ın çığlığı duyuldu.Ayağını bir ahtopota benzeyen birşey tuttu..Stev ve kev tam oraya gidecekti ki canavar yüzünü gösterdi.İğrençti.Kocaman dişleri ve 3 kafası vardı.Okumu gerip koluna fırlattım.Diğer eliyle yere fırlattı.Zehirli okumu hazırladım.Stevin kulağına oyalayın dedim.Tabi Kev hemen canavarın üstüne atladı ve Stev de peşinden.Off deliydi bunlar. "Stev dediğimi yap daha fazla sinirlenmeden gidelim hadi!!"dedim ama dinleyen kim "Kızlar siz geri çekilin"dedi stev "Unutma bizde kahramanız"dedim Anna baygındı.Ahtopotun darbeleri onu fena yaralamıştı.Ama onu şimdi iyileştiremezdim. Uyanmamalıydı.Mia ya beni koru dedim.Tamam dedi. Ahtopota baktım bir resimi kafamda kaydedip onun üzerinden yaralamalıydım.Birden baktım ve Kev hızlanmak için geriledi Stev ise hala yaratığa kılıç savuruyordu.Bir resim belirledim ve hemen başladım.Yaratığı fena yaralıyacak kadar düşündüm çığlık duydum.Gözlerimi açtığımda.Stevde yaralanmıştı. Annada öyle.İyileştirmek için baktığımda.Birden bayıldım.Ve bayılmadan Stevi benim yaraladığımı anladım resmi yanlış kaydetmiştim. | |
|
| |
Edward Kevin Hawke Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 2581 Kayıt tarihi : 05/09/10
| Konu: Geri: Erosu arayış.... Cuma Eyl. 17, 2010 11:00 pm | |
| Nerdeyse herkez bayılmıştı Mia'ya baktım oda kafasını tutuyordu sanki birşey ona bağırıyordu.Ben hiçbirşey duymuyordum afallamıştım ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.Ama canavar afallamamıştı yan taraftan hızlıca büyük birşey üstüme doğru geliyordu.Evet sonum gelmişti bundan kurtulmak Hermes'i koşu yarışında yenmek kadar imkansız olurdu.Kol hala üstüme geliyordu sanki zaman yavaşlamıştı kol bana doğru yavaş geliyordu.Mia'ya ve diğerlerine baktım...Hayır zaman yavaşlamamıştı Mia hala aynı hızla başını tutuyor ve sağa sola sallanıyordu.Ahtapota benzeyen şeye yine baktım.Görüntü bulunıklaşıyordu.Bununla kalmayıp birde gidip geliyordu sanki hologram gibiydi.Mia sonunda sese dayanamamış ve bayılmıştı.Ama neden ve nasıl bayıldığını hala anlıyamıyordum. BİRDEN görüntü yok oldu ne olduğunu anlayamamıştım biraz önce yaratıkla savaştığımız tünelde biraz ilerdeydik.
-Hey çocklar biraz önce-
Bir sorun vardı hatırlıyamıyordum biraz önce ne olmuştu? | |
|
| |
Steward Thurstan Ares'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 326 Kayıt tarihi : 05/09/10
| Konu: Geri: Erosu arayış.... Ptsi Eyl. 20, 2010 9:55 am | |
| Anna'nın çığlığıyla hemen savaş profilime büründüm. Benim için fazla uzun sürmezdi. Sağ ve solumda parlayan bileklikler ben Crist, Mia ve Bayılan Anna'nın yanında geçerken kılıç ve kalkana dönüştü. Garip bir yaratık çıkmıştı bu sefer gölgeler arasından. İğiren. suratı-suratları- haince bakıyordu. Sanki o bizim ecelimizdi bizlere bunu anlatıyordu. Kevin yaratığın üzerine atıldı. Elimin armut toplaması yerine onu keserdim daha iyi. Kılıcımı koca ve şekilsiz yaratığın neresine geldiğine bakmadan savurmaya başladım. Yaratık Kev'ini mağara duvarına savurttu. Yaratığa kılıcımı yollamak istiyordum nedense savaş aletlerini sanki kontrol edebiliyordum. Bu daha önce olmuştu. Çok garip bir histi. Sonrasında kılıcımı kaldırıp ona göndermek için bekledim. Eğer doğru zamanı bulursam tam da gırtlayından kesebilirdim. İyice gerildim. Kaslarım şişmiş ve dişlerim birbirie yanaşmıştı. Tam o sırada koluma hızlaıca giren metalimsi birşey tüm vücuduma anında dağılan bir habercisi oldu. Bir oktan özgür kalmış ve bende hayat bulmuş o keskin acı ortama büyük bir feryat koymama yetti artıı bile. Sesimin belkide son desibeliyle ve son kalınlığıyla bağırmıştım. Ardıma baktığımda elinde henüz gerginlikten çıkmış yayla yavaşça yere eğildiğini görebiliyordum. Gözümü önünde adeta bir yıldız gibi kayıp yere düşmüştü. Gözleri bana küsmüştü. Yüzündeki sevecenlik ve mutluluk silnip alınmıştı. Bu son damlaydı. Yaratığın yaptığı son yanlıştı. Fakat vücudum az önce yediğim zehrin etkisiyle kendini yavaşça salıyordu. Yaratık Kev'e yönelmişti. Bir köşe kıstırmış ve ritmik el hareketleriyle onu yaralamaya çalışıyordu ya da öldürmeye. Kev gerçekten de dayanıklı çıktı. Vücudumun yapısına bakılacak olunursa ondan daha sağlam bir duruşa sahip olduğum ortaydı fakat kendimin gelen o yumruk darbelerine onun kadar dayanabileceğini sanmazdım. Başım dönmeğe ve bedenimin herbir köşesi uyuşmaya başladı. Sendeledim. Dizlerimin üzerine düştüm. Yaratığın vuruşları devam ediordu. Kev son raddesindeydi. Ve onuda şimdi aşmıştıi. Kev kendnden geçmiş yere yatarak hareketsiz kalmıştı. Dizlerimin üzerine öylece kaldı. Arkama döndüm. Crist orada bir melek gibi uyuyordu. Yerdeki bazı iğrenç şeyler yüzüne ve saçlarına bulaşsada hala güzel, alımlı ve çekiciydi. Ama o gözler artık bana küsmüştü. Sinirimi hissediyordum, bunnla birlikte bir güçte sanki içimde pehdah olmuştu. Bir şey yapabilirdim. Ben bir tanrı çocuğuydum. Yeteneğim sadece kılıç kullanmak olamazdı. HErkesin bir gücü yeteneği vardı. Ares oğlu ne yapabilir ki kılıç kullanmaktan ve aptalca giriştiği savaşlarda yenilerek yenik düşmekten başka. Diğerlerinin gözünde hep önyargının kurbanı olmaktan başka. Aydınlık bir günde diğerlerine yıldızlar kadar uzak ve görünmez olmaktan başka??? Peki Ares ne yapabilir? Evet! Tabi ya... Ares'in et yiyen kuşları var. Onları kontrol edebliyor. Ben eden etmeyeyim. Neden onları çağıramayayım burada bir siri belirtemeyeyim ki? Yaratık Kev'i bırakmış ve yavaşça bana doğru dönüyordu. Gözleri acımasızlık ve zevk alma duygsu arasında bir yerdeydi. Başları bana çevriliydi. Garip elini bana uzatımış geliyordu. Yanına gelmişti. Elini havaya ladırdı ve tek bir hamle beni, Crist'i Mia ve Anna'yı aynı anda vurmayı düşünüyor gibiydi. Herşey bitmişti. Kuşlar buraysa gelin. Sizi çağırıyorum! Ban Ares'in oğlu!!! Fakat hiçbirey olmamıştı. Zehir iyice yayılmıştı. Kanımın içindeki o garip ısıyı hissedebilmek için özel yeteneklere sahip olmak gereknezdi. Yaratık yumruğunu iyice havaya kaldırarak germişti. öne doğru düştüm. Çamurlu toprak burnumu tıkamıştı. Yaratığın gaiğ böğürme sesiyle havadan inen yumruyu kulaklara geliyordu. Ama uzaktan bir ses daha geliyordu. Bu ses tanıdıktı. DAha önce partide de olmuştu. Evet bu o et yiyen kuşlardı. Geldiğimiz tünelde karanlıktan garip gagalı ve gözlü yaratık kuşlar canavara bir mermi gibi hızla ve hedef almış bir şekilde yol alıyordu. Bunu görebilmek için çok güç harcayıp başımı çevirmiştim. Kuşlar canavara saplanıyorlardı. Canavar sağa, sola gidip duruyordu. Az sonra bedeni kanla sıvanmıştı. Kuşlar garip garip ses çıkararak ona saldırmaya devam ediyorlardı. Yaratık onlarla uğraştığından brçok pozsyon veiyordu. Bu pozisyonlar onu öldürmek için birebir ve değenlendirilmemesi aptallık şekillerdi. Boynunu tamamiyle havaya kaldırarak aortların kabak çiçeği gibi ortaya çıkması gibi. Kılıcım Kev'in yere bağılmış bir şekilde yerdeydi. Ancak benim tek kılıcım o değildi. İki kılıç 2 hançer, 4 kısa bıçak ve bir mızrakla gelmiştim. Mızrağı çıkardım. Sadece bir demir .buktu. Yarım metre vardı yoktu... Bu mızrak Osirirsin mızrağı gibiyi. Onu elime aldığımda altından vve üstünden açıldı. Açılan deliklerde basıncın değişmesiyle dışarı çıkan hava garip ses çıkardı. Hançerleride belimdeki kemerden ayıdım. Bir elimdede 4 hançer vardı. Kısa bıçakları ise çıkararak yere önüme koydum. Yaratık hala kuşlarla meşguldü. Bu kadar savaş aletini eş zamanlı ya da eş zamana yakn bir süre zarfında atmam imkansızdı. Aklıma bir fikir geldi. Hançerlei bıçakları ve kılıçları yere koydum. Etrafımdaki tüm aletleri düşündüm. Ellerimi iki yanımda kendini tanrıya sunan biri gibi açtım. Tüm savaş aletlerini hissedebiliyordum. Hepsi yavaşça havalandı. çları yaratığa çevrildi. Tabi bunların hepsi benim sayemde oluyordu. Ellerimi havaya kaldırıp birden canavara doğrulttum. Adeta büyü yapmış gibiydim. Hepsi sahibinin istediği zerine biriene saldıran bir köpek gibiydiler. Hava "vıjjjtt" gibi desler çıkarak canavara yol aldılar. Az sona canavarın helak olmuş vüvudu ortama çalındı. Kuşlar hazır yemeye hücum etti. Ama sonrasında gözlerim karanlığa merhabadedi. Şuurum gidiyor gibiydi. Sanrım bayılmıştım. | |
|
| |
Cristina Black Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 830 Kayıt tarihi : 26/08/10
| Konu: Geri: Erosu arayış.... Perş. Eyl. 23, 2010 2:29 am | |
| Bir anda kalktım.Kev ayakta anna ve mia ya bakıyordu.Halsizdim,sendeleyerek stevi gördüm, baygındı.Koşarak yanına gittim bacağı yanmıştı.Ben yakmıştım.Hareket etti ve inledi. "Özür dilerim bekle düzeltiyim"dedim "Dur yapma yaparsan dahada güç kaybedersin ve bu hepimiz için özelliklede benim için kötü olur.Biraz zaman geçsin ben halledebilirim"dedi.Uzanım yanağından yavaşça öptüm. Mia ayağı kalktı.Anna ise baygındı.Onu iyleştirmek bana zarar vermezdi.Bu yüzden iyileştirdim ve ayağı kalktı. "Hadi şu pislik yerden çıkalım"dedim ve ilerledik.Stev yaralı bacağı sarılı ve sıkıydı.Sonunda çıktık. "Eee nereye gidiyoruz? Burada hiçbirşey yok bir iz bile"dedi anna "Sırada K.K. kaplıcaları var"dedi kev. (sıradaki mia yada kev başlığı açın lütfen bitsinn ) | |
|
| |
Hermia Aigian Cocteau Ares'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Melez Denetleyicisi
Mesaj Sayısı : 1491 Kayıt tarihi : 26/08/10
| Konu: Geri: Erosu arayış.... C.tesi Eyl. 25, 2010 1:17 am | |
| (Çocuklar hazır daha hiç yazmamışken ben hiç yazmayayım siz beni dilediğiniz gibi yazın istediğinizi yaptırın^stev abartma^ zamanım yok giriom ama aklıma bişi gelmio Üzgünüm :/ ) | |
|
| |
Cristina Black Apollon'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 830 Kayıt tarihi : 26/08/10
| Konu: Geri: Erosu arayış.... Ptsi Eyl. 27, 2010 3:13 am | |
| (8Artık k.k. kaplıcalarına yaz kev yada anna yada stev benim sıram değil yazında bitirelim daha denizler ve yeraltı var) | |
|
| |
| Erosu arayış.... | |
|