Kampa geleli birkac gun olmustu. Hala alisamamistim buraya fazla. Gozlerim goruyor kulaklarim duyuyordu ancak. Aklim bu olanlari reddediyordu. Kafamin ici allak bullak olmustu. Geceleri uyukuya dalmam saatler suruyordu. Kafayi yedigimi dusunuyordum. Butun bunlarin bitmesi icin tek bir carem vardi. Aklimi kurcalayan sorularin cevabi bir kiside olabilirdi. Annem! Evet butun cevaplar ondaydi. Kamptaki melezlerden duydugum kadariyla Afrodit suanda olimposdaydi. Olimposun Amerika'da olmasi fikri kulaga cilginlik gibi geliyordu. Aldigim mitoloji sinifinda Olimpos'un Yunanistanda ki olimpos daginin tepesinde olduguna inanildigini ogrenmistim. Ama burada soylendigine gore medeniyetin yer degistirmesi zirvaliklarinin bir parcasiydi buda. Olimposun yerini Amerika'nin en yuksek binasinin almasi biraz ironikti. Planimi yapmistim sabah erkenden kalkip kamptan kacacaktim. Boylece kimse beni gormeyecekti. Daha sonra yuruyerek otobana ulasacak, oradan Empire State binasina gitmek icin otostop cekecektim. Cok basit bir plandi ve ise yarayacak gibi gozukuyordu.
Sabah saat dort bucukda uyandim. Cantama doldurdugum biraz yiyecek ve su, gercek dunyada yasadigim zamandan kalan 25 dolar, bir kac parca giysi; ve artik hazirdim. Kulbedeki kardeslerimi uyandirmamak icin ozen gostererek kapiyi aralayip disari ciktim. Sessizce kapiyi kapattiktan sonra etrafa hizlica bir goz attim kamp bos gozukuyordu. Etrafda kimse olmamsinin verdigi rahatlikla fakat yinede temkinli bir sekilde, hizla yuruyerek cikisa geldim. Buyuk agaci gectim. Ormanda hizli hareket etmek tahmin ettigimden daha zordu. Egimli arazi, engelli yol ve buyuk agaclar isimi zorlastiriyordu. Sirtimda ki canta cok agir gelmeye baslamisti. Yarim saat suren isgencenin ardindanotobana ulasmistim. Simdi isin ilgin tarafina gelmistik. Yolun Empire State'e giden tarafinda bekliyordum. On bes dakika bir arac icin bekledikten sonra gecen ilk arac tum cabalarima ramen durmadi. Gecen ikinci araba bir BMW 1998 740i idi. Surucusu ise 17-18 yaslarinda sarisin guzel bir kizdi. Beni gorunce sinyal verip yanimda durdu. Buyuk yesil gozleriyle bana bakti.belliydi. Ince kadinsi bir ses tonu vardi. "Nereye gidiyorsun?" diye sordu. Benden etkilendigi belli oluyordu. Bunu kullanmak zorundaydim. Flort ses tonumla. " Empire State binasina gitmeye calisiyorum." dedim guvenverici bir gulumseme ile. Kiz hic tereddut etmeden. " Atla" dedi. Arabaya bindim. Butun yol boyunca buldugu her firsatta bana bakip durdu. Aslinda guzel bir kizdi. Eger su yari tanri sacmaligi olmasaydi. Onunla ilgilenirdim. Biran icin okuldaki mutlu gunlerimi dusundum. Anaokulundan beri hep cok populer olmustum. isin ilgin tarafi bunu elde etmek icin hicbirsey yapmam gerekmemisti. Insanlari rahatlikla etkileyip istedigim gibi davranmalarini saglayabilmistim. Bu da Afroditin annem olmasi tezini guclendiriyordu. Ancak gercegi onun agzindan duymadan asla inanmayacaktim. iki bucuk saat suren uzun yolculugun ardindan Empire State binasinin onundeydik. Kiz, uzun yolculuk sirasinda ismini belki milyonlarca defa soylemisti ancak gercekten umursamamistim aklim baska bir yerdeydi, gulumsedi ve cekinerek konusmaya basladi. "William telefon numarani alabilir miyim? dedi ve bana kendi numarasini yazdigi bir kagit uzatti. Numarasini aldim. Ve gulumseyerek " Tabi ki." dedim ve uzattigi kalem ile kagida hizlica numaralari yazdim. Ve " Sonra gorusuruz." diye yalan soyledim ve arabanin kapsinin kapattim. Hic tereddut etmemistim yalan soylemek cok kolay olmustu benim icin. Kiz sevimli bir suratla el sallayip arabasiyla uzaklasti. Numarasinin yazili oldugu kagidi elimde burusturup cope attim. En azindan ona verdigim numaranin okuldaki en yakin arkadasimin numarasi oldugunu ve belki ikisinin guzel bir iliskiye sahip olabilecegini dusunerek sucluluk duygusunu biraz hafiflettim.
Empire state binasina girmistim.Tam asansore binecekken sirt cantamdan su sisesini dusurdum. Ancak almak icin duraksamadan asansore bindim. Asansorle en ust kata cikmak belki sadece dakikalar almisti ancak bana yillar gibi gorunuyordu. En ust kata geldim. Sabirsizca ve yuksek ancak saygili bir sesle " Ask ve guzellik tanricasi Afrodit, Ben William Maxwell sana sesleniyorum beni duyuyorsan lutfen gel ve benimle konus." Birkac saniye hicbirsey olmadi. Ancak sonrasinda yer sallanmaya basladi. Asansorun kapisi acildi ve bembeyaz bir isik etrafa yayildi. Kapidan belki de evrendeki en guzel yaratik disari cikti. Guzelligini ve enerjisini anlatmak imkansizdi. Kelimeler kifayetsiz kaliyordu. Agzini acti ve buyuleleyici bir melodiyle kelimeler dokulmeye basladi. " Will, Sonunda gelebildin." O kadar guzel ve huzur vericiydi ki butun sinirim ve endiselerim sona ermisti. Biran icin sadece sonsuza dek orada kalmak istemistim. Hayatin hicbir anlami kalmamisti. Hersey onunla ilgiliydi. Kendimi toparlamam dakikalar surmustu o ise hala yuzunde anlayisli ve sevecen bir gulumsemeyle bekliyordu. Cevaptan artik emin olsamda kararli bir ses tonuyla sordum. " Gercekten annem misin?" Yuzundeki kocaman gulumsemeyi hic bozmadan konustu " Cevabi benim kadar iyi biliyorsun ki evet. Will anliyorum bana kizginsin kafanda binlerce soru var ama sunu bilmeni istiyorum tanrica bile olsa bir anne asla cocugunu isteyerek birakmaz. Bu her melezin yasamasi gereken bir durum." Sozleri beni cok sinirlendirmeliydi ancak ama umursamiyordum. Sanki icimdeki kotu duygulara erisemiyordum artik. Tek hissettigim huzur ve guvendi. Bu yuzden kizginlikla soylemem gereken bu cumleyi bos bir suratla soylemistim. " Hala bana bir aciklama borclusun 'anne' " Saygisizlik etmek istememistim ama hissetdiklerimi soylemeliydim. " Biliyorum ama simdi kampa geri donmen gerek. Soz veriyorum seninle cok yakin zamanda konusacagim Athena'yi kizdirmani istemiyorum o bazen cok duygusuz olabilyor." dedi. Egilip alnimdan operek, " Yakinda gorusuruz Will." dedi Omzumu tuttu. bir anda degisik bir duygu hissettim. Gozlerimi kirpmamla etraf degismisti. Kamptaki yatagimdaydim. Annemle gercekten konusmus olmaliydim yoksa ruya miydi? Sonra baktim cantam sirtimdaydi ve Empire Statin tepesinde cantamdan dusurmus oldugum su sisesi yerinde degildi. Bu da butun olanlari gercek yapardi.