Kamptaki sıkıcı günlerinden biriydi işte. Aynanın karşısındaki görünüşünü düzenlerken, aklına yapacak hiçbir şey gelmiyordu. Sarı saçlarını taramayı bitirdiği için, şimdi boş boş kendisine bakıyordu. Kampta neredeyse her yeri gezmişti, gezecek nereleri kalmıştı peki? Sandalyesini itip, yavaşça kalktı oturduğu yerden. Odasındaki çekmeceleri, açıp, kapatırken, haritasını bulmak için eşyalarını karıştırmaya başladı. Bulduğunda, eline bir kırmızı kalem de alarak, gittiği yerleri işaretleme karar verdi. Long Island Kıyısı, plaj, pegasus ahırları... Birden durdu. Okçuluk Alanı. Bugün oraya gidecekti! Yine de bunları Roma Kampı'nda yapmayı tercih ederdi. Ama orada değildi. Bu yüzden şimdilik, idare edecekti. İç çekip, haritasını ve kalemini yatağının üzerine bıraktıktan sonra, dolabından seçtiği rastgele kıyafetlerini giydi ve kulübeden çıktı. Kamp meydanında kısa bir yürüyüşün ardından, okçuluk alanına varmıştı işte. Kapıdan içeriye göz attığında, Apollon çocuklarını ve Artemis avcılarını gördüğünde şaşırmamıştı. Bu yüzden içeriye bakmayı bıraktı ve henüz ok ile yaya sahip olmadığı için, herkesin kullandığı, sıradan oklardan ve yaydan aldı. Ders almıştı bu konuda aslında. Küçükken ya da Roma Kampı'nda iken yaptığı çalışmalardı belki de bu konuda iyi olmasını sağlayan. Süper değildi belki ama en azından hedef tahtasını tutturmayı başarıyordu. Bu düşünceyle ilerledi ve okları sırası ile yaya yerleştirerek atış yapmaya başladı. Hedef tahtasının ortasını bir türlü tutturamıyordu ve bu da sinirini bozmaya başlamıştı. Üstelik, sanki avcıların ona baktığını ve güldüğünü bile hissediyordu. Belki de sadece paranoyaklaşıyordu. Bu yüzden ok atmaya devam etti bir süre. Olmuyordu! Bazen yanında olan o şansı şimdi yoktu! Sinirlenmişti tabi ki de. Bozulmuştu da biraz. O her zaman kendini beğenmiş biriydi ve kendisinde doğru düzgün kusur bulmazdı. En azından dışa kendini böyle yansıtırdı. Şimdi ise, kendisini bilerek rezil ediyordu. Bu kadar çalışma, ona yeterdi de, artardı da. Eğer biraz daha ok atmaya devam ederse, kendisini iyice rezil edecekti. Öfkesinde en ufak bir azalma olmadan, aldığı okları ve yayı, geri bıraktı. Bir süre kenarda oturup, ok atanları izledikten sonra, ondan çok daha kötü olanları gördü. Bu biraz da moralinin düzelmesini sağlarken, daha fazla izlemesine gerek kalmadığını düşünerek, oturduğu yerden kalktı ve kulübesine geri döndü.