Her gece tuhaf bir rüya görüyordum
. Ama sadece tek bir rüya. Tam en önemli yerine geliyordu o aptal okul saatim çalıyordu . Rüyam bir haftadan beri beynimi bir fare gibi kemiriyordu . Ve lanet bir sınav haftasıydı . Hiçbir sınavına konsantre olamıyordum. Zaten dikkat eksikliğim varmış . Ne zaman bir şeye yoğunlaşsam beynim allak bullak oluyordu.
Bir tepeden tırmanıyordum . Tırmanıyordum , tırmanıyordum ve tırmanıyordum.
Arkamda iki koca canavara karşı savaşan bir erkek vardı . Başında bir şapka vardı. Üstünde çamurlanmış bir tişört ve altında yıpranmış bir kot pantolon . Sırtında da küçük bir sırt çantası .
Ama bu işte bir terslik vardı . Erkek çocuk benden en fazla 3 yaş büyüktü . Bunlarla nasıl savaşsın ki ?
Daha doğrusu neyle savaşsın ?
Kısık bir ses duydum , ses kısıktı ama güçlüydü. Çok güçlüydü.
Ses bana ''
Koş Ashley ! Güçlü olmak zorundasın '' dedi.
Neden bilmiyorum ama ona itaat etmek zorundaymışım gibi hissediyordum .
Sese yoğunlaşarak ''
Sen kimsin?Çık zihnimden !Beynimde şimşekler çaktı. Görüntüler oluşuyordu . Kocaman bir salonda 10'dan fazla kişi vardı .
Herkes birbiriyle tartışıyordu .
Kızıl saçlı , inanılmaz güzellikte olan bir kadın ''
Çocuk bizim geleceğimiz.Onu öldürmeyelim.'' dedi .
Mavi gözleri olan , neredeyse parıldayan adam , kadına sert bir bakış attı .
''
Kızım haklı mı sizce ? Kehanetlerle uğraşan Tanrı ! Apollon ! Bize bir yol söyle . Aslında onu öldürmek istemem . ''
Bir dakika !
Ne yani ! Apollon ? Yoksa kızıl saçlı kadın ... Afrodit miydi ? Mavi gözlü kudretli adamda Zeus . Ulu Zeus . Tanrıların Kralı öldürülmemi istiyordu . Gelecekteki önemim de ne ?
Siyah ve hafif kıvırcık saçlı adam ki oldukça yakışıklıydı . Her yerinden pozitif bir enerji saçıyordu. Sanki bedeni çok uzak diyarlardaymış gibiydi . Birden transtan çıkmış gibi gözlerini kırpıştırdı .''
Baba, Afrodit haklı . Onu öldürmemeliyiz.ŞİMDİLİK.''
Birden dünyaya döndüm . Annem ya da babam öz değildi . Ama oldukça iyilerdi . Onlara hizmet ettiğimde .
Kalkıp kahvaltı yaptım . Okula aceleyle gittim . Yazılıdan önce biraz notlarıma bakmalıydım .
Gerçi rüyalarım beynimde dönüp duruyordu.
Okula gittim. Havalı kızlar erkeklerin dedikodusunu yapıyordu . Köşede bir kaç kabadayı çocuk zayıf çocuklardan para istiyorlardı . Uzun boylu ve yakışıklı erkekler basket oynuyorlardı .
Her zamanki okul .
David yanıma geldi . ''
Selam Ash! '
Selam David ! Herkes onun benden hoşlandığını söylüyordu . Ama ben benden hoşlanmadığına emindim .
Genellikle beni korumaya çalışırdı . Acaba ona rüyamı anlatmalı mıydım ?
Sınıfa girdim . Lanet matematik sınavı başlamak üzereydi . Notlarıma göz attım .
Mr. Simon içeri girdi . Sınav kağıtlarını dağıttı .
Kağıt ve ben bakışıyorduk .
Dakikalar ilerliyordu . Soruları pek sevmemiştim ama çözdüm .
...35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . Zil çaldı .Kağıtları verdik ve sınıftan çıktık.
David de sanki çok iyi geçmemiş gibi bakıyordu . Ama sınavı pek takdığı yok gibiydi . Endişeliydi .
David'in yanına gittim .
''
Çok mu kötü geçti ? ''
''
Hayır Ashley . Bak konuşmamız lazım . ''
''
Sonra konuşuruz ... ''
''
Şimdi ! '' Onu ilk defa sinirlenmiş gördüm .
''
Tamam , sakin ol . Anlat ''
''
Sen çok önemli bir kişisin Ashley . Bak . Beni şuanda deli zannediyor olabilirsin . Ama bana inanmak zorundasın . Sen ... Sen bir melezsin . Yani yarı insan - yarı tanrı kanı var sende . Özelsin . Seninle ilgili kehanetler şimdiden ortalıklarda . Canavarlar varlığını hissetmedi . Ama çok uzun sürmez . Belli ki şimdi seni tanrılar koruyor . ''
David, sana inanıyorum . Ya aslında inanmıyorum . Son zamanlarla rüyalar görüyordum . Ne yani onlar gerçek mi ? Annem ya da babam bir tanrı mı ? ''
Evet , dostum. Hemen buradan gitmeliyiz açıkçası . Her yerde tehlike var.Ama korkma kamp güvenlidir.Melez Kampı ''
''
Ah , peki tamam. Babam ya da annem kim acaba biliyor musun ? ''
''
Hayır , sen daha sahiplenilmedin . Korkma en kısa zamanda sahiplenilirsin . ''
Okuldan çıktık ve bir taksiye atladık . Şöför normal değildi. Ahh , bu şöför bir yaratıktı.
David ''
Melez Kampı'na . '' dedi . Sanki araba yerinden kımıldamıyordu .
Geldiğimizin bile farkında değildim . Bu kadar mıydı ? Ya rüyamdaki canavar .
Arabadan indik . Önümüzde yürümemiz gerek koca bir dağ vardı .
Arada bir koşuyorduk . Ama sürekli hızlı adım atıyorduk .
Ağaçların arasından kocaman bir yaratık fırladı . Bana doğru kocaman dişlerini gösterdi .
Hah ! Tanrılar beni koruyordu . Eminim buna .
David çantasından bana kocaman bronz bir kılıç fırlattı . Kendiside kılıcını aldı . Kılıç elime rahat olmamıştı aslında . Ama içgüdülerimle canavara doğru darbeler fırlattım . Ama canavarın derisi çok sertti . Mutlaka zayıf noktayı bulmalıydım .
Yada David bulmalıydı .
Dayan Ashley! O sırada zihnimde sesler tekrar yankılandı .
''
Yen onu ! Haydi Ashley ! Zeus çocuğa yardım etsene ! .....''
O sırada başım dönmeye başladı yere yığıldım . Canavar ağzını açarak yanıma geldi . O sırada
''
Boğazının altına vur! '' dedi Tanrılardan birisi .
Sonra kalan son güçümle boğazına kılıçı soktum . Canavar sanki bir altın rüzgarına dönüşmüştü . Hatırladığım son şey buydu .
Uyandığımda yanımda David dikiliyordu . David ! David'in keçi bacakları vardı . Ama üst tarafı normaldi . Bir de çok ufak boynuzları vardı .
''
Günaydın kanraman ! 2 gündür uyuyorsun . ''
''
Hadi canım ! ''
Bak sana ne getirdim . Nektar . Tanrı içkisi. İç bunu . '' dedi ve bana uzattı . İtiraz etmeden içtim . Tadı çok güzeldi . Hayatımda içtiğim en güzel şeydi bu .
David bana kampı gezdirdi .
Akşam kamp ateşinde aptal çocuk şarkıları söyledik . Ama eğleniyorduk . Ben yemeğimi kime suncağımı bilmediğim için tüm tanrı ve tanrıçalara sundum .
Kendimi evimde hissediyordum .
O gece kendimi yatağa attığım gibi uyumuşum ...