Yine kabus görüyordum.Bu kabusları nedense her gece görüyordum.Birden uyandım.Çevreme bakındım.Odamı görünce rahatladım.Ardından yatağımdan kalkıp dolaba yöneldim.Üstüme başıma bir şeyler giyip dışarı çıktım.Anneme haber vermeden dışarı çıkmıştım.Böyle yaptığım zamanlar beni çok merak ediordu.Sokakların arasından geçtim.Bir kafeye girip oturdum.Bir kola istedim ve bekledim.Sabahları kola içmeyi çok seviyordum.Kafeden dışarıyı izlerken birden annemle yanında bir adam gördüm.Telaş içinde dolanıyorlardı.Kolamı içip annemlerin yanına doğru ilerledim.Annem:
''Ah Ashley nerdesin sen? Seni her yerde aradık bulamadık.'' dedi.Ardından:
''Tamam anne sadece biraz kola içmek için kafeye geldim.'' dedim.Kola kutumu çöpe atarken birden yanındaki adam bana:
''Kutuyu atmazsan sevinirim, bana verirmisin?'' dedi.Bu adam bana çok garip gelmişti.Ardından titrek bir sesle:
''Tabiiki buyrun ama siz kimsiniz?'' dedim.Adam kola kutusunu alıp çiğnemeye başladı.O an hayretler içerisinde kaldım.Ardından soruma cevap olarak:
''Şimdi konuşacak vakit yok zamanı geldi, kendine bir çok canavarı çekiyorsun burası senin için güvenli bir yer değil.'' dedi.
''Anne?'' dedim.Canavarla neyi kastetmek istemişti?Vakit geldi ne demekti?Bu soruların cevaplarını çok merak ediyordum fakat o soruları soramayacak kadar şaşırmış durumdaydım.Sonra anneme kulak verdim.Annem:
''Ashley gitmen gerek gideceğin yer bir kamp Melez Kampı şimdi bana bir şey söyleme zamanı değil, hemen oraya gitmen gerekiyor.'' dedi.Tam bir şey soracakken annem koşarak burdan uzaklaştı.
Yanımdaki adamla birlikte bir taksiye bindik ve nereye gideceğimi bilmeden yolculuğa başladım.Acaba Melez Kampı nasıl bir yerdi.Bir yerde durduk.Bura bir tabela vardı.Tabelada ''MELEZ KAMPI'' yazıyordu.Kampa ilk adımımı attım ve burada garip bir şeyler olduğunu sezdim.Adam birden pantolonunu çıkardı ve ortaya toynaklı ve kıllı iki bacak çıktı.Biraz tiksindim fakat şimdiye kadar böyle bir şey görmemiştim.Şu anda tüm duyguları yaşıyordum nerdeyse.Şaşkınlık, tiksinme, ürkme, korkma... ve daha fazlası.Adama:
''Sen de neyin nesisin böyle?'' bu biraz kaba olmuştu ama şu anda kibarlığı düşünecek kadar normal değildim.Adam bana:
''Ben bir satirim, merak etme benim gibilerden ve daha korkunç canavarlardan daha çok göreceksin, önünde uzun bir ömür var.'' dedi ve gülümsedi.
Satir mi?Hani şu tarih derslerinde gördüklerimizden?Daha çok canavar mı görecektim?İçimden kendime bir mıncık atıp uyanmak istiyordum.Fakat bunun gerçek olduğunun farkındaydım.Tepeden aşağı indik ve Büyük bir Ev'e doğru ilerlemeye başladık.Orda bir adam vardı.Adam, bizi bekliyor gibiydi.Veranda da oturmuş çay diye düşündüğüm bir içeceği yudumluyordu.Ev'in verandasına geldiğimizde adam bana:
''Merhaba Ashley'' dedi.İsmimi nerden biliyordu ki?Bende samimi bir tavırla:
''Merhaba Bayy?'' dedim.Çünkü adamın ismini bilmiyordum.Sonra adam cevap olarak:
''Bay Jacksus fakat sen bana sadece Jacksus diyebilirsin.Çünkü bana burda melezler böyle hitap ederler.Ben burda Kamp Danışmanı'yım.Şimdi sana neden burda olduğunu ve kim olduğunu açıklayacağım, lütfen Otur!'' dedi.Melez'de ne demekdi ki?Adamı büyük bir dikkatle dinlemeye koyuldum.Galiba uzun bir süre burda kalacaktım ve bir sürü macera beni bekliyordu....