İlk günüm güzeldi.Bir Pegasus edinmiştim ve çok iyi karşılanmıştım.O gün yeni çok fazla kişiyle tanışmıştım ve en sıcak gelen kişiler tabikide kardeşlerimdi.Onları sevmiştim ve öbür kişileri de sevmiştim.Aralarında bana tanıdık gelen bir yüz vardı ve onun kim olduğunu hala düşünüyordum.Belki eski okulumda olan birisidir diyeceğim ama hiç mantıklı gelmiyordu.Yinede olabilirdi, olasılığa bağlı bir şeydi. Eğer oysa çok sevinirim çünkü bana yardım edecek bir tek o olabilir burada.Kardeşlerimde var tabi ama onunla daha yakın olurum şimdilik.Okuyacak bir şeyler bulmak için odamdan çıkıp kulübemde aramaya başlamıştım.Kitap okumayı çok ama çok seviyordum ve bunu her gece yapmadan uyuyamazdım.Odamın kapısını açıp çıkarken içimde garip bir his vardı.Bu his sanki önceden olmuştu.Bunu biliyordum.Bir kaç yere baktıktan sonra odama geri dönüyordum ama bir anda kulübenin kapısı açıldı ve içeri giren tanıdık bir yüzdü.Karşısında beni gördüğünde şaşırmıştı, bende onu gördüğüme şaşırmıştım tabi.Hemen aklıma okulumdan tanıdığım o çocuğu getirdim ve ikisinin suratlarını karşılaştırdım.Biraz düşündükten sonra onun olduğunda karar kıldım ve ona "Ne işin var burada senin ?" dedim.O ise bana her şeyi anlattı.Artık burada bir arkadaşım vardı ve bana her şeyi öğretebilecek biri idi.O biraz maceracı idi ve bende öyle tabi ki.Tamda birbirimizi bulmuştuk.Kampı birbirine katacağımızdan emindim ama kötü bir şey yapmamaya dikkat edecektim.Nede olsa burada sorumluluklarımız vardı.Onun adı Jack idi.Daha sonra odama geçip sohbet etmeye başladık.Bir ara konu açıldı ve benim New York'ta olan evime gidip eşyalarımı almam gerektiğini söyledim.Biraz zor olsa da bir trene atlayıp gidecektik.En azından yapmaya çalışacaktık.Küçük bir plan bile yapmamıştık ama kafamıza göre hareket edip yapacağımıza inanmıyordum.Daha sonrasında sohbete devam ettik ve o akşam çok eğlenceli geçti.