Çok fazla uykucu biri olmadığım için tatlı uykumdan uyanıp etrafı gezecektim.Üstümü giyindim ve dışarı çıkmak için odamın kapısını açtım ama döşeme gıcırtıları içimi bir garip yapıyordu, hafif adımlarla odamdan çıktım ve kapımı yavaşça kapattım.Yanıma pek bir şey almamıştım bu yüzden hızlı hızlı yürüyordum.Güneşin kavurucu sıcaklığında küçük bir rüzgar geçince insan bir hoş oluyordu.Gördüğüm her yolu izliyordum ve hiç de sıkılmamıştım.Biraz susamıştım ve aradan baya bir süre geçmişti.Etrafta sincap ve kuşlar dolaşıyor, böcekler vızıldıyordu.Çok güzeldi, ıslık çalmaya başlamıştım ve güzel bir ritim tutturmuştum.Düşündüm ki etrafta hayvanlar olduğuna göre elbet suda vardır.Hayvanların gittiği yönleri izledim ve tarla gibi bir yere geldim.Etraf otlak idi ve şarıl şarıl su sesi geliyordu.Biraz yürüdüm ve bir tümseği çıktıktan sonra biraz aşağıda görünen su akıntısı çok güzel gözüküyordu.Hemen koştum ve suyun kenarına eğilip avuç avuç içiyordum.O sıcakta o suyun soğuk olması çok şaşırtıcı ve güzeldi.Etrafımdaki her şey çok normaldi.Hala buraya nasıl geldim anlayamamıştım.Suyumu içtim tam kalkıp arkamı dönecekken çalılardan bir ses çıtırdadı.Arkamı döndüm ve biraz sinirlenmiş gibi bağırdım "Kim var orada ?" korkup kaçmasını bekledim ama hiç bir ses duyulmadı.Hemen ağzımın kenarlarına bulaşan su damlalarını sildim ve yoluma hızlı bir şekilde devam ettim.Bir kaç kulübe gördüm ama bunlar kamp kulübesi değildi, hatta kulübe değillerdi sanırım.Tam kestirememiştim.Bir kaç dakika sonra aramızda en az 500 metre fark olan bir at görmüştüm.Atları çok severdim ama bu benden kaçıyordu.Son gücümle ona doğru koşmaya başladım.At az önce gördüğüm kulübelerin içine girmişti.Sanırım onlar ahırdı.Koşmaya devam ettim ve onu yakalamak için bir yere saklanmıştım.Sonra düşündüm ve ahırın etrafındaki ağaçlardan bir elma koparıp geri geldim.At bir kenarda bekliyordu.Hemencecik önüne çıktım ve aramızda 10 metre vardı ve atın iki kanadı olduğunu fark ettim.Bir an ürkmüştüm ve arkamı dönüp gitmek varken ben orada kalmış ona yaklaşmaya çalışıyordum.Yanına yaklaşmak için bir kaç adım attım ama hırçınlaşıp şaha kalktı.Korkmamıştım ve bunu oda biliyordu.O yüzden sakinleşip bir saman yığınının üstüne yatı verdi.Onu sevdim ve bende karnına yaslanıp yere oturmuştum.Kanatları beni büyülemişti ve tek gözündeki beyaz benekte benim hoşuma gitmişti.Benim olmasını isterdim ama elbet bir sahipleri vardır diye düşündüm.O arada bir yürüme sesi duydum ve gelen kişi bir Satir'di.Gelip bana "Onu sevdin mi ?" diye sordu.Bende hevesle kafamı salladım ve "Çok güzel bir şey." dedim.Satir bana aynen şöyle dedi "Senin olabilir.Tabi istersen." hayır diyecek halim yoktu ve bende "Tabiki isterim ama burada durabilir mi ?" dedim Bütün melezlerin Pegasus'u burada zaten. dedi ve sevinçten zıplamaya başladım.Bir kez daha bana "Biraz hırçındır ama biraz sevgi gösterirsen hırçınlığı gider.Bir de isim koymalısın." dedi.Bende ona Lux. dedim.Çünkü latince ışık demekti ve ordan ayrılmak için onun başını okşadım ve oranın kapısından çıktım.Sanırım beni sevmişti.