İlk Günden Temizlik! ~Denetleme 11~

Hızlı adımlarla Amphirite kulübesini aramaya başladım. Poseidon kulübesinin oralarda olmaydı. Ve evet, oradaydı! Kulübenin önüne kadar yürüdüm; ama iki metre kala durdum. Burası fazlasıyla tuhaftı. Kulübenin kapısı da inciler ve deniz kabukları ile süslenmişti! Bu harika manzara karşısında ağzım bir karış açık kaldı. İçeride birilerinin olduğunu duydum ve tereddütle daha da yaklaştım. Tam kapının önünde durdum. İçeride tozdan başka bir şey yoktu! Vay be ne kadar kirliymiş! diye düşünmeden edemedim. Sonra öksüre öksüre içeri girdim. İçeride iki kişi daha vardı. İçeriyi temizliyorlardı. Ben de onlara katılıyım dedim ve içeri tam anlamıyla daldım. İki kız da bana şaşkın şaşkın baktılar. Gülümsedim ve kendimi tanıttım. Bİraz konştuktan sonra yüzümde müthiş şeytani bir sırıtış belirdi ve hızla ayağa kalktım. "Hadi halledelim şu işi!" Adları Amanda ve Katherine olan kardeşlerim de ayağa fırladılar. Bununla birlikte kendime bir bez kaptım ve Amanda'ya akvaryumların camlarını temizlemesine yardımcı oldum.

Hayat olduğundan daha tuhaf. Birden annenin bir Tanrıça olduğunu öğreniyorsun ve seni Melez Kampı denilen bir yere gönderiyorlar. Annemin Deniz Tanrıçası Amphitrite olduğunu söylemişlerdi. Amphitrite Kulübesi'nde kalacakmışım. Hızla etrafımdakilere sorarak Amphitrite Kulübesi'ni aramaya başladım. Sonunda bulmuştum. Kapısı midyelerle doluydu ve harika görünüyordu. Çok hoşuma gitmişti. İçerisinin de kapısı gibi harika olduğunu düşünerek heyecanla içeriye daldım. O da ne? İçerisi lüks olmasına rağmen tozlu ve içine kimyasal maddeler atılmış pis bir deniz gibi kokuyordu. İçeride üç kız temizlik yapıyordu.

Çekinerek "Merhaba." dedim. Üçü de biz ağızdan "Merhaba!" dediler. "Girebilir miyim?" dedim. Bana güldüler. Kendimi kötü hissettim. Aralarından bir kız atılarak "Girebilirsin kardeşim." dedi. Kardeşim? Yani karşımda duran üç kız kardeşimdi ve ben onların isimlerini bile bilmiyordum. Sessizce çantamı bir köşeye bıraktım. "Yardım edebilir miyim?" diye sordum. Diğer bir kız da "Etmelisin." dedi. Sesimi çıkartmadan çekinerek elime bir süpürge aldım ve odayı temizlemelerine yardım ettim. Kulübeyi temizlerken çok eğleniyorduk. Artık kardeşlerimin adlarını da öğrenmiştim. Kulübenin çok güzel olacağına inanıyordum...

Ben kulübeye 3. gelen kişiydim ve kulübemiz daha yeni olduğundan pisti aslında benden sonra bir iki kişi daha geldi ama ben tüm gün dışarıda arenada falan takılıyordum .Öğlene doğru kulübeye gittim benim ranzama konan var mı diye baktım. 2 cam vardı biri denize biride kamp meydanına bakıyordu ben gittiğimde kimse yerleşmemişti içeri sadece eşyalar bırakılmıştı bende akıllılık edip deniz manzaralı yeri kaptım. Sonra geldiğimde içeride 4 kişi vardı hepside kızdı ben aralarında kendimi biraz garip hissettim tek erkek bendim. Herkes temizlik yapıyordu bu yüzden beni fark etmemişlerdi. Birden kulübe lideri Kitty bana baktı "Hadi ne duruyorsun yardım et temizliğe" bende ona ne dercesine bakış attım ben bir erkektim ne anlardım temizlikten gerçi işin çoğunu onlar halletmişti. Kitty bana bir fırça verdi ve beni bir kapının önüne götürdü. "İşte burayı sana bıraktı sen temizle bide dikkatli ol burası tuvalet hahaha" gülüp beni tuvaletin önünde bırakıp gitti ben ondan büyükken nasıl bu kadar saygısızdı kulübede en büyük bendim birde. Neyse ben tuvaletin kapısını açtım içeride fazla yapılacak iş yoktu o yüzden rahattım zaten klozet temizdi buda beni rahatlatıyordu. Tek sorunum nasıl temizlik yapacağımdı ama aklımda bir şeyler vardı annem Amphire Deniz tanrıçası değil miydi yani benimde suyu kontrol etmem lazımdı biraz yoğunlaştım musluktaki suyu düşündüm birden boru titremeye başladı ve musluk kendiliğinden dönmeye başlayarak suyu akıttı. Birden etrafı su sardı tüm tuvalet suyla dolmuştu. Sonra babamın eve getirdiği temizlikçileri hatırladım bez gibi bir şey lazımdı ama nasıl bulacaktım. Sonra birden kollarımdan bir şey çıktığını fark ettim ama gerçekten kolumda solungaç gibi 2 tane çizik çıkmıştı bunlardan da yosunlar çıkıyordu bir an çığlık atacaktım ama bunlar bana acı vermiyordu aksine çok hoş bir şeydi. Yosunlar sanki benim düşündüklerimi biliyormuş gibi her yere dolanıyor ve bir bez görevi görüyordu 5 dakika sonra her yer tertemizdi. Sonra yosunlar çıktığı gibi koluma girdi ve kayboldu o solungaç gibi yarıklarda yoktu. Sonrada suyu geri gitmesini izledim ve dışarı çıktım "temizlik bitti bayanlar sizde ne âlem" dedim ve onlarında bitirdiğini fark ettim Kitty herkesi gözden geçirdi "iyi işti kardeşlerim " dedi ve gülmeye başladık

vazgeçtim Kitty bitirecekmiş rpyi

Kampa geldiğimde etrafa çok tuhaf şekilde bakıyordum. Beklediğimden daha çok kişi yani melez vardı. Herkes benim hangi kulübeden olduğumu sorunca ne kadar şaşırsam da karşımdakiler benden daha çok şaşırıyorlardı. Sanırım Amphitrite'nin çocuğu olmam bu kampta çok garip bir şeydi. Bir süre kampta ilerledikten sonra sonunda bir melez beni kulübeme göndermeyi akıl ederek yolu gösterdi. Kulübelerin önüne gelince hepsine hayran hayran baktım. Hepsinin kendi tanrı yada tanrıçalarıyla ilgili bir görüntüsü vardı. Kendi kulübeme baktığımdaysa ince ve deniz kabuklarıyla süslenmişti. Çok güzel gözüküyordu. Kapıya yaklaştıkça içeriden gülme sesleri geliyordu. Bu da kulübede yalnız olmayacağım yani kardeşlerimin olduğunu gösteriyordu. İçeriye girdiğimde dört çift göz direk bana çevrildi ve bende konuşma gereği duyarak "Merhaba, ben Eliesha." dedim. Tek tek kardeşlerimle tanışıp sohbet ettikten sonra içten bir şekilde ilk defa buraya geldiğime memnun oldum. Gülümsedim ve etrafa bakındıktan sonra kardeşlerime dönerek "Ellerinize sağlık ama bir şeyi unutmuşsunuz. Şimdi de dolapları düzenlemeye ne dersiniz?" dedim ve Kate'nin "Haklısın kardeşim." demesi üzerine elime bezi alıp tek tek dolapları silmeye başladım. Ben odadaki dolapları sildikten sonra kardeşlerim ile beraber kepimiz eşyalarımızı yerleştirmeye başladık. Sonunda işim bittiğinde diğerlerine dönüp "Benim işim bitti, siz ne durumdasınız?" diye sordum ve daha işini bitirmemiş olan Amanda'nın yanına giderek ona yardım ettim.

Daha ilk günden bir sürü kardeşi gelmişti. Oysa o yalnız kalmayı umuyordu. Tamam belki bir iki kişi ile anlaşabilirdi ama ya diğerleri? Numaradan sergilediği iyi tavır ve gülümsemesi, en azından çoğunu kandırmış gibiydi. Her tarafa emirler yağdırıyor, temizliği bitirmeye çalışıyordu. Odası olarak seçtiği yeri temizlemeyi bitirdiğinde, Tyler'ın tuvaleti temizlediğini öğrendi. En azından orayı temizlemekten kurtulmuştu. Eliesha da geldiğinde, neredeyse parlamaya başlayacak olan yere baktı bir an. "Peki. Kulübeye gelenler. Hoş geldiniz! Neredeyse her yer bitti ama benim istediğim, buranın mükemmel olması gerektiği. Yeri, pencereleri, parlak olabilecek her yeri, öyle yapmanızı istiyorum. Çok zor değil ya. Siz Amphitrite'nin çocuklarısınız. Burada sudan bol ne var ki?" Konuşmasını bitirdikten sonra, eline bir bez aldı ve köşelerde kalan son kirleri de temizlemeye başladı. Spreyleri sıkıyor, sonra bez ile akan kirleri temizliyordu. Bu kesinlikle mide bulandırıcıydı ama sonuçta bu kulübede yaşayabilmek için, temizlemesi gerekiyordu. Temizliğine devam ederken, sanki bu işi uzun zamandır yapıyormuş gibiydi. Büyük bir ustalıkla kirleri siliyor, kardeşlerini yönlendiriyordu. Oysa evinde temizliği hep üvey annesi yapardı, bazen Hannah ile birlikte ona yardım ettikleri olurdu ama bu kadardı. İç çektikten sonra, temizlenmiş köşeyi bıraktı ve merdiven kenarını temizlemeye başladı. Ayrıntılara önem vermesi, her zaman hayatını kurtarmıştı, şimdi de kulübesini kurtarıyordu. Bu düşünce, geldiğinden beri ilk kez gerçekten gülümsemesini sağladı. Yorulan ve durması için onu uyaran kaslarına aldırmadan, temizliğe devam etti. Mola vermeyecekti. Bu işi yapacaktı. Kirlenmeye başlayan bezi, yanındaki su ve deterjan dolu kovaya sokup bir süre ovaladıktan sonra, yeniden temizliğe devam etti. Kardeşleri arkasında koşturuyor, bazıları süpürge, bazıları kova taşıyordu. Üst kata çıkana kadar merdivene dikkat etti. Ayakkabılarının, temizlediği yeri kirlettiğini fark ettiğinde, neredeyse sinir krizi geçirecekti. "Beni dinleyin!" Diye bağırdı merdivenin tepesinden. "Herkes ayakkabısını çıkarsın. Gerekirse çıplak ayakla basın ama... Şu yere bakar mısınız?" Herkes bakışlarını, çamurlu ayakkabıları ile kirlettikleri, yeni temizlenmiş yere bakarken, itiraz mırıltıları yükseldi. Onlar da bu kadar emek vermişken, bir anda emeklerinin boşa gitmesinden rahatsız olmuşlardı. Ayakkabılar çıkarılıp, yeniden bezler ve süpürgeler elden ele dolaşılırken, çamur ile kirlenmiş yerler temizlenmeye başlandı. Katherine, ayakkabılarını, çıkarıp, kirlenen yerleri yeniden temizlemeden önce, herkesin ayakkabısını topladı. Tabanlarını temizledikten sonra, içlerine güzel kokular sıktı ve kulübenin, temizliği tamamlanmış balkonuna bıraktı. Döndüğünde eline yeniden aldığı bezle kalan yerleri temizledi. Her yeri incelemesinin ardından, göze takılan kirli bir yer görmeyince rahatladı. En azından kulübeleri artık yaşanılabilir bir yer haline gelmişti. Neredeyse kahkaha atacakken son anda bunu öksürüğe dönüştürdü. Aslında bugün kulübeden çıkmak ve bu kendisini bir türlü güvende hissedemediği, sevemediği kampı keşfe çıkmak istiyordu. Ama temizlik onu çok yormuştu. Tüm kardeşleri gibi, o da yeni düzenlenmiş koltuklarını bozmak istemediği için, bazıları dışarı çıkarken, diğerlerine uyarak odasına gitti. Temiz kokuyu içine çektikten sonra, neden bir türlü bu kampı sevmediğini anlamaya çalıştı. En azından, kulübesini sevmişti ve bu şimdilik yeterliydi.

~ Temizlik Bitmiştir. ~

Değerlendirmede