Avcıyız Ama Temizlik de Yaparız. ~ Denetleme 11.

O sabah erkenden uyanmıştım. Uyku tutmamıştı, zaten ertesi gün de temizlik vardı. İçimi bir stres bürümüştü, Athena Kulübesi uzun zaman sonra kazanmıştı. Apollon Kulübesi de bundan önceki denetlemenin birincisiydi. Şimdiyse sıra yine avcılara gelmişti. Apollon ve Athena'ya bir şans tanımıştık, yazıktı onlara. Her kulübemizin önünden geçişlerinde yaklaşık otuz melezin gözleri bizim kılübeye dikiliyordu, hem de kötü kötü bakan gözleri. Yine aynısı olacaktı, artık bu kamptaki kimse avcıları küçümsemeyecekti. Tek değildim, on beş tane avcıydık. Kulübe puanlamasındaki yerimiz gün geçtikçe yükseliyordu. Ve bu yükseliş durdurulamayacaktı. Bir zamanın birincileri bize gıpta ederek bakmaya başlayacaktı. Baykuş kafalar bizi yenmek için stratejiler düşüneceklerdi, Güneş Çocuklar'la bir araya gelme fikrini bile ele alacaklardı. Güneş Çocuklar da bu teklifi reddedemeyeceklerdi, koşa koşa yanlarına giderek beraberce ittifak olacaklardı. Evet, güzel hayallerdi. Ama bunların sadece hayalde kalmaması gerekiyordu; artık dillere destan şu hırsımın nasıl bir hırs olduğunu bütün kamp görecekti. Biraz üşeniyordum açıkçası yatağımdan kalkmaya ama artık hırsım dizginlenemez hale gelmişti. Üşenerek de olsa yatağımdan kalktım ve odamın pislik götürür haline acıyarak baktım. Az sonra bütün buraları temizlemek zorunda olacak olmam dolayısıyla kendime acıdım. Ama yine de her şartta birinci olmalıydık. Kardeşlerim daha yeni beni kulübe lideri seçmişlerdi, gerçi biricik Lexi ve Yali çekilmişti ama sonuçta ben bir görev üstlenmiştim ve bunu layıkıyla yerine getirecektim, zorundaydım. Odamdan çıktım ve kapısını kapattıktan sonra koridorda gezinirken bağırınmaya başladım. "Yali, Lexi, Lenny, Anns, Pace! Uyanın!" Bir süre koridorda avazım çıktığı kadar bağırdıktan sonra odalara tek tek girmeye başladım. Önce Yali'nin odasına bir baskın düzenledim, ama o zaten uyanmıştı. "Kız günaydın. Salona gel temizlik var." Bu lafı duyunca yüzündeki değişimi gözlemledim. Güzel bir ekşitme aldıktan sonra kahkaha attım ve Lexi'nin odasına gittim. O ise hala uyuyordu. "Hadi uyuyan prenses, uyanma vakti." Gözlerini aralamakta olan Lexi'ye ok doğrulttum. Yayın sesi onu biraz daha kendine getirince haberi verdim. "Temizlik vakti." Ardından Pacely'nin odasına doğru ilerlemeye başladım. "Gizemli, temizlik var hadi." O ise diğerlerinin aksine hemen ayaklandı. Mutlu bir şekilde Anns ve Lenny'e bakmaya gittim ama ikisi de odalarında yoktu. Yine mi bizi ekmişlerdi? Tam sinirlenecekken salona gittiğimde iki tane fısır fısır konuşan avcıyı görünce gülümsedim. "Günaydın." Bir süre onların sohbetine katıldıktan sonra diğer üç avcı da gelince sehpaya çıktım ve konuşmaya başladım. "Bundan iki temizlik önce birinci olmuştuk kızlar. Bir sonrakinde ikinci, şimdi üçüncü. Bu temizliğimizi düzgün yapmalıyız, çıkışımızın önlenemez olması gerek, düşüşümüzün değil. Sizlere kızmak istemiyorum, biliyorum ki avcılar ne konumdan ne konuma geldi. Kulübede kimse yokken sürünüyorduk, şimdiyse gayet iyi durumdayız. Ama daha iyisini hakkediyoruz. Erkek egemenliğinin sürdüğü şu günlerde kulübemizdeki bütün avcılar seferber olup bütün kulübeleri geride bırakacağız. Temizlikte ise ben, Pace, Yali, Lexi, Anns ve Lenny olacak. Size güveniyorum, önce herkes kendi odasını temizlesin. Sonra da kalanların odasını elden geçiririz. Haydi, avcılar ileri!" Ardından yüzlerindeki hırsla beraber tuvaletlere doğru ilerleyen avcıların arkasından ben de ilerlemeye başladım.

Sat'in o hırslı hırslı konuşmasından sonra nasıl gaza gelmiştim anlatamam.Hemen odama doğru yollandım diğer kızların arkasından.Odama girdiiim,kapıyı kapattııııım,içeriye baktım derkeeeeen...Sat'in az önce bana doldurmuş olduğu bütün gaz bir anda -Pooooooffffff- diye sönüverdi.Yerlerde çoraplar,dolabımdan taşan giysiler,buruşturulmuş ve çöp kovasına basket atmaya çalışılmış kağıt tomarları,yorganı solucan misali dolanmış yatağım...Bu manzara karşısında diyecek hiç bir sözüm yoktu ama bu sefer 1.liği ne Apollon'un güneşlerine ne de Athena'nın baykuşlarına bırakacaktık...İlk önce tuvaleti temizlemeye karar verdim.Kızlar etrafta koşuşturuyordu.Lena'yı gördüm ve ''Lenaaa!!Bana kova falan verir misin?Tuvaletim pislik içinde!!'' dedim.''Ann!!Git kendin al!!Sanki benim tuvaletimin seninkinden değişik bir hali var!!'' dedi önümden delice koşarken.Onu yargılayamazdım çünkü herkes delirmiş gibiydi kulübede.Birbirleriyle çarpışanlar mı ararsınııız,kovalardaki suyu yere dökenler mi ararsınıııız...Olsun yine de biz 1. olacaktık!!Bundan adım gibi emindim!!!Kovamı aldım ve tuvalete doğru yollandım.Yaklaşık 20 dk sonra tuvaletimin yerleri -baldökyala- biçimindeydi.Ben ellerim belimde parlayan yerleri izlerken Sat kafasını kapıdan uzattı ve şöyle bir içeri göz attı.''Oooo!!!Ann?Neler de yaparmışsın sen öyle??Hadi bakalım istersen aynanı falanda sil de ondan sonra yatak odana başla.'' dedi.''Tamam kaptan!!!'' dedim.Çöp kovasını kaptığım gibi odama gittim.Yerde ne var ne yok topladım attım çöp kutusuna.Kapım açıldı.Bu seferki ziyaretçim Adya'ydı.''Hoşgeldin Adya!!'' dedim.Bana baktı ve içeri girdi.''Tuvaleti bitirdin mi?Ne çabuk!?Baştan savma yapmadın değil mi?'' dedi.Alınmıştım doğrusu.Ben işimi yaparsan düzgün yapardım biliyordu aslında.''Aşkolsun Adya!!Git bak istersen baldökyala oldu yerler vallahi.'' dedim.Rahatlamış gibi gözüküyordu.''Eh iyi bari.Benim de canım sıkılmıştı bi bakayım diğer kızlar ne yapıyor dedim.Haydi seni tutmayayım ben.Kolay gelsin!!'' dedi.''Sana daaa!!'' diye cevapladım onu.Adya gidince baktım ve yerde çöp kalmamıştı ve eğilip bükülmekten belim ağrıyodu.En iyisi gidip diğer kızlara bakmaktı.İlk önce Lena'ya gideyim diye düşündüm ama onun deli gibi odasını toplamak için oradan oraya koşuşu gözümün önüne gelince vazgeçtim.En iyisi gidip bi Lexi'ye bakmaktı.Hiç acelesi yoktu zaten.Her şeyide yerli yerine oturturdu hani.Odamdan çıktım ve önümden Lena koşarak geçti.Bir kahkaha patlattım.Lexi'nin kapısına geldim ve tıkladım.'İçeri geeeeeel!!''.İçeri girdim ve Lexi'yi yatağını toplarken buldum.Bana baktı ve ''Anns!!Bir şey mi oldu?''.Onun bu kişiliğini çok seviyordum.''Hayır Lexi.Sadece belim biraz ağrıdı da.Gidip kızlar ne yapıyor bir bakayım dedim'' dedim.Son olarak yastıklarını düzeltti ve bana döndü.''Lena'ya bakmadın mı?'' dedi.Bir kahkaha patlattım ve ''Hayır!!İlk önce ona bakayım dedim ama gözümün önüne deli gibi koşuşu gelince vazgeçtim.Neyse ben seni tutmayayım Lexi!!Ha gayret.1. olacağız!!!!'' dedim büyük bir coşkuyla.''Avcılar bir numara!!!'' dedi kahkahalarla...

Tüm gece dönüp durmuştum yatağımda.Zaten son birkaç gündür doğru düzgün uyuyamıyordum.En son yataktan kalkıp kulübede biraz gezinmeye karar verdim.Koridordan geçerken ''Temizlik Denetlemesi 11'' duyurusuna gözüm ilişti.Harika!Ne zaman uykusuz kalsam denetleme yapılıyordu zaten.Ben de madem uykum yok,biraz ön hazırlık yapayım dedim.
Odama girdiğimde ilk işim yatağımı toplamak oldu.Daha sonra temizlik malzemelerini yatağımın yanına dizdim ve gecenin bu yarısında daha başka bir şey yapamayacağımı düşünerek salona gittim.Kanepeye uzandım ama hala uyumuyordum.
''Lena,uyannnnn!!!!!''
Anns birbirine karışmış sarı saçlarıyla ödümü kopardı.Kısa bir şaşkınlık çığlığı atarak ''Anns!!!!Saçını tara!!'' dedim.Anns ise bana kaşlarını çattı ve ''Özür dilerim Matmazel Lena ama ben sizin gibi günde 1 saat ve kalıp gibi uyumuyorum!'' dedi.Kavga çıkarmaya niyetim yoktu,başımı salladım ve Sat'in salona hırs ve heyecan karışımı surat ifadesiyle girmesini izledim.Onun arkasından tüm kulübe uyuşuk bir şekilde içeri geldi.Sat bize "Bundan iki temizlik önce birinci olmuştuk kızlar. Bir sonrakinde ikinci, şimdi üçüncü. Bu temizliğimizi düzgün yapmalıyız, çıkışımızın önlenemez olması gerek, düşüşümüzün değil. Sizlere kızmak istemiyorum, biliyorum ki avcılar ne konumdan ne konuma geldi. Kulübede kimse yokken sürünüyorduk, şimdiyse gayet iyi durumdayız. Ama daha iyisini hakkediyoruz. Erkek egemenliğinin sürdüğü şu günlerde kulübemizdeki bütün avcılar seferber olup bütün kulübeleri geride bırakacağız. Temizlikte ise ben, Pace, Yali, Lexi, Anns ve Lenny olacak. Size güveniyorum, önce herkes kendi odasını temizlesin. Sonra da kalanların odasını elden geçiririz. Haydi, avcılar ileri!" dedi.
Hemen işe koyulduk.Benim odamın işi kısaydı zaten,tuvaleti de halletmem uzun sürmedi.İlk lavobo açıcı kullandım, sonra yerleri paspasladım ve en son da aynamı parlattım.Fakat halımı süpürmek için elektrikli süpürge bulmam gerektiğini fark ettim.Koşarak dışarı çıktım.Adya ile koşarken çarpıştık.Sonra birbirimize yardım edip tekrar koşmaya devam ettik.Kendimi gülmemek için zor tutuyordum ama gülmeye bile vakit yoktu.Elektrik süpürgesini aldım ve koşarak dışarı çıktım.Tabi elektrik süpürgesi gibi bir şeyle iki adım sonra düştüm.Anns bana gülüyordu.Ona gülmekle karışık bir sinirle-bu surat ifadesini yapmak zordur- baktım ve odama yürüyerek gitmeye karar verdim.Halımı süpürdüm ve çevreye baktım.Her şey tamam gibiydi.

Herkes bütün kulübenin içerisinde dört dönüyordu. Sızlanma falan yoktu şimdilik, sadece eğleniyorlardı; içlerini bir hırs bürümüştü ve bu beni çok sevindiriyordu. Her arkamı döndüğümde koridorda çarpışan kızları görmek beni eğlendiriyordu ayrıca. Biraz ortalığı toparladıktan sonra ben de bu çarpışmaya katılabilirdim. Önce odaya etraflıca baktım ve geri dönüp o çarpışanlar kervanına katılmayı düşündüm, ama biliyordum ki kaçamayacaktım. Halıya baktım, sanırım en sevdiğim iş halı çitilemekti. Geçen sefer bütün odaların halılarını çitilediğimi hatırlıyordum, kıkırdadım. Bu sefer işim daha kolaydı; önce kendi odamın halıları, belki sonra salonun veya mutfağın halısı. Yere eğildim ve halıyı çitilemeye başladım. Aldım elime ve ovaladım. Bu sırada koridordaki kıkırdaşmalar beni de güldürüyordu. Bir an önce eğlenceye karışmak için halıyı daha hızlı ve daha iyi çitilemeye başladım. Halı temizleyicisindeki lavanta kokusu, bütün odaya yayılmıştı bile. Bir süre daha halıyı çitiledikten sonra yerimden kalktım ve bütün kıyafetlerimi yere döktüm. Yorganları ve kılıfları çıkarttıktan sonra tuvalete doğru ilerlemeye başladım ama tam o sırada Pacely bana çarptı. Bütün elimdekiler ve ben yere düştüm. Bir süre bakıştıktan sonra aynı anda kahkahalara boğulduk. "Kaldır beni bakayım." dedim ve gülümsedim. Elini uzatıp beni ayağa kaldırdı, ardından ben de tuvalete gittim. Bütün hepsini çamaşır sepetine tıktıktan sonra süpürgeyi de alarak odama doğru ilerledim. Tuvaletten çıkar çıkmaz yüzüme az kalsın bir ok yiyecektim, son anda eğilmemle ok, tuvaletin kapısına çarpıp yere düştü. Bir süre tek kaşım havada kaldıktan sonra koridorda neşeyle bağırdım. "Aferin avcılar, sizleri seviyorum." Kahkahalar içinde odama gittim ve yerleri süpürmeye başladım. Her yer şimdiden su olmuştu, nasıl ilerleyecektim bir fikrim yoktu. Yerler tamamen temizdi, şimdi sıra süpürgeyi geri götürmekteydi. İlerlerken süpürge elimden kaydı, ve ben de kayarak yere düştüm. Kafamı yere çarptım. Ah, tarih tekerrürden ibaretmiş! Beşinci denetlemedeki kan gölünü hatırladım ve korkuyla yatağıma uzandım. Bir süre dinlendikten sonra devam edecektim, şimdilik yeterliydi sanırım. Zaten başım zonkluyordu, az sonra odamı da kızlar basarlardı.

Evet...Odamdaki dağınıklık bitmişti ama bende bitmiştim.Hemde fena halde...Denetlemelerde ilk defa yer alıyordum gerçi.Ama bir dahaki denetlemeyi şimdiden dört gözle beklediğim pek söylenemezdi.Bu kulübeyi seviyordum.Kızların koşuşturmalarını,fısır fısır konuşmalarını ,kıkırdayışlarını,birbirlerini ölesiye tehtid ederken gülmekten kırılmalarını seviyordum.Her şeyiyle seviyordum onları.Ve kulübemi--diye düşünürken bir çığlık duydum.Büyük ihtimalle Lena'dan geliyordu.Çünkü diğer kızlardan bu denli sesli bi çığlık beklemezdim.Lena'nın da olsa(!) korku dolu bir çığlıktı, bu yüzden koridora koştum.Lena koridorda delicesine koşuyor ve anlayamadığım bir şeyler bağırıp Sat'in odasını işaret ediyordu.Bende Sat'in odasına koştum ve onu yatakta başı şişmiş halde buldum.Bıkmışçasına açık kapısından hala çığlık atıp koşturan Lena'ya bakıyordu.Bense şişmiş kafasını görünce bir çığlık patlattım.Sat bana baktı ve ''Bu kadar abartmana gerek yok ufak bir şişlik işte...'' dedi.Yatağına zıpladım ve alnına iyice baktım.Sonra Lexi geldi.Elinde bir torba buz vardı ve ''Tamam.Tabii ki 1. olacağız ama bütün bunlara değer mi bilmiyorum...Sat sende sahip çık kendine.Ne bu süpürge sevdası sendeki?Bir dahakine bize söyle biz yapalım süpürgeni...'' dedi.Gayette sakindi yani.Yüzünde tek bir ifade yoktu.Lexi'nin elindeki buz torbasını kaptım ve Sat'in kafasındaki şişliğe yerleştirdim.Sat yüzünü buruşturdu.''Acıyor.''.Lena geldi ve ''Acır tabi.Dedim ben sana ben yapayım süpürgeni diye.Yine geçen seferki gibi olacak dedim.'' dedi.Nefes nefeseydi.Anlaşılan bağırıp koşturmaktan yorulmuştu.Sakardık makardık ama...Herşeyiyle güzeldi bizim kulübemiz...Biz avcıydık...

Tam sallana sallana odama gidiyordum, temizliğe başlayacaktım ki Sat'in bağırışlarını duydum. Bütün avcıları içeride görünce bir sorun olduğunu anladım ama yine de Sat'in emin ellerde olduğuna inanarak odama gittim ve yere oturdum. Yapılacak çok şey vardı, temizlenecek çok yer. Abur cubur çöpleri yerleri süpürüyordu adeta. Bense oturmuş onlara bakıyordum. Annemi özlemiştim sanırım. Bir anlık kavga yüzünden avcıydım şimdi. O yüzden var gücümle aşık olmaya çalışıyordum, ki bir an önce kulübeden ayrılayayım. Ama ben diğer küçük tanrı çocukları gibi kafelerde de buluşamazdım. Bir süre bunları düşündükten sonra Sat'in odasından gelen çığlıkların kıkırdaşmalara dönüştüğünü duydum ve gülümsedim. Kendime itiraf edemesem de, aslında bu kulübeyi seviyordum. Kendi kendime gülümsedim ve süpürgeyi alarak yerleri silmeye başladım. Sat gibi kafamı kırmayı istemiyordum. Yavaş adımlarla odamı süpürüyordum. Bir süre süpürdükten sonra yerlerin bittiğini görerek rahat bir nefes aldım. Ardından bütün kıyafetlerimi, yorgan ve çarşaflarımı alarak tuvalete götürdüm ve koydum. Ardından odama geri döndüm. Duvarlar, resim tablosu gibiydi adeta. Ayda bir siliniyordu ama burada yine de bir ayın emeği vardı. Diğerleri gibi neşe abidesi değildim ben, asosyaldim tam anlamıyla. Elimdeki bezle silmeye başladım, ovalaya ovalaya. Ardından toz almaya başladım ama tam o sırada pencereye bir şey atıldı. Boya gibiydi. Haydi ama, ben daha pencereleri ellememişken çok daha fazla iş çıkmıştı şimdi! İçeri doğru bağırdım. "Kızlaar, saldırıya uğruyoruz!"

Sat'in yüreklendirici konuşmasından sonra herkes tuvaletlere, oradan da odalarına dağılmıştı. Tuvalet işi benim için hızlı ve tiksinç geçmişti, odamla uğraşmak daha eğlenceli olacaktı. Odama gitmeden önce Anns'e de uğramıştım. Mutlu bir şekilde odama doğru yürüdüm. Ben de tam odamın kapısını açmıştım ki... ''Aaaah!'' diye bir çığlık kopardım. Bir daha çığlık atmamak içi ağzımı elimle kapadım. Buraya neler olmuştu böyle? Minik biblolarım yerlerde, giysilerim eskisinden de dağınık... Sadece on beş dakika odamdan ayrılmıştım! O sırada, giysilerimin arasında dolaşan minik bir şey gördüm. Biraz yaklaşıp yakında baktım. ''B-bu-bu... Fare!'' Hızla geri çekildim. Neredeyse kapıya yaslanmıştım. ''Tamam, tamam, sakin ol Ad. Sen bir melezsin! Küçük bir fareden mi korkacaksın?'' dedim kendi kendime. Ama hala zorlukla odada duruyordum. Ama odamı mutlaka temizlemeliydim. Elime bir terlik aldım ve onu en son gördüğüm yere doğru yürüdüm. ''Haydi minik fare, çık dışarı, sen sadece odamdan çıkaracağım...'' Fare bir yerdi cikledi. ''Aha!'' dedim ve onu terliğimin içine hapsettim. Onun minik bedenin kıvrıldığını hissedebiliyordum. ''Iyk, iğrenç!'' dedim ve onu penceremden dışarı attım. Koridorda koşan avcıları geçip lavoboda ellerimi beş kere yıkadım. Artık odama gitmeliydim. Temizliği düşününce bile üzerime bir yorgunluk çöküyordu, ama hiçbir şeyin o fareden kötü olmadığında karar kılmıştım bile. Odama gidip yavaş bir şekilde yatağımı yapmaya başladım. Onu bitirince farenin kırdıklarını süpürdüm. O fare yüzünden bir ay, bir de uyuyan bir adam heykelciğimi elden çıkarmak zorunda kalmıştım. Düştüğünde Zeus heykelciğimin de iki kolu kopmuştu. En azında yüzüne bir şey olmamıştı. Hem bu haliyle Venüs heykeline benzedi, diye düşündüm ve kendime engel olamadan kıkırdadım. Yerdeki kıyafetleri topladım ve kirli olanları bir kenara bıraktım. Temiz olanları katlayıp dolaba koydum. Çok da dağınık olmayan kitaplığımı düzenledim. O sırada birinin sesini işittim. "Kızlaar, saldırıya uğruyoruz!" Bu Pacely'nin sesiydi. Onun odasında hiç bulunmadığım için kulübede biraz dolanmaz zorunda kaldım. Ama sonunda buldum ve onun yanına gittim. ''Neler oluyor Pace?'' Tam o sırada üzerime ve yüzüme bir şey atıldı. ''Aman tanrılarım, bu boya mı?'' Pace zar zor başını salladı. ''Onlara ödetelim!'' dedim ona. İntikam tanrıçasının kızı bir avcının intikamını almadan durur mu? Sinsice gülümsedi.

Odamı bitirince üzerimden büyük bir yük kalktı ve özgür olduğumu hissettim.(en azından Sat yeni görev verene kadar!)Halının üzerinden süpürgeyi ve odanın her tarafına dağılmış olan plastik kovaları alıp odadan dışarı çıktım.Beni gören Anns gülmemek için kendini zor tutuyordu.Haksız sayılmazdı,çok komik görünüyor olmalıydım.
Temizlik malzemelerini malzeme odasına bıraktıktan sonra hafif ama acı dolu bir inleme duydum.Ses çok zayıftı ama avcıların duyuları çok güçlüdür.Sese iyice odaklanınca,sesin Sat'in odasından geldiğini fark ettim.Umarım yine kafasını kırmamıştır diye düşünerek odaya koştum.Yine kafasını vurmuştu.
Kısık sesle bir çığlık attım.(Anns tüm kampın ayağa kaktığını önesürüyor ama ben eminim,kısık sesle bağırdım!)Sat gözlerini bana dikti ve '' Sakin ol Lenny,bir şey yok.Her denetleme oluyor;alış artık.'' Bunu dedikten sonra gözlerini yavaşça kapadı ve derin bir solk aldı.Bu sırada odaya Anns ve Lexi odaya girmişti bile.Herkes Sat'in başına toplandı ve ben de Sat bana kızgın kızgın bakarken başka yöne bakmaya çalıştım
Lexi ''Ben buz torbası getireyim.'' dedi.Biz Sat'in kafasına yoğunlaşmış durumdayken Adya'nın ''fare görmüş kız'' gibi çığlık attığını duyduk.Sat bana ''Gidip bakar mısın?'' diye sordu.Onaylarcasına başımı salladım ve Lexi elinde buz torbasıyla odaya girerken ben çıkıyordum.
Adya'nın odasının önünde durdum.Kapı hafifçe örtülmüştü.Ne olur ne olmaz diye tıklattım kapıyı.Ses gelmeyince kapıyı yavaşça açtım ve içeri girdim.Ama Adya yoktu.Koridorun sonundaki odadan tıkırtılar ve konuşma sesleri geliyordu.Oraya doğru yürümeye başladım.İçeri girdiğimde Pace ve Renkli Adya ile karşılaştım.
Pace çıldırmış gibiydi:
-Denetlememizi sabote etmeye çalışıyorlar.Şu hale bak,camı daha silememiştim bile!!
Ve Adya (sinirli miydi bilmiyorum.Yüzünde lacivert ve kırmızı boya vardı)konuştu:
-Yüzüm..... (Evet,sadece bunu söyledi.)
Ben de:
-Kızlar,mutlaka mantıklı bir açıklaması vardır.Hem kim biz böyle bir şey yapmayı cesaret edebilir ki?!
Bunları dememle babamın bana hediye ettiği güzel pantolonumun pembe-mor renk olması bir oldu.Öfkeyle bağırdım:
-Kardeşlerim,hemen buraya gelin ve yanınızda silah da getirin!

Harika. Kafamı yeni çarpmışken, kulübemiz saldırıya uğruyordu. Ayrıca Yali'nin odasından çığlıklar geliyordu. Her yer çorba olmuştu, bütün avcılar bağırışıyordu ortalıkta. Olaya bir el koymanın vakti geldiğine inanarak yerimden kalktım. Pacely'nin odasına doğru ilerlemeye başladım. Her yer boya içindeydi! Yali'nin yüzünde boyalar varken, Pacely'nin penceresi boya içinde kalmıştı. Bunlar gerçekten bir dayağı hak ediyorlardı. Herkese kenara çekilmelerini söyledikten sonra pencereyi açarak önüne geçtim. "Bakın, eğer bu kulübeye bir şey olursa..." derken hırkama sarı bir boya yedim. Ne güzel, saçlarımla uyumlu olmuşlardı! Bu kadarı da fazlaydı, ne yapabileceğimi düşünüyordum. "Yali, fareyi dışarı mı attın?" diye sorduğumda evet cevabını alınca başım daha da zonklamaya başladı. Bu durumda ne yapabileceğimizi kestiremiyordum. Etrafa baktım, sanırım şimdilik oklarla idare edecektik. Ama o da gerçekten çok klasik olacaktı. Onları kendi silahlarıyla vursak, özenti damgası yiyecektik ki bizim kulübemiz en özgün kulübeydi. Sanırım kulübemizin mahvolup gitmesini izleyecektik... Ya da, temizlemeye üşendiğimiz ve onların bizzat kirlettikleri eşyalarımızı oklar eşliğinde onlara fırlatacaktık. Pırt oklarımız bence bu durumda işe yarayabilirdi. Gülümsedim. "Pırt okları ve kirlettikleri eşyalar. Haydi kızlar, saldırın!" Pencereyi açarak bahçeye zıpladım. Bu sefer önüme bir bez parçası geçirmiştim. Boyalar; belki geçen seferki ateş toplarına göre daha masumaneydi ama yine de bizim emeğimizi boşa çıkartmaya yönelik her davranışta bir inlik, bir cinlik mutlaka vardı. Pacely'nin odasındaki boyalar içindeki lambayı aldım. "Kullanacak mısın Pace?" dedim. Pace elimden kapınca, suratıma bir boya daha yedim. Hemen açık pencereden içeri girdim. "O zaman ne yapalım? Bir fikriniz var mı?" dedim sinirli bir ses tonuyla. Onlara karşı kaba olmak, gerçekten istemiyordum. Onlar benim biriciklerimdi ama bana fikir vermeleri gerekiyordu. Sinirli ve hızlı bir şekilde ayaklarımı yere vurarak onlardan gelecek cevabı beklemeye başladım. Ve bu sırada da hala pencerelere boya yağıyordu.

Neden bu denetlemeler sakinlik içinde geçemiyordu sanki ? Ben sadece temizlik yapmak istiyordum ama kulübeye geldiğimden beri bir denetlemem bile normal geçmemişti. Bundan pek hoşlanmadığım da söylenemezdi ama iş bu konuma gelince içimdeki canavarı çıkarma vaktim gelmişti.
Pace Sat'in lambasını atmasını kabul etmeyince Sat gergin bir şekilde "O zaman ne yapalım? Bir fikriniz var mı?" dedi ve teker teker yüzlerimize baktı. Herkes suskundu, belki Sat'in gazabına uğramak istemediklerinden, belki de düşündüklerinden susuyorlardı. Ama susmak çare değildi. Heyecanla öne atıldım ve "Bunu kimin yaptığını biliyor muyuz ?" diye sordum. Kimseden cevap gelmeyince "Ee hadi avcılar, biz de kimin yaptığını öğrenelim ! Aah hadi ama canlanın biraz !" diye bağırdım ve herkesi şiddetli bir şekilde sarstım. Sat'in yüzüne bir gülümseme geldi ve ellerini çırparak "Katılıyorum Lexii ! Ama nasıl yapacağız ?" dedi ve biraz yüzü buruştu. Bunu ben de tam olarak bilmiyordum, bir süre düşündüm ve sonunda "Hiç uzun ipimiz var mı, veya halat tarzı bir şey de olabilir ?" diye sordum. Adya "Ben tuvalette ince zincirler görmüştüm, onlar olur mu ?" diye sordu ve ardından Stacia "Neden tuvalette zincir bulunduruyoruz ki ? Garip..." dedi. Ben de "Hiç bir fikrim yok Anns." dedim ve "Peki o zincirleri bulabilir misin Adya ? " diye sordum. Adya hemen tuvalete gitti ve ince ama çok uzun olan birkaç parça zinciri yere yığdı. Sat "Lexi, bunları ne yapacağız ?" diye sordu. Tam konuşmaya başlayacağım sırada pencereden yine saldırıya uğradık. Derin bir nefes aldım ve "Oklarımıza bu zincirleri bağlayıp saldırı tekrar gerçekleştiğinde kulübenin dört bir yanından zincirli oklarımızla onlar saralım. O sırada bir kısmımız zincirli okları atarken bir kısmımız da pırt oklarıyla dikkat dağıtabilir. Sonra onları yakaladığımız zaman da kamp meydanında rezil ederiz, ne dersiniz ?" dedim ve heyecanlı bir şekilde tepkilerini beklemeye başladım.

Temizlik görevlerinde odamı hiç yeterince temizlemediğimi fark etmiştim.Sat konuştuktan sonra kulubemdeki odamı toplamaya karar verdim ama bu da ne!her yer çok dağınıktı.Nasıl bu kadar dağıtabildiğimi bir türlü aklım almıyordu.yavaş yavaş işe başlıyayım dedim ve yerde duran giysilerimi askıya asmaya başladım.Asma işlemini bitirdiğimde bile kendimi çok yorgun hissediyordum ama bunu yapmaya mecburdum burayı ben dağıttıysam ben toplayacaktım.Dolabımın kapağını kapattığımda hızlı hareketlerle yatağımı topladım.Yerlerin hali ise tam bir felaketti.Kısa bir süre daha temizlemeseydim uçuşan toz öbeklerini rahatlıkla gözlemleyebilirdim.Hemen elime bir paspas kaptım ve sızlanarak odamın yerlerini sildim.Paspası yerine koyduğumda pencerenin ne kadar kirli olduğunu fark ettim.Elime bir bez kaptığım gibi camımı da temizledim ve etrafımda dönüp odamın şu anda ne halde olduğuna baktım.Gerçekten de temizlenmişti.Eski görünüşü ile alakası yoktu.odamın temizlendiğinden emin olunca Sat belki bir görev verir diyerek odamdan çıktım.

Sabah kalktığımda hava henüz aydınlanmamıştı.Bilerek her zamankinden daha erken kalkmıştım.Bugün temizlik vardı.Daha kampa geleli çok olmamıştı ama bu temizlik işi gözümü korkutuyordu.Bu yüzden geçen temizlikte de olduğu kaçmayı planlıyordum.Sat bana çok kızsa da temizlik yapmak çok zor geliyordu.Bir an kararsız kalsam da yatağımdan kalktım ve üstümü giyinmek için dolabıma gittim.Dolabımı açıp aceleyle siyah pantolonumla beyaz tişörtümü alıp üstüme geçirdim.Saçlarımı da gelişigüzel topladıktan sonra sessizce kapıya doğru yürüdüm.Tam ayakkabılarımı giyerken ok-yay takımımı almadığımı farkettim.Parmak ucumda odama koştum ve takımımı aldım.Artık her şeyim tamamdı.Ayakkabılarımı giydim ve kapıyı sessizce kapattım.
Koşar adımlarla okçuluk alanına gittim.Biraz çalışsam fena olmazdı.Ayrıca bu, temizlik yapmaktan daha eğlenceliydi.
...
Yaklaşık bir iki saat kadar okçuluk alanında denemeler yaptım.Kızlar uyanmış olmalıydı.Ve büyük ihtimalle Sat bana çok kızmıştı.Aslında onun yerinde olsam ben de kızardım diye düşündüm.Sonuçta onlar benim kardeşlerim sayılırlardı.Onlara biraz yardımcı olmam gerekirdi.İyice düşündükten sonra kararımı verdim ve kulübeye dönmek için toparlandım.Yavaş yavaş kulübeye doğru yürümeye başladım.Kulübeye yaklaşınca içeriden bağırmalar geldiğini duydum.İçeride biraz fazla gürültü vardı.Neler olduğunu merak edip koşmaya başladım.Kulübeye girdiğimde karşımdaki manzaraya inanamadım.Ben içeri girince bütün kızlar bana bakmaya başladı.Hepsi çok sinirliydi.Kısa bir süre sonra bunun sebebini anlamıştım.Dışarıdan birileri cama boya atıyorlardı.Hatta bazılarının üstüne bile boya bulaşmıştı.En çok şaşırdığım şey ise Lexi'nin elinde uzun bir zincir vardı.Ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım.Sat ''İçeri girmeyi düşünmüyor musun Ash?'' dedi.''Çok özür dilerim kaçmamam gerekirdi.'' dedim ve yanlarına gittim.Lena ''Bence bu sefer affedelim,hem yardıma da ihtiyacımız var.'' dedi.Kızlar Lena'nın fikrini onayladılar ve benim de elime zinciri tutuşturdular.
Zincirleri tek tek oklarımıza takmaya başladık.Bazılarımız ise ellerine pırt oklarını almıştı.işe yarayıp yaramayacağını bilmiyorduk ama şansımızı denemeliydik.

Happy de odasını toplamıştı, Ash de yardıma gelmişti. Avcıların çoğu buradaydı şu anda, keyfime diyecek yoktu artık. Biricik Lexi'min muhteşem planı doğrultusunda da zincirli oklarımızla diğer kulübeleri saracaktık. Bazılarımız pırt okları atacaktı ve bütün kamp darma duman olacaktı. Bu durumda da kimse bizi suçlayamayacaktı, çünkü olayı başlatanlar başka kulübedendiler. Ayrıca onları rezil ederek intikamımızı iki üç katına çıkartacaktık. Kardeşlerimi seviyordum, çok akıllı ve çok güçlülerdi. Herkes hazırlanmaya başlamıştı. Kulübemize yağan boyalar az sonra Lexi'min muhteşem fikri sayesinde son bulacaktı. Adya, Lexi ve ben oturmuştuk ve zincirleri oklara bağlıyorduk. Diğerleri de hazırlık yapıyordu ve kulübemizi en az zararla bu işten kurtarmak için fikirler üretmekle beraber, pencereleri siliyorlardı. Her denetleme aynı şeyi yaşıyorduk ama Lexi'm bizi kurtarıyordu. Bir süre sonra oklarımız hazırdı, yine Lexi, ben, Adya ve bu sefer de Pacely, camın kenarına çıktık ve bağırarak oklarımızı fırlatmaya başladık. Onları yakalamak üzere bir süre sonra Adya aramızdan ayrıldı, sonuçta onları yakalayıp rezil de etmemiz gerekiyordu. Lenny, Ash ve Happy de pırt oklarını atıyorlardı. Bir süre sonra kulübemize atılan oklar yavaş yavaş azaldı ve etrafı iğrenç kokular sardı. Göz gözü görmüyordu, öyle ki dibimde duran Lexi'yi görmem uzun zaman almıştı. Adya'nın güvende olduğunu umut ediyordum. Bir süre sonra ona yardım etmek için birilerinin daha yanımızdan ayrılması gerekecekti. Ama planımız işe yarıyordu, Lexi'ye minnet borçluydum.

Odamdan çıktığımda tahmin ettiğim oldu ve Sat bana görev verdi.Kulübemize saldıranlardan intikamımı alacaktık.Sat bana pırt okları atmam gerektiğini ve yapıp yapamayacağımı sorduğunda zevkle kabul ettim.Kulübemize saldıranlardan intikam almak benim için çok büyük bir zevkti.İlk oku attıktan sonra devamı da çok hızlı bir şekilde gelmişti zaten.Lexinin planı iyi işleyeceğe benziyordu.Zaten Sat ve diğer bütün kulübenin bunu başaracağından tamamen emindim

Biz de saldırmaya başlamıştık.Ben,Happy ve Lena pırt oklarını fırlatmaya başladık.Diğer kızlar çoktan zincirleri oklara bağlamışlardı.Kısa bir süre sonra her yer duman olmaya başladı.Birbirimizi tam olarak göremiyorduk.Biz saldırıya devam ederken Adya,saldıranları yakalamak için bizden ayrıldı.Her şey çok karışmıştı.Planımız işe yarıyor gibi gözüküyordu ama Adya henüz ortalıkta gözükmüyordu.Hepimiz oun nerede kaldığını çok merak ediyorduk.Sanırım birimizin daha yardıma gitmesi gerekiyordu.Ama o kişinin kim olması gerektiğini bilmiyorduk.Hepimiz birbirimize bakarak bu sorunun cevabını bekliyorduk.Sonunda Sat konuştu ''Kim gidecek?''.Herkes yine birbirine bakmaya başladı.Bir kaç kişi gitmek istedi.Ben de''Ben gidebilirim.Ne de olsa kaçtığım için cezalı sayılırım.Bu şekilde bunu telafi edebilirim.'' dedim.''Siz bilirsiniz,ama çabuk karar verin.'' dedikten sonra cevap vermelerini bekledim.

Ashleyden başka gidebilecek kişiler de vardı ama galiba Ashley'in gitmesi en doğrusuydu...Kendisini bir hatası yüzünden affettirmek gibi bir düşüncesi varsa en iyisi ona engel olmamaktı.Galiba bütün kulübe böyle düşünüyordu çünkü hiç itiraz eden olmamıştı.Bunun üstüne Ashley gitmeye karar verdiği için herkes normal plandaki işlerini yapmaya dönmüştü.Şimdi Ashley olmadığı için daha çok pırt oku atmak zorundaydım.Ama yapılamayacak bir iş değildi.Göz ucuyla baktığımda Sat ve Ashleyi konuşurken gördüm.Heralde strateji hakkında konuşuyorlardır diye düşündüm ve tüm dikkatimle pırt oklarını fırlatmaya devam ettim...

Adya'nın geri dönmemesi üzerine, duman içinde kalan kulübemizde Sat'i aramaya başladım. Harıl harıl Ash ile konuşuyorlardı. Sat'in yanına gitmek için Ashley'in konuşmasını bitirmesini bekledim ve Ash gittikten sonra Sat'in yanına gelerek "Kardeş, Ashley nereye gitti ?" diye sordum. Sat de "Adya gelmeyince Ash merak etmiş, onu aramaya gitti." dedi. Derin bir nefes aldım ve "Sat, sanırım işe yaramayacak. Baksana kulübenin haline, boyadan kurtulacağız derken kulübeyi pırt oklarıyla doldurduk ve Alexandra'nın bundan hoşlanacağını hiç sanmıyorum." dedim ve somurttum. Sat tam cevap verecekti ki ben önce davranarak "Zaten saçma bir plandı, işe yaramayacağı belliydi, biliyorum." dedim ve olduğum yere oturdum. Sat de yanıma oturdu ve "Böyle yapma Lexi, en azından onları korkuttuk, baksana artık boya topları gelmiyor." dedi. Gülümsedim ve "Tamam, artık kulübeyi toparlayalım o zaman, bu kadar savaş yetti galiba." dedim.

Artık boya atılmayacağından emin olunca saldırmayı bırakmıştık.Artık pırt oklarından kalan kulübemizdeki dağınıklıktan kurtulmaya çalışıyorduk.Hepimiz birlik olmuş temizlik yapıyorduk.İlk önce ortak kullanım alanlarını temizlemiştik kulübemizin salonu, mutfak, banyo...Tertemiz olmuşlardı.Sonra herkes kendi odasına dağıldı.Kendi odalarımızı gözden geçirmekte fayda vardı.En başta pırt oklarından kaynaklanan kirliliği gidermeye başladım.Pırt oklarının bıraktığı izlerden kurtulduğumda .odamı bir gözden geçirdim.Denetlemede odamın tertemiz olmasını istiyordum.Masamın üstünün hala dağınık olduğunu gördüm ve üstündeki çöpleri atarak gerekli olanları da düzgün bir hizaya soktum.Artık denetlemede odamda hiçbir sorun yaşamayacaktım.Odamı tertemiz yapmıştım.

Değerlendirmede.