Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Şeytani Bakışlar

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Mantalon Soluric
Hekate'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Hekate'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Mantalon Soluric


Mesaj Sayısı : 97
Kayıt tarihi : 05/02/11

Şeytani Bakışlar Empty
MesajKonu: Şeytani Bakışlar   Şeytani Bakışlar Icon_minitimeCuma Mart 04, 2011 5:11 am

"Şuraya bak. Bir sürü melez ucube. Şimdi biz bunlarla mı takılcaz Manta aptal." dedi,hayali ikizim, Mantadark. Kamptaki melezleri bu kadar takmasam da, Mantadark sinirlerimi hoplatmayı beceriyordu. Uyuz ikiz. "Susmaktan başka bir şeyi beceremiyorsun sen Dark." dedim. Kamp meydanında yürüyordum. Etrafımda bir sürü melez vardı. Dark hala aptal aptal konuşmasını sürdürüyordu. Onun dediklerini kulak arkası ederek meydana bir göz gezdirdim. Herkes sürekli bir hareket içerisindeydi. Mantadark bu sefer karşıma geçmiş, bana salakça surat ifadeleri yapıyordu. "Çekil şurdan." diyerek tersledim onu. "Peki, sen bilirsin. Günah benden gitti." diyerek sağa çekildi. Yürümeyi bıraktım. Karşımda dikilen, bana pis pis bakan bir melezi gördüm. İlk defa biri bana bu kadar kötü bakıyordu. Şehirde alışkındım bana kötü kötü bakılmasına. Ama şu an karşımda duran çocuğun pis bakışları, altında daha kötü şeyleri barındırıyordu. "Ne kadar pis bi surat bu. Kimse benden daha kötü bakamaz sana." dedi somurtmuş bir halde Mantadark. Benim de hoşuma gitmedi bu durum. Çocuğun elinin kınına gittiğini gördüm. Aramızdaki melezlere hiç aldırış etmiyordu. "Kının boyuna bakacak olursak bir bıçak var orda." dedim Mantadark'a. "Kulübeye çağır onu. Kozlarımızı orada paylaşalım." diye önderdi Mantadark. "Hayır. Daha iyi bir fikrim var." diyerek karşımda dikilen çocuğa kaş göz işaretleriyle beni takip etmesini söyleyerek kulübeme doğru yöneldim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Allen Jacques Harth
Nyks'in Çocuğu/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Nyks'in Çocuğu/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Allen Jacques Harth


Mesaj Sayısı : 432
Kayıt tarihi : 21/02/11

Şeytani Bakışlar Empty
MesajKonu: Geri: Şeytani Bakışlar   Şeytani Bakışlar Icon_minitimeC.tesi Mart 05, 2011 12:04 pm

Amaçsızca dolaşıyordum kamp meydanında. Gökyüzünü usulca kaplamaya başlamış olan kara bulutların arkasına korkakça sinen düşüncelerimin beni nereye sürüklediğine pek de dikkat ettiğim söylenemezdi. Kafamı biraz boşaltmaya, biraz rahatlamaya ihtiyacım vardı. Eski anılarımın gölgesini üzerimden silmeye çalışırken, göğsümün sol tarafında filizlenmeye başlamış olan ağrı, kısa bir süreliğine odaklanamamama neden oldu. Kendimi biraz toparladıktan sonra bakışlarımı çevirdiğimde, tam önümde dikilen bir çocukla burun buruna geldim. Bakışları... o kadar umursamaz, o kadar rahattı ki, bu bir nedenden dolayı sinirime dokundu. Bakışlarımın sertleşmeye başladığını hissettim, ama buna engel olmak aklımdan bile geçmiyordu. O sırada belli belirsiz iki kelime çalındı kulaklarıma. 'Ne kadar pis bir surat bu.' Pekala, sınırı gerektiğinden çok daha fazla geçmişti. Elim, belimde asılı duran kamaya gitti. Etrafımızda bunu gören melezler bir anda nefesini tuttu ve kenara kaçarak aramızdan çekildiler. Kampta adımı duymayan pek fazla kişi kalmamıştı. Henüz kötü ünümü bilen çok kişi yoktu, ama yakında onu da öğreneceklerdi. Şimdi salağın teki karşıma çıkıp benimle dalga geçebileceğini sanıyorsa, ona kampta iplerin kimin elinde olduğunu - ve olacağını - gösterme vakti gelmiş demekti. 'Bir daha söyle, eğer cesaretin varsa.' Ben daha kamamı çekemeden, çocuk bana işaret ederek arkasına döndü ve kulübelerden birine ilerlemeye başladı. Kulübeye baktığımda, kırmızı boya ve dikenli teller bana çocuğun hangi kulübeye ait olduğunu anımsattı birden - Ares. Bunun üzerine, birden boğazımdan yükselen kahkahaya engel olamadım. 'Ah, savaş tanrısının çocuklarının bu kadar ödlek olduğunu bilmiyordum doğrusu. Ne oldu sert adam, kardeşlerinin desteğini arkana almadan meydan okuyamıyor musun bana?' Etraftaki melezlerden bir, iki tanesi de gülecek gibi oldu, ama ortam o kadar gergindi ki, buna cesaret edebildiklerini sanmıyordum. Şöyle bir dönüp bana baktı Ares çocuğu bana. Farklı bir cevap vermesini bekleyerek dik dik bakmaya devam ettim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mantalon Soluric
Hekate'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Hekate'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Mantalon Soluric


Mesaj Sayısı : 97
Kayıt tarihi : 05/02/11

Şeytani Bakışlar Empty
MesajKonu: Geri: Şeytani Bakışlar   Şeytani Bakışlar Icon_minitimePaz Mart 06, 2011 9:36 am

"Şu çocuğa bak MANTALON! Ne kadar aptal. Hiç güleceğim yoktu," diyerek kahkahalar atmaya başladı Mantadark. Ona komik geliyordu. Ama bu çocuğun içinde başka bir şeyler gizliydi. Yüzü bir katilinkine benziyordu. Geçmişinde birilerini öldürmesi olasıydı. Hiç kimse daha önce tanışmadığı birine sırf ona garip geldi diye bıçak çekmez. Benim kardeşlerime korunup onu kulübeme çağırmış olmamı düşünmesi gayet normaldi. Normal olmayan tek şey hiç görmediği biri hakkında fazla önyargılıydı. Kardeşlerimden ikisi kulübedeydi. İkisine de kaş göz işareti yaparak kulübeden çıkmalarını ima ettim. Hızlıca kulübenin kapısından dışarı çıktılar. Önümdeki çocuk tekrar pis bir bakış takındı. "Şuna hak ettiği cevabı ver Mantalon. Kimin patron olduğunu göster ona," diyerek gaza getirmeye çalışıyordu beni Mantadark. Söyleyeceklerimi kafamda saniyeler içinde belirledim. "Öncelikle, meydanda bıçak çıkarmak hiç de mantıklı değil ki(!) ben seni kulübeme çağırmasaydım eğer bütün kampı ayaklandıracaktın. İkinci olarak, ne kadar psikopatsın bilmiyorum ama burada istediğini öldürebilirsin. Kınının boyuna bakacak olursak yanında kolay taşınabilir bir bıçağın var. Gayet kullanışlı. Etkilenmediğimi söylersem, beni bu nedenle öldürebilirsin." Çocuk pis bakışlarını devam ettirerek dikilmeye devam etti. "Seni salak Ares çocuğu. Ölmekten korkmuyor musun? Seni şu an lime lime doğrayabilirim. Kimsenin ruhu duymaz. Çeker giderim," diyerek gözlerini fal taşı gibi açtı. Sakinliğimi koruyordum. "Ölüm mü? Ne diyor bu Mantalon. Biraz daha konuşursa gülmekten bayılacağım," diyerek yerde kahkahalarla boğuşuyordu Mantadark. Beni hep rahatsız eden kötü ikizim, şimdi yerlerde gülme krizine girmişti. Bu çocukta farklı bir şeyler vardı. Sinsi bakışlarının ardında bambaşka gerçekleri gizliyordu. "Ölüm nedir ki? Hayatında hiç tattın mı? Hayır. O zaman neden korkacağım ki. Bir kazada ölmek yerine, burada hiçlikler arasında ölmeği yeğlerim. Amaçsız bir hayat benim için havada süzülen bir toz tanesinden farksızdır." Çocuk söylediklerim karşısında garip bir yüz ifadesi takınmıştı. Bıçağı elinde duruyordu. İstediği an beni öldürebilirdi. Gözünün bunu yapacak kadar kara olduğu ortadaydı. Mantadark artık gülmüyordu. Ayağa kalkmış vaziyette, bir bana bir çocuğa bakıyordu. Vereceği cevabı merakla bekliyordum. Çocuk biraz bekledikten sonra konuşmaya başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Allen Jacques Harth
Nyks'in Çocuğu/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Nyks'in Çocuğu/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Allen Jacques Harth


Mesaj Sayısı : 432
Kayıt tarihi : 21/02/11

Şeytani Bakışlar Empty
MesajKonu: Geri: Şeytani Bakışlar   Şeytani Bakışlar Icon_minitimePtsi Mart 07, 2011 2:41 pm

Kulübedeki kardeşlerini dışarıya çıkartması şaşırtmıştı biraz beni. Pekala, karşımdaki çocuk ilk bakışta tahmin ettiğim gibi korkağın teki değildi, hakkını vermem lazım. Ama bu yine de, peşi sıra Ares kulübesine girerken sinirimin azalmasına neden olmadı. Elimi kamanın üzerinden çekmeden, onu sessizce takip ettim. Bir yandan da merak ediyordum neden bu kadar normal davrandığını. Hiçbir şey olmamış, biraz önce onu tehdit etmemişim gibi. Bana mantıklı olan şeyler hakkında nutuk vermeye başladığında, yüzüme neredeyse pis bir sırıtışın yerleşmeye başladığını fark ettim. 'Seni salak Ares çocuğu. Ölmekten korkmuyor musun?' Fısıltı tonunda çıkan sesim, buram buram alaycılık ve tehdit kokuyordu. 'Seni şu an lime lime doğrayabilirim.' Doğruydu bu. Yapmadığım bir şey değildi. Gözümü kırpmadan tekrar yapmamam için hiçbir sebep yoktu. Bu duyarsızlığı, iyiden iyiye sinirime dokunmaya başlamıştı. 'Kimsenin ruhu duymaz. Çeker giderim.' Ne yapmaya çalışıyordu? Neden bu kadar sakindi? Bu kadar kolay mıydı yaşanan hayattan, alınan nefesten vazgeçmek? Kamayı yarı yarıya çıkarmıştım kınından, bir fırsat... Ufacık bir fırsat dahi verse, gerçekten şu anda çivileyiverecektim onu. O anda konuşmaya başladığında ise, olduğum yerde donup kaldım. 'Ölüm nedir ki? Hayatında hiç tattın mı?' Nefesim dudaklarımda donmuştu sanki, tek bir kelime çıkmadı ağzımdan. Ölüm ne miydi? Bunu söylemek karşısındaki dertsiz, tasasız çocuk için çok kolay olmalıydı. Çocukluğumdan beri kaç kere yaklaşmıştım ölüme, kıl payı kurtulmuştum? Karşımda biri bana silah çekmişken, ben de böyle rahat olabilir miydim acaba? Bunları düşünürken, çocukluğumun alevler içinde geçen döneminden bir görüntü aklıma takılıverdi.

...

Koyu sarı renkte saçları, kahverengi gözleri olan bir kadına bakıyordum, korku iliklerime kadar işlemişti. Ellerimle arkamdaki duvarı yoklayarak doğrulmaya çalışırken, gözlerimi bir an olsun ayıramıyordum beni dehşete düşüren, bir o kadar da nefret ettiğim üvey anneme bakarken. Diane Harth... Benim hakkımda konuşurken biraz arkasında duran adama yönelttiği kelimelerdeki zehir, en çok benim canımı acıtıyordu. 'Hepsi senin bu veledin yüzünden! Onunla ilgileneceğim diye her işi savsakladın. Kaç tane toplantıyı kaçırdın şimdiye kadar bununla ilgilenmek için? Ha? Bir de muhasebeci olacaktın, değil mi, patron olacaktın?' Daha fazla dinlemek istemiyordum. Ellerimi kulaklarıma kapattım ve gözlerimi de sıkı sıkı yumarak duvara sindim iyice. Belki her şeye katlanmak daha kolay olabilirdi, eğer babam olacak adam da susmayıp, beni savunmak için bir şeyler söyleyebilseydi. Gözlerimden bir damla yaş süzüldü usulca. Sevgiden başka hiçbir şey bilmemesi gereken altı yaşındaki küçük bir kalbin, böylesine acı verici şeylerle sönükleşmesi gerçekten de çok kötü bir durumdu. Ama elimde değildi. Bana hızla yaklaşan adım seslerini duyduğumda, neler olacağını anlamıştım. Yanağımda patlayan tokadın acısına karşı ses çıkarmamaya gayret ettim bütün gücümle. Bu evde işleri daha da zora koşmamanın tek bir yolu vardı - sessiz sedasız katlanmamız gerekiyordu bütün yaşadıklarımıza. Gözlerimden daha fazla yaş geldi, ama çenemi tutmayı başardım. Biri iki eliyle birden yakamı kavradığında hafifçe araladığım gözkapaklarım arasından Diane'in yüzünü seçebildim. Bana katıksız bir öfkeyle, ona cevap vermemi istiyormuş gibi baktı. Hala ağzımı açmadığımı görünce, beni biraz daha havaya kaldırdı ve bir kenara fırlattı. En son hatırladığım başımı duvara çarptığım ve kendimi keskin bir sızının pençesine bıraktığımdı.

...

Çocuğun son sözlerini hayal meyal yakalamayı başardığımda, boş bakışlarım ancak sabitlenmeye başlamıştı önümdeki manzarada. Başımı hafifçe kaldırıp onun yüzüne yarım bir bakış yolladım. Bana çok zıttı onun yaşam tarzı. Bunca yıl, hayatta kalmaktan başka tek bir amacım olmadan tutunmuştum yaşama. Bu çocuk gibi bir anda pes etsem, bu kadar kolay vazgeçsem, bu zamana kalır mıydım? Bir şeyleri değiştirir miydi bu? Bana bakmaya devam ettiğini görünce, sonunda bir şeyler demem gerektiğini anladım. Bir süre daha düşündükten sonra, 'Daha önce hiç bu kadar mülayim bir Ares çocuğu görmemiştim.' dedim ve tekrar durdum. İçimde başka bir his filizlenmeye başlamıştı Ares çocuğuna karşı. Belki, bilmiyordum... kıskançlık olabilir miydi? Yaşamadığım ve yaşamayacağımı düşündüğüm rahat bir hayatın özlemi? 'Sanırım bu ilk karşılaşmamız olmayacak.' Kamamı kınına geri soktum ve yarı yarıya arkama döndüm. 'Adım Mantalon.' Arkama baktım. Çocuk bana elini uzatmıştı. Çok garip bir gün geçirdiğimi düşünüyordum, şimdi ise kesinlikle kontrolümden çıkmaya başlamıştı bazı olaylar. Genelde ilk olarak tehdit ettiğim bir adamın sonradan elini sıkmazdım. Ama garip bir his, şimdi başlatacağımız bir tanışıklığın, ilerde birçok faydası dokunacağını işaret ediyordu bana. Bakışlarımı Mantalon'un yüzüne kaldırdım, orada gördüğüm samimilik, bir anda etrafımdaki duvarları bir milim indirmeme neden oldu. Çocuğun elini sıktım. 'Allen.' Hafif bir gülümseme dolandı bunun üzerine Mantalon'un dudaklarında. 'Bir daha görüşeceğimiz zamanı sabırsızlıkla bekliyorum.' dedi. Hiçbir şey demedim. Açıkçası aklıma da diyecek bir şey gelmemişti. Sakin bir tavırla kulübeden çıktım ve kapının önünde toplanmış olan meraklı melezlere hiçbir şey demeden, Nyks kulübesinin yolunu tuttum.


--Rp bitmiştir!--
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Şeytani Bakışlar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Buz gibi soğuk bakışlar...
» Jenny'nin Şeytani Planı
» 2. Kehanet (Tartarus) Şeytani fikir kişi değiştiriyor...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Kulübeler :: Ares Kulübesi-
Buraya geçin: