Babamın ceza görevi nedeniyle medusanın en çok takıldığı iki yerden birine gidiyorduk. Yani Em Teyze'nin Bahçe Cüceleri Mağazası'na... Kampa uğramamıştım, çünkü silahlarım yanımdaydı.
Rüya'dan girişin önüne park edilmiş eski püskü bir kamyonun yanına inmesini istedim. Yere indiğinde vakit kaybetmeden aşağı atladım ve "Uzaklaş kızım. Medusa ile işim bitince çağırırım." dedim ve onun havalanışını izledim.
İçeri girdim. Kapının üzerindeki zil uğursuzca çınladı. Sanki birazdan olacakları haber veriyordu. Etraftaki bir zamanlar canlı olan heykellere bakmamaya çalışarak "Kimse var mı?" diye seslendim.
Medusa bahçeye açılan kapıdan girdi ve "Hoşgeldin tatlım." dedi. Kafasındaki yılanlar tıslıyor ve sanki suyun altında gibi dalga dalga görünüyordu. Gözlerindeyse siyah bir gözlük vardı. "Burada ne işin var? Eceline mi susadın?" dedi. Sesi insanın kanını donduracak kadar garipti. Hem nefret dolu, hem de kızıyla konuşuyormuş gibi sevecen. "Ah, aslında senin eceline susadığını duydum. Babamdan çaldığın şeyi almaya geldim, kendi isteğinle verecek misin, yoksa seni öldüreyim mi?" dedim.
Pis pis sırıttı ve cebinden çıkardığı küçük bir şişeye bakarak "Bu mu? Onun için bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum küçük kız. Baban neden tipik üçlüden birini göndermedi? Yeni hizmetçisi sen misin?" dedi. Sırıttım ve "Aslına bakarsan o şişedekinin ne olduğunu merak ettiğim için geldim. Babama götürmek gibi bir niyetim yok, onu hiç sevmem zaten." dedim. "Demek öyle, o halde bunu çaldığımı nereden öğrendin?" diye sordu. Umursamaz görünmeye çalışarak "Rüyamda... Cidden, biz Hypnos çocukları arada sırada gerçekleşmiş, gerçekleşmekte olan ya da olacak şeyleri rüyamızda görürüz." dedim. Medusa bu yalanı yemiş gibi görünüyordu. Rüya kısmı doğruydu, ama kalan her şey yalandı.
"Bu şişenin içinde Lethe Nehri'nden alınan su var. Tek bir damlası bile hafızayı mahveder." dedi. En azından güçlü bir şey çalmıştı. "Pekala, onu bana ver. Tatsızlık çıksın istemiyorum." dedim.
Pis pis sırıtarak "Neden tatlım? Eğer çok istiyorsan babacığından rica et." dedi. İşte bu beni sinir etmeye yetmişti. "Neden düello yapmıyoruz?" dedim. "Düello? Pekala!" dedi ve gözlüklerini çıkardı. Ama ben ondan önce davranmıştım, o gözlüğünü çıkarana kadar kolyemi üzerine fırlatmıştım. Kolyem görevini yerine getirip patladı ve dumanlar dağıldığında horul horul uyuyan Medusa'yla karşılaştım. Yerde duran kolyemi ve şişeyi aldım. Şişenin kırılmamasına sevinmiştim. Açıkçası, kırılırsa olan bana değil Medusa'ya olacaktı.
Başımın dönmesine aldırmadan dışarı çıktım ve uzun bir ıslık çaldım. Rüya anında çağrıma yanıt verdi ve yanıma indi. Ona biraz şeker verdim ve Medusa uyanmadan gitmek için üzerine binmeye çalıştım. Ama başım o kadar çok dönüyordu ki ayakta durmak bile imkansızdı.
Medusa için bu kadar güç harcamam gerektiğine inanamayarak yere çöktüm ve gözlerimi yumdum. Baş dönmesinin geçmesini umuyordum ama karanlık bile dönüyordu.
Bu sırada "İyi misin?" diye bir ses geldi. Korkuyla gözlerimi açtığımda karşımda Morpheus duruyordu. "Çok da umrundaymış gibi konuşma lütfen!" dedim ve ayağa kalkmaya çalıştım. Tabii ki başarılı olamayıp tekrar oturmak zorunda kaldım. Kendimi sarhoş olmuş gibi hissediyordum.
"Beni neden şikayet etmedin?" diye sordu. Dönen suratına sinirle baktım ve "Bana borçlu kal istedim? İyi plan değil mi?" dedim. Aslında yalan söylüyordum. Tamam, başta ona kızgındım, ancak babamın sözlerinden sonra ona karşı biraz saygısız davrandığımı fark etmiştim. Başta o da beni delirtmişti, ama artık bunları unutacaktım. En azından bir yenisini yapana kadar.
"Çok komiksin. İyi anlaşmayı denemeye ne dersin?" dedi. Şaşkınlıkla "Aman Tanrılarım! Sen-sen bana iyi anlaşmayı mı teklif ediyorsun!? Öldüm değil mi? Medusa canıma okudu, bu da Hades'in bir şakası!" dedim.
"Beynin mi sulandı senin? İyilik de yaramıyor sana! Her neyse, söylemediğin için sağol. Bu arada babamdan haber getirdim, şişe senin. Sanırım yaptıklarımı biliyordu. Ayrıca seni kampa gönderiyorum ve aramızdaki husumet bitiyor." dedi. Zeus mu çarpmıştı bunu? "Ryz'ı da affet." dedim. 'Tamam' anlamında başını salladı ve o anda zaten bulanık olan görüşüm iyice bulandı ve altımdaki sert yer bir anda yumuşacık oldu. Bir süre etrafı seçmeye çalıştıktan sonra buranın odam olduğunu anladım. Şişeyi komidinimin çekmecesine koyup yatağa gömüldüm.