Lisa beni zorla da olsa dışarı çıkmaya ikna etmişti.Ben 15 yaşındayım ve son 1 aydır gerçekten de çok kötü kabuslar görüyordum.Bazen gözümden yaşlar akarak bazen de çığlık atarak uyanmış buluyorum kendimi.Lisa da beni bu yüzden dışarı çıkarmaya karar vermişti.Biraz kafam dağılsın istiyordu.Biraz zor da olsa evden çıkmıştık ve konuşarak yürüyorduk.
'Nasılsın?'diyerek konuşmaya kolay bir giriş yapmıştı...
bense'Kötüyüm, her gece birbirinden beter şeyler görüyorum sanki bana bir şeyler anlatmak istiyorlar gibi'dedim.Bu lafımın üstüne şaşırmış gibiydi ama fazla önemsemedim.Aklımdaki sorularla boğuşarak ilerliyordum.
Bir alışveriş merkezinin önünde durduk.Lisa, 'İçeri girmek ister misin?' deyince ona baktım ve içeri girmek istediğini anladım.Sanki istekliymişim gibi bir ses takınarak 'Olabilir' dedim.İçeri girerken gözlerinde gördüğüm mutluluk beni de bir an mutlu etmişti.
Mağazaları gezerken Lisa da bana durmadan soru soruyordu...'Tom'la bu aralar hiç buluştun mu?' Hayır diye direk cevap verdim.Tom benim erkek arkadaşımdı ve 2 haftadır benle hiçbir şekilde iletişim kurmamıştı.Ben de kendi sorunlarımla boğuşurken onu arayacak pek bir fırsat bulamamıştım.Lisa'ya ' İyi hatırlattın ben onu bir arayayım.' dedim.Lisa 'O zaman ben gidiyim hem sen konuşurken biraz bakınmş olurum hem de rahat rahat konuşursun.' dedi ve ben hiçbir şey diyemeden gitti.Ben de telefonumu elime alıp numarasını çevirdim...Telefon çalıyordu ama meşgule aldı ben de tekrar aramayıp Lisa'nın yanına gittim.
Lisa beni görür görmez hemen atladı ve 'Ne konuştunuz?Pek uzun bir konuşma olmadı heralde?' dedi.'Hiç konuşmadık ki, meşgule aldı!' diye sitem ettim.Lisa'nın biraz keyfi kaçtı ama sonrasında 'Neyse belki böylesi daha iyidir hem daha rahat gezeriz.' dedi ve şu anda bulunduğumuz mağazanın kapısından çıktık.Bir üst kata doğru hareket etmeye başlamışken tam şu anda eski olmuş sevgilimi gördüm.Bir kızla sarmaş dolaştı.Kıza daha dikkatli baktım ve bunun tanıştığımızdan beridir sürekli kavga ettiğim Sarah olduğunu gördüm.Kendimi tutamadım ve ağzımdan 'Sürt*k' kelimesi çıktı.Ne olduğunu fark etmeden vitrinlere bakınan Lisa da bu lafın üstüne bana döndü ve baktığım yere baktı o ise 'Hayır, olamaz!' demekle yetinmişti.Gözlerimden akmak üzere olan gözyaşlarımı bastırdım ve arkama dönüp hızla çıkışa doğru ilerlemeye başladım.Lisa peşimden gelip ben birkaç dakika içinde yanında olacağım diyip Tom ve Sarah'ın yanına gitti.Ben yerimde donmuş bir şekilde ona bakarken o gitti ve ikisine de bağırmaya başladı.'Siz Erin'e bunu nasıl yaparsınız!Kendisi zaten bir dolu sorunla uğraşırken yardım etmek yerine onu aldatıyor musun Tom!...' diye bağırdı ve ikisine de sert birer yumruk geçirip yanıma geldi.Ben daha ağzımı bile açamazken 'Hadi artık gidelim, burası seni yeteri kadar üzdü'dedi ve dışarı çıktık.Dışarı çıkmamla beraber ılık hava yüzüme çarptı ve az da olsa rahatladım.Benim çok kızgın ve mutsuz olduğumu gören Lisa eve gitmememiz gerektiğini düşünüyordu.Bunu ben de kabul ettim ve ormanda bulunan bizim yerimize gittik.Orman ikimizin evine de çok yakındı.O yüzden bir üzüntü, kırgınlık gibi duygular hissettiğimizde oraya gider düşüncelerimizi ya çözer ya da onları zihnimizden uzaklaştırırdık.Ben bunları düşünürken ormana geldiğimizi fark ettik.Lisa üzgün bir sesle 'Geldik.' dedi.
Son 1 aydır beni binlerce kez mutsuz görmüştü.Ben de bir kerecik de olsa onu mutlu etmek için gülümsedim.Duygudan yoksun zorlamalı bir gülümsemeydi ama bu bile onu mutlu etmeye yetmişti.Çimlere oturduk.Lisa beni rahatlatmak için konuşuyordu.'Her şey yoluna girecek.Bütün bu üzüntüler geçecek.Değmez bile' gibi bir sürü cümle kurmuştu.Normal bir günde tüm bunlar beni güldürebilirdi ama bu gün gülebileceğimi sanmıyordum.Öylece otururken çalılardan hışırtılar duyduk.Merakıma dayanamayıp sesin geldiği yere döndüm ve keşke dönmeseydim diye düşünmeye başladım.Mitoloji ile ilgili bir canavar olan empusa tam karşımda duruyordu.Belinden altının yılan olduğunu saymazsak güzel sayılabilirdi.Ne saçmalıyordum ben!Hemen koluma cimcik attım ama hala empusa karşımda duruyordu.İnanamaz gözlerle Lisa'ya baktım ve ağzından çıkan 'Aman Tanrılarım!' lafını zorla duyabildim.Ben daha ne olduğunu anlayamadan o bir kılıç çekmişti ve canavara saldırıyordu.Ama o kılıç nerden çıkmıştı ki!Baya uzun bir kılıçtı kolaylıkla saklayamazdı ve bu gün yanında öyle bir kılıç taşımadığına emindim.Ben bunları düşünürken o ise ağır bir biçimde yaralanmıştı.Suratından kanlar akıyordu.Bu görüntü aklımı başıma getirdi ve o anlık öfke ile Lisa'nın elindeki kılıcı alıp empusaya saldırdım.Neye uğradığına şaşıran empusanın kadın suratı şaşkınlıkla bana bakıyordu.Ona hareket imkanı tanımadan elimdeki kılıcı kabzasına kadar kalbine sapladım.Empusa toza dönerek yok oldu.Empusayı öldürdüğüm kılıç ise, minyatür bir bıçağa dönüşmüş, yerde duruyordu.Onu derhal elime aldım ve Lisa'nın yanına koştum.
Ağzından kanlar geliyordu.Çok kötü gözüküyordu.Telaşla 'Lisa, bir ambulans çağırmalıyız!' dedim.O ise eliyle ağzımı kapatıp 'Şimdi beni çok iyi dinle.' dedi.Ağzımı açmadan dinlemeye başladım.'Bana ambulans falan çağırmaya çalışma, öleceğim.Ama sana söylemem gerekenler var.Ben seni melez kampına götürmek için görevlendirilmiş biriyim.Ben oraya seninle gidemeyeceğim ama senin kolaylıkla oraya varabileceğini biliyorum.Sen bunu yapabilecek kadar güçlüsün.Melez kampına gitmek senin kaderin.O yüzden sakın vazgeçme.Yolda karşına canavarlar çıkabilir, o yüzden bu kılıcı almanı istiyorum.Bir canavarla karşılaştığın zaman eline aldığın anda gerçek boyutlarına ulaşacaktır.Melez kampında her şeyi daha net bir biçimde öğreneceksin' dedi ve kollarıma yığıldı.Hıçkırarak ağlamaya başladım ama dediğini yapacaktım.Beni oraya sağ salim götürmek için kendi canını feda eden arkadaşımın amacını yarım bırakmayacaktım.Melez Kampına Gidecektim.