Kevin James

"Sparta nın hayaleti sana ihtiyacım var. Beni bulunduğum yerden kurtarmalısın yoksa hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’.Demişti küçük bir kız rüyamda, kim olduğunu ya da nelerden bahsettiğini bilmiyordum ama sanki o kızın başı gerçekten dertte gibiydi. Nelerden bahsettiğini bile bilmiyordum ki hem adımı nereden biliyordu. İşte bunlar 1 haftadır o rüyayı gördükten sonra düşündüğüm şeyler. Hayatım nedense son zamanlarda iyi gitmemeye başladı.Okulda başıma türlü türlü belalar geliyor,öğretmenlerimin çoğundan şikayet alıyordum.Ve evet en sonunda bunlar çok kötü bir olayla patlak verdi.O gün ben en iyi arkadaşım Dylan ile basketbol oynarken en sevmediğim öğretmen olan Bayan Claire yanımıza gelip beni müdürün odasına çağırdı daha neler olduğunu anlayamadan kendimi müdürün odasında buldum.Yerde kan lekesi ve duvarda da pençe izleri vardı.Odayı görünce dehşete kapıldım.Kim böyle bir şey yapmış olabilirdi ki.Müdüre baktığımda bana pis pis sırıtıyordu, sonra birden” Bu odayı kimin bu hale getirdiğiyle ilgili bir fikrin var mı?James ha ? diye bağırdı.”Efendim be-ben bilmiyorum efendim ve beni buraya neden çağırdığınızı da bilmiyorum. “Yaa ama ben biliyorum James acaba bu bilekliğin sahibi olabilir mi? Diye sordu müdür. “Peki benim olduğunu nerden biliyorsunuz ? “Üstünde Latince adın yazıyordu”.dedi Bayan Claire .Odaya geldiğimizden beri ilk kez konuşmuştu . Müdür bilekliği bana verdi . Bileklik altından yapılmışa benziyordu ve üzerinde gerçekten Latince adım yazılıydı . Latinceyi okuyabiliyordum . “Eee , bir cevabın yok mu James? Ha? “Be-be- ben sizi temin ederim ki böyle bir şey yapmadım.O bileklik benim bile değil . “Yeter ! Bu bardağı taşıran son damlaydı . Seni okuldan atıyorum". diye kükredi müdür . Odadan çıktığımda gözlerime inanamadım bütün okul kapının önünde içerde olanları dinliyordu .Kendimden o kadar utandım ki oracıkta ölmek istedim. Çocukların benimle alay etmesini istemediğimden koşmaya başladım. Arkamdan alay ettiklerini duyabiliyordum ama artık önemli değildi.Okulun çıkışına geldiğimde birden (kalabalığın içinde olan okulun en havalı kızı) Katie önüme çıktı . Nasıl bu kadar hızlı buraya gelebildi anlamadım. “Katie seni görmemiştim çok özür dilerim . “ Sorun değil ben de seninle karşılaşmayı bekliyordum Sparta’ nın hayaleti . Son söylediğini öyle bir söyledi ki aynı bir yılanın tıslaması gibiydi. “Ne , kim be-" “Shhh” dedi. Ve sonra beni öpmeye başladı . O kadar çok şaşırdım ki nerdeyse bayılacaktım.Sonra ağzıma kötü bir şey gelmeye başladı sanki dili uzamıştı ve birden kafası bir yılan kafasına dönüşmeye başladı . Bunu görünce karnına doğru bir tekme savurdum ama kız o kadar atikti ki havada bir parende atıp yere düştü . Daha ne olup bittiğini anlayamadan kız formunu tamamlamıştı bile . Bir yılan kafası ayakları kartalın pençeleri gibiydi ellerinde öyle büyük tırnaklar vardı ki kafamı anında yerinden sökebilirdi .Ve 1 m boyunda kanatları vardı . Durmadan tıslıyor ve Latince bir şeyler söylüyordu. “Öleceksin Sparta’nın hayaleti.”Diye bağırdı ve üzerime doğru dalışa geçti . Tam zamanında takla atmayı başardım ve çöp kapağını alıp onun suratına fırlattım. Bundan da kurtulan kız bana tekrar saldırıya geçti ama bende ne bir kılıç nede bir silah vardı.Birden kapıyı kırıp dışarı şövalye gibi bir adamın geldiğini gördüm ve o yılan kızın saldırısına kılıcıyla karşı koydu. Bana müdürün benim olduğunu söylediği bilekliği attı. Bilekliği yakaladığımda çok sıcaktı ve nerdeyse elimden düşürecektim.Sonra bilekliği bileğime geçirdim ve bir şeyler olmasını bekledim.Bileklik aniden yandı ve kollarımı zincirlerin sardığını gördüm .Bu hayatımda çektiğim en kötü acıydı .Ben burada acı çekerken şövalye yılan suratla kapışıyordu. Sonra O zincirlere bağlı bir şekilde olan 1 m uzunluğunda 2 tane kılıç belirdi. Şövalye yılan kafaya bir darbe daha indirdikten sonra yılan kafa inledi ve öyle bir çığlık attı ki okulun bütün camları kırıldı.Belli ki bu bir yardım çağrısıydı çünkü müdürün penceresinden bir yılan kafa daha geldi . Bana doğru dalışa geçti şövalye bir şeyler yap der gibi bana bakıyordu .Sonra beynim değil de reflekslerim harekete geçti,kılıçları havaya doğru savurdum ve yılan kafayı vurmayı başardım .İnleyerek yere düştü ve bende kılıçlarımı bir pervane gibi çevirip ona doğru savurdum .İkinci darbeyi de yiyen yılan sersemlemiş bir şekilde geri çekildi .Ağzından yeşil sıvılar akıyordu.Çok geçmeden bunu neden yaptığını anladım.Bana zehir atmak için hazırlanıyordu .Birinci zehri attığında yana atlayarak kurtuldum ama ne yazık ki ikincisini göğsüme jilet gibi geldi . T-shirt’üm anında erimeye başladı ve göğsümde çok kötü bir acı hissediyordum.Yılan kafa üzerime atladı ve beni ısırmaya çalıştı. Onu geriye ittim ve suratına tekmeyi indirdim.İçimi öyle bir öfke kapladı ki kılıçlarımı savurup yılanın her tarafını biçmeye başladım .Ondan da sürekli kan olduğunu sandığım yeşil sıvılar fışkırıyordu . Tekrar uçmaya çalıştı ama onu kanatlarından yakalayıp yere çektim. Onu yerde tutmak için kafasına bastım ve kanatlarını çekerek kanatları kopardım . Bunun üzerine yılan inleyip küfürler savurup kaçmaya çalıştı. Bende son bir hamleyle kafasını kopardım.Diğer yılan kafa şövalye ile dövüşürken ona arkadan yaklaşıp onu yakaladım. “Nereden geliyorsunuz , siz kimsiniz ?” dedim. Yaratık cevap veremeden parladı ve bir ışık topuna dönüşüp patladı. Geriye doğru uçtum ve bayıldım.
Hatırladığım son şey şövalye beni taşıyordu ve bir ata yerleştirdi. Uyandığımda ormanlık bir arazideydim . “Burası neresi ?” diye sordum kendi kendime. İleride Latince Melez Kampı yazan bir geçit vardı .Galiba şövalyenin beni getirmek istediği yer burasıydı . Az önce neler olduğunu bilmiyorum ama Melez Kampı’nda öğreneceğim kesindi .

Rp puanı: 80.


/Admin.