Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Artemis'le Ay Yolcuğu (1)

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Adyali Beckett
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Adyali Beckett


Mesaj Sayısı : 1657
Kayıt tarihi : 21/10/10

Artemis'le Ay Yolcuğu (1) Empty
MesajKonu: Artemis'le Ay Yolcuğu (1)   Artemis'le Ay Yolcuğu (1) Icon_minitimePtsi Şub. 14, 2011 8:44 am

Bugün çok heyecanlıydım. Partiden sonra akşamüstüne kadar nasıl bekleyeceğimi düşündüm. Artemis, istediğin zaman yolculuğumda bana katılabilirsin demişti ve ben de bir tarih belirlemekte oldukça zorlanmıştım. Sonunda bugünü, sevgililer gününü seçtim. Bugünü zaten sevmiyordum, ayrıca böyle bir günü -ya da geceyi mi demeliyim- Artemis'le geçirirsem, onun dikkatini de 14 Şubat'tan uzaklaştırırım diyordum. Artemis'in mutlu olmasını istiyordum, ona şükran borçluydum ve kendimi hiç bir zaman borcumu tam anlamıyla ödemiş hissetmiyordum. Öğleden sonra olana kadar yatağımda oturdum ve zamanın daha hızlı akmasını ve şu lanet olasıca güneşin batmaya başlamasını diledim. Sonunda kalktım ve kıyafetlerimi değiştirdim. Ay yolculuğunda neler giyildiğini bilemiyordum, o yüzden dolabımı açıp rahat bir şeyler giymiştim. Saçlarımı çoğu zaman yaptığım gibi topuz yaptım ve birkaç ambrosia parçası, bir matarada nektar, silahlarım ve tabii ki Artemis'in verdiği kolyeyi çantama doldurdum. Kolyeyi de içine koyacakken vazgeçtim ve boynuma taktım. Artık hazırdım. Kahverengi sırt çantamı koluma geçirdim ve hızla kulübeden çıkıp pegasus ahırlarına gittim. Evet, güneş batmaya başlamıştı. Saatin üç buçuk-dört arası olduğunu tahmin ediyordum. Biraz erken gitmiş gibi olacaktım ama kıştaydık, hava erken kararıyordu. Sabırsızlıkla ve neşeyle Royces'u buldum ve ahırının kapısını açtım. ''Oğğlumm! Bak kim geldi? Bugün çok özel bir gün. Senin sahibin Ay yolculuğunda Artemis'e eşlik edeeceek!'' Bazı yerleri uzatarak söylemiştim ve buna ben bile güldüm. Çok komik bir durumdu. Ona gülümsedim ve hiç sevmediği bir şekilde ona yılışıp burnunu öptüm. Neşeyle zıplaya zıplaya onu Thalia'nın Ağacına kadar götürdüm. Ah, birkaç hafta öncesine kadar, bir zamanlar bu ağaçta hapsolmuş kızın benim kardeşim olduğunu bilmezdim. O zamanlar güzeldi. Şimdi ise çoğu kişi bana korkuyla bakıyordu. Tamam, Zeus çocukları çabuk sinirlenir ve sinirlenince de birkaç binayı kül edebilirler ama bu onlardan korkmak için yeterli bir sebep mi? Belki de. İç çektim ve ağaca son bir kez bakıp Royces'a bindim. Onun gri gövdesini okşadım ve anlımı onun başına dayayıp ''Empire State Binası'na.'' diye mırıldandım. Artık Morfeus kızı olmadığımı biliyordum, ama hiçbir zaman uyuma sevgisi konusunda bir değişim yaşamamıştım.
Gözlerimi kapadım biraz dinlendim. Uyandığımda Royces sinirle kişniyordu. ''Aferdersin oğlum, biraz ağır mı geldim?'' Royces'un ifadesi yeterince şey açıklıyordu zaten. Başımı çektim ve oturuşumu dikleştirdim. Altımıza baktığımda bütün gölkemiyle yükselen Empire State Binası ve Empire State Binası'nın yanında çöp gibi kaldığı Olimpos'u gördüm. Büyüleyiciydi. Tam anlamıyla. Royces'u hafifçe dürttüm. O da alçalmaya başladı. Yavaşça alçalmıyordu ama böylesini çok seviyordum. Rüzgar'ı yüzümde hissetmek gerçekten çok güzeldi. Aeolus ve özellikle Boreas'ı, çoğu tanrıdan daha çok seviyordum. Ama bunu kimseye söylemezdim tabii ki. Sonunda Royces sert bir duruşla Empire State Binası'nın önüne indi. ''Tamam Roycy, başlıyoruz. Bana şand dile oğlum.'' Royces cevap olarak kişnedi. Kıkırdadım ve itirazlarına aldırmayıp burnundan tekrar öptüm. Sonunda kendimi Empire State Binası'nın modernliğine bıraktım. İçerideki klimalar en sıcağa ayarlanmış olmalıydı ki, içimi bir sıcaklık kapladı. Burada hep kalabilirdim. Aslında, Ay yolcuğulunu düşününce bu biraz hafif kalıyordu. Bu yüzden zaman kaybetmeden asansöre doğru gittim. Anında bir el beni engelledi. ''Bir dakika. Nereye çıkacağınızı söylemeden geçemezsiniz bayan.'' Gözlerimi kısıp görevliye baktım. Beni yetişkin biri sanmıştı. Ama sandığından daha önemli biriydim. ''Sana hiçbir şey sormam gerekmiyor. Ben Adyali Zenobia Beckett, Zeus'un kızı ve Artemis'in Avcılarındanım. Eğer şimdi bir sorun varsa sorabilirsin.'' Adam şimdi oldukça korkmuş gibiydi. Korkmakta haklı, diye düşünüp zalimce sırıttım. Adamın elini hızla çekip asansöre bindim. 600. katın düğmesine bastım ve beklemeye başladım. Montumdan kulaklığımı çıkarıp kulağıma taktım ve müzikçalarımı çalıştırdım. İşte, bu iyi bir yöntemdi. Şu müziği duymamak içi Ares'le bile dövüşürdüm. Uzun bir bekleyişten kapılar yavaşça açıldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Artemis
Tanrıça/GM/Bayrak Kapmaca Koordinatörü
Tanrıça/GM/Bayrak Kapmaca Koordinatörü
Artemis


Mesaj Sayısı : 780
Kayıt tarihi : 17/09/10

Artemis'le Ay Yolcuğu (1) Empty
MesajKonu: Geri: Artemis'le Ay Yolcuğu (1)   Artemis'le Ay Yolcuğu (1) Icon_minitimeÇarş. Şub. 23, 2011 4:12 am

Empire State Binası'nın asansörüne yakın bir yerde durmuş. Adyali'yi bekliyordu. Apollon son model arabasını sürerek onlara yaklaşıyordu şu anda. Az sonra gelmiş olurdu Adyali. Apollon geldiği andan bir süre sonra onlar yola çıkacaklardı. Avcısı ile yolculuk etmek eğlenceli olabilirdi Artemis için. Sevgililer Günü'nden nefret etmişti her zaman. Ölümlülerin neden böyle bir günü kutladığını da anlayamıyordu aslında. Yine de rahatlatmaya çalışıyordu kendini. Birden yanında duran şeyi fark etti. Apollon, arabasını park etmiş bir şekilde karşısında dikiliyordu şimdi. O çapkın gülümsemesi hala yüzündeydi ve bu yüzden onunla kavga ettikleri bile olmuştu. "Merhaba kardeşim. Neden bu kadar gerginsin? Hadi neşelen biraz. Bugün sevgililer günü!" Gözleri gümüş rengini alırken Artemis, dik dik Apollon'a baktı."Kapa çeneni Apollon." Ama Apollon rahat bir şekilde arabasına yaslanmış, gözlüklerini takmış gülümsüyordu. "Seni anlayamıyorum Artemis. Şu kadar yıldır nasıl böyle yaşayabiliyorsun? Yalnız başına." Üzgün bir şekilde güldü bu sefer. Ama sesini alaycı tutmaya özen gösterdi. "Biri vardı Apollon. Bence sen onu çok iyi tanıyorsun." Bunu söyledikten sonra, ikizinin gülümsemesinin yok oluşunu ve altın bir ışıltının ardından yanından ayrılışını izledi. Ayaklarını sabırsız bir şekilde vuran geyiklerine aldırmadan başını, babasının sayesinde ruhunu yıldızlara yerleştirdiği Orion'u aradı gözleri. Bulduğunda o anı hatırladı. Apollon'a nasıl inandığını. "Sevgililer günün kutlu olsun Orion." Dedikten sonra başını asansörün orada kendisini izlemekte olan Adyali'ye çevirdi. Avcısı ne kadarını duymuştu acaba dediklerinin? Yanına gelmesini işaret ederken, arabasına doğru yürüdü. Yolculuklarına çıkmalarına en az beş dakika kalmış olmalıydı. Öncelikle ona kuralları anlatması gerekecekti. "Hoş geldin Adyali. Az sonra başlayacağız yolculuğa. Öncelikle sanırım, arabayı geyiklerin çektiğini görmüşsündür. Onları kontrol etmek çok zordur ama ben varken daha uysallardır." Bunları söylerken boyunlarını okşamaya başlamıştı. "Yola çıkmamız gerekiyor. Yolculuk sırasında bir çok yer gezeceğiz daha." Arabasına binerken, Adyali'ye gülümsedi. Avcısının binmesine yardım ettikten sonra tutunmasını izledi. Oldukça hızlı hareket edeceklerdi. Oklarını kılıfında, yayı ile birlikte sırtına astıktan sonra arabanın birden havalanmasını sağladı. Sessizliğini koruyan Adyali'ye bakıp "Biraz sıkı tutunsan iyi olur. Şimdi yavaş gidiyoruz ama gittikçe hızlanacağız. Yine de ben varken sana bir şey olacağını sanmam. Baban da koruyacaktır seni." Dedi göz kırpıp. Sonra önüne döndü ve sessiz kalmaya devam eden Adyali'nin konuşmasını bekledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adyali Beckett
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Adyali Beckett


Mesaj Sayısı : 1657
Kayıt tarihi : 21/10/10

Artemis'le Ay Yolcuğu (1) Empty
MesajKonu: Geri: Artemis'le Ay Yolcuğu (1)   Artemis'le Ay Yolcuğu (1) Icon_minitimePaz Şub. 27, 2011 7:48 am

Asansörden indiğimde biraz şaşırmıştım. Karşımda Artemis ve Apollon duruyordu. Apollon'u hiç beklemiyordum. Artemis de orada olduğunda pek mutlu görünmüyordu Apollon'un. Ama beni görmemişti Artemis. Onların konuşmalarına kulak misafiri olmayı hiç sevmemiştim. Artemis beni farketmese de Apollon, o konuşurken beni farketmiş ve gözlerini Artemis'in üzerinden bana çevirmişti. Her tanrı görüşümde olduğu gibi, gücü içime işlemişti. Dikkatimi ondan Artemis'e çevirdim tekrar. O sırada Artemis başını gökyüzüne çevirdi ve ''Sevgililer günün kutlu olsun Orion.'' dedi. Orion'u duymuştum. Birden hikayesini hatırlayıp üzgün Artemis'e ve hemen ardından -kızgın gözlerle- Apollon'a baktım. Artemis'in sevdiği tek kişiyi öldürtmüştü. Hem de Artemis'in ta kendisine. Kimbilir Artemis ne kadar acı çekmişti. Apollon'un parıltılı gözlerine aldırmayıp Artemis'e bakmaya devam ettim. Tam o sırada Artemis başını bana doğru çevirdi. Bir şeyler söyledi ama benim aklım hala Orion ve onun acıklı hikayesindeydi. Sevgiler Günü'nünde onu anmak... Bayağı zor olmalıydı. Artemis arabaya binerken ben de otomatik olarak onu takip ettim. ''Biraz sıkı tutunsan iyi olur. Şimdi yavaş gidiyoruz ama gittikçe hızlanacağız. Yine de ben varken sana bir şey olacağını sanmam. Baban koruyacaktır seni.'' Artemis'e gülümsedim. O gerçek bir tanrıçaydı. Bana karşı hep nazikti ve iyi niyetliydi. Annem de öldüğü için, onu annem gibi görüyordum artık. Bunu söylersem belki biraz alınacağını düşünüyordum. Bekaret yemini yüzünden yani. Ama bu gerçekti. O çok iyi bir anne olurdu. Bu düşünceyle gülümsedim ve aşağıya baktım. Olimpos'tan uzaklaşmıştık bile şimdiden. New York'un parlak ışıklarını görebiliyordum. Bu araba çok hızlıydı. Ama hızı bile harikaydı. Rüzgar yüzüme vururken bu kadar hızın verdiği harika hissin tadını çıkardım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Artemis'le Ay Yolcuğu (1)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Artemisle ilk karşılaşmam
» Artemisle Konuşmam
» Tanrıça Artemisle karşılaşmam...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Olimpos :: Empire State Binası/Olimpos-
Buraya geçin: