Bugün bayrak kapmaca yarışı vardı. Hiç katılmak istemiyordum, yorgundum daha yeni bir görevden dönmüştüm fakat başka çarem yoktu. Zorla da olsa Bayrak Kapmacaya katılacağıma dair söz verdim. O hiç istemediğim gün gelmişti. Sabah gözlerimi büyük bir “oof” çekerek açtım. Gözlerim daha tam açılmamıştı ki saatime baktım, saat 8.32 idi. Yarışma 09.00 da başlayacaktı. Hemen hazırlanmalıydım. Yüzümü yıkadım, giyindim ardından da savaş aletlerimi kuşanıp Ormana doğru ilerlemeye başladım.
Yolda kimseyi görmemiştim, herkes gitmiş olmalıydı. Bunu fark edince ben de hızlandım. Ormana yaklaştıkça hızımı daha da arttırdım. Oraya varınca tüm melezlerin orada olduğunu gördüm. Saatime baktım, saat 08.56 idi. Yetişmiştim, biraz soluklanayım derken Kheiron’un sesini duydum. “Melezler kurallar basit, mavi takım ve kırmızı takım var. Siz zaten hangi takımda olduğunuzu biliyorsunu-“ Kheiron’u daha fazla dinlemedim. Klasik bir konuşma yapacaktı. Tek duyduğum ses düdük sesi oldu. Sanırım bu başlayın demekti. Garip bir şekilde Kheiron’un sesi tüm kampa yayılabiliyordu. Neyse dikkatimi dağıtmamalıydım. Biz mavi takımdık, burada pek tanıdığım birileri yoktu. Hiç beklemeden Ormanın içine daldım. Karşı takımın bayrağına doğru ilerliyordum. Oraya doğru ilerlerken birçok ok yanımdan geçmişti. Tüm tuzakları ileri teknoloji ürünü eşyalarım ile atlattıktan sonra ileride bayrağı gördüm. Hızla ona doğru koşmaya başladım. Bayrağın yanına varıp onu çıkarmak için çekince bayrak bir anda kafese dönüştü ve beni hapsetti. Bir anda etrafımı 4 tane ok tutan melez sardı. Bu durum çok korkunçtu, mecburiyetten kılıcımı ve kalkanımı yere bıraktım, esir düşmüştüm. Zaten başından beri bu yarışmaya katılmak istemiyordum o yüzden çok iyi olmuştu. Aradan belli bir süre geçti, ne kadar oldu hatırlamıyorum bir düdük sesi duydum. Maç bitmiş olmalıydı, düdük sesinden sonra bir melez yanıma geldi ve bulunduğumu kafesi açarak beni dışarı çıkardı. Hızla kulübeme doğru koştum, olacakları bekleyemeyecektim. Gidip dinlenmeliydim…