Okulun ikinci haftasıydı ve ben her genç kız gibi ölümüne sıkılıyordum.Neyse ki daha ikinci haftadan kendime bir arkadaş bulmuştum.Okul değiştirince bütün arkadaşlarımın da değişmesi ve yenilerini edinmek zorunda kalmam beni deli ediyordu.
Fizik dersindeydik ve ben -tek- arkadaşım Phibi'ye fena halde karalanmış bir tomar kağıt atmakla meşguldüm.Tam bu işi 3. kez tekrar ederken sınıfımızın kapısı açıldı ve yanı sınıflardan bir çocuk içeri girdi.Sınıf öğretmenimiz George Bounce -ne saçma bir isim- tam bağıracaktı ki ağzına gelen o bir ton havayı geri yutmak zorunda kaldı.Çocuk kulağına bir şeyler fısıldarken gözleri sınıfı bir radar gibi taradı ve bende durdu.Neden bilmiyorum suratı kıpkırmızı oldu.O sırada dikkatimi başka bir şey çekti.Ardına kadar açık olan sınıf kapımızın önünden bir şey koşarak geçmişti sanki.Buna normal diyebilirsiniz.Ona bir sözüm yok.Fakat bu şeyin başı insan başı değildi ve kuyruğu vardı.İster inanın ister inanmayın çıplak kuyruklu ve boğa başlı bir insan bedeni koridorda koşuyordu.O an kafama dank etmişti!Bunu nasıl unutabilirdim?!Bu Minotordu!!!Minotoru sınıf kapımızın önünden 3. kere geçişini gördüğümde canıma tak etmişti.Bunu çaprazımda oturan Phibi'ye fısıldadım.O bunun oldukça saçma olduğunu ve kendisinin kapının ardında hiçbir şey göremediğini söyledi.Ama ben Minotor'u gördüğümden emindim.Bu sırada Bouncess -ona taktığımız isim buydu- beni çağırdı.Ve Bay Hamtleck'in -kendisi müdürümüz olur- beni çağırdığını söyledi.Phibi yanıma geldi ve Bouncess'a benimle birlikte gelip gelemeyeceğini sordu.Ağzından bir homurtu çıktı ve başıyla bir ''olur'' işareti yaptı.
Bay Hamtleck'in odasına vardığımızda oda boştu ve bir yaratık içeride yellenmişçesine iğrenç kokuyordu.Arka odanın kapısı açıldı ve ben müdürümüzü beklerken içeri az önce koridorda koşuşunu gördüğüm Minotor girdi.Ben daha şoku atlatamamışken üzerime saldırdı ve boynuzunu koluma geçirmek için hamle yaptı.O saniyede Phibi ''Al bunu!!!'' diye haykırdı.Ben Phibi'nin elinden hançerimi kaptım ve aynı saniyede Minotor'un boynuna sapladım.Sanki anında yok olmuştu.Aynı anda bedenimin suyla sarıldığını ve canlandığını hissettim.İçime nereden geldiğini bilmediğim kudretli,sonsuz bir güç dolmuştu.Sonra sanki duvar yarıldı ve oradan bir nemf geldi.Babamın beni beklediğini söyledi.Artık hiçbirşey bana garip gelmiyordu.Phibi'ye bir bakış attım.O ise bilmiş bilmiş bana bakıyordu sanki herşeyde bir parmağı vardı ve sadece benim için buradaydı.
Benim Melez Kampı'na gelişim böyleydi.Daha sonrasında ise Poseidon'un kanıyla kutsandığımı öğrendim.Artık herşey yeniydi...