Yeni Kardeşlere Parti !!

Evet, kulübemize iki yeni kardeş daha geldi ! Ne harika bir haber değil mi ? Eh, bunu kutlamadan da olmazdı herhalde. Bu yüzden de diğer kardeşlerle planımızı çoktan yapmıştık. Parti için her şey hazırdı yani. Pastalar, süslemeler, hediyeler... Geriye bir tek partinin ana unsurları kalıyordu: Andrea ve William. Onları bir şekilde dışarı yollamayı başarmıştık. Bir süre geri gelmemeleri için oyalaması için de bir melezi görevlendirmiştik. Dediğim gibi, her şey planlanmıştı önceden. Bir Athena çocuğu olmanın iyi yönlerinden biri de buydu işte. Her şey planlıydı ve planımız tıkır tıkır işliyordu. Şimdi, süslemeleri çıkartıp kulübeyi parti havasına büründürme zamanıydı. Tüm kardeşler bir olup süslemeleri çeşitli yerlere asmaya başladık. Tabii bu kadar kişi olunca işimiz daha kolay ve çabuk hallolacak gibi görünüyordu. Süslemeler hazırlandıktan sonra sıra pastaları dizmeye gelmişti. Çoğu pasta hazırdı. Kamp Marketi bizim sayemizde bayram etmişti. Ama yine de biz partide özel bir şeylerin de olmasını istediğimiz için bir önceki gece kendi ellerimizle kek yapmıştık. Şimdi de çeşitli kurabiyeler yapacaktık. Bunları düşünmek iştahımın kabarmasına sebep olmuştu. İçimdeki bastıramadığım heyecan da cabası. Yerimde duramıyordum. Oradan oraya, oradan oraya koşuşturup duruyordum. Ama şimdi mutfağa gireceğimiz için sakin olmam gerekliydi. Yine sakarlığımın tutması en son isteyeceğim şeydi şu an. Lucy, Sere, Helen, Melody ve ben kulübenin kızları olarak mutfağa doluştuk. Bu iş çok eğlenceli olacağa benziyordu. Gerçi kardeşlerimle yaptığım çoğu şey eğlenceliydi zaten. Ama çok da vakit kaybetmemeliydik. Daha bunun giyinmesi, süslenmesi vardı. Aslında Athena Kulübesi olarak giyime kuşama pek önem vermezdik ama bugün özel bir gündü. Kurabiyeleri yaparken küçük bir 'un savaşı' haricinde pek bir yaramazlık olmadı. Kurabiyeleri güzelce hazırlayıp fırına verdikten sonra herkes giyinmek için kendi dolabına koştu. Fazla vakit kalmamıştı. Keşke elbiselerimi daha önceden ayarlasaydım... diye düşündüm. Seçmek zor olacaktı. Birkaç elbise arasında gidip geldikten sonra sonunda kahverengi, üzerinde siyah puantiyeleri olan sade elbiseyi seçtim. Sonra da elbiseme uygun bir bileklik taktım. Artık partiye hazırdım !


Elbise.

(Elbiseni yiriiim!!! )

Bilgelik Tanrıçası'nın çocuklarının yaşadığı kulübenin sıkıcı bir yer olduğunu söyleyen biri karşıma çıkarsa, onu önce kılıcımla deşer sonra da parçalarını Tartarus'a atarım çünkü Athena kulübesi partileri ve kutlamalarıyla tanınan bir yuvadır. Kardeşlerim ve ben hiçbir zaman boş durmaz, her zaman ortaya yeni kutlama fikirleri atarız. İş temizliğe geldiğinde genellikle Sere ve Summ tek başlarına kalırlar ama eğlenceli etkinliklere tüm kardeşler katılırız. Daha birkaç gün önce benim doğum günü kutlamamı yapmış olmamıza rağmen yeni bir partiye ihtiyacımız olduğunu hissettik ve zaten partinin teması da hazırdı: William ve Andrea'nın kulübemize gelişi! İki yeni kardeşin birden yakın zamanlarda aramıza katılmasını kutlamamamız, ihtimal dahilinde bile olamazdı. Tüm planlarımızı yapıp yeni kardeşleri kulübeden çıkarmayı başardıktan sonra önce süsleme işleriyle, sonra da yiyecekleri hazırlamakla uğraştık. Telaşımız sona erdikten sonra kızlar arasında bir hazırlanma yarışı baş gösterdi. Hepimiz dolaplarımıza koşuştururken Sere "O un savaşını yapmasaydık böyle iki ayağımız bir pabuca girmeyecekti." dedi. Helen ve Melody kıkırdarken Summ, "Ama biz çok eğlendik!" diyerek kahkaha attı. Giydiği elbiseye kesinlikle bayılmıştım! Gülümseyerek kardeşlerime destek olmak adına "Hem telaşa da gerek yok, yetiştik işte." dedim. Her zamanki siyah elbiselerimden birini giymiş, kırmızı ojelerimi sürmekteydim. Parti kulübemizde dahi yapılıyor olsa süslenme merakımı bir kenara bırakamazdım. Hem Summer'ın yanında sırıtmak da istemiyordum çünkü kardeşim gerçekten çok güzel olmuştu. Sere, Helen, Melody ve diğerleri de harika görünüyorlardı. Athena kulübesinin mankenlik ajansına döndüğünü söylesem herkesi inandırabilirdim. Bir süre düşündükten sonra saçlarımı açık bırakmaya karar verdim ve ortadan ayırıp güzelce taradım. Sonra her şey yolunda mı diye bakmak için bir kez daha mutfağın yolunu tuttum. Bu arada içeriye "Biri partide çalacak müzikleri ayarlasın ve biri de görevlendirdiğimiz melezi bulup artık çocukları getirebileceğini söylesin." diye bağırmayı da ihmal etmemiştim.

Elbisem

Spoiler:

Hazırladıklarımızın bir bölümü

Spoiler:

(Beğenmene sevindim Lucy'm. Ben de seninkinin şıklığına ve minik çantana bittim. )

"Tabii ki sizin kulübemize gelişinizi !" diye yanıt verdim Will'in sorusuna. Artık yüzünde kulübeye ilk geldiğindeki kadar şaşkın bir ifade yoktu, sanırım Andy de içeri girince az çok anlamıştı olayları. Andy Will'den daha şaşkın görünüyordu. "S-siz ciddi misiniz ?" dedi Andy. "Kesinlikle !" diyerek onu onayladı Sere. Andy şimdi şaşkın değil, daha çok mutlu görünüyordu. "Buna inanamıyorum, sizler harikasınız !" dedi ve sırayla hepimize sarıldı. Will ise Andy'ye göre daha soğukkanlı ve sakindi. Yani yanımıza gelip coşkuyla bize sarılmamıştı ama teşekkürünü de eksik etmemişti. Will ve Andy onlar için parti hazırladığımızı öğrendikten sonra hemen üstlerini değiştirmeye gitmişlerdi. Biz de bu sırada onların tepkileri hakkında konuşuyorduk. Gerçekten çok mutlu olmuşlardı, onların mutluluğu bizim mutluluğumuz demekti. Andy ve Will tekrar yanımıza döndüklerinde ikisi de oldukça şık görünüyordu. Eh, ne de olsa bu onların partisiydi. Biz yiyeceklerden atıştırmaya başladığımız sırada tekrar kapı çaldı. Önceden partiye davet ettiğimiz melezler teker teker kulübemize gelmeye başlamışlardı.

Cevabı duyduğumda hiç şaşırmamıştım. Ama kardeşlerimin benim için parti vermesi çok hoşuma gitmişti. Andy koşup onlara sarılırken içtenlikle "Teşekkürler" dedikten sonra uzerimdeki kirli giysileri farketmiştim. İçeriye giderek buldugum temiz görümüşlü tişörtlerden koklama yöntemiyle en az giyilmiş olanı seçtim. Daha sonra kot pantolonumu üzerime geçirdim. İçeriye tekrar yöneldiğimde kapıdan içeriye giren diğer melezleri gördüm. Benden birkaç dakika sonra Andy de içeri girdi. Parti harikaydı. Yapılan her türlü yiyeceğin tadına bakmak istiyordum. İlerleyen saatlerde kardeşlerimin yanına gidip şakacı bir sesle; "Hanginizin fikriydi bu parti?" diye sordum. En son böyle bir partiye 6 ay önce gitmiştim. Melez kampı rüya gibiydi benim için. kardeşlerime tekrar teşekkür ettikten sonra, hediyeleri işaret ederek "Bunların içinde kötü şakalar yoktur umarım." dedikten sonra sırıttım.

En az bir saattir.Elbise beğenemiyordum.Sinirim bozulmuştu.Gözlerimi kapattım ve elime gelen ilk elbiseyi giydim.Aynanın karşısına geçtim.Kendimi iyice süzdükten sonra saçlarıma baktım.Eski moda duruyordu.''Hiç şık olmadı.'' Diye homurdandım ve saçımı bir yerde toplayarak taramaya başladım.Bu benim işimi görür. Diye iç geçirdim.elime uygun bir bileklik giydim ve New York'a gittiğim de bana büyük bir servete mal olan ve hiç giymediğim ayakkabıyı giydim.

Spoiler:

Geriye tek tüm Athena çocukları için aldığım hediyelere gelmişti.Hediyeleri büyük bir kutuya saklayarak Athena kulübesinin yolunu tuttum.

Lucy'e kampta büyüüük bir araştırma yaparak,geçirdiği bütün meracerların bir fotoğrafını çıkarmıştım,bunları Lucy'in fotoğrafını yapıştırdığım bir albüme koydum.

Spoiler:

Summer'a tam onun renginden olan yeşil bir gitar almıştım;

Spoiler:

Büyük bir arayıştan sonra Sere'ye kolye ve küpe takımı almıştım ancak aldığımın ona uymadığını düşünerek birde mimari eserleri görmesi için leptop almıştım;

Spoiler:

Troy'a hiç düşünmeden çanta almıştım;

Spoiler:

Andrea'ya converse almıştım;

Spoiler:

William'a Athena çocuklarına benzemesini istediğimden kılıç almıştım;

Spoiler:

Helen'e güzelliğinin devam etmesi dileğimle annemin güzellik iksirinden bir parça almıştım;

Spoiler:

Cole'un ne sevdiğini bilmediğimden kendime göre takılmış,smokin almıştım. ;

Spoiler:

Marissa'ya kampı daha iyi tanıması için yunan mitolojisi el kitapçığı aldım.

Spoiler:

Marcus'a başına bela açmasına yardımcı olsun diye kendi telefonumun siyahını almıştım;

Spoiler:

Mariela'ya şık bir gözlük almıştım;

Spoiler:

Molody'e de kampta geçirdiği tüm maceraları çekmesi için yeşil bir fotoğraf makinesi almıştım.Öhöm öhöm beni çekmeyi unutma!;

Spoiler:

En sonunda Athena Kulübesine gelmiştim.Kutuyu arkama saklayarak kapıyı çaldım.Kapıyı gülen yüzlü Sere açtı.Gülümsedim.''Parti olduğu nu duydum.Bensiz parti olmaz!'' Dedim ve içeriye girdim.Kutuyu önlerine getirerek ''Süpriz!'' Diye bağırdım.

Athena kulübesinde parti vardı ve ben biraz daha oyalanırsam geç kalacaktım. Uykuyu birazcık (!) fazla kaçırmıştım.
Elime ilk gelen elbiseyi giydim ve saçlarımı normal halinde bırakıp kulübeden fırladım. Geç kalmaktan nefret ederdim, özellikle de yeni olduğum bir yerde!
Tam yolu yarılamıştım ki hazırladığım hediyeleri unuttuğumu fark ettim. Nasıl unutmuştum ben onarı!? Kimsenin ne tarz müzik sevdiğini bilmediğimden, kafama göre takılıp, karışık bir şeyler hazırlamıştım. Koştura koştura kulübeye dönüp hediyeleri aldıktan sonra yine koşturarak Athena kulübesine gittim.
Elimdekileri düşürmemeye çalışarak kapıyı çaldım. Kapıyı Summer açtı. Elbisesine bayılmıştım! "Selam!" dedi neşeyle. Ben de "Selam!" dedim ve içeri geçtik. Millet o kadar coşmuştu ki, akşam herkesin deliksiz uyuyacağından adım gibi emindim.

Elbisem:

Spoiler:

Lucy, William ve Andrea için sürpriz parti düzenleyecekti ve beni de çağırmıştı. Partiye biraz geç kalacaktım sanırım , çünkü çalar saatim çalmamıştı. Apar topar önceden hazırladığım mavi elbisemi giydim. Saçlarımı da topladım. Hep açık bırakıyordum bu parti için değişik olmalıydım. En sonunda Athena kulübesine ulaştım dışarıdan müzikler duyuluyordu. Kapıyı tıklattığımda Lucy açmıştı. William ve Andrea'da içerideydi. Geç kaldığımı sanıyordum ama sadece Athena Kulübesi oradaydı birde Lara. Birden rahatlamıştım. Summer beni yanına çağırdı. En sevdiğim kurabiye - macaron - vardı. Hediyemi masanın üzerine koyduktan sonra pembe renkli macarondan yedim. Süper bir tadı vardı. Summer macaronları çok sevdiğimi biliyordu. '' Bunlar senin eserin mi Summ ? '' gülümseyerek. '' Evet yapacak bir şey bulamadım ve macaron yaptım ! '' Macaronlar aşırı güzeldi. '' Ee Lucy ne bekliyoruz? '' gülümsedim. Lucy '' İşte geliyorlar Bells ! ''dedi ve misafirler teker teker gelmeye başladılar. Athena çocukları hediyelerimi açıyorlardı.

Elbisem :

Spoiler:

Macaronlar

Spoiler:

Lucy'ye çok güzel bir topuklu ayakkabı aldım partilerde giyebilir

Spoiler:

Summer'a şirin arkadaşlık bilezikleri istediği herkese verebilir bunları

Spoiler:

Helen ve diğer tatlı Athena çocuklarına nefis Cupcakeler

Spoiler:

William'a oyun konsolu

Spoiler:

Andrea'ya müzik çalar

Spoiler:

Athena kulübesinde parti vardı ve bensiz parti olmazdı.Zaten Athena kulübesinde'ki Lucy-yani en yakın arkadaşlarımdan biri-benimde partiye gelmemi istemişti.Bende kabul etmiştim tabii ki.Partiyi yeni gelen kardeşleri için düzenliyorlardı.Kardeşim Lara benden önce gitmişti ve herkese bir hediye almıştı,bense hepsi için bir hediye almıştım.Bunun hoşlarına gideceğini umuyordum.

Normalde pek süslenmeyen ben partilere giderken görünümüme önem verirdim.Bu parti için siyah kısa elbisemi giydim ve makyaj yapıp kulübeden ayrıldım.Athena kulübesine girdiğimde ilk gördüğüm kişi Lucy olmuştu,çok güzel görünüyordu"Lucy,çok güzel görünüyorsun."dedim ve gülümsedim.

Elbisem:

Tüm Athena Kulübesine (:

Sabah uyandığımda ranzamın yanında bir zarf bulmuştum. ''Deja vu.'' dedim içimden. Bir kere daha böyle olmuştu. Ama bu zarf beyazdı ve sadeydi. Zaman kaybetmeden zarfı açtım. Hızla okuyup ayağı fırladım. O sırada Mitchie'yi uyandırmıştım sanırım ki homurdanıp bana baktı. ''Neler oluyor May ya! Şurada uyumaya çalışıyorum!'' Onu hiç umursamadım. ''Lucy parti veriyormuş! Yeni gelen kardeşleri için! Hazırlanmam gerek! Ah, bir de onlara bir hediye vermem gerek. Andrea ve William için bir hediye de bulmalıyım.''
Mitch hemen ayağı fırladı. ''Ben gelemeyebilirim -Tom'la gezeceğim- ama seni mutlaka hazırlamalıyım.'' Dolabına koştu. ''Bir partide beni elbisenle utandırmanı istemem.'' Kıkırdadım. Bu Mitchie hep böyle miydi? ''Tamam, nasıl bir şey olsun?'' dedi dolabını karıştırırken. ''Ah, şöyle günlük bir elbise gibi olsun ama mutlaka şık olmalı.'' Kendi sorusunu kendisi cevaplamıştı. Bu işlerde Mitchie'ye karışmamam gerektiğini biliyordum. Mitchie'nin makyaj masasına oturdum ve saçımla upraşmaya başladım. Sonunda yaptığım her modeli bozup dağınık bir topuz yaptım. Bu iyi olmuştu. Tam kalkıyordum ki dibimde Mitchie bitti. Bir elinde yeşil bir elbise, diğer elinde krem rengi bilezik ve ayakkabılar duruyordu. ''İşte bunlar! Beni hayal kırıklığına uğratma kardeşim!'' Gülümseyip elbiseyi kaptım. Birkaç dakikada giyebildim çünkü Mitchie sürekli ''Orası yamuk, şurası sıkışmış'' diyerek üzerimi düzeltti. Çoktan öğlen olduğunu biliyordum.

Spoiler:

Sonunda Mitchie'nin işi bitince ''İzninle kardeş.'' diyip ayakkabıları kaptım ve giydim. Bunlar aslında babetti ama çok tatlı ve şık süslemelerle topuklulara taş çıkarabilirlerdi. Sonunda bileklikleri alıp taktım ve yanıma tatlı bir çanta aldım.

Spoiler:

Artık -ve sonunda- hazırdım. Tam kulübeden çıkacakken aklıma bir şey geldi. Mini buzdolabımızı açtım ve yığınla minik çantalardan çıkardım. On iki tane yeterdi herhalde. Bunları bir sepete doldurdum ve Mitchie'ye veda ettim. Şimdi gidebilirdim.

Spoiler:

Athena kulübesine koşarcasına yürüdüm. Umarım geç kalmamıştım. Minik çantaları zar zor taşıyıp kapıyı açtım. ''Hey! Millet ben geldim! Bütün Athena kulübesine benden çikolata!'' deyip küçük çantaları gösterdim.

Kampta yürürken bir çocuk hızla bana çarptı. Çocuk hızla ayağa fırladı, çok heyecanlı görünüyordu. Acaba bu heyecan niye idi? Çevik bir hareket ile çocuğu kolundan yakaladım ve “Bu heyecan niye?” diye sordum. Çocuk onu tutmama kızmış gibiydi. Acele ile “Lucy parti vermiş oraya gidiyorum” dedi, ardından hızla kolunu çekti ve koşarak gözden kayboldu. Lucy bir parti vermişti ve beni çağırmamış mıydı ? Bunu bir kenara yazmıştım, “öyle olsun Lucy”. Kendi kendime düşünürken kulübeme vardım. Kapıyı açtığımda yere bir zarf düştü. Bu zarf yeşil renkliydi ve üzerinde bir baykuş resmi vardı. Zarfı hızla açtım, bu zarf Lucy’den geliyordu. Beni partisine davet ediyordu. Hemen hazırlanmam gerekiyordu. Koşarak odama gittim ve üzerime siyah bir t-shirt altıma ise bir kot pantolon geçirdim. Çıkmadan önce aynada kendime baktım ardından yüzüklerimin yerinde olup olmadığını kontrol ettim. Artık hazırdım hızla kapıdan çıktım ve Athena Kulübesine doğru ilerlemeye başladım.

Athena kulübesine vardığımda doğru yere geldiğimi anladım. Kapının önünde süsler yığılmıştı. Kapıyı çalmak için ilerledim. Fakat kapı açıktı, içeri girdim. İçerisi çok güzel görünüyordu ve burnuma lezzetli kurabiye kokuları geliyordu. İçeride uzun bir süre kalmamıştım ki Lucy ile karşılaştım.
-“Selam Lucy, parti süper !”
-“Saol Pers, hadi geç şöyle, eğlenmene bak.”

Olimpostaki evimde rahat, rahat oturuyordum. Uzun zamandır burada meditasyon yapıyordum ve evden dışarı adımımı atmamıştım. Artık bir yerlere gitmeliydim, fakat nereye ? Düşünürken aklıma ilk olarak melez kampı geldi. Biraz konsantre ve düşünce gücü ile melez kampına anında varmıştım. Etraftaki melezlerin koşuşturmasını inceleyerek Büyük Ev’e doğru ilerledim. Oraya varınca kapıyı açtım ve Kheiron’u aramaya başladım. Çok zaman geçmemişti ki onu Bezik oynarken buldum. Kısa bir selamlaşmadan sonra Kheiron düşünceli, düşünceli yüzüme baktı ardından “Bak unutuyordum, al bakalım bu sana” tekerlekli sandalyesinin gözünden bir zarf çıkardı. Zarfın üzerinde baykuş resmi vardı. Yavaşça zarfı açtım, zarf Athena kızı Lucy’den gelmişti. Bu gün kulübelerinde parti varmış, beni davet ediyordu. Bu teklifi geri çeviremezdim, hem yapacak bir şeyim de yoktu. Kheiron’a teşekkür ettikten sonra Athena kulübesi çocuklarına hediye olarak ne alacağımı düşünmeye başladım. Uzun bir süre geçtikten sonra sıkıldım ve biraz hile yapmaya karar verdim. Tanrısal güçlerim ile elimde Athena Kulübesi çocuklarının sayısı kadar hediye paketi oluşturdum. Paketleri açan o an hangi hediyeyi istiyorsa ona sahip olacaktı. Şimdi hazırdım, yavaş bir şekilde Athena Kulübesine doğru ilerlemeye başladım.

Kapının önüne geldiğimde partini biraz sade olduğunu gördüm. Bu güzeldi, şu an kafam bangır, bangır müzikleri kaldıramazdı. İçeri girdiğimde burnuma eskiden yediğim bir yemeğin kokusu geldi. Sanırım bu kurabiye kokusuydu. İçeri girdiğimi kimse fark etmemiş gibiydi. Sessizce bir köşe geçtim ve duvara yaslanıp gözlerimle Athena çocuklarını aramaya başladım.

Yeni kardeşlerimiz şerefine düzenlediğimiz parti bana yaramıştı. Gelen herkes direkt bana veya kulübemize hediye getiriyordu. Duyduğum iltifatlar da ağzımın kulaklarıma varmasını sağlamıştı. Uzun süredir muhabbet etmeye fırsat bulamadığım bir sürü dostum şimdi dört bir yanımdaydı ve hepsinin de keyfi yerinde gibiydi. William ve Andrea partiden fazlasıyla memnun kalmışlardı. Onlara yaptığımız bu jestin karşılığını temizlikler sırasında almak umuduyla ikisine de bağırarak "Hoş geldiniz!" derken mutluluktan kendimden geçmiştim. Şimdi içeriye son ses bir dans müziği hakimdi. Melodisi biraz caza kaçıyordu ama 'rock 4ever' takılan çocukların bile neşesine diyecek yoktu. Lara'nın bana verdiği hediye rimellerime zor anlar yaşatacak kadar duygulanmama sebep olmuştu. Bells'in hediyesi olan topuklu ayakkabıları en kısa zamanda giymek için kesinlikle sabırsızlanıyordum! Anna'nın hoş iltifatlarının ardından elime tutuşturduğu baykuşu, Mia'nın hediye ettiğinin kafesine koydum, ne de olsa Amazon'un kafesi iki baykuşu rahatlıkla ağırlayabilecek kadar genişti. Ona isim bulma işini sonra tüm kardeşler toplandığımız bir vakit yapacaktık. Maya'nın getirdiği çikolataların tükenmesi yalnızca birkaç saniye almıştı ama tatları hala damağımdaydı. Hile yapıp Cole'ün çikolatasını da yemiştim, bunu geçenlerde bir projemin üzerinde bulduğumuz çorabına sayabilirdi. Alexis, Pers ve daha pek çok kişi kendini dansa kaptırmışken küçük tanrılardan Hektor'un partimize gelmiş olduğunu gördüm. Elinde bir sürü paket olduğunu gördüğümüzde tüm kulübe başına üşüştük. Hediyelerden birinin bana ait olduğunu öğrenmem aşırı derecede sevinmemi sağladı. Bir saniye bile kaybetmeden paketi açmaya koyuldum. O sırada içerisi çok sıcak olduğu için yakınlarda bir saç tokası bulup saçlarımı toplamayı düşünüyordum. Paketi açtığımda içinden saç tokası çıktı! Şok olmuş vaziyette saçlarımı topladıktan sonra bayılacakmış gibi duran Troy'un yanına gidip ne olduğunu sordum. "Lu-Lucy! A-artık bir arabam var!" diye bağırdı coşkuyla. Elinde gerçekten de son model bir arabanın anahtarlarını tutuyordu. Bu işte bir iş olduğu kesindi. Hektor'un yanına gidip ona kardeşime araba alırken bana nasıl toka aldığını sordum. Küçük tanrının verdiği cevabın ardından dünyanın en lüks malikanesini kaybetmiş olduğumu fark ederek hafiften hüzünlendim. Henüz paketini açmamış olan Andrea'nın yanına gidip ona "Neye sahip olmayı aklından geçirirsen, paketten o çıkıyor." diye tüyo verdim. Eh, ben hakkımı kaybetmiştim ama kardeşimin hala şansı vardı. Aldığım tüm hediyeleri yatağımın üzerine yığdıktan sonra parti salonuna geri döndüm ve Maya ile Afrodit kızlarının toplanmış gülüşmekte olduğunu gördüm. Hiç vakit kaybetmeden konuya dahil olmak için yanlarına gittim.

Daha önce bir tek yılbaşı partisine gitmiştim. Oda hemen girip çıkmak gibi bir şey olmuştu. Partilerle pek aram yoktu gerçi beni de pek çağıran yoktu. Ama sanırım bu sefer beni biri unutmamıştı. Lucy tarafından yeni kardeş partisine davet edilmiştim. Bu melez kampında insanların beni tanımaya başladığının göstergesi olarak sevindim. Gerçi biraz geç kalmıştım ama hazırlanmaya başladım. Ve eğer ışık hızındaysanız hiç bir zaman hediye almak için geç değildir. Athena kulübesinden 2 belki 3 kişi tanıyordum. Gerisi ile belki daha önce karşılaştık ama aramızda öyle bir muhabbet geçmemişti. Kimseyi tanımadığım için fakat herkesin Harry Potter'ı sevdiğini düşünüp tek bir baykuş alacaktım. Muhtemelen gelen onca hediyenin arasında bir baykuş vardı. Ama Hedwig'e benzeyen bir baykuş yoktu sanırsam. Hediyemi aldım. Melez kampına döndüm. Üstümü değiştirdim. İnsanların beni görmeye alışık olmadığı mavi bir gömlek ile en sevdiğim siyahımsı kahverengi şapkamı taktım. Klasik kotumu giydim ve tabi Babamın yayına benzeyen güneş gözlüğümüde yakama asarak hem partiye hem de olası bir baskına hazırdım.

Athena kulübesini uzun bir süre melez kampını turlayarak buldum. Bu yön bulamama sadece bana has bir şeydi sanırsam. İçeri girdiğimde parti çoktan başlamıştı. Sesten dolayı kimsenin beni fark etmemesi de normaldi. Gördüğüm ilk masaya hediyem ile küçük bir not bırakarak aralarına karıştım.

Hediye Adını Hedwig'i anmak adına "Hedwig" koyun Lucy baykuş sadece senin olabilir

Spoiler:

Kıyafetide unutmamak gerek

Spoiler:

Kulübeye geldiğim gün kulübede parti olduğunu öğrendim,hem de yeni kardeşleri için. Hemen hazırlanıp partiye katılmalıydım, mavi elbisebi giyip saçlarımı topladım ve hafif makyaj yaptım. Ardından Lucy'nin yanına gittim, kimseyi tanımadığım için biraz yabancılık çekmiştim. Ama Lucy beni herkesle tanıştırdıktan sonra biraz daha rahattım. Adı Anna olan Afrodit kızının yanına gittim, çok iyi bir kızdı. Onunla sohbet etmeye başladık.

Görünüm :

Athena'nın kızı olduğumu öğrensem de kardeşlerimle henüz pek kaynaşamamıştık.Sadece ad olarak tanıyorduk birbirimizi.Bu durum tabi ki ister istemez mutsuz ediyordu beni.
Normal bir gündü.Kulübeden dışarı çıkmış kampta bir oraya bir buraya koşturuyordum.Bir işim olduğundan değil de bir işim olmadığından dolanıyordum.Artık kavurucu sıcağın altında dolanıp durmaktan terlemiş ve antreman yapmaktan yorulmuştum.Kulübeye gitmenin zamanı diye düşündüm.Kulübeye yaklaşırken pencerenin başında Lucy'yi gördüm.Beni görür görmez paniğe kapılmış ve pencerenin kenarından çekilmişti.Ne olduğunu anlayamamıştım.Tam kulübeye girecekken -tanımadığım- bir melez beni kolumdan tutmuş ve kulübeye girmeme engel olmuştu.Tanımadığım bu kişi beni yemek gazinosuna doğru sürüklerken bir şeyler söylüyor ben de bir yandan kolumu sımsıkı tutan o elden kurtulmaya çalışıyordum.Melez beni yemek gazinosuna kadar getirmiş ve daha sonra gitmesi gerektiğini söyleyerek orada beni yalnız başıma bırakmıştı.Çok sinirlenmiştim, zaten terlemiş ve yorgundum.Bu garip oyunlar da sinirimi bozan şeylere tuz biber olmuştu.Kulübeye gitmekten vazgeçmiş ve pegasusumu ziyaret etmeye karar vermiştim.Pegasus ahırlarına yöneldim ve yürümeye başladım.Bir yandan terliyor bir yandan da kardeşim Lucy'nin benden kaçış sebebini düşünüyordum.Kardeşlerimin beni sevmeme ihtimalini düşünmek bile beni sarsmıştı.Bu düşüncelerden sıyrıldım ve ahırın içine girdim.İlginç renkleriyle dikkat çeken pegasusum Felix'in yanına gittim hemen.Onunla yarım saat kadar oynamıştım.Artık sıkıldığımı hissediyordum.Bu sefer kulübeye kesin girme düşüncesiyle ahırdan çıktım.Kulübeye doğru hırslı bir şekilde yürüyor ve bir yandan da bazı şeyleri düşünüyordum.Kulübeye yaklaştığımda kapının açık olduğunu ve içeriden müzik sesleri geldiğini fark ettim.Meraklı bir şekilde içeri girdim.Herkes ya dans ediyor ya da konuşuyordu.Burada parti gibi bir şey yapıldığını geç de olsa anlamıştım.Ama neyi kutluyorlardı?Lucy geldiğimi gördü ve ''Aramıza hoş geldin kardeşim!'' diye üzerime atladı.Kulübeye yeni katılan William'ın da orada olduğunu görünce bizim kulübeye katılışımızı kutluyor olduklarını anladım.Lucy bana sarılmayı bıraktığında ona gülümsedim ve teşekkür ettim.Herkese minnettar gözlerle bakarken ne kadar şık ve güzel göründüklerini fark ettim.Bir de kendi üzerime baktım ve rezil bir haldeydim.Üzerimde terden bedenime yapışmış pembe askılı bir bluz ve yeşil bir hırka vardı.Altımda ise klasik kot pantolonum.Üstümü değiştirmem gerektiğini anladım ve herkese içten bir teşekkür ettikten sonra odama gittim.Normalde süslenmeyi sevmezdim ama herkes o kadar şıktı ki onlara uyum sağlamak istedim.Hemen dolabımdaki elbiselerden birini seçtim ve üzerime geçirdim.Deseni olmayan düz bir elbiseydi ancak renkliydi.Yüzüme düşen saçlarımı da arkada sabitledikten sonra sade bir bileklik taktım.Bu kadar rengin üzerine de siyah sade bir ayakkabı giydim.Ve işte hazırdım.Geri döndüğümde masanın üzerine yığılmış hediye tepesini gördüm.Hepsinin ben ve Will'e olmadığını anlamıştım ama yine de çok mutlu olmuştum.Kim hediyeleri sevmez ki?İnsanların arasına karışmaya başlamadan önce Summ'ın yanına gittim ve ona uzunca sarıldım.''Bu partide senin de büyük rol oynadığını biliyorum.Çünkü her şey harika olmuş!Çok teşekkür ederim kardeş.'' dedim Summ'a bakarak.Summ'la New York'taki bir okuldan tanıştığımız için daha samimiydik.Summ ile konuştuktan sonra Lucy'nin de yanına gittim ve ona da özel olarak teşekkür ettim.Diğer melezlerle konuşuyor bir yandan da partinin tadını çıkarıyordum.Her şey harika görünüyordu.Masalarda çeşit çeşit pastalar, kekler, kurabiyeler ve daha bir sürü güzel görünen şey vardı.Her yer parıltılı süslerle kaplanmıştı.Ben de kardeşlerimin ve diğer melezlerin arasında eğlenmeme bakıyordum.Kafamdaki bütün o kötü ihtimaller uçup gitmişti.Tam da olmak istediğim gibi huzurluydum.

Üstümü değiştirmeden önceki rezil halim :

Spoiler:

Bu da elbisem :

Spoiler:

Ve ayakkabılarım :

Spoiler:

(Lucy ve Summ harika görünüyorsunuz! Diğerleri de tabi! )

Partiye katılan melezlerin getirdiği hediyelerin hepsi birbirinden güzeldi: Lara'nın aldığı gitar, Bells'in verdiği arkadaş bilezikleri ve cupcakeleri, Anna'nın armağanı olan baykuş, Maya'nın getirdiği enfes çikolatalar ve Hektor'un ilginç ama çok işime yarayacak olan hediyesi. Lucy bana bu hediyenin o anda istediğimiz şeye dönüştüğünü söylediğinde bunu başka bir zaman açmaya karar verdim. İyice düşünüp ne istediğime sakin kafayla karar verdikten sonra.

Hediye faslı sona erdikten sonra parti tam gaz devam etmeye başladı. Bir sürü melez katılmıştı ve herkes çok eğleniyordu. Eh, zaten partilerde kim eğlenmezdi ki ? Şahsen ben partilere bayılırdım. Kulübeye bakınca diğer melezlerin de benimle aynı fikirde oldukları anlaşılıyordu. Arada kardeşlerle birlikte hazırladığımız yiyeceklerden atıştıran melezlerden bazıları gelip bizden tarifini falan istiyorlardı. Tabii bu da bizi çok mutlu ediyordu. Andy ve Will için bir parti düzenlememiz tüm kampa ilaç gibi gelmişti sanki. Herkesin yüzünde bir tebessüm vardı çünkü. Melezlerin mutluluğunda benim de payım olduğunu bilmek güzeldi.