Afrodit gittikten hemen sonra geri geldi ve Lütfen bu şişenin içerisine koyun burada daha güvenli dedi. Sanki bizi düşünüyordu da. Her neyse şimdi birbirimize bakıyorduk.Bu sessizliği bozarak" Görevi yapacak mıyız “ diye sordum.Yon’da gülümseyerek " Sabah uyandığında makyajlı ve kadın elbiseleri içinde görünmek istemiyorsan çıkacağız."dedi.Yani yapacaktık .Ama aklıma takılan bir sorun vardı. " Ha.. Y-yani tamam ama oraya nasıl gideceğiz. “ diye sordum.Galiba problemi Yon’da anlamıştı.Ama bir anda . " Işınlanacağız" dedi .Ne yani babalarımıza dua mı edecektik ?diye düşünürken " Pardon ne dedin; Işınlanacak mıyız nasıl?" dedim.Ama Yon kararlıydı.Beni bir anda sıkıca tuttu ve bir anda kendimizi Styks nehrinin önünde bulduk.
İşte görevimiz bitiyordu.Bu kadar kolay olamazdı.Yon dinlenirken bende şişeye nehrin suyundan doldurmaya çalışıyordum.Ama bir sürprizle karşılaştım.Karşıma bir anda Aşil çıktı.Bana Sakın bu nehre girme dedi.Bende ona görevden biraz bahsedince rahatladı ve Daha önceden 2 çocuğa buraya girmemesini söylemiştim.Şimdi biri ölü,diğeri ise kayıp.Yani bu nehre girmek asla avantaj değil diyerek kayboldu.Zaten nehre girmeyecektik ki..
Neredeyse 15 dakika sonra şişeye suyu doldurabildim. Yon’a bakarak Şimdi tekrardan ışınlanabilir miyiz?Yon
hayır anlamında başını sallayarak Daha gücüme kavuşmadım dedi.Tamam anlamında başımı salladım ve yanına oturdum.Ama daha maceramız bitmemişti.Çünkü Charon bizi fark etmişti.
Charon ve yanında Kerberus bize çok kötü bakarken koşarak geliyorlardı..Yon ayağa kalkmaya çalışırken onu yere ittim ve Tek kurtuluşumuz sensin.Sen dinlen ben onları oyalayacağım dedim. Tamam anlamında başını salladı ve oturmaya başladı Bu arada ona yanımda bulundurduğum ambrosia’dan verdim. Sanırım biraz daha iyiydi ama yine de dinlenmesi lazımdı.Ama zamanımız çok kısıtlıydı.
Kerberus kırmızı topları çok seviyormuş. Kamptaki kıdemli kişilerden biri böyle demişti.Saolsun Afrodit bunu bize vermişti. Kırmızı topu Kerberus’a attım ve Kerberus hemen topa atladı.Önümde sadece Charon kalmıştı.Charon’la neredeyse 10 dakika etrafımızda döndükten sonra Yon’un ayağa kalktığını fark ettim .Silahım geri geliyordu. O zaman silahımı Charon’un üstüne attım. Hemen Yon’a koşmaya başladım.Tanrılara şükürler olsun Yon naptığımı fark etmişti.Hemen ışınlandık.Bir anda kendimizi Melez Kampı’nda bulduk.Neredeyse 15 dakika sonrada Tanrıça Afrodit geldi.En azından şişeye bir şey olmamıştı.Tanrıça şişeyi verdikten sonra Tanrıça Afrodit Bravo melezler.Bana bakarak.Bu da yaptığının karşılığı olarak dedi ve parmaklarını şıklattığında elinde kılıcım vardı.Saolun Tanrıçam dedim.Tanrıça kılıcı vererek kayboldu.Bizde Yon’la tekrardan gezinmeye başladık.