Aslında kolum hala biraz sızlıyordu ama çok da kötü değildi. O yüzden Jones'a "İyiyim." diye cevap verdim. Ancak şimdi konuşacak vaktimiz yoktu. Cehennem Tazısı sinirli sinirli bize doğru geliyordu. Her ne kadar kolum sızlasa da kılıcımı tekrar elime aldım. Jones da saldırmaya hazırlanıyordu. Belki tek başımıza onu yenemezdik ama birlikte hareket edersek... neden olmasın ? Bu düşüncemle birlikte cesaretim biraz daha yerine geldi. Jones ile aynı hızda gidiyordum. Ne daha hızlı, ne daha yavaş...
Canavar da bize doğru geldiği için buluşmamız uzun sürmemişti.
"1, 2, 3 !" diye fısıldadım Jones'a. O da "Şimdi !" diye bağırdı ve ikimiz de kılıçlarımızı aynı anda canavarın ayaklarına sapladık. Bu, canını fena acıtmışa benziyordu ama yine de onu fazla tutmazdı. Bu yüzden ona "Çabuk ol." diye seslendim ve birlikte çıkışa doğru koşmaya başladık. Bir süre sonra Cehennem Tazısı'nın hırıltıları tekrar gelmeye başlayınca daha da hızlandık. Sonunda çıkışa varmıştık. Kampa geri döndüğümüzde ikimiz de nefes nefeseydik. Eh, bir Cehennem Tazısı ile savaşmak kolay bir iş değildi tabii. Nefeslerimiz biraz düzene girdiği zaman Jones "İlginç bir maceraydı." dedi. Ben de "Evet, öyleydi." diyerek onu onayladım ve "Her neyse, artık gitsem iyi olacak. Sana kampta iyi şanslar." diye ekleyerek oradan uzaklaştım.
Jones'un ekleyeceği bir şey yoksa Rp Bitmiştir.