Bu gün moralim iyiydi. Tarlalardan biraz pay alıp orada meyve yetiştirmek için Athena'dan ve Dionisos'dan izin almıştım. Aslında Dionisos'a sormam gerekmiyordu ama orada üzüm ve çilekler yetişiyordu ve ben kendimi ona sormaya zorunlu hissettim. Biraz homurdandıktan sonra kabul etmişti. Ben de kulübeme gidip ayarladığım meyve tohumlarını alacaktım. 4 numaralı kulübeye doğru zıplaya zıplaya giderken bir şey ilgimi çekti. Dionisos kulübesinin kapısı açıktı. Oraya en son kim girmişti ki? Dionisos çocuklarını hiç etrafta görmemiştim. Yine merakıma yenilemeyip kapıya yaklaştım. Tohumları falan unutmuştum bile. ''Merhaba?'' Kapıya dokundum birden ardına kadar açıldı. ''İçeride kimse var mı?'' Sonunda içeri girdim, belki içeride bir hayalet gibi bir şey bulurdum. Melez kampında garip hiçbir şey olmadığını artık öğrenmiştim. Sonunda bir tıkırtı geldi içeriden ve ben yerimde sıçradım.