Tanrıça Hera'ya Soru Sormamız Gerek

Bu sabah uyandığımda aklımda bir soru vardı. Bunu evlilik tanrıçası Hera'yla konuşmam daha iyi olur diye düşünerek hazırlanmaya başladım. Acaba yerinde bulabilecekmiydim onu? Bu yüzdende biraz eceleli olmaya karar verdim. Hızlıca giyindikten sonra sarı saçlarımı güzelce taradım ve kulübemden dışarı çıktım. Doğruca Olimpos şehrinde ki Hera'nın evine doğru yürümeye başladım. Yürürken Artemis kızı Nica'yı bir kayanın üstüne otururken gördüm. Yanına gidip " Selam. Hayırdır neyin var? " dedim. " Selam. Yok bir şeyim sadece dalmışım. Sen nereye böyle? " Nica'yla daha önceden şöyle bir tanışmıştık ama daha sohbet edecek zamanımız hiç olmamıştı.

" Bir şeyin olmamasına sevindim. Ben Hera'nın evine gidiyorum Pers'le ilgili sormam gereken önemli bir şeyler var. Şeyyy .Eeee benimle gelmek istermisin? "

Hera'nın karşısına yalnız çıkmak isteniyordum. Nica'da beni kırmayınca dünyalar benim olmuştu. " Tamam olur hem bende Hera'yı görmek istiyordum.ne zamandır. " Nica kampa yeni geldiği için sanırım daha Hera'yla tanışmamıştı. Hayliyle de merak ediyordu. Hera'yı kim merak etmez ki zaten? Nica'yı koluma taktıktan sonra doğruca Olimpos şehrine doğru yürüdük. Yürürken Nica'ya Hera'ya neler soracağımı anlatıyordum. Nica ise beni içtenlikle dinliyordu.

Nica'nın erkekler hakkındaki düşünceleri beni çok şaşırttmıştı. Fakat sonuçta bu onun kendi tercihiydi. Bu yüzden onun bu görüşüne saygı duymaktan başka yapılacak bir şey yoktu. Olimposa geldiğimizde asansöre bindik ve 600. kata çıkmaya başladık. Heyecanlanmaya başlamıştım. Acaba Tanrıa Hera yerindemiydi? Bunu biraz sonra örenecektik. Nica'ya baktığımda ise onunda benim kadar heyecanlı olduğunu gördüm. Sanırım onun bu heyecanı Hera'yı ilk defa görecek olmasından kaynaklanıyordu. Asonsörden indiğimizde koridorda yürümeye başladık. Hera'nın bulunduğu yerin kapısnın önüne geldiğimiz de Nica'ya bir kez daha gülümseyerek baktım. O da gülümseyerek cevap verdi ve kapıtı çaldık. Ses gelmemişti. Tam bir umutsuzluk kaplamıştı beni ki Nica'nın kapıyı açmasıyla umudum yeniden yerine geldi. Tanrıça Hera tam karşımızda duruyordu. Kapıyı çaldığımızda niye ses vermediğini anlayamamıştım ama çok ta umrumda değildi bu. Önemli olan Hera'yı bulmuş olmamızdı. Nica'yla birlikte Hera'nın yanına gittik.

" Gelin melezler. Hayırdır siz buraya uğrarmıydınız? "

" Tanrıçam aslında biz buraya sizin halinizi hatrınızı sormaya geldik. Aynı zamanda da bir ka soru soracaktık. " dedim gülümseyerek. Biraz yalakalık hiç fena olmazdı diye düşündüm.

" Asıl meseleniz anlaşıldı ne soracaksınız bakalım? " Nica bir kez daha yutkundu ve bana baktı.

Hera gülümseyerek benim soracağım soruyu bekliyordu. Bugün iyi günü oludğu belliydi. Tanrıça Hera'yı dahada kızdırmadan sorumu sordum.

" Biliyosunuz ki ben Pers'le sevgiliyim. Biz Pers'le bu aralar sürekli kavga etmeye başladık. Sizce ne yapmalıyım bu kavgaların bitmesi için? " Çok saçma bir soruydu biliyordum ama bunu mutlaka birine sormalıydım. Tanrıça birine. Şu aralar bu soruya kafayı takmıştım. Ben soruyu sorarken Nica evi en ince ayrıntısına kadar incelemekle meşguldü. Tabi bu konular onun ilgisini çekmiyordu. O da başka konulara yöneliyordu. Tanrıça Hera konuşmaya başladı.

" Biraz alttan almalısın. Erkekler illa kendilerinin istedikleri olsun ister. Zeus bu konuda çok inatçıdır mesela. Benden sana tavsiye sabretmeye çalış. Sonrada nazik bir şekilde durumunu ona anlat. Bu çok işe yarayacaktır. İnan bana. "

Hera'nın dedikleri gayet mantıklıydı. Fakat sabretmek çok zordu ama yapabileceğim başka bir şey de yoktu. Pers'i asla kaybetmek istemiyordum. Bu yüzdende onunla acilen konuşmam gerekiyordu. Nica'ya baktığımda sorularımın bittiğini bakışlarımla anlattım. Nica'nında soracağı soru yoksa artık kalkabilirdik.