Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 "Formda kalmam gerek"

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




"Formda kalmam gerek"  Empty
MesajKonu: "Formda kalmam gerek"    "Formda kalmam gerek"  Icon_minitimePaz Kas. 07, 2010 11:45 pm

Saatimden her gece 12'de olduğu gibi yine kristal renginde bir ışık çıkıyordu, bu da gitme zamanımın geldiğini ifade ediyordu bana. Bu saatten sonra herkes kulübelerine döndüğü için kamp genelde bomboş oluyordu, bu da bana tek başıma istediğim yerlerde gezinti yapma fırsatı veriyordu. Kulübemden çıkarken kardeşim Mia beni görüp "Nereye gidiyorsun bu saatte?" diye sordu.
"Hiç, biraz antrenman yapacağım sadece. Biliyorsun, formda kalmam gerek." diye cevapladım gülümseyerek.
Kulübeden çıkıp vakit kaybetmeden ormana doğru yola koyuldum. Genelde antrenmanları arenada veya okçuluk sahasında yapardım. Ama bu gece enerji dolu hissediyordum kendimi, birkaç bin canavar öldürüp stres atmak istiyordum. Ormanın bir ucundan girdim, Zeus'un Yumruğu'na gelene kadar şansıma hiç canavar çıkmadı karşıma. Ama burada garip bir şeyler seziyordum, biz melezler canavarların kokularını alamıyorduk tabi, ama 6. hissim çok kuvvetliydi. Yerin altından bir takım sesler geldiğine emindim, "Bu kötü." diye geçirdim aklımdan. Bunlar dev akrepler olmalıydı, benim için güzel bir antrenman olacaktı. Ama yine de bu akrepler sürü halinde dolaştığı için karşıma kaç canavar çıkacağını kestiremiyordum. Bu da içimde biraz tereddüt oluşmasına sebep oluyordu, ama gökyüzüne bakınca canımı sıkan bu duygulardan kurtuldum. Dolunay tam tepedeydi, bu da zor durumda kalsam bile saatimin özel gücünü kullanıp kaçabileceğim anlamına geliyordu. Tabi böyle bir niyetim yoktu, kana susamış vaziyetteydim.
Bir anda yarım düzine dev akrep toprağı delerek yerin üstüne çıktı, dört bir taraftan sıkıştırmışlardı beni. Assassin's Heart'ı hemen kılıç formuna çevirip "Gelin bakalım." diye fısıldadım, ve karşımdaki akrebin üzerine koştum. Canavar bunu hiç beklemiyor olacaktı ki attığım çığlık yüzünden biraz geriledi. Kılıcımı akrebin devasa boyuttaki kıskaçlarına savurdum, ikisi de kopmuştu. Kafasının ortasına kılıcımı saplamamla da buharlaştı. Sadece 5 tanesi kalmıştı, yani azı gitmiş çoğu beni bekliyordu. Üzerlerindeki şaşkınlıkları atabilen akrepler hep birlikte üzerime gelmeye başladılar. Dikkatli olmalıydım, zehirli iğneleriyle beni sokarlarsa bu zehrin beni öldürebileceğini biliyordum. Koşarak Zeus Yumruğu'nun üstüne çıktım. Buradan kendimi savunup canavarlara kılıcımı savuruyordum. Bir süre sonra birinin kılıcımla gözlerini çıkarmış, bir diğerinin de başını vücudundan ayırmıştım. Yumruğun üstünden gözlerini çıkardığım akrebin üzerine atladım, başının tam ortasına kılıcımı saplayınca o da diğerleri gibi buharlaştı. Ama onun buharlaşmasıyla yere düşeceğimi hesap edememiştim, yere kapaklandığımda aç bakışlarla kıskaçlarını bana batırmaya hazırlanan üç akrep olduğunu zor da olsa farkedebildim. Başım beladaydı şimdi, saatimi kullanmanın tam sırasıydı. Saatimin özel gücünü kullanıp onları yavaşlatmaya odaklandım, 1 dakika yatarak beklesem bile kıskaçları bana asla ulaşamayacaktı. Tabi ki böyle bir aptallık yapmayacaktım, ayağa kalkıp akreplere bakmaya başladım. Bunlar ne iğrenç yaratıklardı böyle? O an üçünü de tek tek öldürebilirdim, tamamen savunmasızlardı. Ama bunu yapmak bana yakışmazdı, aralarından geçip ormanın derinliklerine doğru yürümeye başladım. Benden iki gömlek aşağıda olan canavarlarla kapışıp vaktimi boşa harcamak istemiyordum. Belki bir hidra beklentilerimi karşılayabilirdi. Bugün şanslı günümde olmalıydım, tam aklımdan bunlar geçerken karşımda dev gibi bir hidra buldum.
Tamı tamına dokuz başı vardı, her birinin bedenimi yakabilecek bir zehir attığını da biliyordum. Çok dikkatli olmalıydım. İşin komik kısmı, hidranın derisi oldukça kalındı ve ilahi bronz bile bunu delip geçemeyebilirdi. Kafasını kesmeye kalksam olacaklar çok daha kötüydü, hidranın kesilen her kafasının yerine iki tane daha çıkıyordu. Bu sadece onun işine gelirdi yani. Canavar beni farketmesiyle üzerime koşmaya başladı. Kılıcımı kaldırıp ona saldırmak üzere hazırlanıyordum ki, ağızlarından yeşil renkli bir zehir fışkırtmaya başlladı. Bundan nasıl kurtulacaktım peki? Bir seferinde Apollon kulübesinden arkadaşım Cristina ile bir hidra öldürmüştük, ama şimdi tek başımaydım ve onun dikkati sadece benim üzerimdeydi.
"Riske gerek yok aslında." diye fısıldadım kendi kendime. "Erkekliğin yüzde doksanı kaçmak değil miydi sonuçta? Kaçmak için doğru zamanı beklemek de güzel bir stratejiydi yanlış hatırlamıyorsam." Bununla mücadele etmem çok zordu, saatimin gücünü de kullanmış olduğum için hidraya karşı tek başıma şansım olmadığını farkettim. Kılıcımı iskambil kartı formuna çevirip hidranın arkasına doğru fırlattım, bu onun dikkatini çekmeye yetmişti. Bu fırsattan yararlanıp kampa doğru koşmaya başladım, kılıcım nasıl olsa bana geri gelecekti. Bu yaptığımı orman nemflerinin görmemiş olmasını diliyordum, eğer bunlar kampta bir duyulursa... Bir Ares oğlu canavardan korkup tabanları yağladı! Ne duruma düşerdim düşünmek bile istemiyordum...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
"Formda kalmam gerek"
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Dinlenmekte gerek
» Tesadüf bu olsa gerek
» Biraz uzaklaşmam gerek...
» Tanrıça Hera'ya Soru Sormamız Gerek

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Orman-
Buraya geçin: