Silahsız gittiğim için Afrodit kızı Anna ve kardeşim Tyler elbette meraklanmışlardı. Hephaistos Çocukları özellikle en güzel ve en güçlü kılıçları yapan çocuklardı ancak benim bütün kılıç, mızrak, yay, arbalet, hançer ve diğer silahlardan iyi olan bir silahım vardı. Ateşin öz ve öz gücü vardı elimde... Bütün dünyayı birden yakabilecek, en güçlü özelliklerden biri avucumun içindeydi ve kolayca yapılabilecek biçimde öğrenilmiş durumda idi. Beynim, bütün bu bilgilerimi nasıl kaldırıyor anlamasam da, birçok şey bildiğime seviniyordum.
Av için genelde Artemis avcıları çıkardı ama bazen birkaç Hephaistos Çocuğu da çıkardı. Tyler'a avlanmanın hususlarını öğretecektim. Tuzak kurmamızı öneren Anna'yı, onları şok edecek bir cevap ile geri çekmiştim. Cevabım sadece "Bir tuzak, elbet korkaklığa kaçar. Savaşacağımız kişinin önüne çıkmak ve ona öncelikle meydan okuyup kabul edip etmediğini sormaktır. Avlanmanı temeli buna da dayanmıyor ama bu bence çok soylu bir davranış olur." dedim. Benim bu cevabımdan sonra cevap verecek durumda değillerdi. "Genelde Orman'nın heryerinde yaratık olur ama eğitim için güçlüler gerekli. Myrmeke Tepesi'ne yakın olursak orada karınca Myrmekeler ile savaşmamızı tavsiye ederim." dedim. Oraya doğru yürümeye başladık.
Tepeye ulaşmak üzere idik. Myrmekeler gerçekten çok güçlü yaratıklardı. Beni öldürecek kadar güçlülerdi. Onları alt etmek elbet zor olacaktı. Bunu benim kadar Anna da biliyordu. Tyler sadece kılıcı savurmasını öğrenmiş yeni bir çaylaktı. Ona savaşmanın hususunu ve Ateş'in gücünü gösterecektim. Myrmekeler, ormandaki ağaçlardan birkaçını kesmiş ve bitkileri olan kısımları ayırmış, sırtlarına odunları koymuş yürüyorlardı. Önlerine bir anda çıktım. Tyler'ın çalılıktan gelen "Silahsız saldırdı! Delirmiş mi bu?" diyerek yüksek sesle fısıldaşıp Anna'nın "Sus!" demesi ile ben ve Myrmekeler zaten ürkmüştük. Myrmekeler önce gülüyormuş gibi başlarını aşağı yukarı salladılar. Daha sonra kollarımı göğüs kafesimin önüne koyup "X" şeklinde birleştirdim. Bacaklarımı yukarı çektim. Havada asılı duruyordum ve etrafımda alevden bir küre oluşmuştu. Küre bir süre sonra patladı. Myrmekeler geriye gitmişlerdi. Ben, alevler içinde bir deve dönüşmüştüm. Bu halim ile bir Kiklop'u andırıyordum. Sadece boyum biraz kısa idi.