Buz ve kar yağmurunun karışımı olan kar yağışından sonunda kurtulmuş ve bir adaya düşmüştük. Bu ada da donmuştu ve etrafı hep buzdu. "Laneeet!" diye bağırdım ve bağırmam yankılandı. Ormandaki ağaçların üzerindeki karların bir kısmı fırtına dolayısıyla dökülmüştü. Burdan kurtulmamız gerekiyordu. Wendy'e doğru hızla koştum ama yerde uzanmış yatıyordu. Hırpalanmış bir görünümü vardı ve vücudu çizikler ile doluydu. "Biraz uyumanda sakınca yok dostum." dedim sessiz bir tavırla. Bende o uyurken bu adayı tanıyıp tarih kitaplarından hatırlayabilirdim. Kim bilirdi ki birgün tarih kitabında yer alan bir adaya düşeceğimi. Biraz ağaçların yapılarına bakmalıydım. Biraz ilginç görünüyorlardı ya da ben hiç görmemiştim. Biraz karları silersem... İşte! Tamam. Nerede olduğumu artık anlamıştım. Burası Ogygia adasından başka bir yer olamazdı. Ama... Burada Kalipso yaşıyor diye biliyordum. Benim hemen buradan uzaklaşıp gitmem gerekiyordu. Wendy uzaktaydı. O hala görünüyordu ancak önüme döndüğümde dev gibi birini gördüm. Yutkundum ve hızla koşmaya başladım. Çığlığı beni sağır edebilecek derecede idi. Wendy yavaş yavaş uyanmaya başladı ama Kalipso arkamdan gelip beni tutmuştu. Benim hayatıma son verecek gibi duruyordu.
Hızla ne yapacağımı düşündüm ve uyguladım. Nefesimi bedenim tutulduğu için zar zor aldım ve ağzımı açıp Kalipso'ya ateş püskürtmeye başladım. Suratına gelen ateşleri elleri ile savuşturup üstüme doğru yürümeye başladı. Normalde boyutu bu kadar değildi ama Tanrı ve Tanrıçalar'ın boyutunda gelmişti. Arkamdan hızla gelmeye başladı. Ağzımdan attığım alev topları nefesimi daraltmıştı. Elimi birleştirecek biçimde tuttum ve orta boyutta bir alev topu hazırlayıp bowling topu atar gibi suratına doğru attım. Ardından elimi ona doğru uzattım ve "İntikam!" diye bağırdım. Bu yeni keşfettiğim bir alev gücüydü. Elimden hızla yuvarlak bir silindir oluştu ve karnına doğru gitti. Bu orta boyutta bir alev ipi gibi birşeydi. Hızla eli ile engellemeye çalıştı. Ben ne kadar uzatırsam nefesim o kadar daralıyordu. Gözüme yavaş yavaş karanlık gelmeye başladı. Sonunda bırakmak zorunda kaldım. Yavaş adımlar ile pegasusumun yanına gittim. Yavaşça binip Melez Kampı'na doğru ilerlemeye başladık. Gücüm soğuk havalar nedeni ile zaten eskisi gibi değildi. Bir de nefes darlığı yüzünden ölebilirdim.
Konu: Ogygia Adasında (Görev 58. Başlık 2) 
Ptsi Ara. 20, 2010 4:18 am