''Adyali, sana bir armağan vermeyi düşünüyorum. Biliyorsun ki artık bu adetten sayılıyor. Maalesef baban veremeyecek, sen de benim avcım olduğuna göre bu görev bana kalıyor.'' dedim. Avcımın meraklı bakışları altında, elimde bir kolye belirdi. Ona gülümsedim. Kolye, gümüş zincirinin ucunda, sallanan hilalden yapılmıştı, hilal, saydam olmasına karşın mavi desenler çevresini biraz süslüyordu. Dikkatli bakıldığında ortasındaki gümüş ışığı herkes görebilirdi.
Bana şaşkın bir şekilde bakan avcımın uzattığı eline rağmen gidip boynuna taktım kolyeyi. Sonra kolyenin özelliklerini anlatmaya başladım. ''Bu kolye senin çok işine yarayacak bundan eminim. Kolyene dokunduğun zaman benimle konuşabilirsin. Aynı zamanda, dokunduğunda kolyenin mesela bir kılıca dönüştüğünü hayal edersin, ben bu hayalini görürüm ve kolyenin kılıca dönüşmesini sağlarım." avcım denemek için elini kolyeye koydu. Bir anda kolyenin kılıca dönüşmesini istediğini gördüm. Elimi salladıktan sonra avcımın elinde, kabzası saydam ama mavi desenlerle süslenmiş kılıcını gördüm. Kılıcın üstündeki Adyali yazısını görmesi biraz zaman alsa da sonrada gördü. O bana gülümserken ben kılıcı tekrar kolyeye dönüştürmüştüm. ''Beğendiğini umuyorum" dedim, sakin bir şekilde.