Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)

Aşağa gitmek 
+4
Clara Thompson
Eduard Ryan Longrange
Claire Angel Deeply
Troy Woodville
8 posters
YazarMesaj
Troy Woodville
Athena'nın Çocuğu
Athena'nın Çocuğu
Troy Woodville


Mesaj Sayısı : 53
Kayıt tarihi : 25/10/10

Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Empty
MesajKonu: Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)    Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Icon_minitimePerş. Ara. 02, 2010 6:07 pm

Ben şaşkınlıkla olan biteni izlerken Ed ve Maya içeri girdi, yanımıza geldiler. Daha hiç böyle bir şeye şahit olmamaıştım ( Zaten şunun şurasında ne kadar zamandır melez kapındaydım ki). Maya Tiff'i sakinleştirdi ve eski hâline dönünce ilk söylediği şey "Tanrıça Athena beni Olimpos Konseyi'ne çağırdı." oldu.
Yarım saat sonra Thalia'nın Ağacı önünde buluşmaya karar verdik. Herkes yanına alacakları hazırlamaya gitti. Ben de Lucy'yle kulübeye gittim. Benim alacağım fazla bir şey yoktu ama Lucy her zamanki gibi abarttıkça abartmış sırt çantasına plan kâğıtlarına, dosyalarını dolduruyordu. Lucy kâğıtları Hincelerken ben de araya biraz ambrossia ve nektar koydum, bir iki parça da bişey sıkıştırdım ama bunları Lucy görmedi.
Empire State Binası'na pegasuslarla gidecekmişiz. Lucy'yi kulübede planlarıyla bırakıp ağıra gittim ve pegasuslara baktım. Çok güzel görünüyorlardı. Ama sanki atladığımız bir şey vardı. Tabi ya benim pegasusum yoktu. O anda sırt çantasıyla Lucy yanımda belirdi.
"Hadi geç kalmayalım." dedi.
"Ben nasıl gideceğim?" diye sordum.
O da sanki hiç sorun yokmuş gibi "Birimizin arkasına atlarsın." dedi. Thalia'nın Ağacı'nın oraya doğru gittik. Herkes ordaydı ve biz Lucy'nin planlarından dolayı yine geç kalmıştık. Tiff hala kahve kokuyordu ama tabi ki bunu ona söylemedim. Claire'in de pegasusu yoktu. O Tiff'in arkasına binecekti ama ben Lucy'nin arkasına nasıl binecektim, bilmiyorum. Maya ordan planlardan bana yer kalmadığını görmüş olacak ki ''Hey Troy! Benim arkam boş.'' dedi. Ben de onun arkasına binince pegasus havalandı ve uçmaya başladık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claire Angel Deeply
Afrodit'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Afrodit'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Claire Angel Deeply


Mesaj Sayısı : 3332
Kayıt tarihi : 31/10/10

Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Empty
MesajKonu: Geri: Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)    Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Icon_minitimeCuma Ara. 03, 2010 3:13 am

Pegasuslarımız havalanmaya başlayınca Tiff'e sıkıca tutundum. İlk defa pegasusla uçuyordum. Dolayısıyla çok heyecanlanmıştım. Gerçekten çok eğlenceliydi. İçimden bağırmak, çığlık atmak geliyordu ama Athena'ya doğru bilmediğimiz bir nedenden dolayı gittiğimiz için bu hiç iyi bir fikir değildi. Arkadaşlarıma baktım. Hepsi sakin görünüyordu. Bir tek Troy benim gibi heyecenalıydı. Ee, ne de olsa onunda ilk binişiydi.

"Kampa döner dönmez bir pegasus edineceğim."

"Bence de edinmelisin. Kendine ait bir pegasusun olmalı."

Rüzgar çok fazla olduğundan Tiff'i çok zor duyuyordum. Aşağıya doğru baktım. Her yeri kuşbakışı görüyordum. Manzara süperdi. (Herkesin görmesini tavsiye ediyorum.) Buradan bütün New York görünüyordu. Bir süre daha bu manzarayı izledikten sonra Empire State Binası göründü. Lucy'nin işaret vermesiyle tüm pegasuslar yere inmeye başladı. İlk önce Lucy'nin pegasusu, sonra da Amanda'nın pegasusu indi. Bizde güzel bir manevrayla hemen arkalarından yere indik. Diğer pegasuslarda yere indikten sonra bir araya toplandık ve birbirimize bakmaya başladık. İlk konuşan Tiff oldu.

"Hazırsanız gidelim."

"Hazırız."

Hep beraber Empire State Binası'na girdik.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Empty
MesajKonu: Geri: Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)    Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Icon_minitimeCuma Ara. 03, 2010 5:40 am

Pegasuslarımızdan indikten sonra binanın içine girdik. İki tane görevli vardı. Bizi görünce hemen yanımıza geldiler. Sanki ilk kez geliyormuşuz gibi. Çok sinir bozucuydu. Onlara ihtiyacımız olsaydı zaten söylerdik. En önde ben ilerliyordum. '' Nasıl yardımcı olabiliriz?'' diye sordu uzun boylu görevli. Düzgünce açıklama yapacaktım. Bazı yerlerde kibar olmak zorundaydık. Burasıda oralardan biriydi. Gülümseyerek hemen cevap verdim. '' Tanrıça Athena'yı ziyarete geldik.'' dedim. Kalabalık olduğumuz için görevlilerin gözleri bir süre üzerimizde gezindi. Lucy ve yeni kardeşi Troy yanıma geldi. Arkadan kim olduğuna bakmadığım bir melez daha. Clair olduğunu tahmin ediyordum. '' Üzgünüm. Bu kadar kişi içeriye girmenize asla izin veremem.'' dedi görevli. Sert bir ses tonuyla söylediği için oldukça öfkelenmiştim. Sanki ondan izin isteyen olmuştu. Cebimden rujumu çıkartarak hemen bıçak haline getirdim. Aslında kılıcımı çıkartacaktım. Ama şimdilik işim boğazıyla olduğu için bu yeterli gözükmüştü. Hızla yaklaştım. Arkaya doğru bir kaç adım sendeledikten sonra adamı kolundan çekerek bıçağı boğazına dayadım. '' Zaten izin isteyende olmadı!'' dedim sert bir ses tonuyla. Melezlerin , özellikle Tiff'in gözleri dehşet içinde bana bakıyordu. Diğer görevli kılıcıyla yanıma gelirken Lucy onu yakalamıştı. Görevli '' Bunun bedelini ödeyeceksiniz.'' deyince elimdeki bıçağı boğazına değdirdim. bıçağım oldukça keskin olduğu için biraz kan aktı boğazından. Herkes dehşet içinde aralarında bir şeyler fısıldaşırken '' Bu yeterli mi?'' diye sordum. Yüzümde sinsice bir tavır olduğunu biliyordum. Ama ben Ares kızıyım. Kesip , biçmek içimde var. Gözüm kısa bir süreliğine Lucy'e kayınca bana biraz kızdığını anladım. Yinede başımı sallayınca içim rahatladı. Görevli '' Evet. Çıkabilirsiniz.'' dediğinde arkaya doğru ittim onu. '' İsabet oldu.'' dedim sert bir tavırla. Bunun burada kalmayacağını başımın derde gireceğini biliyordum. Ama şimdilik umrumda değildi. '' Amanda! Sen ne yaptın?'' diye sordu Tiff. Cevabım belliydi. '' Olması gerekeni.'' dedikten sonra hep beraber asansöre bindik.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eduard Ryan Longrange
Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Hephaistos'un Çocuğu/Mitoloji Tarihi Eğitmeni
Eduard Ryan Longrange


Mesaj Sayısı : 1186
Kayıt tarihi : 31/10/10

Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Empty
MesajKonu: Geri: Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)    Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Icon_minitimeCuma Ara. 03, 2010 7:18 am

'' Olması gerekeni.''
Amanda asansöre doğru ilerlemeye başladı.Tabii bizde öyle.Sonunda asansöre girdim.Asansör yolculuğumuz, belki de 80'ler çalmasaydı iyi geçebilirdi.Tanrılar herhalde eski müzikleri seviyor diye düşündüm.Hele oldukça büyük bir grup ile geldiyseniz, bu yolculuk daha da çekilmez oluyor.Gözümü hangi katta olduğumuzu gösteren yazıya diktim.578, 579... Bir kaç saniye sonra asansörün kapısı dink sesiyle açıldı.Önümde oldukça tanıdık bir manzara vardı.Olimpos.Bütün görkemi ile önümde duruyordu.Bu tanıdık manzaraya doğru ilerledim.Diğer melezlerinde öyle yaptığını gördüm.Tiff yanıma gelince açıklamaya başladı."Şimdi Olimpos Konseyi'ne gitmemiz gerekiyor" dedi ve yürümeye devam etti.Olimpos'a bir çok kez gelmiştim ama yinede beni büyülüyordu.Doğrusu Olimpos Konseyi'ne hiç gitmemiştim.Tiff ise daha önce gitmiş gibi bize yol gösteriyordu.Tiff oldukça heyecanlı ve endişeli gözüküyordu.Bir kaç ufak tanrının yanından geçtikten sonra sordum."Tiff, iyi misin ? Maya ile göz göze geldik.Ama sonra tekrar Tiff'e baktım."Evet, iyiyim.Bu arada geldik.İşte Ol-Olimpos Konseyi" dedi ve elli metre öteyi işaret etti.Manzara karşısında neredeyse düşecektim.Önümde oldukça ihtişamlı bir yapı vardı.Yutkunarak ilerlemeye başladım.

Konseye girdiğimizde tanrılar bizi bekliyordu.Bütün gözler bize bakıyordu.Oldukça gerilmiştim-On beş metre boyunda ki bir insan sizi yok edecek gibi baksa sizde gerilirdiniz.- Gözüm istemese de olsa babama kaydı.Demirden yapılmış bir tahtta oturuyordu.Tiff bir kaç adım daha ilerleyince Tanrıça Athena tahtından kalkıp normal bir insan boyutuna dönüştü.Artık hazırdık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clara Thompson
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Clara Thompson


Mesaj Sayısı : 4592
Kayıt tarihi : 12/10/10

Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Empty
MesajKonu: Geri: Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)    Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Icon_minitimeCuma Ara. 03, 2010 7:48 am

Bütün tanrılar oradaydı. Normalde böyle bir şey olmazdı. Belki de alacağımız görev çok önemlidir diye düşündüm. Herkesi incelemeye başladım. Sade, beyaz bir tahtta Zurs oturuyordu. Yağmur grisi gözleri doğrudan bize bakıyordu ve ürkmüştüm. Dayımın böyle korkunç olacağını bilemezdim. Sonra ikinci dayıma kaydı gözlerim. Bir balıkçı gibi giyinmişti. Giysileri ve yanık teniyle bana babamı hatırlatıyordu. Bu yüzden hemen gözlerimi ondan kaçırdım.Diğer tahta geçtim. Orada, üç büyüklerin yanında, tanrıça Hestia olmadığı için yanlızca annem oturuyordu. Sapsarı saçlarını tek bir örgüyle belinden sarkıtmıştı. Buz mavisi gözleri bana doğru çevrilmişti. İşte o anda gözlerindeki bu erimiş, içime sıcacık bir his doğmuştu. Annem. Onun beni sevmesi, varlığımı bilmesi bile çok hoşuma gidiyordu. Zorlukla gözümü diğer tanrılara bakmaya zorladım. Apollon, bir güneş gözlüyüyle oturuyor, sarı saçları güneş gibi parlıyormuş hissi yaratıyordu. Hermes tahtında bir telefon görüşmesi yapıyor, Dionysos tombiş yapısıyla tahtına yayılmış diet kolasını süzüyordu. Artemis yerinde yoktu, o avcılarıyla beraber olmalıydı. Hephaistos buraya çok sık gelmese de hırdavar dolu tahtına sanki her gün buradaymış gibi kurulmuştu. O da doğrudan oğluna bakıyordu. Eh, normaldi. Bir an gözlerini bana çevirdi. Hemen utanarak bakışlarımı çektim. Eh, aile tanışması gibi bir şey olsun istemiyordum. Hiç bir tanrı düşüncelerimi okuduklarını belirten bir şey yapmadı. Herhalde bizim bütün grubun düşünceleriyle karışmıştı düşüncelerim. Ben incelememe geri döndüm.
Afrodit harika görünüşüyle saçlarıyla oynarken bir yandan kızına bir yandan da kaslı ve keskin bakışlı bir şekilde, asilce oturan Ares'e bakıyordu. Amanda'nın bakışlarının da Ares'e sabitlendiğini fark ettim. Ares şu anda ona bakmıyordu bile. Onun için üzücü olmalıydı bu.
Son karşılaşmamızdan beri bizden nefret eden Hera'ya hiç bir bakış atmadan görevimizi verecek olan Athena'ya baktım. Kıvırcık saçları omuzlarına sarkıyor, beyaz yunan elbisesinin üzerindeki altın işlemeler parıldıyordu. Tam arkasında Zeus olduğu için dikkatimi vermek zor olmuştu. Sonunda tanrıça konuşmaya başladı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Athena
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Athena


Mesaj Sayısı : 5210
Kayıt tarihi : 16/08/10

Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Empty
MesajKonu: Geri: Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)    Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Icon_minitimeCuma Ara. 03, 2010 9:44 am

Tek kaşımı kaldırarak karşımdaki melezlere baktım ve "Sadece bir kişi çağırdığımı düşünüyordum." dedim. Hepsinin zihnine aynı anda doluşan düşüncelerden, Tiffany'yi yalnız bırakmamak için hepsinin konseye doluşmuş olduğunu anladım ve durumu onaylamasam da 'tamam' dercesine başımı salladım. Eh, bu kadar sesli ve dikkat çekici bir giriş yapmaları işime gelmemişti ama sırf bunun için -hem de istediğim şeyi henüz yerine getirmemişlerken- onları buharlaştırmam acımasızlık olurdu. Hızla gruptaki kahramanları süzerken Lucianna'ya hafif bir baş selamı verdim, bana zoraki yarım bir reverans yaparak karşılık verdi. Oğlum Troy'la bakışlarımız buluştuğunda ise suratıma şefkatli bir gülümseme yerleşti. Melez olduğunu yeni öğrenmişti ve yeni hayatına adapte olmaya çalışıyordu, ben de bu süreçte ona elimden geldiğince yardımcı olmalıydım.

Zeus'un "Bu melezler burada ne arıyor Athena?" şeklinde yönelttiği soru, beklediğimden geç geldi. Sert bir ifadeyle ona dönerek, "Kamp ile ilgili birkaç ufak iş konuşacağız. Tamirat, su boruları vesaire." dedim. Ses tonumdan çıkarılması gereken tek anlam ise, 'bu sizi zerre kadar ilgilendirmez' uyarısıydı. Etkili olmuş olacak, Ares bile iğneleyici bir yorum yapmadı. Melezlere gözlerini kapatmalarını söyledim, sonra iki kez parmaklarımı şıklattım. Kahramanlar gözlerini açtıklarında kendilerini Olimpos'un güzel bahçelerinden birinde buldular. Şaşkınlıkla etrafı süzmelerinin bitmesini beklemek bir insan ömrü kadar uzun sürdü. En sonunda dikkatlerini tekrar üzerimde toplamayı başardıklarında, konuşmaya başladım. "Pekala, bu görevi sadece Tiffany'ye verecektim ama madem sizler de geldiniz, artık bu yük hepinizin omuzlarında. Hımm, gruba bir bakalım... Zararsız Afrodit kızı, Hephaistos çocukları da bir tehdit değil. Demeter kızı için de endişelenmeye gerek yok. Ah, ne yazık ki kendi çocuklarım bu görevde kendilerini kaybedebilirler. Zekiler ama gerektiği kadar bilgeler mi, bilmiyorum. Ve... Ares kızı. Amanda'ya orada mutlaka hakim olmanız gerekiyor..." Tiffany sıkıntıyla bana baktı ve "Şey... Tanrıça'm... Artık görevi söyleseniz..." dedi.

Sıkıntıyla bir nefes aldım ve "Tamam," dedim, "Anlatıyorum. Pek saygıdeğer babacığım Zeus, Hera'ya bir hediye verdi. Hediye... sonsuz güç iksiri. Bir tanrıyı bile yenilmez kılabilecek kadar güçlü bir iksir. Evlilik Tanrıçası ise o iksiri sevgili koruması Ladon'a emanet etti. Biliyorsunuz, Ladon Titan Atlas'ın göğü sırtladığı yerin çok yakınında. Bu da benim iksirin ne kadar güvende olduğunu sorgulamama yol açtı. Konsey'deki tanrılardan herhangi biri -özellikle baban, Amanda,- bu iksirin varlığından haberdar olursa, Olimpos'un iplerini eline geçirir. Güç dengesinin bozulmasını hiçbirimiz istemeyiz. Kısacası göreviniz; Othyrs Dağı'na gitmek, iksiri almak ve onu bana getirmek." Sözlerim üzerine melezler arasında bir suskunluk yaşanmaya başladı. Ben ise bakışlarımı doğrudan Tiffany'ye yönlendirdim. Cevap verecek kişinin o olması gerektiğini düşünüyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olimpos.my-rpg.com
Tiffany Trully
Apollon'un Çocuğu
Apollon'un Çocuğu
Tiffany Trully


Mesaj Sayısı : 1885
Kayıt tarihi : 11/10/10

Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Empty
MesajKonu: Geri: Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)    Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Icon_minitimeCuma Ara. 03, 2010 10:12 am

Tanrıça Athena'nın verdiği görev ve açıklama kafamı karıştırmıştı. Tamam bu iksir kimsenin eline geçmemeliydi ama bu seferde Tanrıça Athena'nın hakimiyetinde olacaktı. Ya Tanrıça Athena bu iksiri içerse, o zaman ne olacaktı. Bütün Olimpos karışırdı ve bizde büyük ihtimalle buharlaşırdık. Eğer Athena'ya karşı çıkarsam bu sefer %100 buharlaşırdık. Ne yani şimdi biz hırsızlıkmı yapacaktık. Ne kadar şanslıyım. Onca melezin içinden niye ben? Tanrıça Athena doğrudan bana bakıyor ve bir cevap bekliyordu. Hayır deme imkanım hiç yoktu.

"Anlaşıldı Tanrıça Athena. İksiri size getireceğiz."

Tanrıça Athena beni bir daha süzdü. Bakışlarında 'seni her ihtimallede buharlaştıracağım' der gibi bir ifade vardı. Sanki aklımı okumuştu. Yoksa ben kafayımı yiyordum. Korkmaya başlamıştım. Şimdi ne demeliydim? Sessizlik büyüyordu. Mantığımla hareket etmeye karar verdim. Umarım başımıza felaketler açılmazdı.

"İzninizle, hemen Othyrs Dağı'na gitmek için yola çıkalım."

"İzin sizin. Unutmayın, o iksirden kimse içmeyecek."

"Merak etmeyin Tanrıçam. İçmeyiz, içtirmeyiz de."

Tanrıça Athena beni başıyla onayaladı ve gitmemiz için işeret etti. Gitme vakti gelmişti. Zor bir görevimiz vardı. Athena bizi bahçeden tekrar eski yerimize döndürdü. Tanrıça Athena'yı selamladıktan sonra bu yükün altında Olimpos Konseyi'nden çıktık. Arkadaşlarım ne diyecelerini bilmiyorlardı. Ne yazık ki ben de bilmiyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lucianna Fackrell
Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Lucianna Fackrell


Mesaj Sayısı : 4356
Kayıt tarihi : 22/08/10

Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Empty
MesajKonu: Geri: Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)    Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Icon_minitimeCuma Ara. 03, 2010 10:44 am

Annemin söyledikleri derin düşüncelere dalmama sebep olmuştu. O iksiri içmek... benim gibi güç meraklısı biri için harika olurdu! Ama bunları düşünmemeliydim. İlgilenmem gereken öncelikli mesele, Bilgelik Tanrıçası'nın gerçek niyetinin ne olduğuydu. O iksiri gerçekten de muhafaza etmek için mi istiyordu yoksa amacı onu kullanmak mıydı? Hem, iksirin çalındığını Hera hemen fark ederdi, 'sevgili Ladon'u ona haber uçururdu. Yoksa annem bizi öldürmeye karar vermişti de, böyle bir görev mi uydurmuştu ayak üstü? Tanrıça Athena'dan bahsediyorduk, bu ihtimallerin hepsi veya aklımın ucundan bile geçmeyen bir başka düşüncesi bizi görevlendirmesine neden olmuş olabilirdi. Sorgulamak sadece daha fazla soru işaretiyle başa çıkmak anlamına gelirdi. Claire üzüntüyle Tiff'e dönerek, "Neden kabul ettin sanki görevi?" diye sordu. Güzel Apollon kızı gözlerini ayaklarına odakladı ve omuz silkti, kısacası başka şansı olmadığını anlatmaya çalışıyordu.

Haklıydı da, annemin doğrulttuğu tek seçenekli soru karşısında başka şansı yoktu. El mahkum kabul etmeliydi, o da öyle yaptı. Diğerlerinin neler düşündüğünü anlamak için zihin kalkanlarımı bir süre devre dışı bırakmaya karar verdim. Tiffany'nin düşünceleri endişeyle dolmuştu, yerine getirmesi gereken görevden çok, arkadaşlarını da peşinde sürüklüyor olacağı için korkuyordu. Ed ile Maya sanki birbirlerinin aklındakinin ne olduğunu biliyormuş gibi, aynı şeyi düşünüyorlardı; birbirlerini. Böyle bir durumda bile ana odaklanamamaları çok garipti ama belki de kafayı yemekten çok daha iyiydi yaptıkları. Elena'nın zihninde korkunç bir karamsarlık hakimdi. Haklıydı kız, ilk kez bir ilahi güçten görev almıştı ve karşısına çıkması muhtemel zorlukların hepsini tahmin edebiliyordu. Claire sıkıntıdan patlamak üzereydi, Othyrs Dağı'na giderken yol üzerinde bir yerlerden oje bulması gerektiğine kafa yoruyordu ve Tiff'e görevi kabul ettiği için biraz sinirliydi. Troy benim gibi diğerlerinin tepkilerini ölçmeye başlamıştı çünkü nasıl davranması gerektiğiyle ilgili hiçbir fikri yoktu. Daha az önce hayatında ilk kez bir pegasusa binip uçmuştu, şimdi de o efsanelerdeki Titan Atlas'ı görmeye mi gidecekti? Ablası kendine hakim olabilir miydi yoksa o iksiri bir kerede kafasına mı dikerdi? Tek çare bekleyip öğrenmekti. Bir de Amanda çok güzeldi... Gözlerimi devirerek bu sefer bakışlarımı Amanda'ya yönlendirdim. Evet, gerçekten de çok güzeldi ve kardeşimle ilgili olumlu duygulara sahip gibiydi. Ama beni asıl ilgilendiren zihnindeki benimkilere benzer düşüncelerdi. Amanda, grupta iksirin çekiciliğine şimdiden kendini kaptırmış benim dışımdaki tek kişiydi. Yalnız o, iksirin kendisi için mi, babası için mi daha yararlı olabileceğine karar vermeye çalışırken gözlerimin öfkeyle irileştiğini fark ettiğim için hızla kalkanlarımı tekrar devreye soktum. Ares kızını çok seviyordum ve birçok ortak yanımız vardı ama bu görevde ona göz kulak olmam gerekecekti. Tabii birileri de bana göz kulak olmalıydı; o iksire sahip olmak için yapabileceklerim listesi epeyce kalabalıktı. Grubun en hüsrana uğramış kişisi olan Elena'ya dönerek, "Gitme vaktimiz geldi sanırım." dedim ve gülümsedim. Bana hafif bir tebessümle karşılık verdi Hephaistos kızı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elena Martin
Hephaistos'un Çocuğu
Hephaistos'un Çocuğu
Elena Martin


Mesaj Sayısı : 445
Kayıt tarihi : 21/11/10

Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Empty
MesajKonu: Geri: Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)    Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)  Icon_minitimeCuma Ara. 03, 2010 9:50 pm

İçim içimi yiyordu. Bu görevi yapmak istemiyordum çünkü çok tehlikeliydi. Ancak başka bir çaremizde yoktu. Tiff mecburi kabul etmişti. Lucy'nin gülümseyişi az da olsa içimi rahatlatmıştı. Gitme vakti gerçektende gelmişti. Asansöre doğru yürüdük. Olimpos gerçektende müthiş bir yerdi. Bu benim Olimpos'u ilk görüşümdü. Çok güzel bir yer olacağını düşünmüştümde, bu kadarınıda beklemiyordum. Yürürken hiç tanımadığım birilerini görüyordum. Kim oldukları dahi hiçbir şey bilmiyordum. Bir süre daha yürüdükten sonra asansöre geldik. Bütün arkadaşlar binince asansör aşağıya doğru inmeye başladı. Bu sefer 90'ların müziği çalıyordu. Eh, en azından 80'lerden daha iyi diye düşündüm. Herkes kendi düşüncelerine dalmıştı. Umarım Lucy ve Amanda iksiri düşünmüyordur. Eğer bu iksiri içerlerse ayvayı yemiştik. Onları tutmak bize düşüyordu. Özelliklede Tiff'e. Sonunda aşağıya inmiştik. Asansörden çıktık ve pegasuslarımıza doğru ilerledik. Yürürken Amanda görevliye çok kötü bir bakış attı. Görevlide biraz tırstı. Görevliye acıyorum. Kim bilir kaç tane melezden çekmişti.

"Şimdi Othyrs Dağı'na mı gidiyoruz?"


"Evet, herkes çok dikkatli olsun."


Empire State Binası'ndan çıktık ve pegasuslarımıza bindik. Yine Claire Tiff'in yanına, Troy ise Maya'nın yanına bindi. Herkes hazır olunca tüm pegasuslar havalanmaya başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)
» Sonsuz Gücü Sonsuza Dek Reddediyorum! (Görev 59)
» Annem Beni Sonsuza Kadar Kaybolmaktan Kurtarıyor !
» Sonsuz Karanlık ile...
» Babamdan Görev Alıyorum [Görev]

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Olimpos :: Empire State Binası/Olimpos-
Buraya geçin: