Adım Alex. Annem ile yaşıyorum. Annem olan bir evde baba genelde alkolik olur. Bu nedenle annem ve babam ayrılmışlardı. Annem, dürüst bir kadındı ve emeği olmayanı asla almazdı. En azından alsada bu şeyleri hak etmediğini söylerdi. Ben, annemin zıttı biri idim. Okul ile aram pek yoktu ve notlarım genelde ortalama üstü idi. Dersler çoğu öğrenci için kabustur ya, işte benim içinde öyle. Okuldaki ortam ve vaktin hızla geçmesini seviyordum. Yoksa genç yaşta çalışabilirdim. Çoğu çocuğa göre zeki biri gibi gözüküyordum. Zekiler genelde çirkin ve güçsüz olurlardı. Ama ben hiç çirkin değildim. Yakışıklı da tam değildim ama yinede çirkin değildim. Dambıl ve barfixe çalışırdım. Bunlar odamda vardı. Haftasonları GYM(yanlış yazmış olabilirim)'ye giderdim ve kum torbasında çalışırdım.
Okul ile arası güzel bir çocuğum ama okulun her zaman garip ve kendini çeken biryer olduğunu söylerim. Okulu kapatmak için boykot olsa anında katılırdım. Çünkü okulda son zamanlarda garip şeyler dönüyor olabilirdi. 10 saniye evel gördüğüm müdür birden benim 4 dakikada gittiğim yeri gidiyor ve her seferinde karşıma çıkıyordu. Bu garipliklerden dolayı bilerek okulda kavga veya benzeri şeyler çıkarıyordum. Sonunda beklediğim oldu ve okuldan atıldım. Sonunda o pislik yerden kurtulacaktım. Yeni bir okula gidecektim. Ortamı güzel ve az ineklerin olduğu bir okula. Hep hayalini kurardım böyle okulların.
Annem atıldığımın haberini çok geç almadı ve beni hemen başka bir okula vakit kaybetmeden yazdırdı. Sırtımda çantam ile kapıyı araladım ve uçuşan yemek artıklarını görür görmez koşuşturmaya başladım. Tam suratıma yemek gelecekken Matrix filminde gördüğüm hareketi yapıp kurtuldum. Bir yandan da gülüyordum. Arkama bakıp gülerken önümden biri suratıma patatesli makarnasını suratıma atınca herkez bana gülmeye başladı. Yemeği elim ile yere attıktan sonra çantamı yere attım ve sinir ile zenci çocuğun tam burnuna sert bir yumruk attım. Çocuk yerlerde burnu kanlı dururken herkez durmuş bize bakıyordu. Köşeden çantamı aldım ve sınıfın yolunu tuttum. Gerekli kitap vb. bütün malzemeler bende vardı. Müfredatı da aynı gidiyordu okulun. Bir problem yaşamadım. Tek problem koridorda yürürken herkezin dolabında durup sanki asker yürüyormuş gibi hiç ses çıkarmayıp olduğu yerde kalması idi. Sanırım korkulan bir çocuk olmuştum. Gerçi o kavgada ben haklı idim. Neyse ben vakit kaybetmeden hikayemin ana kaynağına geçiyorum.
En son geldiğim için sınıfta en köşede kolu kırık, gözlüklü bir ineğin yanına oturmuştum. Bu çocuk biraz garipti. Garip nefes alışı ile bana baktı ve konuşmaya başladı:
-Adın ne? Benim Pet.
Gözlerimi ona çevirmeden defterime birşeyler yazarken cevap verdim:
-Gerçi senin gibi bir ucubeye söylenecek birşey değil ama adım Alex.
Çocuk kırık kolunu oynatıp gözlüğünü çıkardı ve konuşmaya başladı:
-Buradan hemen çıkıyoruz. Soru sormak yok! dedi ve koşarak kapıya yöneldi. Bir yandan da elimi tuttuğu için benimde gitmem gerekiyordu. Arkamızdan öğretmen geliyordu. Kafamı çocuğa çevirip sonra bir daha arkama çevirdiğimde öğretmen dev bir canavara dönüşmüştü. Korkarak hızla koşmaya başladım ve sakat çocuğu sırtıma aldım. Okul kapısını tekmeleyerek dışarı çıktım. Birden kendini kucağımdan attı Pet adında gizemli çocuk. Durdu. Bende yanına gittim. Canavara dönüşen öğretmen karşımızda idi. Elime bir silgi verdi. Silgide düğmemsi bir şişlik vardı. Ona basınca birden çift taraflı bir balta oldu. Şaşkın gözlerle çocuğa baktım. Ardından ne yapmam gerektiğini anladım. Birden yaratık konuşmaya başladı:
-Babasız çocuk. Babasız olmak nasıl bir duygu? Üzülüyor musun seni adi pislik hergele!
Nedense ailem hakkımda bu kadar sert konuşması beni birden öfkelendirmişti. Kaslarım belirginleşti ve sinirli surat ifadem ile simsiyah gözlerim birden deliye dönmüştü. Kaslarımın birden çıkması ile yaratığa doğru koştum ve havaya atlayarak çift taraflı baltayı sallayarak yaratığın kafasına doğru uçtum. Devasa kafası ben yere düşünce arkama düştü. Gözlerimin yemyeşil olduğunu hissediyordum. Yorgunluğuma yenik düştüm. Yere düşmüştüm. Hatırladığım tek şey o çocuğun beni yerde sürüklediği ve kamp gibi bir yere götürdüğü idi.