Satellite ben taht odasına geldiğimde beni bekliyordu. Avcım konuşmak için ağzını açtı ama yüzümdeki üzüntüyü görünce sustu. Ne olduğunu sormadan ben anlatmaya başladım. "Satellite, altın geyiğim kayboldu, onun benim için olan kutsallığını biliyorsun. Neredeyse her yere baktım ama yok. Bu yüzden geç kaldım. Senden onu bulmanı istiyorum" dedim kısaca. Avcımın yüzündeki şaşkınlığı zor görüyordum. Kutsal hayvanımın kaybolmuş olmasına inanamıyordum bir türlü. Kaçmış olması imkansızdı. Benden asla ayrılmazdı. "Satellite onu bulman çok önemli. Nasıl kaybolduğu tam bir gizem. Yüzyıllar boyunca hiç kaybolmadı. Döndüğünde sana yaptıkların için bir ödül vereceğim." dedim sesimi sakin tutmaya çalışarak. Avcım olumlu ya da olumsuz bir yanıt verdiği anda ben de oradan ayrılacak ve aramaya devam edecektim. Bir süre daha. Çünkü sonradan uğraşmam gereken başka şeyler oluyordu. Avcılarım, okçuluk dersleri.. "Eee cevabını bekliyorum" diye ekledim biraz sabırsız bir şekilde. Gerçi reddedeceğini pek sanmıyordum.