Görev:
2- Melez Kampı'nda, kulübendeki ilk gününün rp'sini yazacaksın.
Mekan: Athena Kulübesi
Katılacaklar: Lucy.
Gözlerimi açtığımda, gelmeye alışık olduğum bir yerdeydim: Büyük Ev'deki revirdeydim! Derhal yataktan fırladım ve başucumda otururken uyuyakalmış Stell'i uyandırmadan yatağa yatırdım. Arkadaşımın üstünü örtüp saçlarını okşadıktan sonra hemen aynanın karşısına geçtim, boynumdaki yarayı incelemeye başladım.
"Ah, harika!" Yara izini ömrüm boyunca taşıyacağımdan emindim.
Aceleyle saçlarımı düzelttim, üzerime çeki-düzen verdim. Sonuçta, koca bir yılın ardından kampa tekrar dönmüştüm. Henüz yataktan kalkmaya iznimin olmadığından emindim, bu nedenle kimseye görünmeden kulübeme kadar yürümek için çok fazla çabalamam gerekti, ama yakalanmadan içeri adımımı atmayı başardım.
Ben yokken odada çok şey değişmişti, bunu görmek beni hem üzdü hem sevindirdi. Üzüldüm çünkü, anılarımı bıraktığım şekliyle bulamamıştım ve sevindim çünkü, kulübeme yeni bir kardeşim katılmıştı! Şu anda odada yoktu ama eşyalarından hangi yatağın onunki olduğunu hemen anladım. Oda gerçekten çok dağınıktı, bir an önce el atmam gerekecekti.
Aceleyla gardolabımı açtım ve en sevdiğim, Athena yeşili olan elbisemi çıkardım. Afrodit ile birkaç kaçırma olayı dışında uzaktan-yakından ilişkim yoktu ama, geride bıraktığım bir yıl bana yeni bir özellik katmıştı: süslenme ihtiyacı. Hemen -özlemiş olduğum- banyoma girerek ılık bir duş aldım, çıkınca da yeşil elbisemi giydim üzerime. Tabii, siyah topuklu ayakkabılar, babamın hediye ettiği küpeler ve boynumdaki yarayı kapatmak için kullanacağım siyah şal da diğer aksesuarlarımdı.
Sıra saçlarıma geldiğinde, düzleştiricimi New York'taki evimde unuttuğum için birkaç Tanrı'ya lanet okudum ve en sonunda özensiz görünüşlü ama beni saatlerce uğraştıran dağınık topuzda karar kıldım. Makyaj yapmayı hiçbir zaman sevememiştim, sadece pempemsi-kırmızımsı değişik renkli rujumu sürdüm ve işte, akşam için hazırdım.
Kampta ben yokken yaşanan en büyük değişim, şüphesiz Üç Büyükler'in dört çocuğunun daha kampa gelmiş olmasıydı. Stell adına seviniyordum çünkü iki yeni kardeşi ve iki yeni kuzeni olmuştu ama değişen güç dengeleri, endişelenmeme sebep oluyordu.
Kaçak ve esir olarak geçirdiğim aylarda düşünmek için bolca zamanım olmuştu, şimdi önümde macera ve eğlence dolu günler vardı. Fazla kafa yormamı gerektirecek bir durum da yoktu ortada; klasik Ares ile rekabet muhabbetlerim, henüz öğrenemediğim hakkımdaki büyük kehanet, Stell ve Zeus arasındaki bitmek bilmez kavga falan işte... klasik melez problemleri.
Aynada son kez görünüşümü kontrol ettikten sonra, dışarı çıktım ve kulübemin kapısını çektim. Kampı seviyordum, kokusu bile bir başkaydı. Laubali bir ortam istediğim için, kano gölünün yolunu tuttum, satirler her zaman relaks takılırlardı çünkü.
Şey... kulübeye çeki-düzen verme işini sonraya bırakmaya karar verdim, sonuçta 17 yaşında sorumluluk duygusu nedir bilmeyen bir melezdim ve yaşamayı seviyordum!