Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Adil Oyun! | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: Adil Oyun! Cuma Kas. 05, 2010 9:12 am | |
| Kampta sıradan bir gün daha geride kalmıştı, ama pek yorulmamıştım bu kez. Aksine içim enerji doluydu, kulübeye dönmek için acele etmeyecektim. Kampta dolanırken daha önce hiç gitmediğim bir yer gözüme takıldı; voleybol sahası. Tamam, voleybolda pek iyi olmayabilirim. Ama yine de bir zamanlar merak salmıştım bu spora. Keşke oynayacak biri olsaydı. Genelde satirler burada takılırdı ama onlardan da eser yoktu. Şansıma küsüp kulübeme dönmek için oradan ayrılacaktım ki, sahanın kenarından geçen bir kız gördüm. Sarı saçları vardı ama bir Afrodit kızı gibi de değildi, ciddi bir ifade vardı yüzünde. Daha önce onu hiç görmediğime emindim, kampa yeni gelmiş olmalıydı. Akşam eğlencem çıkmıştı demek. Sahadaki toplardan birini aldım ve hızla kıza doğru fırlattım. Kafasına atmak istememiştim aslında, ama o da çok şanssızmış yahu. "Sen ne yaptığını zannediyorsun?" dedi kız hızla yanıma gelirken. "Kusura bakma, yanlışlıkla oldu." diye cevap verdim. Ama gülüşüm yalanımı ele veriyordu. Pek de umrumda değildi zaten. "Benim kim olduğumu bilmiyorsun sanırım?" diye sordu bu kez. "Hmm, yeni bir melez olmalısın. Zeus'un kızı mısın yoksa? Ama benim için farketmez, ebeveynin kim olursa olsun beni eğlencemden alıkoyamaz. Biz Ares çocuklarının burada yenilere yaptığımız bir sürpriz var, biliyor musun bunu?" dedim sırıtarak. "Ah, biliyorum tabi ki. Ama ne yazık ki bunu bana yapamazsın." "O nedenmiş?" "Çünkü önce seni voleybolda yenmem gerekiyor." sevimli bir gülümseme yerleşmişti şimdi yüzüne, ne saçmalıyordu bu böyle? Ben onun kafasını tuvalete sokacağımı söylemiştim, o ise benimle voleybol oynamak istemişti. İlginç, ama bu teklifini kabul ettim, zaten ben de voleybol oynayacak birini arıyordum. Topu kıza verip filenin altından sahanın karşı tarafına geçtim. Bu sahada sıradan insanların teke tek voleybol maçı yapması imkansızdı, ama biz melezdik ve hız, güç gibi konularda onlardan çok daha üstündük. Şimdi sırada bu yeni kızın havasını söndürmek vardı, o ilk atışını yapmak için hazırlanırken ben de yerimi almıştım.
|
| | | Stella Fabiano Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 915 Kayıt tarihi : 20/08/10
| Konu: Geri: Adil Oyun! Cuma Kas. 05, 2010 9:43 am | |
| Voleybolda hiçbir zaman iyi olduğumu iddia etmemiştim. Ama bu çocuk topu kafama atınca gerçekten çok hırslandım. Ve bir Hades çocuğu olarak onu kesinlikle alt edebilirdim.
"Yenilmeye hazır ol Ares oğlu!" dedim ve topu havaya fırlattım. Ve güm! Kendi sahama topu düşürmem bir oldu. Çocuk kıs kıs gülmeye başladı. Ona pis bir bakış attım ve topu tekrar alarak ikinci bir atış yaptım. Neyseki bu sefer hedefi tutturdum ve nihayet çocuğun sahasına topu göndermeyi başardım. Ama ne yazık ki Ares’in oğlunun refleksleri gayet iyiydi. Topu zorlanmadan karşıladı ve top bir kez daha benim sahama düştü.
“Şimdiden iki sayı oldu. Sanırım ben senin kafanı tuvalete sokacağım” dedi çocuk sırıtarak. Sanırım o öfkeden kaynaklanmış olacak, topu öyle bir attım ki top yanarak yere çakıldı! Yerde büyük bir delik oluşmuştu. Ve Ares oğlu öyle şaşırmıştı ki, yüzünün aldığı ifadeyi ikinci bir kez görmek için her şeyimi verirdim!
“Sen kimin kızısın?” diye sordu nihayet. En korkunç gülümsememi takındım.
“Ben, Ares oğlu, ben Hades’in kızı Stella Fabiano’yum!” dedim. Adımı duymuş olduğuna emindim. Duymamış olması imkansızdı. Birazda bunun verdiği güvenle sahadaki öbür topu da aldım ve fırlattım.
“Hazır ol. Oyun asıl şimdi başlıyor” dedim.
| |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Adil Oyun! Cuma Kas. 05, 2010 10:30 am | |
| “Hazır ol. Oyun asıl şimdi başlıyor” dedi kız gülerek. Demek bir Hades kızı ha? Üstesinden gelemeyeceğim bir şey değildi. İkinci attığı top üstüme doğru geliyordu, son anda kendimi kenara atabildim. Ama kızın pes etmeye niyeti yok gibiydi, 3. bir topu aldığı gibi onu da aynı şekilde üzerime yolladı. "Demek öyle." diye geçirdim içimden. Bunu kendisi istemişti. Cebimden iskambil kartını çıkarıp kılıcıma çevirdim ve üzerime gelen topa tüm gücümle vurdum. Top bu kez sahibine doğru gidiyordu, Stell son anda kenara çekilebildi. Gözlerindeki öfkeyi hissedebiliyordum, aynada görmeye aşina olduğum bir ifadeydi bu. Kılıcını çekti o da benim gibi, bir düello hiç de fena olmayacaktı. Kılıcımla voleybol filesini kestim, aramızda bir engel kalmamıştı artık. İkimiz de kıvılcım saçan gözlerle birbirimize bakıyorduk, düellodan önce birbirimize tartıyor gibi. O Hades'in kızıysa ben de savaş tanrısının oğluydum. Şu ana kadar Assassin's Heart'ın karşısında kimse dayanamamıştı, bana karşı hiç şansı yoktu. Koşarak saldırıya geçtim, ilk vuruşumu ustaca karşıladı. Hemen kılıcımı çekip tekrar saldırıya geçtim, bu kez de kılıçlarımız kenetlenmişti. "Hiç de fena değilsin, ama bana karşı kazanma şansın yok. Pes etmek için çok geç değil, sana zarar vermeden gitmene izin verebilirim." dedim en kibirli ses tonumu takınarak. "Ancak rüyanda görürsün!" dedi öfkeyle. "Merak etme kafanı tuvalete de sokmayacağım, daha ne istiyorsun?" dedim gülerek. Bu onu daha da kızdırmış olmalıydı. Kılıcını geri çekip hızla bana saldırdı, ama buna hazırlıklıydım. Darbesini savuşturdum savuşturmasına, ama o da benim gibi savunmasında açık vermiyordu. Ne kadar dalga geçersem geçeyim, zor bir düello olacağını hissedebiliyordum. Hatta belki de şu ana kadar en çok zorlandığım kişi bile olabilirdi, onu hafife almamalıydım.
|
| | | Stella Fabiano Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 915 Kayıt tarihi : 20/08/10
| Konu: Geri: Adil Oyun! C.tesi Kas. 06, 2010 4:43 am | |
| Hala adını bile bilmediğim Ares çocuğu ile mücadelem harika olmuştu. Uzun bir süredir karşıma değerli bir rakip çıkmamıştı. Sadece gereksiz drakonlar ve minator ile uğraşıp duruyordum. Medusa'da ayrı bir dava tabi! Onu tam tamına 4 kez öldürdüm ama lanet canavar her seferinden bir öncekinden daha da akıllanmış olarak geri döndü. Tabi ki bu onu yine de öldürmemi engelleyemiyordu.
Savaşta rakibimi küçümsemem en büyük hatamdır. Ve Ares'in oğlunu biraz küçümsedim ne yalan söyleyeyim. Fakat ilk darbede aslında gerçekten güçlü bir rakip olduğunu anladım. Uzun bir süre dövüştük fakat kazanan yok gibiydi. Eşit şartlarda dövüşmemiz imkansızdı, çünkü bende Kıyamet vardı. Buna rağmen uzun süre Kıyamet'in güçlerini kullanmadım. Fakat bu düellonun uzayacağını anladığım anda kılıcımı kaldırdım.
Ölüm her canlının en sonunda tadacağı bir eylemdir, fakat ben çok sevdiğim(!) tanrı Zeus sayesinde ölümsüzlüğe kavuşmuştum. Bir an kılıcımı çektiğim için çocuğun bana yolladığı darbeyi karşılamadım ve dengesini koruyamayan çocuk ta kılıcını karnıma saplayıverdi. Bir anda gözleri korkuyla açıldı. Amanın! Adam öldürmüştü! Şimdi ne yapacaktı? Hades kim bilir ona ne zarar verecekti? Çocuğun zihnini okuyamasam da tüm bu soruları kendisine sorduğunu gözlerindeki donuklaşmış bakışlardan anlayabiliyordum. Kılıcını çekti ve gözlerimde ufak bir acı belirtisi aradı. Ve bulamaması onu iki katı şaşkın hale getirdi.
"Kiminle uğraştığını bilmiyorsun sen" dedim, ancak kılıcımı tekrar çıkartarak bu şaşkın halinden yararlanmaya çalışmadım. Ona kendini toparlaması için biraz zaman verdim. Benim zarar görmeyeceğimi, fakat istersem ona zarar verebileceğimi biliyordu artık. | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Adil Oyun! C.tesi Kas. 06, 2010 7:20 am | |
| "Kiminle uğraştığını bilmiyorsun sen" Daha fazla öfkelenmeme sebep olabilecek bir şey varsa o da bu sözlerdi işte. Kibirli insanlardan hiç hoşlanmazdım. Onun ölümsüz olduğunu ilk anladığım andaki şoku üstümden atabilmiştim. Yani bu düelloyu asla kazanamayacağım anlamına geliyordu, ama kaybetmeyecektim de nasıl olsa. Savunmamda bir açık yakalaması için ona fırsat vermeyecektim, isterse saatlerce dövüşebilirdim onunla. Pes etmek benim yapıma uygun değildi. "Demek ölümsüzsün Hades kızı." dedim kılıcımı indirip. Cevap vermesini beklemeyecektim. "Bunun senin için iyi bir şey olduğunu mu zannediyorsun yoksa? Ben de tattım o duyguyu, nasıl olduğunu biliyorum. Ama kendi isteğimle vazgeçtim ölümsüzlükten, neden merak ediyor musun? Çünkü, senin gibi olmak istemiyordum. Kibir ruhunu kaplamış, esir almış, ama senin haberin bile yok. Kendine değil, ölümsüzlüğüne güvenir olmuşsun. Bir tanrıdan farksız hissettiğini biliyorum, bunun sana nasıl bir tatmin duygusu getirdiğini de... Ama ben bunu istemiyorum, kendime yakıştıramıyorum. Ve ironiye bak, Hades'in kendi öz kızı, ölüme saygı göstermesi gerekirken ölümden kaçıyor." Bu son sözlerim üzerine bir öfke kapladı yüzünü, kılıcını kaldırıp tekrar saldırmaya başladı. Kin ve nefret onların kanında vardı, ve bu çok ileri düzeylere kadar gidebiliyordu. Bir Hades çocuğu insanın karşısına çıkabilecek en korkulu düşmanlardan biri olabilirdi, ama bu benim geri adım atmama sebep olamazdı asla. Ne ölümden, ne de başka herhangi bir şeyden korkuyordum. Kılıcımı kaldırıp onun hamlesini savuştururken kızın gözlerinin içine baktım. Alev alev parlıyorlardı, sanırım yeni bir düşman daha edinmek üzereydim...
En son Adrian Black tarafından Çarş. Kas. 17, 2010 7:07 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi |
| | | Stella Fabiano Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 915 Kayıt tarihi : 20/08/10
| Konu: Geri: Adil Oyun! C.tesi Kas. 06, 2010 8:26 am | |
| Ares çocuğunun dedikleri beni çıldırtmıştı. Onu parçalara ayırmamak için kendimi zor tutuyordum. Artık aklımda strateji namına hiçbir şey kalmamıştı. Düşünmeden saldırmaya başladım. Ama aklıma da bir soru işareti takılmamıştı desem yalan olurdu.
Gerçekten kibirlenmiş ve insanları küçük gören bir meleze dönüşmüş olabilir miydim?
Ares çocuğu artık daha hırslıydı. Bana daha sert darbeler indirmeye başladı. Ancak ben yeraltına bir geçit açıp onu Tartarus’a yollamayı ciddi ciddi düşünmeye başlamıştım.
“Bir ölümsüz olsan da gerçek kimliğinden kaçamazsın! Sende benim gibi sadece bir melezsin!” dedi Ares çocuğu.
“Kes sesini artık!!!” diye haykırdım. Ama çocuk susmadı.
“Neden susacakmışım ki? Haklı değil miyim? Sen kendini üstün gören melezden başka bir şey değilsin”
“Sus dedim!”
“Senin baban Hades’se, benimki de Ares! Seni yenemeyeceğimi mi sanıyorsun?”
İşte bu laf beni kendime getirdi. Bir anda durdum ve çocukla aramıza bir ateş çemberi koydum. Ares’in oğlu ateşe düşmemek için atik bir hareketle takla attı ve çemberin dışında kalmayı başardı.
Ben ne yapıyordum? Neden yapıyordum? Gerçekten haklı olan bir çocuğu sırf damarıma bastı diye öldürecek miydim yani? Bu ben miydim gerçekten? Ölüm tanrısının çocuğu olarak ölüme saygı duymam gerekirken ölümden kaçmıyor muydum? Daha önceden duyduğum bir söz kulaklarımda yankılandı: Sizi eleştirenleri sevin, çünkü sadece onlar sizi olduğunuz gibi görebilirler.
Ateş çemberinin aramızdan kalkmasıyla Ares çocuğunun bana saldırmasını bekledim. Fakat o da benim verdiğim kararı anlamışçasına durdu ve saldırmadı. Kılıcımı kaldırdım ve gülümsemeye çalıştım. Çocuğun vereceği tepki çok önemliydi. Ares’in oğlu, potansiyel dostum veya potansiyel düşmanımdı, ancak gerçekte ne olacağını merak etmeden de duramıyordum…
| |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Adil Oyun! C.tesi Kas. 06, 2010 10:00 am | |
| Uzun süre düello etmiştik, kılıçlarımızın çarpışmalarından çıkan kıvılcımlar öfkelerimizi yansıtıyordu sanki. Savaşırken atışmaya da devam ediyorduk, özellikle onu kızdıracak cümleler seçiyordum konuşurken. Ama son söylediğim şey onu biraz fazla sinirlendirmiş olacak ki, etrafımda bir ateş çemberi yarattı. Alevler içinde yanmaktan son anda çevik bir hamleyle kurtulmuştum. Çemberden çıktıktan sonra kızın gözlerine baktım tekrar, düşüncelerle boğuşuyordu sanki. Birkaç saniye sonra çember yok oldu, kız ise hala düşünüyordu. Yavaşça gözlerini bana doğrulttu, saldırmamı bekliyordu sanki. Ama o bana saldırmadıkça bunu yapmayacaktım. Kılıcını indirip gülümsedi bana, şimdi işler iyice garipleşmişti işte. Birkaç saniye sonra beni öldürmek için tüm gücünü kullanan kız, silahını bırakıp bana gülümsüyordu. Bu bir tuzak olabilirdi tabi, beni gafil avlamak için rol yapıyor olabilirdi. Ama öyle olduğunu hiç sanmıyordum. İçimden bir ses onun haklı olduğumu anladığını söylüyordu, ve ben bu sese güveniyordum. "Savaşmamız için bir sebep yok Hades kızı." dedim kıza tereddütle. "İkimiz de çabuk sinirlenebilen kişileriz, damarımıza basılınca bu tür olayların olması çok doğal. Daha fazla savaşmak ikimize de bir fayda getirmeyecek." diyerek onun vereceği cevabı beklemeye başladım...
|
| | | Stella Fabiano Hades'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 915 Kayıt tarihi : 20/08/10
| Konu: Geri: Adil Oyun! Ptsi Kas. 08, 2010 4:21 am | |
| "Savaşmamız için bir sebep yok Hades kızı. İkimiz de çabuk sinirlenebilen kişileriz, damarımıza basılınca bu tür olayların olması çok doğal. Daha fazla savaşmak ikimize de bir fayda getirmeyecek."
Ares'in oğlu kesinlikle haklıydı. Başımı sallayarak ona hak verdiğimi belirttim.
"Sana katılıyorum Ares oğlu. En azından birbirimiz hakkındaki kötü düşüncelerimizi bir kenara bırakarak dost olmaya çalışabiliriz" dedim. Kılıçlarımızı kaldırmıştık bile. Elimi uzattım ve:
"Sanırım doğru düzgün bir şekilde tanışabiliriz artık. Adım Stella" dedim. Yüz kaslarım kaşlarımı çatmaktan gerilmişti ve gülümsemek bana biraz zor gelmişti. Neyseki en sonunda en sevimli ifademi takınabildim ve Ares'in oğlunun cevabını bekledim. | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Adil Oyun! Ptsi Kas. 08, 2010 10:54 am | |
| "Sanırım doğru düzgün bir şekilde tanışabiliriz artık. Adım Stella" deyip elini uzattı Hades'in kızı. Bunu hiç mi hiç beklemiyordum, onun içindeki kine karşı galip gelip böyle bir davranışta bulunacağını nereden tahmin edebilirdim ki? Ama yine de memnun olmuştum buna, yeni bir dost kazanmak, düşmana kazanmaktan daha iyiydi. Belki de ileride bugün olanları unutup yakın arkadaş olabilirdik, belli mi olur? "Ben de Adrian." deyip elini sıktım. Normalde parmaklarını kırmaya çalışıyor olurdum aslında, ama ortam yeni yumuşamışken buna gerek olmadığını düşündüm. "Memnun oldum Stella, umarım ileride bugün olanları unutup yeni bir başlangıç yapabiliriz." diye ekledim gülümseyerek. "Neden olmasın?" dedi o da. Yorucu bir gün olmuştu, son olarak Stella ile yaptığımız düello da yorgunluğumu doruklara çıkartmıştı. Kulübeme dönüp biraz dinlenmeliydim, "Pekala, benim gitmem gerek artık. Sonra görüşürüz." diyerek veda ettim yeni arkadaşıma. Olanları düşününce suçlunun kesinlikle o olmadığını düşünüyordum, ilk başta voleybol topunu atmam, sonra da dalga geçer gibi söylediğim sözler ilk kıvılcımı çıkarmıştı. İkimizin de kolay öfkelenebilen yapılarımızın olması da işimizi kolaylaştırmamıştı doğrusu. Herneyse, artık hepsi geçmişti ne de olsa.
(Rp bitmiştir.)
|
| | | | Adil Oyun! | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|