‘‘Hmm sen diğer melez. Boyun biraz da olsa kısaymış. Birazcık uzayabilirsin.Fakat şu çok konuşan bilmiş kız. Sen aşırı derecede uzamalısın. Boyun fazlasıyla iyi ama o yatak eminim ki senin için rahat değildir.’’
Bu sözleri söylemesiyle Sere'nin yatağında kelepçeler ve zincirler belirdi, bunlar Sere'yi kollarından ve bacaklarından bağlayıp hareket etmesini engelliyordu. Sere acıyla haykırmaya başlamıştı, zamanımın çok kısıtlı olduğunun farkındaydım. Birkaç saniye sonra makineler beni de yatağa bağlayacaktı, son anda kendimi yataktan atabildim.
"Hey!" diye bağırdı Kabuklu bunun üzerine. "Hemen yatağına geri dön!"
"Ee, şey." diye kekeleyebildim. Eğer yatağıma geri dönmezsem devin bana çok iyi şeyler yapmayacağı kesindi, oradan hemen kaçabilirdim ama Sere'yi de kurtarmam gerekiyordu önce. Devi bir şekilde onu serbest bırakması için ikna etmeliydim, bu devi savaşarak yenmek beni aşan bir işti. "O yatağı pek beğenmedim de, bana gösterebileceğiniz başka yataklar var mı acaba?"
"Tabi ki." dedi dev gülerek. "Burada her çeşit modelimiz var, buradakilerden daha fazla çeşidi hiçbir yerde bulamazsınız!"
"Ee, şuradaki yatak nasıl?" diye sordum oldukça büyük bir yatağı göstererek.
"Zevkini beğendim çocuk." dedi dev. "Ama o yatak senin için fazla büyük, seni çok uzatmamız gerekir."
"Haklısınız." dedim üzüntüyle. "Ama o yatak sadece benim için değil, herkes için büyük. O yatağa uyabilecek biri yoktur bence."
"Ne?" diye kükredi Kabuklu. "O benim en sevdiğim yatağım, tam bana göredir!"
"İnanmıyorum." dedim rol yapmaya devam ederek.
"İnanmıyor musun?" diye kükredi dev yine. Korkmak üzereydim neredeyse. "Sana göstereyim o zaman!" dedi ve kendisi gibi devasa boyutlardaki yatağa doğru yürüdü. İşte beklediğim fırsat! Dev yatağa uzandıktan sonra kontrol panelinden devin yattığı yatağın makinelerini çalıştırdım, kolları ve bacakları bağlanmıştı şimdi. Artık Sere'yi kurturabilirdim, bir süre kontrol panelinde uğraştıktan sonra onu serbest bırakmayı başarabildim.
"Şimdi hatırladım!" diye haykırdı Sere yataktan kalktıktan sonra. "Bu devi biliyorum, insanlara işkence eden Prokrustes bu."
"Prokrustes? Bana da çok tanıdık geldi... Ah, doğru ya! Nasıl bunu daha önce düşünemedik?"
"Neyse ki Prokrustes bir süre su yatağı satacak durumda olmayacak." dedi Sere gülerek. Devin çıkardığı sesleri ikimiz de umursamıyorduk, tek istediğimiz bir an önce buradan çıkarak görevimize devam etmekti. Ama bunu yapmamaya karar verdik, çünkü minotorun hala dışarılarda bir yerlerde olma ihtimali vardı. O olmasa bile başka canavarlar peşimize takılabilirdi, bugün LA hiç güvenli değildi. Kampa dönmek üzere pegasuslarımızı çağırdık, Yeraltı Dünyası ziyaretimizi bir süre ertelemek zorundaydık...
(Rp bitmiştir.)