Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Aptalca Bir Oyun

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Misafir
Misafir




Aptalca Bir Oyun Empty
MesajKonu: Aptalca Bir Oyun   Aptalca Bir Oyun Icon_minitimeÇarş. Kas. 17, 2010 8:17 am

"Hımm, şurada insek mi?" diye sordum yanımda pegasusunun üstünde uçmakta olan Sere'ye.
"İyi olur." diye onaylamasıyla birlikte Miracle'a yere inmesini söyledim, Sere de yaptı aynı şeyi.
Burada özel ve gizli bir görev için bulunuyorduk, Yeraltı Dünyası'na gidecektik Sere ile birlikte. Ben birkaç ay önce ölmüş olan arkadaşım Cathy'i görmek için istiyordum bunu, Sere'nin de bu tür bir sebeple oraya gideceğini öğrendiğimde ben de ona katılmak istemiştim. O da oraya yalnız gitmek istemediği için seve seve kabul etmişti bu teklifimi.
"Yanlış bir yere mi iniş yaptık acaba?" diye sordu Sere yere inip pegasuslarımızı gönderdikten sonra.
"Neden ki?" diye sordum sorusuna soruyla cevap verip.
"Kötü bir şeyler var burada, sanırım canavarlar." dedi yüzünde garip bir ifadeyle.
"Bunu nereden anlayabiliyorsun?"
"Bilmiyorum, sadece öyle hissediyorum." diye cevapladı Sere.
Keşke Sere hislerinde yanılıyor olsaydı... Korkunç bir kükreme kaplayınca sokağı, böyle düşünmüştüm ister istemez. Sere ile aniden arkamızı döndük, karşılaşmak isteyeceğimiz son canavarlardan biri karşımızda duruyordu; Minotor. Devasa savaş baltasını elinde tutmuş, öfkeyle bize bakıp üzerimize koşmaya hazırlanıyordu. "Koşmaya ne dersin?" diye sordum Sere'ye. Sormama gerek de yoktu, Sere çoktan hazırlanmıştı buna. İkimiz de minotorun aksi yönüne doğru koşmaya başladık, ama ne kadar hızlı koşarsak koşalım Minotor bizden çok daha hızlıydı. Zaten bu canavar gücünü öfkesinden ve hızından alıyordu. Birkaç saniye sonra Minotor ile aramızda bir iki metre kalmıştı, hemen Sere'ye bağırdım; "Şimdi!" Son anda ikimiz de kendimizi yana atabildik, Minotor ise tam ortamızdan geçip koşmaya devam etti. Onun yavaşlaması ve tekrar bize dönüp saldırmasına kadar geçecek sürede saklanma fırsatı doğmuştu bize. "Buradan." dedim Sere'ye, ve onu en yakındaki mağazaya sürükledim. Mağazanın içine girince derin bir nefes aldık ikimiz de.
"Bu canavarın ne işi var burada?" diye sordu Sere nefes nefese.
"Ben de bilemiyorum. Ama iyi yırttık." dedim sırıtarak.
"Evet, son anda. Peki ya burası neresi?" diye sordu Sere. Garip bir mağazaydı, etrafta her boydan su yatakları vardı.
"Ben de bilmiyorum..." derken sözüm kesildi birisi tarafından. Bu kişi mağazanın sahibi olmalıydı, ama mağazanın kendisinden daha dikkat çekiciydi. Bir dev gibiydi, boyu en azından 2,5 metre vardı. Görünümüne aldırmadan söyleyeceklerini dinlemeye çalıştım.


En son Adrian Black tarafından Perş. Kas. 18, 2010 1:50 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Serena Su Hanzadeoğlu
Athena'nın Çocuğu
Athena'nın Çocuğu
Serena Su Hanzadeoğlu


Mesaj Sayısı : 4815
Kayıt tarihi : 07/09/10

Aptalca Bir Oyun Empty
MesajKonu: Geri: Aptalca Bir Oyun   Aptalca Bir Oyun Icon_minitimePerş. Kas. 18, 2010 1:28 am

Büyük dev bize doğru yaklaşıyordu, bir yandan da kaonuşuyordu. ‘‘Merhaba gençler. Bana Bay Kabuklu diyin. Sizin gibi yeni müşteriler görmek çok güzel!’’ Dev’e korkarak bakıyordum. Müşteri mi? Bay Kabuklu mu? Neden bunu büyük bir sevinçle söylemişti ki? Yoksa burası tehlikeli bir yer miydi? Adrian anlamış olacak ki beni dürttü. ‘‘Merhaba Bay Kabuklu. Sizi görmek...şey... çok güzel! Sizden birşey isteyecektik. Burası neresi acaba? Bizi bilgilendirirseniz çok minnettar oluruz.’’ Kibar kızlar gibi konuşmuştum. Adrian’a baktığımda kendimi gülmemek için zor tutuyordu. En sinirli bakışlarımdan biri ile ona mesajı vermeye çalıştım. Anlamış olacak ki susmuştu. O sırada dev bize sinsice bakıyordu. Konuşurken yüzünde muzur bir ifade vardı. ‘‘Ah tabi ki gençler... Ama ilk önce size son marka yeni gelen konforlu yataklarımı göstereceğim.’’ dedi. Şakaymışçasına bir deve bir de Adrian’a bakıyordum. Adrian’da şaşırmıştı. Mantıklı bir kız olduğum için duruma el koydum. ‘‘Bay Kabuklu üzgünüm şuan önemli bir görevmiz var. Sizinle uğraşacak durumda değiliz. Lütfen bize açıklar mısınız? Burası neresi?’’ Olduğundanda sert konuşmuştum. Bay Kabuklu yine her zaman ki ifadesi ile cevap vermişti. ‘‘İlk önce yatakları deneyin ondan sonra cevabınızı alın. Bence güzel pazarlık.’’ dedi gülerek. ‘‘Hey! Neden gülüyorsun, komik miyim? Aynaya baktın mı sen? Bize şu lanet yerin neresi olduğunu söyle, hemen!’’ diyince dev’in yüz ifadesi değişti. Adrian’da sinirle bana bakıyordu. ‘‘Sağol Sere. Evet birazdan yeraltına gideceğiz ama ölü olarak!’’ Adrian bunu dedikten sonra dev bizi boğazımızdan tutup iki yatağın üzerine attı. Sinirle bağırıp çağırıyordum. ‘‘Bunu yaptığına pişman edicem! Sen ne biçim yardım sever bir devsin. Rahat bırak bizi!’’ Bay Kabuklu cevap verdi. ‘‘Hmm sen diğer melez. Boyun birazda olsa kısaymış. Birazcık uzayabilirsin. Fakat şu çok konuşan bilmiş kız. Sen aşırı derecede uzamalısın. Boyun fazlasıyla iyi ama o yatak emin ki senin için rahat değildir.’’ dedikten sonra bana fazlasıyla büyük gelen yatağın üstüne yatırdı beni. Adrian’a korkuyla baktım. Beni kurtarması gerekiyordu. Makinalar ellerimden ve ayaklarımdan tutup beni çekmeye başlayınca acıyla haykırdım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir




Aptalca Bir Oyun Empty
MesajKonu: Geri: Aptalca Bir Oyun   Aptalca Bir Oyun Icon_minitimeCuma Kas. 19, 2010 4:19 am

‘‘Hmm sen diğer melez. Boyun biraz da olsa kısaymış. Birazcık uzayabilirsin.Fakat şu çok konuşan bilmiş kız. Sen aşırı derecede uzamalısın. Boyun fazlasıyla iyi ama o yatak eminim ki senin için rahat değildir.’’
Bu sözleri söylemesiyle Sere'nin yatağında kelepçeler ve zincirler belirdi, bunlar Sere'yi kollarından ve bacaklarından bağlayıp hareket etmesini engelliyordu. Sere acıyla haykırmaya başlamıştı, zamanımın çok kısıtlı olduğunun farkındaydım. Birkaç saniye sonra makineler beni de yatağa bağlayacaktı, son anda kendimi yataktan atabildim.
"Hey!" diye bağırdı Kabuklu bunun üzerine. "Hemen yatağına geri dön!"
"Ee, şey." diye kekeleyebildim. Eğer yatağıma geri dönmezsem devin bana çok iyi şeyler yapmayacağı kesindi, oradan hemen kaçabilirdim ama Sere'yi de kurtarmam gerekiyordu önce. Devi bir şekilde onu serbest bırakması için ikna etmeliydim, bu devi savaşarak yenmek beni aşan bir işti. "O yatağı pek beğenmedim de, bana gösterebileceğiniz başka yataklar var mı acaba?"
"Tabi ki." dedi dev gülerek. "Burada her çeşit modelimiz var, buradakilerden daha fazla çeşidi hiçbir yerde bulamazsınız!"
"Ee, şuradaki yatak nasıl?" diye sordum oldukça büyük bir yatağı göstererek.
"Zevkini beğendim çocuk." dedi dev. "Ama o yatak senin için fazla büyük, seni çok uzatmamız gerekir."
"Haklısınız." dedim üzüntüyle. "Ama o yatak sadece benim için değil, herkes için büyük. O yatağa uyabilecek biri yoktur bence."
"Ne?" diye kükredi Kabuklu. "O benim en sevdiğim yatağım, tam bana göredir!"
"İnanmıyorum." dedim rol yapmaya devam ederek.
"İnanmıyor musun?" diye kükredi dev yine. Korkmak üzereydim neredeyse. "Sana göstereyim o zaman!" dedi ve kendisi gibi devasa boyutlardaki yatağa doğru yürüdü. İşte beklediğim fırsat! Dev yatağa uzandıktan sonra kontrol panelinden devin yattığı yatağın makinelerini çalıştırdım, kolları ve bacakları bağlanmıştı şimdi. Artık Sere'yi kurturabilirdim, bir süre kontrol panelinde uğraştıktan sonra onu serbest bırakmayı başarabildim.
"Şimdi hatırladım!" diye haykırdı Sere yataktan kalktıktan sonra. "Bu devi biliyorum, insanlara işkence eden Prokrustes bu."
"Prokrustes? Bana da çok tanıdık geldi... Ah, doğru ya! Nasıl bunu daha önce düşünemedik?"
"Neyse ki Prokrustes bir süre su yatağı satacak durumda olmayacak." dedi Sere gülerek. Devin çıkardığı sesleri ikimiz de umursamıyorduk, tek istediğimiz bir an önce buradan çıkarak görevimize devam etmekti. Ama bunu yapmamaya karar verdik, çünkü minotorun hala dışarılarda bir yerlerde olma ihtimali vardı. O olmasa bile başka canavarlar peşimize takılabilirdi, bugün LA hiç güvenli değildi. Kampa dönmek üzere pegasuslarımızı çağırdık, Yeraltı Dünyası ziyaretimizi bir süre ertelemek zorundaydık...

(Rp bitmiştir.)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Aptalca Bir Oyun
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İmkansız AŞK! (1.Oyun)
» Adil Oyun!
» Oyun sonrası
» Oyun İsimleri
» Anlamlı Oyun / Direnç

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Kamp Dışı :: Los Angeles :: Kabuklu'nun Su Yatakları Mağazası-
Buraya geçin: