Athena akıl, sanat, strateji ve barış tanrıçası. Bende ne var? Zeki olduğumu düşünüyorum, bana uzatılan her dile karşılık vermeyecek kadar zeki. Stratejik düşünebiliyorum, bir şeylerin nasıl ilerleyeceğini fark etmek ileriye dönüklükle ilgili ne de olsa. Sanatla ilgilendiğim pek söylenemez, daha çok spor alanında ilerlemişim ve elbette ki barış. Doğam gereği etliye sütlüye karışmayan ama haksızlığa da dayanamayan biriyim.
Peki biri bana şimdi Arena'da ne yapacağımı söyleyebilir mi acaba?
Kafamı bulduğum en yakın duvara çarpmamak adına kendimi zor tutuyor olsam da Athena'nın kızı olduğumu bildiren bir şekilde omuzlarım dik ve çenem hafifçe yukarıda. En berrak sulardan daha mavi bir renge sahip olan gözlerim, soğuk bir tavırla bakıyor etrafa. Bu bakışlarım yüzünden her zaman için kibirli biri olarak gözükmüşümdür, ama öyle biri değilim. Beni konuşturmayı başarabilecek kişiler karşısında çok cici birine dönüşürüm, gerçekten. Yine de o kadar çok kişi karşıma çıkmıyor ne yazık ki.
Ve şimdi, Arena'da kendi halimde sessiz sakin dururken birilerinin bana sataşmasıyla o tarafa doğru çevriliyor umursamaz bakışlarım.
Cıngar çıkarmak mı istiyor? Yoo hayır, kampa yeni gelen bir melez olarak fazla göze batmamayı seçeceğim ancak sarışınlığım ve Athena'nın kızı olmadığımı savunan bir takım kendini bilmez kolay kolay ortaya çıkmayan öfkemi kabartmayı başarıyor.
Pekala, ona istediği şeyi verebilirim galiba. Henüz savaşmak hakkında hiçbirşey bilmiyorum, ben New York lu seçkin bir doktorun uslu uslu bale, yüzme gibi kurslarına giden uslu kızıyım. Ama yine de, bu ufak şeylerin bana kattıklarından bi haber kişi üzerime doğru gelmekte bir sakınca görmüyor.
Elime ilk bulduğum kılıcı alarak ona karşılık veriyorum, doğrusunu söylemek gerekirse bu benim için oldukça güç ama buna rağmen gözlerimi hafifçe kısıp geriye doğru zıplamayı başarıyorum. Halhallarımı kullanıp kullanmamak konusunda kararsız kalsam da bunun gereksiz olduğunu düşünerek gelen kılıç darbelerine gücüm yettiğince karşılık veriyorum. Sonuç? 5 dakika içerisinde popo üstü düşen bir Aqua. Hafifçe arkamı ovuşturarak durduğum yerde duruyorum, canım fazla yanmadı ama birçok kişinin önünde düşmüş olmak yeterince acıklı bir durum.
Yine de kahkahalar yerine gülüşme sesleri duyuyorum, ve az önce üzerime gelen çaylak bu sefer bana elini uzatıyor. Anlamamışçasına uzun kirpiklerimi kırpıştırsam da, onun kamptaki en iyi kılıç ustalarından biri olduğunu anlamam uzun sürmüyor. Diğerleri de bana dalga geçerek değil, dosthane bir tavırla bakıyor. Yerimden kalktıktan sonra bir süre daha el sıkışıyoruz, ama rakibim bana adını söylemeye gerek duymadan gidiyor. Tekrar umursamaz bakışlarımı takınıyorum, onunla bir kez daha karşılaşacağıma eminim ve karşılaştığımda, popo üstü düşen kişi olmayı kesinlikle düşünmüyorum.
[Rp bitmiştir]