Athena Büyük Ev'den aceleyle çıkıp Olimpos'un yolunu tutmuştu. Işınlanma sonucu kendini konsey salonunda, tahtında oturur halde buldu. İçeride kimlerin bulunduğuna dikkat etmeden, bakışlarını hemen Zeus'a çevirdi. Babasının onu hafif bir baş selamıyla karşılamasının üzerine, o çok acil mesajını iletme vaktinin geldiğini anladı, şok etkisi yaratacak o cümleyi söyledi: "Korktuğum gibi oldu. Son yaşananları fırsat bilerek harekete geçti." Güzellik Tanrıçası'nın kısık sesli çığlığı ve oturduğu yerde dengesini kaybeden Dionysos'un homurdanması dışında, bir süre koca salonda sessizlik hakim oldu. Sonra Zeus o bilindik kendinden emin edasıyla başını salladı ve "Benim için sürpriz olmadı, belliydi." dedi. Hera, sinirli bakışlarını kocasına yönelterek onun rahatlığına karşı duyduğu sitemi belirtmek isterken, Athena kendi kendine savaş stratejisi yapmaya başlamıştı bile. "Büyütülecek bir durum yok, hala Tarta-" Ares'in cümlesini kesen kişi Hephaistos oldu... "O hala Tartarus'ta ama, Tartarus da yer altında kardeşim. Belki hala haberin yoktur söyleyeyim, Hades artık bizim tarafımızda değil. Yani, Kronos'un oradan kurtulması an meselesi."
"Hades böyle bir durumda kesinlikle babamın arkasında olur. Kronos'un ona bir getirisi olmayacağının farkındadır." Savaş Tanrısı'nın durumu kabullenmeye niyeti yoktu, zaten kafası çok meşgul olan Athena da onunla uğraşamayacaktı. Bakışlarını yavaşça kaldırıp tek tek salondaki ilahi yüzleri taradı. Artemis'in onların yanında olacağı neredeyse kesindi, Persephone yüzünden Demeter'den içten içe şüphelenmekteydi. Afrodit ise ona göre önemsizdi, konu savaş olduğunda nedense hep yapması gereken mühim bir işi çıkardı zaten! Hera her ne kadar fayda sağlamayacak olsa da onlarlaydı, Hestia da bincerce yılın ardından babası Kronos'u seçecek değildi. Apollon ile meseleyi çaplıca görüşmesi gerekiyordu, tahammül edebileceği ölçüde Ares'le bile konuşmayı deneyecekti. Hephaistos'un tavrından anladığı kadarıyla Zeus'un tarafındaydı. Athena, gözleri konseydeki boş tahta odaklanmış olan Hermes'e döndü. "Poseidon'u unut Hermes. Eğer Kronos'un tekrar harekete geçtiğini öğrenirse, bunu Zeus'u alaşağı etmek için fırsat bilir. Hem, Hades ile irtibata geçmesini de istemeyiz, değil mi?" dedi bilge bir edayla. Hermes derince nefes alarak "Biri ona durumun ciddiyetini düzgünce izah ederse, tabii ki yardımımıza koşacaktır Athena, Tayfun'u hatırla!" cevabını verdi. Konseyde iç çekme sesleri giderek yükselmekteydi, Parmaklarıyla ritim tutmakta olan Ares'e bir şey söylememek için Athena, kaç kişinin daha kendisiyle cebelleştiğini merak ediyordu. Bu sefer suskunluğu bozan kişi artık sesi daha ciddi bir tona bürünmüş olan Zeus oldu. "Sanırım ulaşabileceğimiz herkesten yardım almamız gerekiyor. Kampta tahminen kaç kişi Titan'ın tarafına geçecek?"
Athena'nın sabrı git gide taşıyordu. Zeus'un yeni planı, Zamanın Efendisi'ne karşı bir avuç melezi kullanmak mıydı?! "Üç. Belki beş. Veya on. Ne fark eder ki? Melezlerin bize ne yararı olacak?" Athena bundan sonra gelecek cümleyi tahmin edebiliyordu, Poseidon'un haddinden fazla şanslı oğlu yüzünden Tanrıların Tanrısı artık yarı-tanrılara daha fazla önem vermeye başlamıştı ne de olsa. "Tabii ki bize yararları olur sayıca-" Eliyle 'dur' işareti yapan Şarap Tanrısı bir hışımla tahtından kalktı ve, "Eh, sanırım bu toplantı bensiz de devam edebilir." diyerek bir anda buharlaştı. Onun gidişi üzerine Afrodit de rica eden bakışlarını babasına yöneltti, Zeus'un başını sallaması üzerine hızla yerinden kalkarak kapının yolunu tuttu. "Ne diyordum? Evet, melezler bize geçen sefer çok yardımcı olmuşlardı. Her ne kadar kabul etmeye gönüllü olmasam da günü kurtardılar. Şu anda oturduğun tahtı onlara borçlusun..." İyiden iyiye stres olmuş olan Hera, meşhur tavuskuşlu yelpazesini eline almış, ışık hızında sallamaktaydı. Birkaç tanrı da gözleriyle onu takip etmekteydi. Athena dahil kimse Zeus'un konuşmalarını dikkate almıyordu. Zeus daha birkaç yıl öncesine kadar melezlere böcek muamelesi yaparken, şimdi kalkmış konsey salonunda onları savunuyordu. Eh, belki zaman tanrıları bile yaşlandırabiliyordu.
Athena bu saçma söyleve daha fazla katlanamayacağını hissederek ayağa kalktı, kimseye bir şey demeden, pat diye salonu terk etti ve kendini bir kez daha Melez Kampı'nın o bilindik ormanında buldu. Düşünmeye, her olasılığı, her minik detayı hesaplamaya ihtiyacı vardı. Yine tüm kusurlarını bildiği halde, sadakatine söz geçiremeyip babasının yanında olacaktı. Zeus böyle bir iyiliği hak etmiyordu. Aslında hiçbir Olimpos tanrısı Athena'nın bilgeliğinden yararlanmayı hak etmiyordu. O, tek başına ve en mükemmel olma imkanı varken, yüzyıllardır kendini perdenin arkasında tutmuştu. "Bin yıl daha." dedi kendi kendine, "Belki bin beş yüz. Sonra benim sıram gelecek." Şimdi kendi geniş çaplı emellerini bir tarafa bırakıp, içinde bulunduğu duruma odaklanması gerekiyordu. Bu sefer bir avuç işe yaramazla birlikte, Kronos'un karşısında boy gösterecekti. Hades ve Poseidon ile arayı düzeltmeyi umamazdı bile, Zeus'un böyle bir riske girmesi iyi olmazdı. Belki sinsice bir planla ikisini birbirine düşürse, biri arkasını sağlamlaştırmak için Zeus ile müttefik olabilirdi... Son çare olarak olsa da başvurulabilecek bir plandı. Acaba binlerce yılın tecrübesiyle yoğrulmuş Zeus, melezler konusunda haklı olabilir miydi? Gerçekten de bir satranç oyunu, piyonlar sayesinde kazanılabilir miydi? Şahın almaya tenezzül etmediği piyon, sessizce ilerleyerek tahtanın sonuna varabilir miydi? Şah Kronos olduğuna göre muhtemelen varırdı.
Birkaç değersiz piyonu balık yemi yaparak Athena ne kaybederdi? Belki sadece Zeus'un sözlerinde yanılmış olduğunu kanıtlar, onun uzun bir süre sessizleşmesini sağlardı. Belki, çocuklarının başına gelenler yüzünden birkaç tanrı onların tarafından ayrılırdı. Belki Kronos küçük hesaplar yapar, melezlere fazla önem verirdi ve Zeus babası gibi bir hataya düşmüşken, bu sefer günü kurtaran kişi Athena olurdu. Evet, yapılması gereken şey basitti. Ne Hades ne de Poseidon devreye girmeliydi. Onların melez çocukları Athena'nın himayesindeydi. Zaten cesaretli, kabarık yürekli birkaç yeni yetme için asil bir ölüm, dünyaya hoş bir veda olabilirdi Kronos'un gazabına uğramak. Athena kendinden emin gülümsemesi suratına yerleşirken, Büyük Ev'in yolunu tuttu. Tüm kulübe liderlerini toplayacak ve onlara genel seferberlik ilan ettiği haberini verecekti. Birkaç basit casusluk işi için, aralarından gönüllüler seçecekti. Zeus'un istediğini yapacak, melezleri bu savaşta aktif olarak kullanacaktı, neticede neler olacağını hep birlikte göreceklerdi.