Bugün yemekten sonra, kamp müdiresi Athena bütün herkesi amfitiyatroya toplamıştı. Her hafta yapılan eğlenceler artık Kevin’a hiç zevk vermiyordu. 10 yıldır kamptaydı ve bu eğlenceleri her zaman o ayarlamıştı. Bu seferde eğlenceyi Dionysos kulübesi, daha doğrusu Kevin, hazırlamıştı. Büyük bir sürpriz olmayacaktı. Yine birkaç kişi şarkı söyleyecekti. Oyunlar oynanacaktı. Kevin yine sunucuydu. Kampta eğlence var denince, akla sunucu olarak Kevin gelirdi. Bütün kamp amfitiyatroda yerini alınca Kevin konuşmaya başlamıştı. Sunuculuk sırasında yanında şarabı vardı. Şarabı içtikçe eğlenmeye başlamıştı. Marcus’un söylediğinden sonra eğleneceklerine emindi. Yutkunduktan sonra “ Evet, sıra son sürprizimize geldi. Karşınızda, The Carters!”
Arkadaşlarını dinlerken yanına Elyssa gelmişti. Beraber The Carters’ı dinliyorlardı. Kevin Elyssa’nın kulağına doğru “ Seni Seviyorum. “ diye fısıldamıştı. Elyssa’nın “ Ben de seni seviyorum. “ diye fısıldaması Kevin için günün en eğlenceli anıydı. The Carters’ın konseri bittikten sonra Kevin “ Eh, evet teşekkürler The Carters. Bu günlük bu kadar. Öbür hafta görüşmek üzere ! “ diye bağırdıktan sonra alkışları dinlemek için sakin bir yere gitmişti. Şarabının son kadehini Elyssa’yla içmek çok mutlu etmişti Kevin’ı.