Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Eğleniyoruz (!) -2-

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Cornelia Fackrell
Poseidon'un Çocuğu/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Poseidon'un Çocuğu/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Cornelia Fackrell


Mesaj Sayısı : 871
Kayıt tarihi : 03/10/10

Eğleniyoruz (!) -2- Empty
MesajKonu: Eğleniyoruz (!) -2-   Eğleniyoruz (!) -2- Icon_minitimeCuma Haz. 24, 2011 1:53 pm

Ahırlara geldiğimizde hızla Alice'nin yanına giderek önce onu okşadım ardından da birkaç tane küp şeker verdim. Beni her gördüğünde sevindiğini biliyordum ama bugün onda bir tuhaflık var gibiydi. Daha dün gelmiş ve beslemiştim ne de olsa. Yazın gelmesi ile beraber pegasusumla çok daha fazla ilgileniyordum ve Alice'de bunun farkındaydı. Yine de bu tuhaflığı sonra ona sormak üzere aklımın bir kenarına not ettim. Abime bakmak üzere arkama döndüğümde onunda pegasusu ile ilgilendiğini görerek gülümsedim. Bir süre daha pegasuslarımız ile ilgilendikten sonra pegasusuma binerek ağabeyime "Hadi artık gidelim." dedim. Ne de olsa Apollon'un ne zaman kamptan ayrılacağı hakkında bir bilgimiz yoktu ve bu şans elimize geçmişken güneş arabasına binmek, özellikle de Apollon'un tavrına karşılık ona ders vermek istiyordum. Drake'nin de pegasusuna binmesi üzerine pegasuslara dönerek "Olimpos'a gidiyoruz." dedim ve havalanmaya başladık. Umarım kamptan çıktığımızı Apollon fark etmezdi. Yoksa ne yapacağımızı tahmin edebileceğini biliyordum. Havada pegasuslarımızla ilerlerken şehirlerin tepeden ne kadar güzel gözüktüğünü düşünmeye başladım. Gerçekten de yeşil alanları ve binaları -çok yığılmamış yerlerde- güzel bir görüntü sergiliyordu. Bir süre hava da ilerlememizin ardından sonunda Empire Sitate binasını görerek gülümsedim. Sonunda Olimpos'a gelmiştik. Pegasuslar inişe geçtiğinde bir süre zaman kaybetsek de insanlar bizi görmeden pegasuslardan inmeyi başarmıştık. Pegasuslara kampa doğru gitmelerini söyledikten sonra ağabeyim ile beraber Empire State binasına doğru ilerlemeye başladık. Sonunda asansöre ulaştığımızda kapıdaki görevlinin bizi durdurması ile görevliye dönerek "600. kata çıkmak istiyoruz." dedim elimi ona doğru uzatarak. Asansörün 600. kata çıkması için bir kart ile çalıştığını biliyordum daha önceki gelişlerimden. Görevlinin bana olan alaycı ve deliymişim gibi olan bakışlarından zorluk çıkaracağını anlayarak yüzüğümden su çıkartarak göz kırptım görevliye. Drake tam araya gireceğini anladığım sırada görevlinin kartı bana doğru uzatması ile kartı alarak abime dönüp gülümsedim ve asansöre bindik. Asansörde bir süre durduktan sonra dong sesi ile asansörün kapıları açıldı ve her gelişimde tekrar hayran olduğum Olimpos gözlerimin önünde belirdi. Gerçekten de her geçen gün daha da güzelleşiyor ve beni şaşkınlığa uğratıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Drake Tyrell Stanislaus
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Drake Tyrell Stanislaus


Mesaj Sayısı : 1178
Kayıt tarihi : 15/04/11

Eğleniyoruz (!) -2- Empty
MesajKonu: Geri: Eğleniyoruz (!) -2-   Eğleniyoruz (!) -2- Icon_minitimeCuma Haz. 24, 2011 2:46 pm

Lia ile kampta aklımıza gelen planı uygulamak üzere Olimpos'a geldiğimizde, şehrin güzelliği beni fazlasıyla büyülemişti. Eh, tanrıların yaşadığı bir şehirden de sıradan ve gösterişsiz olması zaten beklenemezdi. Asansörden inip Olimpos sokaklarında ilerlemeye başladığımızda Lia "Peki güneş arabasını nasıl bulacağız? Burası çok büyük." diye sordu. Sırıtarak ona biraz ilerimizdeki parlaklığı işaret ettim ve "Elbette ışığı takip ederek, ufaklık." cevabını verdim. Lia sözlerim üzerine bunu düşünemediği için kendisine sinir olduğunu belirten bir bakış attığındaysa, şakasına omzuna vurdum ve sonra birlikte parlaklığın kaynağına doğru ilerlemeye başladık. Gözlerim beni yanıltmıyorsa, şansımıza güneş şehre giriş yaptığımız yerin pek de uzağında değildi. Bir süre hiç konuşmadan yürümeye devam etmemizin ardından, en sonunda havalı bir motosiklet şeklindeki güneş arabasının yanına varmayı başardık. Bir süre hayranlıkla onu izlememizin ardından, arabanın -daha doğrusu motosikletin- önünde durduğu harabe benzeri yapıya baktım. Mitoloji bilgilerimi yoklayarak kısa sürede bu binanın ne olduğunu çözdüm ve Lia'ya dönüp "Şansa bak ki şu anda Tanrı Hephaistos'un tamirhanesinin önündeyiz." diye mırıldandım. Nedense içerideki büyülü buluşlar ve birbirinden değişik ve kullanışlı teknolojik aletler ağzımı sulandırma raddesine gelmişti. Lia başını olumlu anlamda salladıktan sonra "Evet, görüyorum." dedi. İkimizin de gözleri bir süre güneş arabası ve tamirhane arasında gittikten sonra, "Ufaklık, beş dakikalığına tamirhaneye uğrasak ne olur sanki?" diyerek göz kırptım. Lia da bu fikri destekliyormuş gibi görünüyordu. Kısa bir süre düşündükten sonra "Ne olur? Harika olur!" cevabını verdi ve birlikte tamirhaneye doğru ilerlemeye başladık. İçeri girdiğimizde hızlıca etrafa göz attım ve Hephaistos'un ortalıkta olmadığını fark ettim. Kaşlarımı merakla kaldırarak Lia gibi etraftaki aletleri incelemeye koyuldum. Penguen şeklindeki bir sineklikle beş dakika kadar oyalandıktan sonra, başka aletleri keşfetmeye giriştim. Biz etrafı karıştırmaya fazlasıyla dalmışken arkamızdan buğulu bir ses "Siz ne arıyorsunuz bakayım burada?" diye gürledi. Lia ile birbirimize korku dolu bakışlar attıktan sonra, arkamızı dönerek sinirle bir arabanın aldından bize bakmakta olan Hephaistos ile göz göze geldik. Buharlaşmamıza birkaç saniye kaldığını hissederek Lia'ya döndüm ve "Kaç!" diye bağırdım. Aynı anda tezgahta gözüme çarpmış olan minik bir gaz bombasını da elime alıp Hephaistos'un üzerine doğru fırlattım. Bomba gürültülü sayılabilecek bir şekilde patlarken, Lia ve ben kendimizi dışarı atmayı başarmıştık. Soluklanmak için ellerimi dizlerime koyarak eğildiğimde "Şimdi ne yapacağız?" diye sordum. Hephaistos'un tamirhanesinden çıkıp bizi enselemesine en fazla birkaç saniye kalmıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cornelia Fackrell
Poseidon'un Çocuğu/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Poseidon'un Çocuğu/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Cornelia Fackrell


Mesaj Sayısı : 871
Kayıt tarihi : 03/10/10

Eğleniyoruz (!) -2- Empty
MesajKonu: Geri: Eğleniyoruz (!) -2-   Eğleniyoruz (!) -2- Icon_minitimeCuma Haz. 24, 2011 3:22 pm

Ağabeyimin gaz bombasına benzer bir şeyi tanrı Hephaistos'un üzerine atması ile tamirhaneden dışarı fırlamamız bir olmuştu. Tamirhaneden dışarı çıktığımızda acilen buradan uzaklaşmamız gerektiğinin farkındaydım. Hızla etrafa göz attıktan sonra güneş arabasının gözüme çarpması ile gülümsedim. Belki bu bizim tek kurtuluşumuz olabilirdi, tabi aynı zamanda ölüm fermanımız da olma imkanı vardı. Ne de olsa Hephaistos ile birlikte birde Apollon bize karşı kin besler yada kızarsa o zaman işler arap saçına dönerdi. Bu da bizi babamların bile kurtarma imkanı olmayabileceğinin bir göstergesiydi. Arkama baktığımda Hephaistos'un geldiğini görerek ağabeyime "Güneş arabasına bin." diye bağırdım. İlk başta dediğimi anlamasa da ardından hızla güneş arabasına bindik. Bu arabayı kullanmayı bilmediğim için abime ne yapacağız anlamında bakış atsam da, direksiyona geçtiğimde içime bir rahatlama çökmüştü. En azından ağabeyim güneş arabasını kullanmayı deneyecekti. Arabayı çalıştırdığında sarsılması ile nefesimi tuttum ve hareket edip etmeyeceğini merak etmeye başladım. Arkamıza döndüğümde tanrı Hephaistos'un gelmesine bir kaç saniye kaldığını fark ederek bir an korksam da ağabeyimin arabayı sürmesi beni oldukça rahatlatmıştı. En azından artık Hephaistos'dan kurtulduğumu düşünüyordum, en azından umuyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Drake Tyrell Stanislaus
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Drake Tyrell Stanislaus


Mesaj Sayısı : 1178
Kayıt tarihi : 15/04/11

Eğleniyoruz (!) -2- Empty
MesajKonu: Geri: Eğleniyoruz (!) -2-   Eğleniyoruz (!) -2- Icon_minitimeCuma Haz. 24, 2011 3:44 pm

Ufaklığın parlak fikri büyük ihtimalle hayatımızı kurtarmıştı. Arabaya ilk bindiğimizde ikimizin de telaşa kapıldığını sezmiştim ama sonrasında bunun lüzumsuz olduğuna karar verdim. Sonuçta bu araba aslında dünyayı aydınlatan o güneş olsa da, sıradan bir mekanizma ile çalışıyordu ve ben de ehliyeti olan ve araba sürme konusunda deneyim sahibi bir şofördüm. Elbette rahatlığımda ablam Thalia'nın bu arabayla yaşadığı ve yıllardır kampta anlatıldığına şahit olduğum rezil hikayenin de payı vardı. Ben arabayı çalıştırıp onu uçurmaya başlayınca, Lia rahatlayarak derin bir nefes aldı. Arkaya dönüp Hephaistos'a baktığımda, tamirhanesinin önünde bize tehditkar bir biçimde yumruk salladığını gördüm. Nedense onu atlatmış olmanın verdiği zevk ile kendimi oldukça mutlu hissediyordum. Belki de şimdiye dek fark etmemiş olsam da tüm tanrılar gibi ona da iyiden iyiye kıl oluyordum. Lia da benim gibi düşünüyor olacak, ondan kurtulduğumuza emin olduktan sonra bir kahkaha attı ve ardından da "İnanamıyorum, bir tanrıyı atlattık!" diye bağırdı neşeyle. Arkamızdan gelen ses üzerine bir an için direksiyon hakimiyetimi kaybettim: "Ama başka bir tanrıyı atlatamadınız!" Ne yazık ki sesin sahibi feci şekilde sinirlenmiş olan Tanrı Apollon'du. Bir süre bu durumdan nasıl kaçabileceğimizi düşündükten sonra hiç kaçma olasılığımızın olmadığını anlayarak buharlaştırılmaktan kurtulma çabasıyla "Tanrı Apollon! Kötü bir niyetimiz yoktu. Biz... Biz sadece biraz eğlenmek istemiştik." dedim sesimi masum tutmaya çabalayarak. Aniden dürüstlüğü tutmuş olan Lia ise "Şey, bir de size ders vermek." diye ekledi. Ona hızlıca pis bir bakış attıktan sonra Apollon'un işareti üzerine güneş arabasının sürücü koltuğundan kalktım ve direksiyonu tekrar ona verdim. Apollon bir süre düşünceli bir şekilde bizi süzdükten sonra -ki bu esnada üç kez kaza yapmanın kısıyınsan dönmüştük- "Pekala, Drake, sen benim küçük kardeşimsin ve kesinlikle iyi bir sürücüsün. Cornelia, sen de takdire şayan bir cesarete sahipsin. Hımm, bu seferlik canlarınızı bağışlıyorum. Şimdi, gözlerinizi kapatın." dedi. İkimiz de hiç ikiletmeden dediğini yaptık. Birkaç saniye sonra gözlerimi açtığımda, kendimi kampın meydanında buldum. Hemen yanımda duran Lia'ya sarıldım ve "İnanamıyorum! Hala yaşıyoruz!" dedim. Ufaklık bilmiş bir edayla kahkaha attı ve "Eh, bunu benim cesaretime borçluyuz elbette." diyerek göz kırptı. Kaşlarımı çatarak "Hayır, benim iyi direksiyon hakimiyetime." dedim. İkimiz de kulübelerimize doğru yürümeye başladık ve yol boyunca da bunun tartışmasını yapmaya devam ettik. Aslında, bu tartışmayı daha uzun yıllar boyunca bıkmadan yapmayı sürdüreceğimizi hissediyordum. Lia'yı kulübesine bıraktıktan sonra onun içeri girmesinden hemen önce "Akşam yemeğine başlamadan önce Apollon'a adak sunmayı unutma." dedim. Sonuçta, aslında hala nefes alıyor olmamızı ne ufaklığın cesaretine ne de benim sürüş becerime borçluyduk. Hayattaydık çünkü Tanrı Apollon yufka yürekli bir tanrıydı.

Rp sonu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Eğleniyoruz (!) -2-
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Eğleniyoruz (!)
» Eğleniyoruz Ama Eğleniyoruz Biz !

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Olimpos :: Olimpos Şehri :: Tanrı Hephaistos'un Tamirhanesi-
Buraya geçin: