Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Eğleniyoruz (!) | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Cornelia Fackrell Poseidon'un Çocuğu/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 871 Kayıt tarihi : 03/10/10
| Konu: Eğleniyoruz (!) C.tesi Haz. 11, 2011 10:41 am | |
| Kerdeşlerimle beraber kahvaltıyı hazırlarken bir yandan şarkı söylüyor, bir yandan da gülümsüyordum. Bu aralar yeni kardeşlerim gelmiş ve kulübemize neşe katmaya başlamıştı. Okulların tatil olması da kulübemizin dolmasını sağlayarak keyfimi yerine getirmişti. Masamızı hazırladığımda kulübeye göz gezdirdim. Televizyonda müzik açıktı, güneş içeri süzülüyor ve temiz hava açık camlardan içeriye giriyordu. Kulübemizde kirli sayılmazdı, ne de olsa geçen gün temizlik yapmıştık ve gerçektende güzel olmuştu. Sonunda tüm kardeşlerim salona geldiklerinde hep beraber güzelce kahvaltı edip neler yaptıklarımızı anlatmaya başladık. Rose'nin evlenmiş olması, Kate'nin kulübemize gelmesi, yeni kardeşlerimiz derken birbirimizden o kadar uzak kalmıştık ki şaşırmıştım. Uzun süre konuşmamızın ve hepimizin doymasının ardından sofrayı tekrar mutfağa kaldırmaya ve bulaşıkları yıkamaya başladık. "Bulaşık sırası bugün bende." diyip kirli tabakları elime aldığım sırada kapının çalınması ile birlikte Luna'nın sesini duymam bir oldu. "Lia bir bakar mısın?" diye seslenince ellerimi yıkayarak salona doğru ilerledim. Ne olduğunu merak ederken kapı eşiğinde durduğunu fark ederek merakla ona bakmaya başladım. Bana kapıyı işaret ederek sessizce bulaşıklar benimdir dedi ve mutfağa doğru ilerlemeye başladı. Ne olduğunu anlamamış bir şekilde kapıya ilerlediğimde kapıda ağabeyimi görerek gülümsedim. İşte bu süperdi, anlaşılan bugünüm çok zevkli geçecekti. Gülümseyerek ağabeyime baktığımda "Hadi gel dolanalım biraz ufaklık." dediğinde başımı sallayarak içeriden tokamı alıp saçımı arkadan düzgün bir şekilde tutturdum ve ağabeyimle birlikte kamp meydanına doğru ilerlemeye başladım. Uzun zamandır ağabeyimle görüşmemiştim. Ondan önce evden ayrılmış ve buraya gelmiştim. Yine de şimdi onun burada olması bana sanki kendimi geri kazandırmıştı, gerçek yada üvey ağabeyim olması umurumda değildi, çocukluğum onunla geçmişti ve o her zaman benim yanımda olmuştu. O yüzden abimi kimselere değişemezdim abimi. "Ee abicim nasıl gidiyor kampta günlerin?" diye sordum aklıma ilk gelen soruyu. Aramızda fazla sessizlik olmasını sevmiyordum. Bir yandan etraftaki melezlerin koşuşturmalarını ve arkadaşlarını izlerken, bir yandan da abimden gelecek cevabı bekliyordum. | |
| | | Drake Tyrell Stanislaus Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1178 Kayıt tarihi : 15/04/11
| Konu: Geri: Eğleniyoruz (!) C.tesi Haz. 11, 2011 11:02 am | |
| Melez Kampı'na artık oldukça alışmış ve kardeşlerime iyiden iyiye bağlanmıştım. Onlarla geçirdiğim keyifli bir sabahın ardından dışarı çıkmak için hazırlandım, bugün kampa gelmeden önce de kardeşim olduğunu bildiğim birine vakit ayırmaya karar vermiştim. Küçüklüğümde babamın beni korumak için emanet ettiği üvey annem, Cornelia'nın annesiydi ve onunla ben uzun yıllar boyunca öz kardeşler olduğunu düşünerek büyütülmüştük. Melez olduğumuzu öğrenmemizin ardından hayatımızda işler biraz değişmişti ama iki ebeveynimizin de farklı olması durumu değiştirmemişti, biz kendimizi hala öz kardeşler olarak görüyorduk. Hatta Zeus kulübesindeki kardeşlerim bana 'ağabey' diye seslendiğinde Lia'nın sinirlendiğini fark ettiğim bile oluyordu. Bu durum kesinlikle beni sevindiriyordu, benim onu sevdiğim kadar onun da beni sevmesi, kesinlikle harikaydı. Poseidon kulübesine gittiğimde kapıyı daha önce kampta hiç görmediğim bir kız açtı. Büyük ihtimalle kampa gelen yeni melezlerden biriydi. Gülümseyerek ona Lia'yı sorduğumda derhal ablasını çağırdı. Kapıya geldikten sonra beni gören Lia gülümseyerek kulübesinden çıktığında ona biraz dolanmamızı teklif ettim. Yürümeye başladıktan kısa süre sonra kamptaki günlerimin nasıl geçtiğini sordu. Hayatımızdaki birçok şey, en başta yaşadığımız yer değişmişti ama aramızdaki ilişki hiç değişmemişti ve bu da beni çok mutlu ediyordu. Gülümseyerek kulübemden çıkarken aklımdan geçirdiğim düşünceleri anımsadım ve "Buraya her gün biraz daha alışıyorum, ufaklık." dedim. Elbette kampa alışmamdaki en büyük katkı Lia'nındı. Tanıdık birinin yanımda olması bana ilk günlerde hep güven vermişti. Gülümseyerek kardeşime döndüm ve "Senin nasıl gidiyor?" diye sordum. Bu sırada Poseidon kulübesinden biraz uzaklaşmış ve kampın meydanına gelmiştik, yürümeyi hala sürdürüyorduk. | |
| | | Cornelia Fackrell Poseidon'un Çocuğu/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 871 Kayıt tarihi : 03/10/10
| Konu: Geri: Eğleniyoruz (!) C.tesi Haz. 11, 2011 1:14 pm | |
| Evet, kesinlikle ağabeyimi burada yanımda olmasına rağmen özlüyordum. Eskisi kadar bir arada olamıyorduk, yine de buna şükretmem gerektiğinin farkındaydım. İlk başlarda o yanımda yokken hissettiğim boşluğu hatırlayarak ürperdim. Ardından onun verdiği cevap ile kendime gelerek mutlu oldum. Aklından neler geçtiğini bilmiyordum ama buraya daha çok alışmasına sevinmiştim. Tabi bu bazı kişileri ondan kıskanmama engel değildi ya, neyse. Elbette bu sefer sessiz kız modunda takılmaz ve diğerlerine karşı sert olurdum. Eh evet, abimi başkalarından kıskanıyordum ama ne yapabilirdim ki, elimde değildi. Ama bu hallerime abim yeterince alışmıştı ve beni böyle seviyordu, hatta bazen sinir olmamdan hoşlandığını bile düşündüğüm oluyordu. Bir süre sonra aynı soruyu bana yönelttiği zaman neler yaşadığımı düşündüm son günlerde. Öncelikle ağabeyim yanımdaydı, yeni kardeşlerim gelmişti, hatta Kate'nin kardeşim olduğunu öğtenince havalara uçmuştum ve bu nedenler sayesinde kamp daha da eğlenceli bir hal almaya başlıyordu. Artık kulübenin tüm yükü üzerimde değildi. Hatta bütün kış boyunca o işkence gibi gelen temizlik faslı da artık oyunmuş gibi zevkli geliyordu. Bunları düşününce yüzünde istemeden de olsa bir gülümseme oluştu. "Her gün daha da eğlenceli oluyor abi." dedim ve sonunda bir banka oturmak adına abime döndüğümde arkasında ileride parlayan -güneş miydi o?- ışığa şaşkınlıkla baktım. Onun ne olduğunu anlamaya çalışırken bir an abimin sesini duyar gibi oldum ve kendime geldim. Ardından iç çekerek abime bakarak "Abi bir arkandaki ışığa bakar mısın? Onun ne olduğunu anladın mı?" diyerek iç çektim ve ışığa tekrar bakmaya başladım. - Spoiler:
Abi kurguyu yanlış anlamış ve yazmışsam söyle düzelteyim, bu saatte ancak bu kadar oluyor
| |
| | | Drake Tyrell Stanislaus Zeus'un Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1178 Kayıt tarihi : 15/04/11
| Konu: Geri: Eğleniyoruz (!) Salı Haz. 14, 2011 10:48 am | |
| Lia'nın gösterdiği yere bakınca parlak bir ışık gözlerimi aldı. Gözlerimi kısıp daha dikkatli bakınca o ışığın güneş olduğunu fark ettim. Nedense güneş bugün yeryüzüne olması gerekenden çok daha fazla yaklaşmış gibiydi. Merak ve telaşla karışık bakışlarım Lia'nınkilerle buluştu, büyük ihtimalle onun aklında da benimkilere benzer soru işaretleri vardı. Bizden başka bu durumu fark eden birinin olup olmadığını görmek için etrafıma bakındığım sırada Büyük Ev'e doğru yürümekte olan güneş gözlüklü bir adam gördüm. Artist ve kendinden emin birine benziyordu ve ben bu adamı bir yerlerden tanıyordum. Lia'nın "Tanrı Apollon değil mi o?" diye sormasının ardından düşüncemin doğru olduğundan emin oldum ve "Tanrı Apollon!" diye bağırdım. Durup arkasını dönünce, Lia ile birlikte ona doğru koşturmaya başladık. Yanına vardığımızda Lia şaşkın bir şekilde "Siz burdaysanız güneş nasıl tepede?" diye sordu. Ben de Tanrı'nın konuşmaya başlamasına fırsat vermeden "Ve neden yeryüzüne bu kadar yakın?" diye ekledim. Apollon önce havalı bir şekilde kahkaha attı, daha sonra da bunu akıl edemediğimiz için bizi kınar bir modda "Ben birkaç dakikalığına çocuklarımı ziyarete geldim. Güneş arabasını da Olimpos'a park ettim, sanırım onun için şu anda biraz büyük görünüyor." cevabını verdi. Tanrı Apollon'daki rahatlık beni fazlasıyla şaşırtmıştı. Büyük ihtimalle güneşteki bu sorunu ölümlüler sis nedeniyle fark etmeyecekti ama yine de... Sorumsuzluktu. Birinin Güneş Tanrısı'na iyi bir ders vermesini bir anda fazlasıyla istedim. Apollon son bir artist gülümsemenin ardından yanımızdan ayrıldığında Lia "Hades diyor git ve Güneş Arabası'nı kaçır." diye mırıldandı. Sevinçle "İşte bu ufaklık, sen bir dahisin!" diye bağırdım. Neden Tanrı Apollon'a ders verecek o birileri biz olmayacaktık ki? Sonuçta araba şu anda Olimpos'ta başı boş bir şekilde duruyordu!
| |
| | | Cornelia Fackrell Poseidon'un Çocuğu/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 871 Kayıt tarihi : 03/10/10
| Konu: Geri: Eğleniyoruz (!) Salı Haz. 14, 2011 11:11 am | |
| Güneşte olan tuhaflığı fark etmemizin ardından gözüme Tanrı Apollon'un çarpması bana hiçte şaşırtıcı gelmemişti. Bu kadar sorumsuz olabilecek Tanrılardan biriydi, ne de olsa daha önce de yaptığını görmüştüm. İç çektim ve büyük eve doğru ilerleyen Apollon'un yanına giderek aklımızdaki soruları sormaya başladık. Biz soru sordukça Apollon daha da geriniyor ve sanki kendisi ile övünüyordu. Zaten gözündeki o güneş gözlükleri onu yeterince kasıntı gösteriyordu, bir de böyle hareketlere hiç gerek yoktu. Apollon cevap verdiği sırada hiç değişmediğini fark ettim son görüşmemizden beri. Gerçi o tarih boyunca değişmemiş biri olarak bu kadar kısa bir zamanda düzelmesini beklemek saçmaydı. Gözündeki gözlükleri alıp kırmak yada daha beteri olarak suyla boğmak istedim bir an onu. Tanrı Apollon'u sevsem de mitolojide, bu hareketlerinden dolayı hiç sevememiştim gerçekte. Hiçte ikizine benzemiyordu. Artemis kızmakta haklıydı ona. Apollon yanımızdan ayrıldığı sırada aklımdan geçen düşünceleri "Hades diyor git ve Güneş Arabası'nı kaçır." diye kelimelere döktüğüm anda ağabeyim hiç beklemediğim bir tepki vererek "İşte bu ufaklık, sen bir dahisin!" dedi. Bir an dalga geçtiğini sanıp, gerçekten ne düşündüğünü merak etsem de kısa bir sürede gerçek olduğunu anladım. Onunda aklından aynı benim düşündüklerim geçiyordu ve bu düşünce karşısında kıkırdadım. Apollon'u sinir etme şansımız varken bunu kaçıramazdım değil mi? Ağabeyime merak ve beklenti içinde bakarken "Sen ciddi misin abi? Gidip binelim mi güneş arabasına?" diye sordum. Daha önce hiç binmemiş olsam da en çok merak ettiğim ve binmek istediğim tanrı araçlarından biriydi. Ağabeyimin gözündeki ışıltıyı görünce sevinçle bağırmamak için zor tuttum kendimi. Başını tamam anlamında salladığı sırada bende ilk aklıma geleni söyledim. "O zaman pegasuslara ve oradan Olimpos'a" diyerek gülümsedim ve ağabeyimle beraber ahırlara doğru ilerllemeye başladım.
Rp bitmiştir, devamı Tanrı Hephaistos'un tamirhanesinde. | |
| | | | Eğleniyoruz (!) | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|